
Manolya Bulut/Pusula
Erzurum’da son aylarda metrekareye yaklaşık 250 kilogram yağış düştü. Bu yıl bitkisel ürünlerde rekoltenin artırmasını bekleyen çiftçiler, yağışların fazla olmasından tedirgin oldu. Uzmanlar, mevsimsel olmayan aşırı yağışların çeşitli bitki hastalıklarını beraberinde getirebileceği, bazı ürünlerde ise ekimi geciktirebileceği uyarısında bulundu.
Erzurum’daki artan yağışların yem bitkilerin aksine diğer ürünlerde hastalıklara neden olabileceği uyarısında bulunan Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Müdahir Özgül, “Buğdayda başağa yatma döneminde yağış bu kadar olursa zarar vermeye başlar. Yatmaya neden olabilir. Bazı mantar hastalıklarına neden olabilir. Sarı pas hastalığına neden olabilir. Başka bitkilerde başka tür hastalıklar da çıkabilir. Başağı büyütürken her gün yağmur yağarsa, bu bir sorun. Yağış yem bitkilerinde faydalıdır. Hububatta güzlük ekimde faydalıdır. Kışın çok kar yağmadığı için don oldu, büyük bir bölümünü kesti. Bu kış kar yağması gecikti. Çok fazla yağış olursa patatesi ekemeyiz, sorun olabilir. Toprak tava gelmezse ayçiçeğini de ekemeyiz. Çamura ekemezsin. Endüstri bitkileri henüz ekilmediği için gecikmeye enden olur. Böyle devam ederse ekimlerinde sorun yaşanır. Toprağı çamur ekersen patates olmaz” diye konuştu.
‘Kıtlık kuraklıktan olmaz, aşırı yağıştan olur’
Toprağın hangi dönemde neme ne kadar ihtiyacı olduğu, o toprakta yetişen bitkinin nemden ne oranda faydalanması gerektiğinin öneminden söz eden Prof. Dr. Özgül, “Bir yöredeki araziye düşen toplam yağışı değil, o yağışın mevsimsel dağılışı, bitkinin büyüme periyodundaki dağılışı önemli. Bir ayda çok fazla yağış alması yeterli değil, tek başına faydalı da değil. Olması gerektiği dönemde yağış alması faydalı. Kıtlık kuraklıktan olmaz, aşırı yağıştan olur. O kadar çok yağış olur ki bir bitkiyi ekemezsiniz, hasat edemezsiniz, çürür. Türkiye’nin her tarafına Rize gibi yağmur yağdığını düşünün. Buğday olmaz hiçbir yerde. O yağış o bölgeye, o toprağa uygun. Çok yağış çok verim alınacağı anlamına gelmez” dedi.
Toplam yağış değil periyodu önemli
Toplam yağış miktarı üzerinden bir değerlendirme yapmanın yanlış olduğunu kaydeden Özgül, “Toprak tava gelmediyse ekim yapamayız, sonra yağan yağmurun önemi yok, tam tersi durumda aynı. Yağmur bir türlü durmazsa hasat edemeyiz. Fazla yağış, nem de hastalıklara, bakterilere yol açar. Bir hastalığın veya herhangi bir bitki zararlısının ortaya çıkması veya hayvanlarda ortaya çıkacak olan bütün hastalıklar, bakteriler, mantarlar bu iklim koşullarının ortaya koyduğu durumlarla ilintili. Çok fazla yağışta buğday başak doldurmayabilir, arpa yatabilir, pancarda hastalık ortaya çıkabilir, patateste bir virüs etkili olabilir, mısırın yapraklarında çürüme meydana gelebilir. Toprak, bitki, su dengesinin tarımsal üretimde doğru kontrol edilip doğru takip edilmesi gerekiyor. Toplam yağış miktarı üzerinden bir değerlendirme yapmayacağız. Mevsimsel ve bitkinin büyüme döneminde uygun yağış olursa verim yüksek olur” ifadelerini kullandı.
Çiftçiye uyarı!
Çiftçiyi alınabilecek tedbirler konusunda uyaran Özgül, şunları söyledi; “Çiftçi toprağını bilgisi dâhilinde iyi tanıyacak. Yetiştirdiği bitkisini iyi tanıyacak. Faaliyet yaptığı koşullardaki atmosferik, meteorolojik koşulları takip edecek. Buna göre tedbirler alınabilir. Toprağın koşulları iyileştirilebilir. Organik gübre ilave edilebilir. İlaçlama yapılabilir. Kurak periyod varsa ekimi yapabilir, yağışlı periyoddan önce gübreleme yapabilir. Uygun koşullarda uygun toprak yönetimini kendisinin takip etmesi gerekiyor.”
İklim değişikliğine dikkat
İklim değişikliğine de dikkat çeken Özgül, “İklim yeni değişmiyor, dünden bugüne değişen bir şey. Sert etkilerini son yıllarda görüyoruz, o yüzden konuşmaya başladık. Hem bitkiyi hem tarım alanlarını hem de ortaya çıkan diğer etkilerini, sel gibi erozyon gibi doğal afetlere dönüşme etkisi ortaya çıkınca insanoğlu bir yerde buna olumsuz bir müdahale yaptığını hissetti ve çare aramaya başladı. Bir yerde tarımsal üretimden söz ediyorsak, burada su, toprak, bitki ve bunların üçünün bir arada değerlendirmekten uzak duramayız. Bu üçünün arasındaki dengeyi ne kadar doğru gözetebilirsek üretim açısından o kadar sürdürülebilir üretim açısından doğru hamleler yapmış oluruz” dedi.