
Şeker fabrikalarının rantabıl çalıştırılması ile dolaylı olarak bir çok sektörün kalkınacağını ifade eden Oral Et Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Oral, bu sayede özellikle hayvancılık alanında bölgenin eski günlerine dönebileceğini söyledi. Oral, konuyu hayvancılık sektöründe ki sıkıntıları örnek vererek gündeme taşıdı.
Cihat İncesu/Pusula
Nisan ayı içerisinde Erzurum Şeker Fabrikasının ihalesinin yapılacağını hatırlatan Oral, “ Gönül ister ki şeker fabrikasını ilimizde ki bir oluşumun satın alsın. Fabrikanın alınması ve akabinde oluşacak yapı ile ilimizde ve bölgemizde direk ve indirek yollarla pek çok sektör etkilenecektir” dedi.

Kooperatifleşme modellerinin ülkemizde başarılı örneklerinin bulunduğunun altını çizen genç işadamı Hakan Oral, “ Şehrimizde yeni bir kalkınma modelinin uygulamaya konulması hiçte zor değildir. Bölgemizde özellikle tarımsal gelişimin sağlanması için kooperatifleşme son derece önemlidir. Maalesef ilimizde bu tarz yapılar yeterince gelişememiş ya da istenen düzeylere ulaşamamıştır. Bölgemizde oluşacak bir kooperatif ile; çiftçinin ürünü satmasının garantisi sağlanacak, ürün yetiştirme sırasında oluşacak ihtiyaçları kooperatif tarafından karşılanacak bu sayede çiftçinin yetiştiricilik ve satış sırasında ki kaygıları ortadan kalkacaktır. Çiftçi daha rahat olacak ve her geçen gün bölgeden göç etmeyi değil aksine çiftliğini büyütmeyi düşünecektir. Bu sayede kırsal nüfusunun göç etmesi engellenmiş olacak ve tarımsal gelirlerin yükselmesi sağlanacaktır” diye konuştu.
Erzurum’un tarihi boyunca ülkenin hayvancılık başkenti olarak anıldığını ifade eden Hakan Oral sözlerini şöyle sürdürdü:
Fakat her geçen gün bu ünvanını Kayseri, Balıkesir, Diyarbakır, Malatya gibi illere bırakmaktadır. Bunun en büyük sebebi çiftçimizin ürettiği ürünü, hayvancının yetiştirdiği hayvanını bölgede paraya çevirme konusunda sıkıntılar yaşamasıdır. Örneği ilimizde yaklaşık 30 adet süt işleme tesisi bulunmakta fakat yılın belirli dönemlerinde süt ihtiyacı kilometrelerce uzaklıktaki illerden getirilmektedir. Bunun en büyük sebebi ilimizde suni tohumlama dönemlerinin programlanmaması ve şubat, mart ve nisan aylarında tüm hayvanların kuru dönemde olması sonucu süt bulunamamasıdır. Bu sorun çok rahat bir şekilde kooperatifleşme ile giderilebilir.
Ayrıca yine kurulacak olan kooperatif bölgemizde hizmet veren DAP İdaresi, Tarım İl Müdürlüğü gibi kuruluşlar ile senkronize çalışarak köylerde süt sağım üniteleri ve süt soğutma tankları kurulumu yaparak kalite süt elde edilmesini sağlayabilir.
Bakın DAP İdaresi tüm Doğu Anadolu Bölgesi’nde mera hayvancılığının gelişmesi için sıvat dağıtımı yapmaktadır. Bunun yanında iyi bir projelendirme ile neden süt toplama ve sağım merkezleri kurulmasın.

Yüzbinlerce küçükbaş Diyarbakır’a gidiyor
Yine hayvancılık açısından bakmak gerekirse her yıl yaklaşık 200 bin küçükbaş hayvan buradan Diyarbakır’a götürülmekte. Orada kesilerek küçükbaş eti, sakadatı, derisi gibi tüm gelir getirecek ürünleri paraya Diyarbakır’da dönmektedir. Oysaki kurulacak olan kurumsal bir yapı ile bölgeye sakadat sanayicisi, deri sanayicisi gibi pek çok yan kollarda gelerek hem çiftçi gelişimi sağlanabilir, çiftçinin hayvanını nakliye gibi problemleri ortadan kalkabilir hemde bölgede yeni yatırımlar yapılarak istihdam alanları açılabilir.
Şeker Fabrikası fırsat olsun
Şeker Fabrikası bu yapıların oluşması açısından çok rahat başlangıç noktası olabilir. Fabrikanın alınması noktasında kurulacak olan kooperatif sistemi ya da anlaşmalı çiftçi sistemleri ile yılın sadece 5 ayı çalışan şeker fabrikası, 12 ay hizmet verebilir. Bu sayede anlaşma modeli içerisindeki çiftçiler, pancarını fabrikaya direk verme garantisi ile rahatlayacaktır. Verdiği üründen sonra hayvancılıkta vazgeçilmez olan küspe üretimini sağlamış olacak, bu sayede hayvancılığın en büyük maliyeti olan yem maliyeti düşmüş olacaktır. Yapının devamı olacak süt toplam merkezleri ile süt besisi yapan çiftçi rahatlayacak bağlantılı olarak süt fabrikaları yılın 12 ay kaliteli süt teminini sağlayarak başka illerden süt getirmeyecek, hem maliyetleri düşürecek hem de iline hizmet etmiş olacaktır. Et besisi yapan üretici de aynı sütteki gibi rahatlayacak, dolayısıyla et ürünleri işleyen firmalar diğer illerden karkas ticareti yapmak zorunda kalmayacaktır.
Bu tarz yapıların kurulması ve güçlenmesi tabiki çarpan etki olarakta işin siyasi boyutu güçlenecek ilimizde tarım alanında yapılacak teşvikler konusunda yaptırım gücümüz daha fazla olacaktır. Yıllardan söyediğimiz bölge karkas ticaretine verilmesi gereken teşvikler bu sayede alınabilecektir.
Kısacası bu şehrin tarım ve hayvancılığının gelişmesi için en önemli projesi kooperatifleşmedir. Bu yapılaşma, şehrimizde ki sivil toplum örgütleri ve ziraat odaları ile birlikte çalışarak gerçekleştirilecektir. Bunun da başlangıcı için Erzurum Şeker Fabrikası ihalesi bir milat olabilir. Şehrin dinamiklerinin öncülüğünde bu tesis ilimize kazandırılmalıdır.
Cihat İncesu/Pusula
Nisan ayı içerisinde Erzurum Şeker Fabrikasının ihalesinin yapılacağını hatırlatan Oral, “ Gönül ister ki şeker fabrikasını ilimizde ki bir oluşumun satın alsın. Fabrikanın alınması ve akabinde oluşacak yapı ile ilimizde ve bölgemizde direk ve indirek yollarla pek çok sektör etkilenecektir” dedi.

Kooperatifleşme modellerinin ülkemizde başarılı örneklerinin bulunduğunun altını çizen genç işadamı Hakan Oral, “ Şehrimizde yeni bir kalkınma modelinin uygulamaya konulması hiçte zor değildir. Bölgemizde özellikle tarımsal gelişimin sağlanması için kooperatifleşme son derece önemlidir. Maalesef ilimizde bu tarz yapılar yeterince gelişememiş ya da istenen düzeylere ulaşamamıştır. Bölgemizde oluşacak bir kooperatif ile; çiftçinin ürünü satmasının garantisi sağlanacak, ürün yetiştirme sırasında oluşacak ihtiyaçları kooperatif tarafından karşılanacak bu sayede çiftçinin yetiştiricilik ve satış sırasında ki kaygıları ortadan kalkacaktır. Çiftçi daha rahat olacak ve her geçen gün bölgeden göç etmeyi değil aksine çiftliğini büyütmeyi düşünecektir. Bu sayede kırsal nüfusunun göç etmesi engellenmiş olacak ve tarımsal gelirlerin yükselmesi sağlanacaktır” diye konuştu.
Erzurum’un tarihi boyunca ülkenin hayvancılık başkenti olarak anıldığını ifade eden Hakan Oral sözlerini şöyle sürdürdü:
Fakat her geçen gün bu ünvanını Kayseri, Balıkesir, Diyarbakır, Malatya gibi illere bırakmaktadır. Bunun en büyük sebebi çiftçimizin ürettiği ürünü, hayvancının yetiştirdiği hayvanını bölgede paraya çevirme konusunda sıkıntılar yaşamasıdır. Örneği ilimizde yaklaşık 30 adet süt işleme tesisi bulunmakta fakat yılın belirli dönemlerinde süt ihtiyacı kilometrelerce uzaklıktaki illerden getirilmektedir. Bunun en büyük sebebi ilimizde suni tohumlama dönemlerinin programlanmaması ve şubat, mart ve nisan aylarında tüm hayvanların kuru dönemde olması sonucu süt bulunamamasıdır. Bu sorun çok rahat bir şekilde kooperatifleşme ile giderilebilir.
Ayrıca yine kurulacak olan kooperatif bölgemizde hizmet veren DAP İdaresi, Tarım İl Müdürlüğü gibi kuruluşlar ile senkronize çalışarak köylerde süt sağım üniteleri ve süt soğutma tankları kurulumu yaparak kalite süt elde edilmesini sağlayabilir.
Bakın DAP İdaresi tüm Doğu Anadolu Bölgesi’nde mera hayvancılığının gelişmesi için sıvat dağıtımı yapmaktadır. Bunun yanında iyi bir projelendirme ile neden süt toplama ve sağım merkezleri kurulmasın.

Yüzbinlerce küçükbaş Diyarbakır’a gidiyor
Yine hayvancılık açısından bakmak gerekirse her yıl yaklaşık 200 bin küçükbaş hayvan buradan Diyarbakır’a götürülmekte. Orada kesilerek küçükbaş eti, sakadatı, derisi gibi tüm gelir getirecek ürünleri paraya Diyarbakır’da dönmektedir. Oysaki kurulacak olan kurumsal bir yapı ile bölgeye sakadat sanayicisi, deri sanayicisi gibi pek çok yan kollarda gelerek hem çiftçi gelişimi sağlanabilir, çiftçinin hayvanını nakliye gibi problemleri ortadan kalkabilir hemde bölgede yeni yatırımlar yapılarak istihdam alanları açılabilir.
Şeker Fabrikası fırsat olsun
Şeker Fabrikası bu yapıların oluşması açısından çok rahat başlangıç noktası olabilir. Fabrikanın alınması noktasında kurulacak olan kooperatif sistemi ya da anlaşmalı çiftçi sistemleri ile yılın sadece 5 ayı çalışan şeker fabrikası, 12 ay hizmet verebilir. Bu sayede anlaşma modeli içerisindeki çiftçiler, pancarını fabrikaya direk verme garantisi ile rahatlayacaktır. Verdiği üründen sonra hayvancılıkta vazgeçilmez olan küspe üretimini sağlamış olacak, bu sayede hayvancılığın en büyük maliyeti olan yem maliyeti düşmüş olacaktır. Yapının devamı olacak süt toplam merkezleri ile süt besisi yapan çiftçi rahatlayacak bağlantılı olarak süt fabrikaları yılın 12 ay kaliteli süt teminini sağlayarak başka illerden süt getirmeyecek, hem maliyetleri düşürecek hem de iline hizmet etmiş olacaktır. Et besisi yapan üretici de aynı sütteki gibi rahatlayacak, dolayısıyla et ürünleri işleyen firmalar diğer illerden karkas ticareti yapmak zorunda kalmayacaktır.
Bu tarz yapıların kurulması ve güçlenmesi tabiki çarpan etki olarakta işin siyasi boyutu güçlenecek ilimizde tarım alanında yapılacak teşvikler konusunda yaptırım gücümüz daha fazla olacaktır. Yıllardan söyediğimiz bölge karkas ticaretine verilmesi gereken teşvikler bu sayede alınabilecektir.
Kısacası bu şehrin tarım ve hayvancılığının gelişmesi için en önemli projesi kooperatifleşmedir. Bu yapılaşma, şehrimizde ki sivil toplum örgütleri ve ziraat odaları ile birlikte çalışarak gerçekleştirilecektir. Bunun da başlangıcı için Erzurum Şeker Fabrikası ihalesi bir milat olabilir. Şehrin dinamiklerinin öncülüğünde bu tesis ilimize kazandırılmalıdır.