
Toplumlar bazen hızlı değişim gösterir, eskiye dair ne varsa birer birer yıkar. Bu değişimde dışarıdan gelen yaşam tarzı, yönlendirmeler ve baskın hale getirilen kültür etkili olur. Bazı toplumlar kültürlerine çok sıkı sahip çıkarlar, bazıları kolay vaz geçerler. Milli kültürün en büyük düşmanı, özellikle Türk toplumu için küçük görülme, burun kıvırma vardır.
Osmanlı İmparatorluğu, Batı karşısında gerilemeye başlayınca, geride kalmamak adına çeşitli yollara başvurmuştur. Bu uğraş zamanla batıya hayranlığa dönüşmüş, gönderilen öğrenciler, zengin ailelerin Fransız mürebbiye modasıyla BATI kültürü de moda olmuştur. Batı kültürü öylesine yüceltilmiş ki, giyimden yaşama bakışa ve düşünme tarzına kadar iliklerimize kadar işlemiş, Anadolu’nun karşılaşması ise Cumhuriyet dönemine rastlamıştır.
Koca karı ilaçları
Bizim kültürümüzde binlerce yıllık yaşanmışlığın, binlerce yılın deneyiminin birikimi vardı. Geçmişte doktor ve hastanelerin bu kadar kolay ulaşılamaz olduğu zamanlarda birçok hastalığın kocakarı ilaçlarıyla tedavi edilmesi, baytar yani veteriner olmadığı dönemlerde çeşitli hastalıklar tarihi birikimin yardımıyla tedavi edilir, toplum kendi söküğünü dikerdi.
Önce kocakarı ilaçları diye binlerce yılın bilgi birikimi, hangi otun hangi hastalık için ve hangi oranlarda kullanılacağı, hangi türlerin bir araya gelmesi gerektiği gibi birikim formüller, bilgiler horlanmayla yok edildi. Bu horlama ve küçük görmede batı zihniyetiyle doktor olmuş tiplerin ciddi payı vardı.
Alış veriş bir kültürdür
Türk toplumu; kültürel değerlerini ve tarihi birikimini moda denilen yozlaşmış batı değerleriyle kolayca yer değiştirdi. Bu değişim hala sürmektedir. Geçmişte bakkal veya toptancıların yolu tutulur, evin asgari bir ay daha tutumlu hanelerde 3, 6 aylık ihtiyacı, köylüler güz aylarında kışlık ihtiyaçlarını bir defada görürlerdi.
Bakkallar yeni gelen büyük, hatta zincir marketeler karşısında tutunamadılar. Mahalledeki bakkalda veresiye defteri olurdu, Türk toplumu bir çırpıda zor zamanlarında veresiye aldığı defteri de bakkalını da unuttu. Market zincirleri bakkalları bir çırpıda ezip geçtiler.
Haliyle ev ihtiyacı aylık, 15 günlük değil günlük alınır oldu. Her gün marketleri dolaşır olduk, harcama kalemlerimiz arttı. Markete her gittiğimizde çoluk çocuk gümbür cemaat gidilir oldu. Oğlanın istediği çikolatalar, kızların istediği bisküviler veya cipsler, gazlı içecekler alışverişimizin temel maddesi haline geldi. Her market çıkışı ellerimiz poşetlerle dolup taşardı.
25 kuruş kızdırdı
Marketlerde doldurduğumuz poşetleri çoğunluk çöp poşeti olarak kullanıyor, apartman merdivenleri çöplerden sızan sularla beri berbat oluyordu. Çevreyle ilgili önlemler çerçevesinde poşet için 25 krş. Ücret konuldu. Kıyamet koptu. Efendim poşet paraları kime gidiyordan tutun, kim zengin ediliyora kadar iş vardırıldı.
Hani bizim eskiden alışveriş çantalarımız, filelerimiz vardı. Her gün bakkala gidilmez, ekmek dışında alışveriş aylık yapılırdı.
Hani ne 25 krş’muş be diyesi geliyor insanın.
Osmanlı İmparatorluğu, Batı karşısında gerilemeye başlayınca, geride kalmamak adına çeşitli yollara başvurmuştur. Bu uğraş zamanla batıya hayranlığa dönüşmüş, gönderilen öğrenciler, zengin ailelerin Fransız mürebbiye modasıyla BATI kültürü de moda olmuştur. Batı kültürü öylesine yüceltilmiş ki, giyimden yaşama bakışa ve düşünme tarzına kadar iliklerimize kadar işlemiş, Anadolu’nun karşılaşması ise Cumhuriyet dönemine rastlamıştır.
Koca karı ilaçları
Bizim kültürümüzde binlerce yıllık yaşanmışlığın, binlerce yılın deneyiminin birikimi vardı. Geçmişte doktor ve hastanelerin bu kadar kolay ulaşılamaz olduğu zamanlarda birçok hastalığın kocakarı ilaçlarıyla tedavi edilmesi, baytar yani veteriner olmadığı dönemlerde çeşitli hastalıklar tarihi birikimin yardımıyla tedavi edilir, toplum kendi söküğünü dikerdi.
Önce kocakarı ilaçları diye binlerce yılın bilgi birikimi, hangi otun hangi hastalık için ve hangi oranlarda kullanılacağı, hangi türlerin bir araya gelmesi gerektiği gibi birikim formüller, bilgiler horlanmayla yok edildi. Bu horlama ve küçük görmede batı zihniyetiyle doktor olmuş tiplerin ciddi payı vardı.
Alış veriş bir kültürdür
Türk toplumu; kültürel değerlerini ve tarihi birikimini moda denilen yozlaşmış batı değerleriyle kolayca yer değiştirdi. Bu değişim hala sürmektedir. Geçmişte bakkal veya toptancıların yolu tutulur, evin asgari bir ay daha tutumlu hanelerde 3, 6 aylık ihtiyacı, köylüler güz aylarında kışlık ihtiyaçlarını bir defada görürlerdi.
Bakkallar yeni gelen büyük, hatta zincir marketeler karşısında tutunamadılar. Mahalledeki bakkalda veresiye defteri olurdu, Türk toplumu bir çırpıda zor zamanlarında veresiye aldığı defteri de bakkalını da unuttu. Market zincirleri bakkalları bir çırpıda ezip geçtiler.
Haliyle ev ihtiyacı aylık, 15 günlük değil günlük alınır oldu. Her gün marketleri dolaşır olduk, harcama kalemlerimiz arttı. Markete her gittiğimizde çoluk çocuk gümbür cemaat gidilir oldu. Oğlanın istediği çikolatalar, kızların istediği bisküviler veya cipsler, gazlı içecekler alışverişimizin temel maddesi haline geldi. Her market çıkışı ellerimiz poşetlerle dolup taşardı.
25 kuruş kızdırdı
Marketlerde doldurduğumuz poşetleri çoğunluk çöp poşeti olarak kullanıyor, apartman merdivenleri çöplerden sızan sularla beri berbat oluyordu. Çevreyle ilgili önlemler çerçevesinde poşet için 25 krş. Ücret konuldu. Kıyamet koptu. Efendim poşet paraları kime gidiyordan tutun, kim zengin ediliyora kadar iş vardırıldı.
Hani bizim eskiden alışveriş çantalarımız, filelerimiz vardı. Her gün bakkala gidilmez, ekmek dışında alışveriş aylık yapılırdı.
Hani ne 25 krş’muş be diyesi geliyor insanın.