
Üstad Sezai Karakoç, emaneti sahibine teslim etti. O hep insan olmanın Allah’a muhtaç olmak olduğunu bilerek yaşadı. İnşallah insan olmanın gereğini tedris ettiği bir ömürdü yaşadığı.
“Ey İnsanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz, ama O, hiçbir şeye muhtaç değildir ve hamd O'na mahsustur.”
Fatır Suresi / 15
Senin bir zamanlar ellerin yoktu…
Ayakların, gözlerin, sözlerin yoktu…
Annenin ve babanın aklındaki bebek sen değildin aslında!
Onlar bir çocukları olsun diye yalvardılar Allah’a…
Senin “ben olayım onların çocukları” diyebilecek kadar bile varlığın yoktu.
Rahman, merhametiyle seni yokluk karanlığından tutup annene hediye etti.
Padişah’ın hil’atı başkalarının armağanına benzemez…
Ailene bir evlat sana bir insan emanet etti!
Bütün bunları inkar edemezken ey insan, boyuna bakmadan Allah’a mı boyun kıvırmaya kalkıyorsun!
Yazıklar olsun sana demeyeceğim, zira olmuşun arzulanması muhaldir.
Seni yokluktan çıkarırken, sana muhtaç olmayan, seni yaşatırken mi senin onayına ihtiyaç duyacak!
Ey Allah’ın, kudretiyle bütün alemleri elinde tutan Rabbim…
Senin takdirinin gerçekleşmesine sadece “OL” demen kafi…
Bizim yüzümüzün gülmesi içinse senin “OL” demeni çaresiz beklemekteyiz!
İhtiyaçsız olan mutlak sensin, çaresiz biz!
Teşekküre, tazimle baş eğmeye layık sensin, hamd ile şereflenen biz.
Sonsuz kudret Sahibi Hallak sensin, ne edip eyleyeceğini bilemeyen şaşkın biz!
Aklımızın ayarlarıyla oynamaya çalışan fesatçılara mağlup eyleme bizi…
Sezai Karakoç’un ömrü Hz. Musa’nın (as) duasının kıraatı gibiydi. Ortalıkta görünmedi, kibrine gübre olacak ödülleri almaya tenezzül etmedi. Hayatından hiç kötü kokular gelmedi. Varlığına bedel bir işi vardı onun ifası için hep emanetin Sahibine yöneldi. Allah rahmetiyle muamele eylesin. Bize de Hz. Musa’nın duasını hayatımıza nakşetmeyi ve her adımı öyle atmayı nasip eylesin.
“(Musa:) "Ey Rabbim!" dedi, "İçimi (Senin aydınlığınla) genişlet;
görevimi bana kolaylaştır;
dilimdeki düğümü çöz
ki söyleyeceklerimi tam olarak anlayabilsinler”
Taha Suresi / 25-28
"Sizden biri dua edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin. Bilâkis, azimle (kesin bir üslupla) istesin, zira Allah Teâlâ Hazretleri'ni kimse icbâr edemez. (zorunda bırakamaz) “
Hz. Muhammed (sav)
İhtiyaç duyduğunda kalbinde bulunsun diye Rabbin, bu yakarışı Musa’nın dilinde biriktirdi.
O artık senin!
Ne zaman lazım gelirse Musa (as) senin yüreğinden duasını akıtmak için bekliyor!
Sen vefasız olma… Önce Musa (Allah’ın selamı üzerine olsun) için bir amin de!
Sonra kendin için doldur Kur’an’dan bir ferahlık yakarışı, sür yarana!