
Şehir efsanesi…
Dün gibi hatırlıyorum. Yaklaşık iki yıl önce Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ömer Çomaklı söylemişti ilk. Geçtiğimiz gün ziyaretine gittiğim Sağlık İl Müdürü Dr.Gürsel Bedir de söyleyince bayağı bir şaşırdım. Sağlık İl Müdürü de Erzurum’da özel hastane açılmasını kendilerinin de arzuladıklarını, ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu konuda müteşebbislere her türlü kolaylığın da sağlanacağını belirtiyordu. Bugünlerde kovit ile yatıp kovit ile kalkan Müdür, 3 yıldır görevde olmasına karşın henüz bir tane bile özel hastane kurulmasına ilişkin bir talebin gelmediğini belirtirken, bu şaşkınlığım da ne yalan söyleyeyim, biraz daha arttı. İl Müdürü böyle dedikten sonra ya bize ne oluyor? Çevre illerde bile çok sayıda hastane olmasına karşın bizde bu sayıyı 2’ye çıkaramıyor olmamızı niye dedikodu konusu yapıyoruz. Hani bizler değil miyiz, Buhara’dan başka özel hastanelere ihtiyaç duyulduğunu söyleyip, sonra da hastane açmak isteyenlere özellikle siyasilerin engel olduğu dedikodusunu yapan!

Bugün Erzurum’da nerede olunursa olsun mutlaka konu dönüp dolaşıp özel hastane mevzularına gelinir. Bu sohbette mutlaka da birileri çıkar, hastane açmak isteyenler var ama siyasiler engel oluyor der, çıkar işin içinden. Oysa hemen hemen herkesin de açılmasını istediği özel hastaneler için şu ana kadar talep gelmediğini bizatihi İl Sağlık Müdürü söylüyor. İl Sağlık Müdürü Dr.Gürsel Bedir, ‘’Ben bu göreve geldiğim zaman özel hastane için bir talep gelmişti. Ama o talepte bulunan bir kişi ile hiçbir zaman görüşmem olmadı. Duyduğuma göre İstanbul’dan gelen o özel hastane yöneticisi sadece 1.Organize Sanayi Bölgesi’ne gelmiş, kısa bir araştırma yapmış, bizimle görüşmeden geri dönmüş, böylelikle o hastanenin kurulması da gerçekleşmedi’’ diyor. Demek ki neymiş, özel hastane kurmak isteyenler yokmuş ve siyasiler engel oluyor lafı sadece bir şehir efsanesiymiş, nokta. Bu benim son kararımdır.
---

Bu şehir de onları almış kabul etmiş, bağrına basmış!
Antepli içgüveysilerimiz!
Onlar, sadece Erzurum’a enişte olmamışlar. Yıllardır bu şehrin soğuğunu çekmiş, çilesini yaşamış, lezzetlerinden tatmış, herkes gibi Erzurumlu olmuşlar. Onlar da tıpkı her Erzurumlu gibi konuşmaya başlamış, ezberleri olmuş, ölü görmüş ağlamış, düğün görmüş oynamış, dadaş olmuşlar. Doğdukları yer olmamış ama doydukları yer olduğu için her anlamda bu şehire intisap etmişler. Burası da benim şehrim demiş, türlü imkanlara rağmen kopmamış, bir gün olsun bırakıp da gitmemişler. Hiç de yabancılık çekmedikleri, bir çok dostluklar kurdukları bu şehir de onları almış, kabul etmiş, bağrına basmış. Onlar bizi sevmiş, bizler de onları sevmişiz. Evet. Uzun yıllardır şehrimizde yaşayan, gördüğümüzde hiçbir zaman yabancılık çekmediğimiz o Antepli, Gaziantepli eniştelerimizden bahsediyorum. Antepli olmasına rağmen Erzurumlu bayanlar ile evlenen ama yaşamlarını da yine Erzurum’da sürdüren içgüveysilerden. İlk aklıma gelen isimler Eczacılar Odası Başkanı Mahmut Uçar, Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Ömer Yılmaz, Palan Otel’in Genel Müdürü Ali Güney ve Dönerci Antepli’nin işletmeciler inden Recep Gürsel.

---
Çok uluslu park!
İkamet ettiğim Yakutiye semtinde ki Rabiaana mahallesinde sabah farkettim. 4 yaşına henüz yeni giren torunum Ayşenaz’ı sabah parka götürdüğümde orada bulunan çocukların genelinin Suriyeli ve Afgan çocuklar olduğunu gözlemleyince anladım çokluklarını. Kimse yanlış anlamasın, insan haklarına aykırılıkla suçlamasın kimse beni. Ama sayılarının çokluğu şaşırttı beni. Hiç bu kadar bir kalabalık Suriye ve Afgan çocuk ordusu görmedim. Belki de görüyordum, farkedemiyordum. Erzurum’da ikamet eden Afgan ve Suriyeli sayılarını da bilmiyorum, ama parkta o yoğunluğu görünce ben de ister istemez merak ettim. Erzurum’da ne kadar Suriyeli ve Afgan ikamet ediyor. Herhangi bir kasıtla sorumuyorum, sadece meraktan benimki. Adeta çok uluslu bir parkta oynatıyor olduğumu farkettiğim için, ne yalan söyleyeyim, bak şimdi bu Erzurum’da ki toplam yerleşik nüfusu şimdi daha çok merak ettim!

--
Kendi çaldı kendi oynadı!
Erzurumlu işinsanı Ayhan Buzlak’ın oğlu Cumhuriyet savcısı Oğuzhan Buzlak da bekarlığa veda etti. Göztepe Onkoloji Hastanesi hemşirelerinden Mediha Karaman ile hayatını birleştiren Oğuzhan da evliler kervanına dahil oldu. Armada Düğün Salonu’nda yapılan sade bir düğün töreni ile bekarlığa veda eden genç Cumhuriyet Savcısı, bir ara davulu eline alıp şov yaptı. Adeta kendi çalıp kendi oynayan Oğuzhan’ın hem neşeli hem de heyecanlı hali gözlerden kaçmadı. Bir çok seçkin davetlinin iştirak ettiği düğünde dans eden evli çiftler, salondan büyük alkış aldı. Genç çiftler uzun süre pistten ayrılmazken, davetliler de gönüllerince eğlendiler. PUSULA ailesi olarak biz de genç çiftleri kutluyor, bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

---
Bu rahatlık pes dedirtiyor!
Büyükşehirin de büyük derdi oluyor. Bunlardan birisi elbette ki trafik. Son yıllarda zaten kendini iyice hissettiren bildik mesele. Ve trafik ile ilintili bir sorun da park sorunu. Yeterince park yeri olmadığı için her daim şehirler için bu konu bir zulüm. İşte o zulmü yaşayanlardan biri de hiç kuşku yok ki Erzurum! Hele de gelişigüzel park, insanları çileden çıkartmaya yetiyor da artıyor bile. Hele de hem de park yasağı olan, park edilmesi mümkün olmayan yerlere yapılan parklar yok mu, en fenası da bu işte. Mesela şekil A’da görüldüğü gibi. Sürücü aracını bırakmış, işine gitmiş. Oysa aracını bıraktığı yer bir parkın önü. Hem de Öğretmenevi’nin önü. Güvenlik görevlisinin dakikalarca aramasına rağmen rahat sürücüden haber yok. İçeride Öğretmenevi Müdürü Abdullah Nehir, adeta kan süzüyor. Park halindeki araçlar çıkacak, önünde ki o araç yüzünden yerinden kıprdamıyor bile. Bu nasıl bir rahatlık, anlaşılır gibi değil. Ve sanıyorum bu fotoğraf park konusunda geldiğimiz noktayı çok iyi anlatıyor.

---
Bir efsane de o!
Ben ne zaman ESKİ lafını duysam aklıma o gelir. O, ESKİ ile özdeşleşmiş bir isimdir. O, belki de Erzurum’da hiç kimsenin bilmediği bir şeyi, yeraltında nerede su var, kaçlık boru var, bu şehirde bilen bilir. Dahası nerede arıza var, illa ki bilir. Aslında belkisi de çok. Ondan başka sanmam Erzurum’un yeraltını bilen olsun. O açıdan da öteden beri ESKİ Genel Müdürlüğü, onca zamandır emekli olmuş, su arızası olduğu zaman onun kapısını çalar, ondan yardım ister. O da hiç tereddüt etmeden, çizmelerini giyer koşar. O kaçağı ya da arızanın yerini eliyle koymuş gibi bulur, elemanlara kolaylık sağlar. O açıdan o efsanedir. ESKİ’nin efsanesi. O, Yakup Pirimoğlu’dur. Emekli olduğu gün edememiştim, şimdi ediyorum. Teşekkürler şefim. Senin bizde emeğin çoktur. Biz varsa hakkımızı helal ediyoruz, lütfen sen de et. Kalan yaşamında sağlık, mutluluk ve başarı diliyoruz. Sen çok yaşa.

--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER Eğer birgün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin! (Atatürk)
DUVARIN DİLİ : Ne polisi alkol bey!
Dün gibi hatırlıyorum. Yaklaşık iki yıl önce Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ömer Çomaklı söylemişti ilk. Geçtiğimiz gün ziyaretine gittiğim Sağlık İl Müdürü Dr.Gürsel Bedir de söyleyince bayağı bir şaşırdım. Sağlık İl Müdürü de Erzurum’da özel hastane açılmasını kendilerinin de arzuladıklarını, ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu konuda müteşebbislere her türlü kolaylığın da sağlanacağını belirtiyordu. Bugünlerde kovit ile yatıp kovit ile kalkan Müdür, 3 yıldır görevde olmasına karşın henüz bir tane bile özel hastane kurulmasına ilişkin bir talebin gelmediğini belirtirken, bu şaşkınlığım da ne yalan söyleyeyim, biraz daha arttı. İl Müdürü böyle dedikten sonra ya bize ne oluyor? Çevre illerde bile çok sayıda hastane olmasına karşın bizde bu sayıyı 2’ye çıkaramıyor olmamızı niye dedikodu konusu yapıyoruz. Hani bizler değil miyiz, Buhara’dan başka özel hastanelere ihtiyaç duyulduğunu söyleyip, sonra da hastane açmak isteyenlere özellikle siyasilerin engel olduğu dedikodusunu yapan!

Bugün Erzurum’da nerede olunursa olsun mutlaka konu dönüp dolaşıp özel hastane mevzularına gelinir. Bu sohbette mutlaka da birileri çıkar, hastane açmak isteyenler var ama siyasiler engel oluyor der, çıkar işin içinden. Oysa hemen hemen herkesin de açılmasını istediği özel hastaneler için şu ana kadar talep gelmediğini bizatihi İl Sağlık Müdürü söylüyor. İl Sağlık Müdürü Dr.Gürsel Bedir, ‘’Ben bu göreve geldiğim zaman özel hastane için bir talep gelmişti. Ama o talepte bulunan bir kişi ile hiçbir zaman görüşmem olmadı. Duyduğuma göre İstanbul’dan gelen o özel hastane yöneticisi sadece 1.Organize Sanayi Bölgesi’ne gelmiş, kısa bir araştırma yapmış, bizimle görüşmeden geri dönmüş, böylelikle o hastanenin kurulması da gerçekleşmedi’’ diyor. Demek ki neymiş, özel hastane kurmak isteyenler yokmuş ve siyasiler engel oluyor lafı sadece bir şehir efsanesiymiş, nokta. Bu benim son kararımdır.
---

Bu şehir de onları almış kabul etmiş, bağrına basmış!
Antepli içgüveysilerimiz!
Onlar, sadece Erzurum’a enişte olmamışlar. Yıllardır bu şehrin soğuğunu çekmiş, çilesini yaşamış, lezzetlerinden tatmış, herkes gibi Erzurumlu olmuşlar. Onlar da tıpkı her Erzurumlu gibi konuşmaya başlamış, ezberleri olmuş, ölü görmüş ağlamış, düğün görmüş oynamış, dadaş olmuşlar. Doğdukları yer olmamış ama doydukları yer olduğu için her anlamda bu şehire intisap etmişler. Burası da benim şehrim demiş, türlü imkanlara rağmen kopmamış, bir gün olsun bırakıp da gitmemişler. Hiç de yabancılık çekmedikleri, bir çok dostluklar kurdukları bu şehir de onları almış, kabul etmiş, bağrına basmış. Onlar bizi sevmiş, bizler de onları sevmişiz. Evet. Uzun yıllardır şehrimizde yaşayan, gördüğümüzde hiçbir zaman yabancılık çekmediğimiz o Antepli, Gaziantepli eniştelerimizden bahsediyorum. Antepli olmasına rağmen Erzurumlu bayanlar ile evlenen ama yaşamlarını da yine Erzurum’da sürdüren içgüveysilerden. İlk aklıma gelen isimler Eczacılar Odası Başkanı Mahmut Uçar, Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları uzmanı Prof.Dr. Ömer Yılmaz, Palan Otel’in Genel Müdürü Ali Güney ve Dönerci Antepli’nin işletmeciler inden Recep Gürsel.



---
Çok uluslu park!
İkamet ettiğim Yakutiye semtinde ki Rabiaana mahallesinde sabah farkettim. 4 yaşına henüz yeni giren torunum Ayşenaz’ı sabah parka götürdüğümde orada bulunan çocukların genelinin Suriyeli ve Afgan çocuklar olduğunu gözlemleyince anladım çokluklarını. Kimse yanlış anlamasın, insan haklarına aykırılıkla suçlamasın kimse beni. Ama sayılarının çokluğu şaşırttı beni. Hiç bu kadar bir kalabalık Suriye ve Afgan çocuk ordusu görmedim. Belki de görüyordum, farkedemiyordum. Erzurum’da ikamet eden Afgan ve Suriyeli sayılarını da bilmiyorum, ama parkta o yoğunluğu görünce ben de ister istemez merak ettim. Erzurum’da ne kadar Suriyeli ve Afgan ikamet ediyor. Herhangi bir kasıtla sorumuyorum, sadece meraktan benimki. Adeta çok uluslu bir parkta oynatıyor olduğumu farkettiğim için, ne yalan söyleyeyim, bak şimdi bu Erzurum’da ki toplam yerleşik nüfusu şimdi daha çok merak ettim!

--
Kendi çaldı kendi oynadı!
Erzurumlu işinsanı Ayhan Buzlak’ın oğlu Cumhuriyet savcısı Oğuzhan Buzlak da bekarlığa veda etti. Göztepe Onkoloji Hastanesi hemşirelerinden Mediha Karaman ile hayatını birleştiren Oğuzhan da evliler kervanına dahil oldu. Armada Düğün Salonu’nda yapılan sade bir düğün töreni ile bekarlığa veda eden genç Cumhuriyet Savcısı, bir ara davulu eline alıp şov yaptı. Adeta kendi çalıp kendi oynayan Oğuzhan’ın hem neşeli hem de heyecanlı hali gözlerden kaçmadı. Bir çok seçkin davetlinin iştirak ettiği düğünde dans eden evli çiftler, salondan büyük alkış aldı. Genç çiftler uzun süre pistten ayrılmazken, davetliler de gönüllerince eğlendiler. PUSULA ailesi olarak biz de genç çiftleri kutluyor, bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz.

---
Bu rahatlık pes dedirtiyor!
Büyükşehirin de büyük derdi oluyor. Bunlardan birisi elbette ki trafik. Son yıllarda zaten kendini iyice hissettiren bildik mesele. Ve trafik ile ilintili bir sorun da park sorunu. Yeterince park yeri olmadığı için her daim şehirler için bu konu bir zulüm. İşte o zulmü yaşayanlardan biri de hiç kuşku yok ki Erzurum! Hele de gelişigüzel park, insanları çileden çıkartmaya yetiyor da artıyor bile. Hele de hem de park yasağı olan, park edilmesi mümkün olmayan yerlere yapılan parklar yok mu, en fenası da bu işte. Mesela şekil A’da görüldüğü gibi. Sürücü aracını bırakmış, işine gitmiş. Oysa aracını bıraktığı yer bir parkın önü. Hem de Öğretmenevi’nin önü. Güvenlik görevlisinin dakikalarca aramasına rağmen rahat sürücüden haber yok. İçeride Öğretmenevi Müdürü Abdullah Nehir, adeta kan süzüyor. Park halindeki araçlar çıkacak, önünde ki o araç yüzünden yerinden kıprdamıyor bile. Bu nasıl bir rahatlık, anlaşılır gibi değil. Ve sanıyorum bu fotoğraf park konusunda geldiğimiz noktayı çok iyi anlatıyor.

---
Bir efsane de o!
Ben ne zaman ESKİ lafını duysam aklıma o gelir. O, ESKİ ile özdeşleşmiş bir isimdir. O, belki de Erzurum’da hiç kimsenin bilmediği bir şeyi, yeraltında nerede su var, kaçlık boru var, bu şehirde bilen bilir. Dahası nerede arıza var, illa ki bilir. Aslında belkisi de çok. Ondan başka sanmam Erzurum’un yeraltını bilen olsun. O açıdan da öteden beri ESKİ Genel Müdürlüğü, onca zamandır emekli olmuş, su arızası olduğu zaman onun kapısını çalar, ondan yardım ister. O da hiç tereddüt etmeden, çizmelerini giyer koşar. O kaçağı ya da arızanın yerini eliyle koymuş gibi bulur, elemanlara kolaylık sağlar. O açıdan o efsanedir. ESKİ’nin efsanesi. O, Yakup Pirimoğlu’dur. Emekli olduğu gün edememiştim, şimdi ediyorum. Teşekkürler şefim. Senin bizde emeğin çoktur. Biz varsa hakkımızı helal ediyoruz, lütfen sen de et. Kalan yaşamında sağlık, mutluluk ve başarı diliyoruz. Sen çok yaşa.

--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER Eğer birgün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin! (Atatürk)
DUVARIN DİLİ : Ne polisi alkol bey!