
TKF Başkanı Yarar açtı ağzını, yumdu gözünü
Onur SAĞSÖZ / ERZURUM
Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, eski defterleri yine açtı. İsmini vermediği Kayak Federasyonu Başkanı’nın bir babayla anlaşarak çocuğuna Millilik bursu kazandırdığını anlattı. Federasyon’un Ilgaz da zarar eden oteli için de, “Alemler… Kimin ne hesap ödediği belli değildi” dedi.
Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, Palandöken’in ev sahipliğini yaptığı FIS Anatolian Cup öncesinde gazetecilerle bir araya geldi. Sway Hotel’de düzenlediği basın toplantısında 2026 Kış Olimpiyatları’nı almak için çalıştıklarını söyleyen Başkan Yarar, “Uluslararası Kayak Federasyonu’nda bize Türkiye ile ilgili çok soru soruldu. Çünkü biz 2026 Kış Olimpiyatlarına Türkiye’nin aday olması için bir çalışma yürütüyoruz. FIS yetkilileri esasında buna çok sıcak bakıyorlar hatta keşke dediler 2022’de siz aday olmuş olsaydınız da biz Çin’e değil Türkiye’ye verseydik. Çünkü Kore’den sonra Çin teamüllere ters bir karar oldu. Biz şimdi 2026’yı hedefliyoruz. Böyle koşullar dahi altında olsak bile bu kararlılığımızı sürdüreceğiz. Şunu da söylüyoruz Dünya’nın hiçbir yeri güvenli sayılamaz. ABD’de her gün terör olayları oluyor, Fransa Paris’te terör oluyor” dedi.
“Makro plan hazırlıyoruz”
Türkiye’de kayağı geliştirmeye ve sevdirmeye çalıştıklarını da dile getiren Başkan Yarar, şöyle konuştu. “Bunu da sportif anlamın ötesinde Türkiye’ye getireceği ekonomik olarak ortaya koymaya gayret ediyoruz. Türkiye’de kayak yapılabilecek dağların tespiti konusunda yetkili bir federasyonuz. Bununla ilgili olarak Türkiye’nin kış turizmi makro planını uluslararası işbirliği ve uzmanların da desteğiyle hazırlayacağız. Türkiye’yi sadece sportif anlamda değil iktisadi anlamda da bir mücadele verdiğimizi söyleyebilirim.”
“Yüzme ve kayak özürlüyüz”
Tabi Türkiye’de halka kayağı nasıl sevdireceğiz bu önemli. Bizim bilinçaltında bir sorunumuz var çünkü kayak aileden korkutulan bir spor. Spor kültürümüzün çok zayıf olmasından dolayı korku kültürü öne çıkıyor. ‘Yüzme boğulursun, kayma ayağını kırarsın’ bilinçaltımıza yerleşmiş. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde yüzme konusunda özürlüyüz, dünyanın en büyük dağlarına sahipken kaymak konusunda da özürlüyüz. Bu yapıyı komple değiştirmemiz lazım. Çocuklarımıza korkuyu değil, sporu teşvik etmemiz lazım.”
“Şampiyonların hepsi fakir aile çocuğu”
“Bir yanlış algı daha kayak zengin sporudur. Dünya’da kayakta şampiyon olan bütün sporcular fakir aile çocuklarıdır. Eğer kayak sadece zengin sporu olsaydı, fakir aile çocuklarının kayak yapma imkânı olmazdı ve bunlar başarılı olamazlardı. Kayak Federasyonu olarak bir taraftan kayak sporunu geliştirmek diğer yandan da bunun iktisadi olarak sürekliliğini sağlayacak imkânları bunun içine çekeceğiz.”
“İhanete uğradık ama…”
Türkiye Kayak Federasyonu’nun en büyük gücünün ana hedeflerden sapmaması olduğunu kaydeden Başkan Yarar, ihanete uğramalarına rağmen kararlılıklarından vazgeçmediklerini vurguladı. Başkan Yarar şunları söyledi. “Benim 28 yönetim kurulu üyemden geriye 12 kişi kaldı, yedekler dahil. Birçok insanı uzaklaştırmak zorunda kaldık. Yani sportif hedeflerden uzaklaşıp başka şeylere kayan insanlara taviz vermedik. Kimseye iltimas göstermeyeceğiz dedik. İltimas göstermek isteyenleri eledik. Sporda adalet olacak dedik. ‘Abi benimkine, amcamız oğluna bir şey olmaz mı?’ diyenlere yok dedik. ‘Seni göndeririz’ dediler, adalet yapmayacaksak gidelim dedik, Allah yardım etti onlar gitti biz kaldık. Doğrulardan taviz vermedik, bu sporu bilimle buluşturacağız dedik. ‘Abi 40 yıllık alaylı metodu mu bırakacaksın. Biz bu işi daha iyi anlarız’ dediler. Biz yok, bilimsel olarak yapacağız, bilimin olmadığı yerde biz yokuz dedik. Onun için bölgecilik, yapmadık, adaletsizlik yapmadık. Bilimden uzaklaşmadık, her zaman doğruyu yapmaya çalıştık, eksikliklerimiz olmuştur, onu da kendi içimizde hallederiz. Bunlar bize 2,5 senede çok ciddi merhaleler kat ettirdi.”
“Küçük numaralarla kimse başkan olamayacak”
Göreve geldiği dönemde federasyonda sistem olmadığını gördüğünü anlatan Başkan Erol Yarar, “Ben sistem adamıyım, şu anda sistemin temel taşlarını koyuyorum. Başarıya endekslenecek herkes bu sistemden faydalanacak. Benden sonrakilerde faydalanacak. Sadece sporcu hakkı değil, sistemin sürekliliği önemli. Bundan sonra kayak federasyonuna küçük numaralarla kimse başkan olamayacak, bu sistemi de değiştiriyorum. Türkiye Kayak Federasyonu’nda çalışılan sistem çanta kulüp sistemiydi. Ne demek çanta kulüp sistemi; bir kulüp kurarsanız, bir sporcunuz olursa bir delege, 9 sporcunuz olursa 3 delege, 50 sporcunuz olursa yine üç delege, dünyanın en büyük kayak kulübü de olsanız yine 3 delegeniz var. O zaman niye o kadar sporcu yapayım, 9 tane yetiyor bana. Ahmet, 20 sporcumuz var, Mehmet 50 sporcumuz var, başkana gidelim pazarlık edelim, çoğunluğu kapalım ya da başkandan taviz isteyelim sistemi vardı.”
“Allah’ın izniyle çökerttim”
“Bakın ben bu sistemi de savunanları Allah’ın izniyle çökerttim. Bütün muhalefet birleşti. Bakın ben 3 oyla seçildim. Geldiğimde bir tane delege tanımıyordum. Davetle geldim. Bazı insanları kıramadığım için aday oldum, üç oyla seçildim. Ama geldik baktım ki benim seçildiğim adamların bir kısmı da beni kullanmaya çalışıyor. Bu sefer döndüm onları düzeltmeye çalıştım, baktım düzelmiyorlar, sistemi düzeltmeye çalıştım. İki sene uğraştıktan sonra benden ayrılanlar düşünün üç oyla seçim kazanmış bir başkan. Kendi içindekilerde ayrılıp muhalefetle birleştiler, ne olması lazım? 50 oya 200 küsur oyla kazandım” diye konuştu.
“Ağlayarak imzaladığım belgedir”
Bir gazetecinin, “Bu işte nasıl bir çıkar var? sorusu üzerine Başkan Erol Yarar, “Ben size en büyük çıkarı söyleyeyim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü. “Türkiye’deki sporun sorununu söyleyeceğim ben size. Ben federasyon başkanıyım. Sizin de bir çocuğunuz var. Üniversite çağına geliyor. Ben sizin çocuğunuza 4 yıl boyunca her ay 1200 lira maaş bağlatabilirim. Üç çocuğunuz varsa 3 bin 600 lira geliriniz olur. Anadolu’da bu para ne demek? 4 yıl 12 ay. Ben ayrıca sizin çocuğunuzu devlet memuru yapabilirim. Millilik bursu. Benim ilk ağlayarak imzaladığım belgedir. Gözyaşı dökmemle gönlüm arasında sadece bir milim kaldı. Genel sekreterim bana bir evrak getirdi, dedi ki; ‘Başkanım millilik belgesi imzalayacaksınız’ Dedim o ne? Bu çocuk milli olmuş dedi, ‘bunu imzalayacaksın’ dedi.”
Federasyon başkanıyla baba anlaşmışlar”
“Aa öyle mi tamam dedim, ne başarısı var diye sordum. 4 sene önce Romanya’da bir yarışa gitmiş sonuncu olmuş. Milli olmuş ama. Bir torpille gitmiş sonradan hiçbir başarısı yok. Öncesinde de yok, sonrasında da yok. Kimin çocuğu olduğu önemli değil x bir çocuk. Çocuğun suçu yok. Federasyon Başkanıyla o baba anlaşmışlar çocuğa millilik bursu kazandırmış ve o çocuk 4 yıl otomatik olarak milli olduğu için de spor bilimleri fakültesine direkt girmiş. 4 yılda maaş almış.”
“Devletin üst kademesi bile federasyon başkanlarıyla çok iyi”
“Arkadaşlar bir rant sistemini bozduk biz. Devletin üst kademesinde olan adamlar dahil olmak üzere herkes federasyon başkanlarıyla çok iyi. Neden? Federasyon Başkanı sizin ve çocuklarınızın rüyalarını bir an da gerçeğe dönüştürebilir. Allah şahit bugüne kadar bana kimse telefon edemedi. Çünkü bunları benim reddedeceğimi herkes çok iyi biliyor. Bizim Ilgaz’da otelimiz var, her sene zarar ediyordu. Niye zarar ediyordu, gittim oteli gezdim. Birinci sene de kara geçti. İki kişi hariç buraya gelen herkes para ödeyecek dedim. Kimseye torpil yok dedim. İki kişi hariç onlarda devletin en üst kademeleri. Bunlar haricinde herkes ödeyecek dedim. Biz bu sistemi getirince çok düşman kazandık. İçeriden, dışarıdan. Ezber bozduk. Alemler, kimin ne hesap ödediği belli değil, kimin gittiği belli değil. Ankara’ya da yakın bir yer. Ciddi mücadeleler verdik. İçimizdekiler, meğerse bir kısım bizi destekleyenler ‘onlar yemesin biz yiyelim’ diye gelmişler. Bizi de sevmediler çünkü biz yedirmedik.”
Onur SAĞSÖZ / ERZURUM
Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, eski defterleri yine açtı. İsmini vermediği Kayak Federasyonu Başkanı’nın bir babayla anlaşarak çocuğuna Millilik bursu kazandırdığını anlattı. Federasyon’un Ilgaz da zarar eden oteli için de, “Alemler… Kimin ne hesap ödediği belli değildi” dedi.
Türkiye Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar, Palandöken’in ev sahipliğini yaptığı FIS Anatolian Cup öncesinde gazetecilerle bir araya geldi. Sway Hotel’de düzenlediği basın toplantısında 2026 Kış Olimpiyatları’nı almak için çalıştıklarını söyleyen Başkan Yarar, “Uluslararası Kayak Federasyonu’nda bize Türkiye ile ilgili çok soru soruldu. Çünkü biz 2026 Kış Olimpiyatlarına Türkiye’nin aday olması için bir çalışma yürütüyoruz. FIS yetkilileri esasında buna çok sıcak bakıyorlar hatta keşke dediler 2022’de siz aday olmuş olsaydınız da biz Çin’e değil Türkiye’ye verseydik. Çünkü Kore’den sonra Çin teamüllere ters bir karar oldu. Biz şimdi 2026’yı hedefliyoruz. Böyle koşullar dahi altında olsak bile bu kararlılığımızı sürdüreceğiz. Şunu da söylüyoruz Dünya’nın hiçbir yeri güvenli sayılamaz. ABD’de her gün terör olayları oluyor, Fransa Paris’te terör oluyor” dedi.

Türkiye’de kayağı geliştirmeye ve sevdirmeye çalıştıklarını da dile getiren Başkan Yarar, şöyle konuştu. “Bunu da sportif anlamın ötesinde Türkiye’ye getireceği ekonomik olarak ortaya koymaya gayret ediyoruz. Türkiye’de kayak yapılabilecek dağların tespiti konusunda yetkili bir federasyonuz. Bununla ilgili olarak Türkiye’nin kış turizmi makro planını uluslararası işbirliği ve uzmanların da desteğiyle hazırlayacağız. Türkiye’yi sadece sportif anlamda değil iktisadi anlamda da bir mücadele verdiğimizi söyleyebilirim.”
“Yüzme ve kayak özürlüyüz”
Tabi Türkiye’de halka kayağı nasıl sevdireceğiz bu önemli. Bizim bilinçaltında bir sorunumuz var çünkü kayak aileden korkutulan bir spor. Spor kültürümüzün çok zayıf olmasından dolayı korku kültürü öne çıkıyor. ‘Yüzme boğulursun, kayma ayağını kırarsın’ bilinçaltımıza yerleşmiş. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde yüzme konusunda özürlüyüz, dünyanın en büyük dağlarına sahipken kaymak konusunda da özürlüyüz. Bu yapıyı komple değiştirmemiz lazım. Çocuklarımıza korkuyu değil, sporu teşvik etmemiz lazım.”
“Şampiyonların hepsi fakir aile çocuğu”
“Bir yanlış algı daha kayak zengin sporudur. Dünya’da kayakta şampiyon olan bütün sporcular fakir aile çocuklarıdır. Eğer kayak sadece zengin sporu olsaydı, fakir aile çocuklarının kayak yapma imkânı olmazdı ve bunlar başarılı olamazlardı. Kayak Federasyonu olarak bir taraftan kayak sporunu geliştirmek diğer yandan da bunun iktisadi olarak sürekliliğini sağlayacak imkânları bunun içine çekeceğiz.”
“İhanete uğradık ama…”
Türkiye Kayak Federasyonu’nun en büyük gücünün ana hedeflerden sapmaması olduğunu kaydeden Başkan Yarar, ihanete uğramalarına rağmen kararlılıklarından vazgeçmediklerini vurguladı. Başkan Yarar şunları söyledi. “Benim 28 yönetim kurulu üyemden geriye 12 kişi kaldı, yedekler dahil. Birçok insanı uzaklaştırmak zorunda kaldık. Yani sportif hedeflerden uzaklaşıp başka şeylere kayan insanlara taviz vermedik. Kimseye iltimas göstermeyeceğiz dedik. İltimas göstermek isteyenleri eledik. Sporda adalet olacak dedik. ‘Abi benimkine, amcamız oğluna bir şey olmaz mı?’ diyenlere yok dedik. ‘Seni göndeririz’ dediler, adalet yapmayacaksak gidelim dedik, Allah yardım etti onlar gitti biz kaldık. Doğrulardan taviz vermedik, bu sporu bilimle buluşturacağız dedik. ‘Abi 40 yıllık alaylı metodu mu bırakacaksın. Biz bu işi daha iyi anlarız’ dediler. Biz yok, bilimsel olarak yapacağız, bilimin olmadığı yerde biz yokuz dedik. Onun için bölgecilik, yapmadık, adaletsizlik yapmadık. Bilimden uzaklaşmadık, her zaman doğruyu yapmaya çalıştık, eksikliklerimiz olmuştur, onu da kendi içimizde hallederiz. Bunlar bize 2,5 senede çok ciddi merhaleler kat ettirdi.”
“Küçük numaralarla kimse başkan olamayacak”
Göreve geldiği dönemde federasyonda sistem olmadığını gördüğünü anlatan Başkan Erol Yarar, “Ben sistem adamıyım, şu anda sistemin temel taşlarını koyuyorum. Başarıya endekslenecek herkes bu sistemden faydalanacak. Benden sonrakilerde faydalanacak. Sadece sporcu hakkı değil, sistemin sürekliliği önemli. Bundan sonra kayak federasyonuna küçük numaralarla kimse başkan olamayacak, bu sistemi de değiştiriyorum. Türkiye Kayak Federasyonu’nda çalışılan sistem çanta kulüp sistemiydi. Ne demek çanta kulüp sistemi; bir kulüp kurarsanız, bir sporcunuz olursa bir delege, 9 sporcunuz olursa 3 delege, 50 sporcunuz olursa yine üç delege, dünyanın en büyük kayak kulübü de olsanız yine 3 delegeniz var. O zaman niye o kadar sporcu yapayım, 9 tane yetiyor bana. Ahmet, 20 sporcumuz var, Mehmet 50 sporcumuz var, başkana gidelim pazarlık edelim, çoğunluğu kapalım ya da başkandan taviz isteyelim sistemi vardı.”
“Allah’ın izniyle çökerttim”
“Bakın ben bu sistemi de savunanları Allah’ın izniyle çökerttim. Bütün muhalefet birleşti. Bakın ben 3 oyla seçildim. Geldiğimde bir tane delege tanımıyordum. Davetle geldim. Bazı insanları kıramadığım için aday oldum, üç oyla seçildim. Ama geldik baktım ki benim seçildiğim adamların bir kısmı da beni kullanmaya çalışıyor. Bu sefer döndüm onları düzeltmeye çalıştım, baktım düzelmiyorlar, sistemi düzeltmeye çalıştım. İki sene uğraştıktan sonra benden ayrılanlar düşünün üç oyla seçim kazanmış bir başkan. Kendi içindekilerde ayrılıp muhalefetle birleştiler, ne olması lazım? 50 oya 200 küsur oyla kazandım” diye konuştu.
“Ağlayarak imzaladığım belgedir”
Bir gazetecinin, “Bu işte nasıl bir çıkar var? sorusu üzerine Başkan Erol Yarar, “Ben size en büyük çıkarı söyleyeyim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü. “Türkiye’deki sporun sorununu söyleyeceğim ben size. Ben federasyon başkanıyım. Sizin de bir çocuğunuz var. Üniversite çağına geliyor. Ben sizin çocuğunuza 4 yıl boyunca her ay 1200 lira maaş bağlatabilirim. Üç çocuğunuz varsa 3 bin 600 lira geliriniz olur. Anadolu’da bu para ne demek? 4 yıl 12 ay. Ben ayrıca sizin çocuğunuzu devlet memuru yapabilirim. Millilik bursu. Benim ilk ağlayarak imzaladığım belgedir. Gözyaşı dökmemle gönlüm arasında sadece bir milim kaldı. Genel sekreterim bana bir evrak getirdi, dedi ki; ‘Başkanım millilik belgesi imzalayacaksınız’ Dedim o ne? Bu çocuk milli olmuş dedi, ‘bunu imzalayacaksın’ dedi.”
Federasyon başkanıyla baba anlaşmışlar”
“Aa öyle mi tamam dedim, ne başarısı var diye sordum. 4 sene önce Romanya’da bir yarışa gitmiş sonuncu olmuş. Milli olmuş ama. Bir torpille gitmiş sonradan hiçbir başarısı yok. Öncesinde de yok, sonrasında da yok. Kimin çocuğu olduğu önemli değil x bir çocuk. Çocuğun suçu yok. Federasyon Başkanıyla o baba anlaşmışlar çocuğa millilik bursu kazandırmış ve o çocuk 4 yıl otomatik olarak milli olduğu için de spor bilimleri fakültesine direkt girmiş. 4 yılda maaş almış.”
“Devletin üst kademesi bile federasyon başkanlarıyla çok iyi”
“Arkadaşlar bir rant sistemini bozduk biz. Devletin üst kademesinde olan adamlar dahil olmak üzere herkes federasyon başkanlarıyla çok iyi. Neden? Federasyon Başkanı sizin ve çocuklarınızın rüyalarını bir an da gerçeğe dönüştürebilir. Allah şahit bugüne kadar bana kimse telefon edemedi. Çünkü bunları benim reddedeceğimi herkes çok iyi biliyor. Bizim Ilgaz’da otelimiz var, her sene zarar ediyordu. Niye zarar ediyordu, gittim oteli gezdim. Birinci sene de kara geçti. İki kişi hariç buraya gelen herkes para ödeyecek dedim. Kimseye torpil yok dedim. İki kişi hariç onlarda devletin en üst kademeleri. Bunlar haricinde herkes ödeyecek dedim. Biz bu sistemi getirince çok düşman kazandık. İçeriden, dışarıdan. Ezber bozduk. Alemler, kimin ne hesap ödediği belli değil, kimin gittiği belli değil. Ankara’ya da yakın bir yer. Ciddi mücadeleler verdik. İçimizdekiler, meğerse bir kısım bizi destekleyenler ‘onlar yemesin biz yiyelim’ diye gelmişler. Bizi de sevmediler çünkü biz yedirmedik.”