
Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ağırman, Osmanlı’da önemli bir yeri olan kıraathane kültürünün yok olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ağırman, “Osmanlı’da kıraathanelerde kitap okunurdu, şimdi çay içip, oyun oynanıyor” dedi.
Halime DURMUŞ / ERZURUM

İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ağırman, ‘Camiler Haftası’ nedeniyle katıldığı panelde çay içme mekânlarının kıraathane olarak adlandırılmasını eleştirdi. Camilerin kitap okuma alanı özelliğini kaybettiğine değinen Ağırman, “Kitap okuyan bir toplumduk, şimdi üniversite öğrencilerinin bile kitap okumadığı bir topluma dönüşmüşüz” dedi.
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Erzurum İl Müftülüğü ‘Camiler Haftası’ nedeniyle panel düzenlendi. Nenehatun Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nihat Yatkın, İl Müftü Vekili Celal Büyük, öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı. İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Öge’ninmoderatörlüğünü üstlendiği panelde, Prof. Dr. Mustafa Ağırman, Prof. Dr. Nejdet Çağıl ve Prof. Dr. Nurullah Altaş konuşmacı olarak yer aldı. Kız öğrencilerin yoğun katılım gösterdiği panel Üniversite Cami’nin İmam Hatibi Memduh Karslı’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Üniversite Cami model bir cami olacak
İlahiyat Fakültesi ile birlikte camileri hayatın merkezine alabilmek için birtakım çalışmalar yaptıklarını belirten İl Müftü Vekili Celal Büyük, bu kapsamda Üniversite Cami’nin model bir cami olacağını söyledi.
Kıraathanede oyun oynuyorlar
“Osmanlı’da kıraathanelerde kitap okunurdu. Ama şimdi görüyoruz Kıraathane diyor içeride çay içip oyun oynuyorlar” diyen Prof. Dr. Mustafa Ağırman, okuyan bir toplumdan okumayan bir topluma dönüştüğümüz anlattı. Çay içme mekânlarının isminin ‘cafe’ olarak değiştirilmesini de eleştiren Ağırman şöyle devam etti: “Osmanlı’da çayhanelerde sadece çay içilmez kitap da okunurdu. Asıl olan kitap okumadır. Kitap okunurken de beraberinde çay içilirdi. Şimdi çay içme mekânlarının adı kıraathane oldu. Sonradan kıraathane kaldırıldı, çayhane yazıldı, kahvehane yazıldı, şimdi de çok üzülüyoruz ‘cafe’ yazıldı. Cafe bizim kültürümüz değil. Hiç olmazsa çayhane yazsaydınız. Kitap okuyan bir toplumduk, şimdi üniversite öğrencilerimiz kitap okuyor mu ona bakmak lazım. Bizler esnafıyla mahalle sakiniyle mahallelerinde kitap okuyan bir toplumdan üniversite öğrencilerinin bile kitap okumadığı topluma dönüşmüşüz.”

Karasu Kütüphanesi kayboldu gitti
1970’li yıllarda Erzurum Karasu Kütüphanesi’nde Gümrük Cami cemaatinin ve mahalle sakinlerinin kitap okuduğunu anlatan Ağırman, bu caminin 12 Eylül Darbesi’nde kaybolup gittiğini söyledi. Karasu Kütüphanesi’nin o dönemde toplumdaki yerini ve önemini anlatan Ağırman, “Bu camiden nice profesörlerin yolunun geçti. Bu cami bir bilgi yuvası idi. 10-15 sene Erzurum’un ilmine, kültürüne hizmet etmiştir. Mektep üniversite gibi bir fonksiyon icra etmiştir. Ama maalesef 12 Eylül Darbesi’nde çok şeyin sele kaybolup gittiği gibi bu Karasu Kütüphanesi de kaybolup gitmiştir” diye konuştu.
“Osmanlıda camiler mahallenin merkezidir”
Cami ve okuma ile ilgili değerlendirmelerini 2 boyutta yapan Prof. Dr. Nurullah Altaş ise camileri sosyolojik ve eğitim boyutuyla ele aldı. Camilerin toplumun merkezi haline gelmesi gerektiğini söyleyen Altaş, “Camilerle ilgili büyük bir problemimiz yok. Cami imarı, inşası konusunda bir eksiğimiz yok. 1973’ten bu yana cami sayısını da artırmış bulunmaktayız. Caminin sembolik bir anlamı vardır. Minareyi gördüğümüz yerde bir İslam topluluğunun varlığından bahsederiz. Fakat sayısal çoğalma ile ilgili bazı tereddütler söz konusudur. Camilerin niceliksel olarak artışı ile ilgili olarak biz camileri yapıyoruz ama hangi fonksiyonlar icra edilecek bu sorunun cevabını fazla sormuyoruz. Özellikle eğitimle ilgili fonksiyonlara baktığımızda cami ile birlikte eğitimsel olarak şöyle bir problemle karşı karşıyayız. Mahallenin camisi mi olur yoksa caminin mahallesi, köyü mü olur? Hz. Muhammed’in (SAV) mescidi bir toplumun inşasına paralel olarak gelişmiştir. Sosyolojik değerlendirmede yapacak olursak camilerde buluşmak gerekir. Osmanlı’da camiler mahallenin merkezidir” diye anlattı.