
Prof. Dr. Metin Akgün, günümüzde sinema ve medyanın insanlar için farklı bir dünya tasarlamak gibi bir işlevinin olduğuna dikkat çekti. Akgün, “Etrafımızda inanılmaz bilgi bombardımanı var, bu bombardımanın içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlama şansımız çoğu zaman olmuyor. Dolaysıyla gerçeğin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok” dedi.
Mutluhan ÇAMUR
Atatürk Üniversitesi 60’ın yıl etkinlikleri kapsamında ‘Sinemada Nörobilim ve Yansımaları’ sempozyumu gerçekleştirildi. 15 Temmuz Milli İrade Salonunda gerçekleştirilen konferansı çok sayıda akademisyen ve öğrenci dinledi. Sempozyumun ilk oturumunda Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün ‘Rüya Sineması: Bilinçli Rüyanın İzinde’ konulu bir sunum yaptı. Akgün, günümüzde sinema ve medyanın gerçekleri bir rüya gibi sunduğu ve gerçeğin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimizin olmadığını ifade etti. Akgün, sinema ve medyanın tasarladığı rüyanın yarattığı algıdan kurtulmak için, ‘bir an önce rüyadan uyanmak gerek’tiğine vurgu yaptı.
Rüya bazen gerçek hayattan kaçıştır
12 yıldır uyku tıbbıyla ilgilendiğini dile getiren Akgün şöyle konuştu: “Rüyalar aslında bizim özgürlük alanımız. Her türlü fanteziye açık ve yaratıcılığımızı en üst düzeyde kullandığımız anlar. Rüyayı anlatacak dil araçları vardır. Bunlardan bir tanesi sinemadır. Yüzüklerin Efendisi serisinde Gandalf karakteri ne kadar bilge ve yüce bir insan olursa olsun gerçek hayatta sağlığına yenilecektir. Ancak rüyada tam tersi gerçekleşir. Bu yüzden rüyalar kıymetli. Bazen rüya görmek gerçek hayattan kaçış anlamına gelebilir. İnception(Başlangıç) filminde sahnelerinde insanların rüya görmeleri yani bizim bildiğimiz gerçeklikten oların kabul ettiği gerçekliğe yani, rüyaya kaçış için geldikleri bir alan vardır. Rüyalar genellikle ikiye ayrılır; bir tanesi bugünün veya geçmişin etkisinde olan rüyalar, bir de geleceği belirleyen rüyalar şeklinde. Bunlar dolaysız kehanetler olabiliyor. Ya da gelecekteki bir olayı öngörme şeklinde olabiliyor.”

Her insan rüya görür
Rem uykularının rüyaların bolca görüldüğü alan olduğuna dile getiren Akgün, “Rüyaları her iki durumda da görüyoruz ama içerikleri farklı. Rem uykuları sabaha doğru artıyor. Her insan rüya görür. Eğer insan rüyasını hatırlamıyorsa ya rüya görmüyordur ya da rüyasında uyanmıyordur. Çünkü rüyayı hatırlamak için uyanmak gerekir. Rüyaların içeriklerine baktığımız zaman genellikle görsel rüyalar ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Zaten biz bu yüzden rüya gördük diyoruz, işittik demiyoruz. Bir başka bir özelliği de rüyada ben öznesi çok aktiftir. Rüya aslında bir yan etkidir. Çünkü beyin aktifleşiyor uykuya dalınca. Bunun yan etkisi olarak uyanınca fark ediyoruz. Günümüzdeki teori şöyle biz uyumak zorundayız. Uyurken de beyin aktifleşmesi gerekiyor. Aktifleşmede bilgiler yeniden düzlenmesi, bazı gereksiz anılardan kurtulma, anıların güncellenmesi ve yeniden bellek dizgisine yerleştirilmesi gibi işlemler oluyor” ifadelerini kullandı.
Rüyayla gerçek bazen karışa biliyor
Akgün, “Rüyayla gerçek bazen karışa biliyor. Gerçeği referans yapan bir şey olmalı ki rüyada olmadığımızın farkına varalım. Aslında rüyada gerçek yaşamdan kopuyoruz ama kullanılan malzeme gerçek yaşamdan. İlginçtir; yakın zamanda yaşadığımız bir olayı genelde rüyamızda görmeyiz. Biraz daha geriye gitmek gerekir. Yapılan çalışmalar en erken 7 gün önce yaşanan olayların rüyamıza geldiği şeklinde. Uyanıkken hafızamıza yerleşen şeyler çok canlı, rüyada en cansız en ilgisiz şeyler karşımıza çıkıyor. Rüya, bilinen bir şeyle yeni bir şey hayal etmedir. Raüyanın gerçek olmadığının farkına varmamız için gerçekten uzaklaşmak gerekiyor. Bir de bilinçli rüya var. Normalde özne ben olarak rüyada var. Ama rüya gördüğümüzün farkında olmuyoruz, onları gerçek zannediyoruz. Bir an ben rüyadayım hissine kapılıyorsak, ona da bilinçli rüya diyoruz. Günümüzde sinema ve medyanın yaptığı en iyi şeyin insanlar için farklı bir dünya tasarlamak. Her insan rüya görür ancak rüyanın farkına varmak için uyanmak gerekir. Bu şekilde gerek sinemayla gerekse sosyal medyayla gerçekleşen algının ortadan kalması için bizim uyanmamız, farkına varmamız gerekiyor. Etrafımızda inanılmaz bilgi bombardımanı var, bu bombardımanın içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlama şansımız çoğu zaman olmuyor. Dolaysıyla sadece bizim bilgilendirdiğimiz kadarıyla biz gerçeğin farkındayız. Gerçeğin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Rüyaları hatırlamak için uyanmak gerekir” şeklinde konuştu.
Mutluhan ÇAMUR
Atatürk Üniversitesi 60’ın yıl etkinlikleri kapsamında ‘Sinemada Nörobilim ve Yansımaları’ sempozyumu gerçekleştirildi. 15 Temmuz Milli İrade Salonunda gerçekleştirilen konferansı çok sayıda akademisyen ve öğrenci dinledi. Sempozyumun ilk oturumunda Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün ‘Rüya Sineması: Bilinçli Rüyanın İzinde’ konulu bir sunum yaptı. Akgün, günümüzde sinema ve medyanın gerçekleri bir rüya gibi sunduğu ve gerçeğin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimizin olmadığını ifade etti. Akgün, sinema ve medyanın tasarladığı rüyanın yarattığı algıdan kurtulmak için, ‘bir an önce rüyadan uyanmak gerek’tiğine vurgu yaptı.
Rüya bazen gerçek hayattan kaçıştır
12 yıldır uyku tıbbıyla ilgilendiğini dile getiren Akgün şöyle konuştu: “Rüyalar aslında bizim özgürlük alanımız. Her türlü fanteziye açık ve yaratıcılığımızı en üst düzeyde kullandığımız anlar. Rüyayı anlatacak dil araçları vardır. Bunlardan bir tanesi sinemadır. Yüzüklerin Efendisi serisinde Gandalf karakteri ne kadar bilge ve yüce bir insan olursa olsun gerçek hayatta sağlığına yenilecektir. Ancak rüyada tam tersi gerçekleşir. Bu yüzden rüyalar kıymetli. Bazen rüya görmek gerçek hayattan kaçış anlamına gelebilir. İnception(Başlangıç) filminde sahnelerinde insanların rüya görmeleri yani bizim bildiğimiz gerçeklikten oların kabul ettiği gerçekliğe yani, rüyaya kaçış için geldikleri bir alan vardır. Rüyalar genellikle ikiye ayrılır; bir tanesi bugünün veya geçmişin etkisinde olan rüyalar, bir de geleceği belirleyen rüyalar şeklinde. Bunlar dolaysız kehanetler olabiliyor. Ya da gelecekteki bir olayı öngörme şeklinde olabiliyor.”

Her insan rüya görür
Rem uykularının rüyaların bolca görüldüğü alan olduğuna dile getiren Akgün, “Rüyaları her iki durumda da görüyoruz ama içerikleri farklı. Rem uykuları sabaha doğru artıyor. Her insan rüya görür. Eğer insan rüyasını hatırlamıyorsa ya rüya görmüyordur ya da rüyasında uyanmıyordur. Çünkü rüyayı hatırlamak için uyanmak gerekir. Rüyaların içeriklerine baktığımız zaman genellikle görsel rüyalar ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Zaten biz bu yüzden rüya gördük diyoruz, işittik demiyoruz. Bir başka bir özelliği de rüyada ben öznesi çok aktiftir. Rüya aslında bir yan etkidir. Çünkü beyin aktifleşiyor uykuya dalınca. Bunun yan etkisi olarak uyanınca fark ediyoruz. Günümüzdeki teori şöyle biz uyumak zorundayız. Uyurken de beyin aktifleşmesi gerekiyor. Aktifleşmede bilgiler yeniden düzlenmesi, bazı gereksiz anılardan kurtulma, anıların güncellenmesi ve yeniden bellek dizgisine yerleştirilmesi gibi işlemler oluyor” ifadelerini kullandı.
Rüyayla gerçek bazen karışa biliyor
Akgün, “Rüyayla gerçek bazen karışa biliyor. Gerçeği referans yapan bir şey olmalı ki rüyada olmadığımızın farkına varalım. Aslında rüyada gerçek yaşamdan kopuyoruz ama kullanılan malzeme gerçek yaşamdan. İlginçtir; yakın zamanda yaşadığımız bir olayı genelde rüyamızda görmeyiz. Biraz daha geriye gitmek gerekir. Yapılan çalışmalar en erken 7 gün önce yaşanan olayların rüyamıza geldiği şeklinde. Uyanıkken hafızamıza yerleşen şeyler çok canlı, rüyada en cansız en ilgisiz şeyler karşımıza çıkıyor. Rüya, bilinen bir şeyle yeni bir şey hayal etmedir. Raüyanın gerçek olmadığının farkına varmamız için gerçekten uzaklaşmak gerekiyor. Bir de bilinçli rüya var. Normalde özne ben olarak rüyada var. Ama rüya gördüğümüzün farkında olmuyoruz, onları gerçek zannediyoruz. Bir an ben rüyadayım hissine kapılıyorsak, ona da bilinçli rüya diyoruz. Günümüzde sinema ve medyanın yaptığı en iyi şeyin insanlar için farklı bir dünya tasarlamak. Her insan rüya görür ancak rüyanın farkına varmak için uyanmak gerekir. Bu şekilde gerek sinemayla gerekse sosyal medyayla gerçekleşen algının ortadan kalması için bizim uyanmamız, farkına varmamız gerekiyor. Etrafımızda inanılmaz bilgi bombardımanı var, bu bombardımanın içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlama şansımız çoğu zaman olmuyor. Dolaysıyla sadece bizim bilgilendirdiğimiz kadarıyla biz gerçeğin farkındayız. Gerçeğin ne olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok. Rüyaları hatırlamak için uyanmak gerekir” şeklinde konuştu.