
II. BAYEZIT DÖNEMİ
Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1481 yılında Gebze yakınlarında bazı tarihçilerin yazmış olduğu kaynaklara dayanarak ifade edilen zehirlenerek öldürülmesi üzerine Osmanlı tahtına İkinci Beyazıt geçmiştir. Kanunname-i Al-i Osmani veraset anlayışını netleştirmediği için Fatih Sultan Mehmet’in ölümü ile birlikte taht kavgası yeniden başlamıştır. İkinci Beyazıt ile kardeşi Cem Sultan arasında 14 yıl sürecek mücadelenin temel sebebi de yine veraset anlayışının net olmayışıdır. Adli mahlasını kullanarak şiirler yazmıştır. İkinci Beyazıt dönemi yükselme döneminde duraklama dönemi olarak nitelendirilir. Bunun temel sebebi Cem Sultan meselesidir. Cem Sultan meselesi iç sorun iken dış sorun haline gelen ilk sorunumuzdur. Cem Sultan’ın Memluk Devleti, Rodos Şövalyelerine son olarak da Papa’ya sığınmasının temel sebebi taht üzerinde hak talebinde bulunmasıdır. Cem Sultan’ın Osmanlı Devletinin birlikte yönetme teklifine ise İkinci Beyazıt’ın cevabı manidardır. “Bir gelinin iki damadı olmaz. Zira Osmanlı Devletinde nazlı bir gelindir. Tahtın damat adayı da tektir.” 1481 yılında başlayan mücadele ta ki Cem Sultan’ın 1495 ölümüne kadar sürmüştür. Cem Sultan, Mısır’da bulunduğu dönemde Hicaz’a gitmiş ve orada hac vazifesini de yerine getirmiştir. Bu bağlamda Osmanlı Hanedanında hacca giden tek kişide Cem Sultan olmuştur. Cem Sultan, Papanın tüm ısrarlarına rağmen Hristiyan olmayı kabul etmemiş ve dininden dönmemiştir.
Cem Sultan, rivayetlere göre Fatih Sultan Mehmet Han’ın tahtta görmek istediği şehzadedir. Fatih Sultan Mehmet’in ölüm haberi için yola çıkan elçilerden Cem’e gideni yolda öldürülür. Bu durum tahtta II. Beyazıt’ın geçmesine neden olur ve taht kavgası başlar. Mücadeleyi Cem Sultan kaybeder. Bu süre zarfında II. Beyazıt fetihlere hız veremez ve yükselme döneminin en zayıf halkası olur. İkinci Beyazıt döneminde Yavuz Sultan Selim’in durumu nedir? Yavuz Sultan Selim, babasının doğu da sorun olmaya başlayan Şii tehlikesini görmediğini söyler ve harekete geçer. Hatta babası ile Karıştıran Ovasında bir savaşa tutuşan Yavuz Sultan Selim Han savaşı kaybeder ve oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın yanına gider. Yeniçeri Ordusunun kendisini desteklemesi üzerine Osmanlı tahtına oturur. İkinci Beyazıt tahtı kendi iradesiyle oğluna bırakan padişahlarımızdan biridir. İkinci Beyazıt döneminde Doğu Anadolu da çıkan isyan İran’ın da desteklediği 1511 yılında ki Şah Kulu ayaklanmasıdır. İsyan, Osmanlı Devleti tarafından bastırılmasına rağmen Şii tehlikesi ortadan kalkmamıştır. Döneminde Karadeniz bölgesinde yer alan KİLİ ve AKKERMAN kaleleri fethedilen İkinci Beyazıt Sofu lakabıyla tanınan Osmanlı padişahıdır. Akdeniz’de ise MODON, KORON, İNEBAHTI ve NAVARİN gibi adalar fethedilmiştir. İspanya da ARAGON Kralı ve KASTİLYA Kraliçesinin zulmünden kaçmaya çalışan Yahudilere yardım edilmiş ve zulümden kurtarılanlar İstanbul, Selanik ve İzmir şehirlerine yerleştirilmiştir. Olayla bizzat İkinci Beyazıt ilgilenmiş ve Kemal Reis öncülüğünde Osmanlı Donanması, İspanya’ya giderek zulme uğrayanları getirmiştir. İkinci Beyazıt döneminde Anadolu Türk siyasi birliğinin önünde ki en önemli engel olan Karamanoğulları Beyliğine kesin olarak son verilmiştir. İkinci Beyazıt döneminin en ilginç olaylarından biride Leonardo Vinci tarafından Haliç üzerine köprü yapılması için yazılan mektuptur. LEONARDO bu konuda İkinci Beyazıt’a hitaben şunları yazmaktadır: “Acizleri, efendimizin Galata’dan İstanbul’a bir köprü kurdurmak için teşebbüse geçtiklerini işittim. Lakin bu işe ehil bir kimse bulamadıklarını öğrendim. Bu işten anlayan kulunuz, arzularınızı gerçekleştirebilir. Köprü, yüksek bir kemer üzerine kurulacaktır. Fakat bu kadar yüksek kemerli bir köprü üzerinden kimsenin geçmek cesaretini gösteremeyeceğini düşündüğüm için kenarlarını tahta parmaklıklarla örteceğim. Kemeri, o kadar yüksek tasarlamamın sebebi, altından yelkenlilerin rahatça geçebilmeleri içindir. Efendimiz Hazretleri irade buyururlarsa, Anadolu sahiline kadar uzayacak, gerektiğinde açılır kapanır bir köprü dahi inşa edebilirim. Burada su daima hareket halinde olduğundan kenarların aşınmaması için bir çare düşündüm. Bununla su akıntısı dirsek ve kenarlara zarar vermeyecektir. İnşallah Sultan Hazretleri, bu aciz kulunun sözlerine inancını bağışlar da onu her zaman hizmetlerinde görmeyi arzular ve cevap vermek lütuflarını esirgemezler.”
Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1481 yılında Gebze yakınlarında bazı tarihçilerin yazmış olduğu kaynaklara dayanarak ifade edilen zehirlenerek öldürülmesi üzerine Osmanlı tahtına İkinci Beyazıt geçmiştir. Kanunname-i Al-i Osmani veraset anlayışını netleştirmediği için Fatih Sultan Mehmet’in ölümü ile birlikte taht kavgası yeniden başlamıştır. İkinci Beyazıt ile kardeşi Cem Sultan arasında 14 yıl sürecek mücadelenin temel sebebi de yine veraset anlayışının net olmayışıdır. Adli mahlasını kullanarak şiirler yazmıştır. İkinci Beyazıt dönemi yükselme döneminde duraklama dönemi olarak nitelendirilir. Bunun temel sebebi Cem Sultan meselesidir. Cem Sultan meselesi iç sorun iken dış sorun haline gelen ilk sorunumuzdur. Cem Sultan’ın Memluk Devleti, Rodos Şövalyelerine son olarak da Papa’ya sığınmasının temel sebebi taht üzerinde hak talebinde bulunmasıdır. Cem Sultan’ın Osmanlı Devletinin birlikte yönetme teklifine ise İkinci Beyazıt’ın cevabı manidardır. “Bir gelinin iki damadı olmaz. Zira Osmanlı Devletinde nazlı bir gelindir. Tahtın damat adayı da tektir.” 1481 yılında başlayan mücadele ta ki Cem Sultan’ın 1495 ölümüne kadar sürmüştür. Cem Sultan, Mısır’da bulunduğu dönemde Hicaz’a gitmiş ve orada hac vazifesini de yerine getirmiştir. Bu bağlamda Osmanlı Hanedanında hacca giden tek kişide Cem Sultan olmuştur. Cem Sultan, Papanın tüm ısrarlarına rağmen Hristiyan olmayı kabul etmemiş ve dininden dönmemiştir.
Cem Sultan, rivayetlere göre Fatih Sultan Mehmet Han’ın tahtta görmek istediği şehzadedir. Fatih Sultan Mehmet’in ölüm haberi için yola çıkan elçilerden Cem’e gideni yolda öldürülür. Bu durum tahtta II. Beyazıt’ın geçmesine neden olur ve taht kavgası başlar. Mücadeleyi Cem Sultan kaybeder. Bu süre zarfında II. Beyazıt fetihlere hız veremez ve yükselme döneminin en zayıf halkası olur. İkinci Beyazıt döneminde Yavuz Sultan Selim’in durumu nedir? Yavuz Sultan Selim, babasının doğu da sorun olmaya başlayan Şii tehlikesini görmediğini söyler ve harekete geçer. Hatta babası ile Karıştıran Ovasında bir savaşa tutuşan Yavuz Sultan Selim Han savaşı kaybeder ve oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın yanına gider. Yeniçeri Ordusunun kendisini desteklemesi üzerine Osmanlı tahtına oturur. İkinci Beyazıt tahtı kendi iradesiyle oğluna bırakan padişahlarımızdan biridir. İkinci Beyazıt döneminde Doğu Anadolu da çıkan isyan İran’ın da desteklediği 1511 yılında ki Şah Kulu ayaklanmasıdır. İsyan, Osmanlı Devleti tarafından bastırılmasına rağmen Şii tehlikesi ortadan kalkmamıştır. Döneminde Karadeniz bölgesinde yer alan KİLİ ve AKKERMAN kaleleri fethedilen İkinci Beyazıt Sofu lakabıyla tanınan Osmanlı padişahıdır. Akdeniz’de ise MODON, KORON, İNEBAHTI ve NAVARİN gibi adalar fethedilmiştir. İspanya da ARAGON Kralı ve KASTİLYA Kraliçesinin zulmünden kaçmaya çalışan Yahudilere yardım edilmiş ve zulümden kurtarılanlar İstanbul, Selanik ve İzmir şehirlerine yerleştirilmiştir. Olayla bizzat İkinci Beyazıt ilgilenmiş ve Kemal Reis öncülüğünde Osmanlı Donanması, İspanya’ya giderek zulme uğrayanları getirmiştir. İkinci Beyazıt döneminde Anadolu Türk siyasi birliğinin önünde ki en önemli engel olan Karamanoğulları Beyliğine kesin olarak son verilmiştir. İkinci Beyazıt döneminin en ilginç olaylarından biride Leonardo Vinci tarafından Haliç üzerine köprü yapılması için yazılan mektuptur. LEONARDO bu konuda İkinci Beyazıt’a hitaben şunları yazmaktadır: “Acizleri, efendimizin Galata’dan İstanbul’a bir köprü kurdurmak için teşebbüse geçtiklerini işittim. Lakin bu işe ehil bir kimse bulamadıklarını öğrendim. Bu işten anlayan kulunuz, arzularınızı gerçekleştirebilir. Köprü, yüksek bir kemer üzerine kurulacaktır. Fakat bu kadar yüksek kemerli bir köprü üzerinden kimsenin geçmek cesaretini gösteremeyeceğini düşündüğüm için kenarlarını tahta parmaklıklarla örteceğim. Kemeri, o kadar yüksek tasarlamamın sebebi, altından yelkenlilerin rahatça geçebilmeleri içindir. Efendimiz Hazretleri irade buyururlarsa, Anadolu sahiline kadar uzayacak, gerektiğinde açılır kapanır bir köprü dahi inşa edebilirim. Burada su daima hareket halinde olduğundan kenarların aşınmaması için bir çare düşündüm. Bununla su akıntısı dirsek ve kenarlara zarar vermeyecektir. İnşallah Sultan Hazretleri, bu aciz kulunun sözlerine inancını bağışlar da onu her zaman hizmetlerinde görmeyi arzular ve cevap vermek lütuflarını esirgemezler.”