
Dardayız be Şafak dardayız.
Sen bizi iyi bilirsin dostum, bizler öyle çok şey de istememiştik hayattan.
İşimiz olsun, aşımız olsun, bir de başımızı sokacak evimiz.
Hani evimiz dedim ama mutlu bir yuvamız olsun, ev kira olsa da olurdu.
Bırakmadılar be Şafak, bırakmadılar.
Ne ülkemizde huzur kaldı, ne işimizde, ne ekmeğimizde tat kaldı ne de hayatımızda.
Hırslarıyla dünyayı ve herkesi sahiplenmek isteyenler yapıştılar yakamıza.
Yanaşmamız için kendilerine, taassuplarında, tarafgirliklerinde boğdular bizi.
Korku salarak esir almak istediler aklımızı, imanımızı, huzurumuzu.
Fakirliği, zenginliği, dini, vatan, millet sevgisini kullandılar, hiç acımadan, utanmadan ve Allah'tan korkmadan.
Ölüm sardı dört bir yanı, aklına gelen ve gelmeyen bütün düşmanlar çullandılar üstümüze ve bir de hırslarının, şeytanın ve nefislerinin emrine girmiş olanlar.
Ne ölenler neden öldüğünü bildi, ne kalanlar ne için savaştıklarını.
Şimdi diyeceksin ki ya sizler.
Bizler olamadık be Şafak, olamadık ne onlardan, ne bunlardan.
Bizim hayatımız; işimizi iyi yapmak, milletimize hizmette kusur etmemek, hayatımızı helal yaşayıp, helal ekmek yiyerek Allah'ın huzuruna varmak çabasıyla geçiyor.
Bir de; bir buçuk metrekare seccade üzerinde, vatanımıza, milletimize dua etmekle, ağlamakla ve Allah'tan başkasına teslim olmamak için mücadele etmekle.
Hep kendimizden bahsettik, peki, sen ne yaptın oralarda kardeşim?
Hani sen hep derdin ya, şahıs, bu ne iş?
Öğrenebildin mi oralarda bu ne işmiş?
Adım adım sana yaklaşıyoruz, anlatırsın bize artık.
Sen bizi iyi bilirsin dostum, bizler öyle çok şey de istememiştik hayattan.
İşimiz olsun, aşımız olsun, bir de başımızı sokacak evimiz.
Hani evimiz dedim ama mutlu bir yuvamız olsun, ev kira olsa da olurdu.
Bırakmadılar be Şafak, bırakmadılar.
Ne ülkemizde huzur kaldı, ne işimizde, ne ekmeğimizde tat kaldı ne de hayatımızda.
Hırslarıyla dünyayı ve herkesi sahiplenmek isteyenler yapıştılar yakamıza.
Yanaşmamız için kendilerine, taassuplarında, tarafgirliklerinde boğdular bizi.
Korku salarak esir almak istediler aklımızı, imanımızı, huzurumuzu.
Fakirliği, zenginliği, dini, vatan, millet sevgisini kullandılar, hiç acımadan, utanmadan ve Allah'tan korkmadan.
Ölüm sardı dört bir yanı, aklına gelen ve gelmeyen bütün düşmanlar çullandılar üstümüze ve bir de hırslarının, şeytanın ve nefislerinin emrine girmiş olanlar.
Ne ölenler neden öldüğünü bildi, ne kalanlar ne için savaştıklarını.
Şimdi diyeceksin ki ya sizler.
Bizler olamadık be Şafak, olamadık ne onlardan, ne bunlardan.
Bizim hayatımız; işimizi iyi yapmak, milletimize hizmette kusur etmemek, hayatımızı helal yaşayıp, helal ekmek yiyerek Allah'ın huzuruna varmak çabasıyla geçiyor.
Bir de; bir buçuk metrekare seccade üzerinde, vatanımıza, milletimize dua etmekle, ağlamakla ve Allah'tan başkasına teslim olmamak için mücadele etmekle.
Hep kendimizden bahsettik, peki, sen ne yaptın oralarda kardeşim?
Hani sen hep derdin ya, şahıs, bu ne iş?
Öğrenebildin mi oralarda bu ne işmiş?
Adım adım sana yaklaşıyoruz, anlatırsın bize artık.