
FETÖ’nün hain darbe girişiminden 4 yıl geçmesine rağmen acılar hala taze. Direnişe ilk koşanlardan olan Erzurumlu Şehit Oğuzhan Yaşar, Beştepe’ye atılan bombalarla şehadet şerbetini içti. Yaşar ailesi köylerine defnettikleri oğullarının mezarı başından bir an olsun ayrılmıyorlar.
Manolya BULUT-PUSULA

Boyu 1.98 olan ve özel yapılan tabutla defnedilen Şehit Oğuzhan Yaşar’ın anısına evinde yapılan odada hatıraları yaşamaya devam ediyor.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Ankara’daki evinde teröristlerin TRT binasını bastığı haberini alan Oğuzhan Yaşar, hiç tereddüt etmeden kendini sokağa attı. O gece akrabaları ve arkadaşlarıyla birlikte sokaktan ayrılmayan Yaşar, sabaha karşı Beştepe’de bulunan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde arkadaşı Muhammed Yalçın ile birlikte namaz kıldı. F-16 pilotu FETÖ’cü Müslim Macit’in attığı bombalar ile arkadaşı Muhammed Yalçın’ı şehadete uğurlayan Yaşar, direnişe devam etti. Başına ve vücudunun çeşitli yerlerine gelen şarapnel parçaları ile ağır yaralanan Yaşar, TOBB Hastanesi’nde verdiği 20 günlük yaşam mücadelesinin ardından şehadete erişti.
Boyunun uzun olmasından dolayı özel tabutla Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Yaymeşe köyüne defnedilen Oğuzhan’ın ailesi, darbe girişiminin 4’üncü yıldönümünde acılı ama gururlular.

Dünya güzeli bir fidan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya güzeli bir fidan. Şehadetle bir başka güzelleşmiş. Morgda da cemalini göreyim istedim” ifadeleriyle anlattığı şehidin babası Ahmet Yaşar, “Oğlum 19 gün TOBB Hastanesi’nde yattı, sonra şehadete yürüdü. Bakanlarımız, Erzurum milletvekillerimiz oradaydı. Etimesgut Kaymakamı Cumali Atilla orada. Top Hastanesi’nden Cebeci Hastanesi’ne otopsi için götürdük. Büyük oğlum içeri girdi. Boyu 1,98’di, iki tane tabut değiştirmişler, sığmamış. Boyuna göre tabut yaptırdılar. Cumhurbaşkanımız bizzat geldi, benimle birlikte morga indi. ‘Maşallah fidanımız’ dedi görünce. Hüngür hüngür ağladı, ben teselli verdim kendisine” dedi

Ülkeyi hainlere teslim etmeyiz
Acılı Baba Yaşar, “ Çocuğumu aldım, Ankara’daki evimi kapatıp köyüme geldim. Benim bir oğlum şehit olmuş, bin tane oğlum var. Rabbim doğru yolda gideni hiçbir zaman sarsmaz. Ben şehidimi kabre indirdim. Yeri geldi acı çektim yeri geldim dik durdum. Bu ülkeyi ihanet edenlere teslim etmeyiz. Bu vatan için ben de kalan tek oğlum da şehitliğe hazırız. Hiç heveslenmesinler, sevinmesinler. Bunu yapanlar, emir verenler yanımıza kaldı zannetmesinler. Gözlerimden akan yaşlar kadar da hesabı sorulsun” ifadelerini kullandı.
İlkokul önlüğüne sarılıyor
O kara geceden sonra Ankara’daki evlerini kapatarak köylerine dönen Yaşar ailesi, her gün oğullarının mezarı başında dua ediyor. Yaşar ailesinin iki oğlundan biri olan Oğuzhan’ın ilkokul önlüğünü bir an olsun yanından ayırmayan acılı anne Necmiye Yaşar, “Okuldan gelip hemen top oynamaya giderdi. Arkadaşlarıyla harmanda oynardı. Akşam olunca dersini çalışır uyurdu. Hayatı çok güzel geçti. Çok mutlu bir aileydik. Hastanede yatarken boyunun uzunluğundan ayakları yarım metre dışarı çıkmış. Doktor diyordu ki, ‘Ben böyle hasta görmedim teyze. Bu beyaz kuzuyu nasıl büyüttün.’ Gelen Oğuzhan’ıma hayran kalıyordu. 15 Temmuz gecesi bizi aradı. Babası ‘ortalık çok karışık dikkat edin’ dedi. ‘Evdeyim, çıkmıyorum’ demiş. Ben de Ankara’dayım. Benimle birlikte köye gelecekti. Bana gitmemi söyledi. Rabbim yazısını yazmış, şehit olacakmış. Sabah da abisi uyurken çıkıp külliyenin önüne gitmiş. Orada abdestini alıyor, namazını kılıyorlar arkadaşlarıyla. Külliyenin önüne bombayı bırakıyorlar. Şarapnel parçası kafasına girmişti. Vücudunun her yerinde yaraları vardı. Diğerleri iyileşti de kafasından aldığı darbe geçmedi. O Oğuzhan’ımı götürdü. Beynimi vermek istedim ama tıpta öyle bir şey mümkün değil dediler” diye konuştu.

Başımız dik elhamdülillah
Şehit annesi olmanın gururunu da yaşayan anne Yaşar, “Çocuklarımızın hayalleri vardı, kimisi babasız kaldı kimisinin elleri kınalı kaldı. Onların da hesabını Rabbim öteki dünyada sorsun. Kapı açıldıkça hala Oğuzhan’ım geldi zannediyorum. Her anımda o var. Hala geceleri uykudan uyanıp balkona çıkıyorum Oğuzhan’ı görürüm diye. Kıyafetlerine sarılıp ağlıyorum. Acısı hala taze, geçmiyor. O gece gitsin de gelmesin. Bunu ancak yaşayan bilir. Bu acıyı da Rabbim kimseye yaşatmasın. Rabbim bu vatana göz dikenlerin gözlerini çıkarsın inşallah, önce vatan. İsyan da etmiyorum, bu da onların yazısıymış. Vatan sağ olsun. Ben şehit annesiyim, başım dik. Bundan sonra da başım dik gezerim, onlar düşünsün” dedi.
Şehide büyük hakaret!
Şenkaya ilçesine bağlı Yaymeşe köyünde bulunan camiye şehit Oğuzhan Yaşar’ın adı verildi. İsminin yazılı olduğu tabelaya iki kez saldırıda bulunulduğunu söyleyen baba Ahmet Yaşar, “Geçen sene camiye oğlumun adı verildi, çok mutlu olduk. Adının yazılı olduğu tabela iki kez karalandı. Cami bahçesinde o zaman güvenlik kamerası yoktu. Ben müftülüğe ve kaymakamlığa durumu ilettim. Burada 50 hanelik bir köyüz. Bunu yapanlar alenen hainlik ettiler ama bulunamadılar. Daha sonra güvenlik kamerası takılınca yapılmadı” ifadelerini kullandı.
--
Manolya BULUT-PUSULA

Boyu 1.98 olan ve özel yapılan tabutla defnedilen Şehit Oğuzhan Yaşar’ın anısına evinde yapılan odada hatıraları yaşamaya devam ediyor.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Ankara’daki evinde teröristlerin TRT binasını bastığı haberini alan Oğuzhan Yaşar, hiç tereddüt etmeden kendini sokağa attı. O gece akrabaları ve arkadaşlarıyla birlikte sokaktan ayrılmayan Yaşar, sabaha karşı Beştepe’de bulunan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde arkadaşı Muhammed Yalçın ile birlikte namaz kıldı. F-16 pilotu FETÖ’cü Müslim Macit’in attığı bombalar ile arkadaşı Muhammed Yalçın’ı şehadete uğurlayan Yaşar, direnişe devam etti. Başına ve vücudunun çeşitli yerlerine gelen şarapnel parçaları ile ağır yaralanan Yaşar, TOBB Hastanesi’nde verdiği 20 günlük yaşam mücadelesinin ardından şehadete erişti.
Boyunun uzun olmasından dolayı özel tabutla Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Yaymeşe köyüne defnedilen Oğuzhan’ın ailesi, darbe girişiminin 4’üncü yıldönümünde acılı ama gururlular.

Dünya güzeli bir fidan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya güzeli bir fidan. Şehadetle bir başka güzelleşmiş. Morgda da cemalini göreyim istedim” ifadeleriyle anlattığı şehidin babası Ahmet Yaşar, “Oğlum 19 gün TOBB Hastanesi’nde yattı, sonra şehadete yürüdü. Bakanlarımız, Erzurum milletvekillerimiz oradaydı. Etimesgut Kaymakamı Cumali Atilla orada. Top Hastanesi’nden Cebeci Hastanesi’ne otopsi için götürdük. Büyük oğlum içeri girdi. Boyu 1,98’di, iki tane tabut değiştirmişler, sığmamış. Boyuna göre tabut yaptırdılar. Cumhurbaşkanımız bizzat geldi, benimle birlikte morga indi. ‘Maşallah fidanımız’ dedi görünce. Hüngür hüngür ağladı, ben teselli verdim kendisine” dedi

Ülkeyi hainlere teslim etmeyiz
Acılı Baba Yaşar, “ Çocuğumu aldım, Ankara’daki evimi kapatıp köyüme geldim. Benim bir oğlum şehit olmuş, bin tane oğlum var. Rabbim doğru yolda gideni hiçbir zaman sarsmaz. Ben şehidimi kabre indirdim. Yeri geldi acı çektim yeri geldim dik durdum. Bu ülkeyi ihanet edenlere teslim etmeyiz. Bu vatan için ben de kalan tek oğlum da şehitliğe hazırız. Hiç heveslenmesinler, sevinmesinler. Bunu yapanlar, emir verenler yanımıza kaldı zannetmesinler. Gözlerimden akan yaşlar kadar da hesabı sorulsun” ifadelerini kullandı.
İlkokul önlüğüne sarılıyor
O kara geceden sonra Ankara’daki evlerini kapatarak köylerine dönen Yaşar ailesi, her gün oğullarının mezarı başında dua ediyor. Yaşar ailesinin iki oğlundan biri olan Oğuzhan’ın ilkokul önlüğünü bir an olsun yanından ayırmayan acılı anne Necmiye Yaşar, “Okuldan gelip hemen top oynamaya giderdi. Arkadaşlarıyla harmanda oynardı. Akşam olunca dersini çalışır uyurdu. Hayatı çok güzel geçti. Çok mutlu bir aileydik. Hastanede yatarken boyunun uzunluğundan ayakları yarım metre dışarı çıkmış. Doktor diyordu ki, ‘Ben böyle hasta görmedim teyze. Bu beyaz kuzuyu nasıl büyüttün.’ Gelen Oğuzhan’ıma hayran kalıyordu. 15 Temmuz gecesi bizi aradı. Babası ‘ortalık çok karışık dikkat edin’ dedi. ‘Evdeyim, çıkmıyorum’ demiş. Ben de Ankara’dayım. Benimle birlikte köye gelecekti. Bana gitmemi söyledi. Rabbim yazısını yazmış, şehit olacakmış. Sabah da abisi uyurken çıkıp külliyenin önüne gitmiş. Orada abdestini alıyor, namazını kılıyorlar arkadaşlarıyla. Külliyenin önüne bombayı bırakıyorlar. Şarapnel parçası kafasına girmişti. Vücudunun her yerinde yaraları vardı. Diğerleri iyileşti de kafasından aldığı darbe geçmedi. O Oğuzhan’ımı götürdü. Beynimi vermek istedim ama tıpta öyle bir şey mümkün değil dediler” diye konuştu.

Başımız dik elhamdülillah
Şehit annesi olmanın gururunu da yaşayan anne Yaşar, “Çocuklarımızın hayalleri vardı, kimisi babasız kaldı kimisinin elleri kınalı kaldı. Onların da hesabını Rabbim öteki dünyada sorsun. Kapı açıldıkça hala Oğuzhan’ım geldi zannediyorum. Her anımda o var. Hala geceleri uykudan uyanıp balkona çıkıyorum Oğuzhan’ı görürüm diye. Kıyafetlerine sarılıp ağlıyorum. Acısı hala taze, geçmiyor. O gece gitsin de gelmesin. Bunu ancak yaşayan bilir. Bu acıyı da Rabbim kimseye yaşatmasın. Rabbim bu vatana göz dikenlerin gözlerini çıkarsın inşallah, önce vatan. İsyan da etmiyorum, bu da onların yazısıymış. Vatan sağ olsun. Ben şehit annesiyim, başım dik. Bundan sonra da başım dik gezerim, onlar düşünsün” dedi.
Şehide büyük hakaret!
Şenkaya ilçesine bağlı Yaymeşe köyünde bulunan camiye şehit Oğuzhan Yaşar’ın adı verildi. İsminin yazılı olduğu tabelaya iki kez saldırıda bulunulduğunu söyleyen baba Ahmet Yaşar, “Geçen sene camiye oğlumun adı verildi, çok mutlu olduk. Adının yazılı olduğu tabela iki kez karalandı. Cami bahçesinde o zaman güvenlik kamerası yoktu. Ben müftülüğe ve kaymakamlığa durumu ilettim. Burada 50 hanelik bir köyüz. Bunu yapanlar alenen hainlik ettiler ama bulunamadılar. Daha sonra güvenlik kamerası takılınca yapılmadı” ifadelerini kullandı.
--