
Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun genç sanatçısı Nazlı Polattaş, “Benim için oyunculuk tam da kadın işi” diyerek seyircisiyle özdeşleşen oyunculuk öyküsünü anlattı. Aynı oyunun sekseninci kez oynandığında dahi, aslında ilk kez oynandığını söyleyen Polattaş, ‘İyi oyundu’ nitelemesinin oyunun sahiciliğine bağlı olduğuna dikkat çekti.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun genç yeteneklerinden Nazlı Polattaş’ı yeni oyunu ‘Ayrılık’ provalarında yakalayıp tiyatroseverleri sevindirecek oyun dolu bir sohbet ettik. Erzurum’u ve seyircisini çok sevdiğini söyleyen Polattaş, “Ben de çok iyi bir seyirciyim, bir oyunu seyretmeye gittiğim zaman oyunculuğumu bir kenara bırakıp, tamamen ön yargısız seyrediyorum“dedi. Sahnede hayranlık uyandıran yeteneğiyle seyircisini büyüleyen oyuncunun, “Seyircinize öneriz nedir?”dediğimizde “Önerim, kendimize. Çünkü, biz seyirciye neyi verirsek onu alıyor” cevabıyla işini ne kadar özveriyle yaptığını gözler önüne seriyor.
Ne kadar zamandır Erzurum’dasınız?
Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2010 yılında Erzurum’a geldim. Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda çok keyifle çalışıyorum. Erzurum’da da keyifliyim. Sevdiğim işi yaptığım için belki de olumlu bakıyorum.
Sizin bu sezondaki ilk oyununuz ‘Ayrılık’, bize biraz oyundan bahseder misiniz?
Evet, benim sezondaki ilk oyunum. Aslında sezona başka bir oyunla başlayacaktım ama o oyunda arkadaşımın talihsiz bir sakatlığı olunca yeni bir oyuna başladım, ‘Ayrılık’. Behiç Ak’ın yazdığı iki kişilik bir oyun. Ayrılmış bir çiftin bir yıl aradan sonra yeniden buluşmaları konu ediliyor. Oyunumuzu Sabri Özmener yönetiyor. Sabri Özmener ile Ankara’dan tanışırım çok severim. Rol arkadaşım Cengiz Toraman benim burada 6 yıldır çalıştığım ve çalışmak istediğim bir arkadaşım. Proje böyle olunca, oyun da şeker gibi bir oyun oluyor.
Bir kadın olarak niçin tiyatro?
Aslında tam da kadın işidir. Ben polis çocuğu olduğum için benim kafamdaki erkek ya da baba modeli üniformalı ya da daha resmi işlerle uğraşan modeller. Neden tiyatro? O, beni seçti ben onu değil.
Nerelisiniz?
Ben memleketsizim. Babam Adıyamanlı, annem Karslı, ben İstanbul’da doğdum. Orada burada büyüdüm. Yani, yanlış anlamayın annem-babam başımdaydı. Ama memur çocuğu olduğum için hep gezdik.
Başka bir alanla ilgileniyor musunuz?
Ben İngilizce öğretmenliği okudum. 2 yıl kadrolu öğretmenlik yaptım istifa ettim. Şimdi arada bir çeviri yapıyorum.
Tiyatro seyircisini nasıl buluyorsunuz, önerileriniz var mı?
Seyirciye değil de benim önerim kendimize. Çünkü biz seyirciye neyi verirsek onu alıyor. Ben Erzurum seyircisini çok seviyorum.
İyi oyunu ya da kötü oyunu nasıl ayırt edebiliriz?
Oyundan çıktıktan sonra ne hissettiğinize bağlı.
Hikaye ile ilişkili mi oyunun iyi ya da kötü olması?
O sadece hikaye ile ilgili değil. Oyundaki hikayenin size gerçek, sahici gelmesi önemli. Yani bir komedi oyunu size keyifli gelebilir ama kötü oynanabilir. O biraz tiyatronun büyüsü ile ilgilidir. Gerçekçilik önemli.
Erzurum muhafazakar bir şehir, bir kadın oyuncu olarak sıkıntı yaşadınız mı?
Oyun sürecinde yaşamadım. Halkla ilgili sıkıntı da yaşamadım. Ama sadece beni biraz zor durumda bırakan, hatta küstüren bir olay var ki o da bana ev vermemişlerdi. Bekar bir bayan olarak ev kiralayamamıştım. Bu sebeple ev aldım. Aslında benim için iyi bir şeye neden oldu yatırım yaptım. Bu duruma iyi açıdan bakıyor olmam biraz da benim olumlu bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Tabi herkesi yargılamıyorum, ama denk geldiğim ev sahipleri bana ev vermemişlerdi.
Siz nasıl bir izleyicisiniz?
Ben çok iyi bir izleyiciyim. Ben oyuna ön yargısız gidiyorum. Keyifli çıktıysam benim için oyun iyidir. Keyifsiz çıktıysam boşver derim. Eleştirel yaklaştığım da oluyor, ama gizli eleştirilerim var.
Keyif aldığınız bir tür var mı?
Çok iyi yapıldığı sürece her türü severim. Ama çok iyi yapılmalı.
Karakter tercihiniz var mı?
Aslında sizinle hiç alakalı olmayan bir karakteri oynamak zorlaması açısından iyi bir şey. Ama bence yakın olan karakterler daha kolay ve keyifli.
Bir oyunu tekrar tekrar oynamak nasıl bir şey?
Aslında bu oyuncuyla değil seyirciyle ilgili bir şey. Çünkü her gün yeni bir seyirci geliyor. Aslında siz aynı oyunu sekseninci kez de oynasanız ilk defa oynuyorsunuz. Çünkü o seyirci o oyunu ilk kez seyrediyor. Zaten seyirciden çok iyi enerji alıyorsunuz. Doğal olarak o enerji karşısında yeter artık bu sekseninci demiyorsunuz. Her yeni bir seyirci yeni bir heyecan, yeni bir oyun bizim için.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Erzurum Devlet Tiyatrosu’nun genç yeteneklerinden Nazlı Polattaş’ı yeni oyunu ‘Ayrılık’ provalarında yakalayıp tiyatroseverleri sevindirecek oyun dolu bir sohbet ettik. Erzurum’u ve seyircisini çok sevdiğini söyleyen Polattaş, “Ben de çok iyi bir seyirciyim, bir oyunu seyretmeye gittiğim zaman oyunculuğumu bir kenara bırakıp, tamamen ön yargısız seyrediyorum“dedi. Sahnede hayranlık uyandıran yeteneğiyle seyircisini büyüleyen oyuncunun, “Seyircinize öneriz nedir?”dediğimizde “Önerim, kendimize. Çünkü, biz seyirciye neyi verirsek onu alıyor” cevabıyla işini ne kadar özveriyle yaptığını gözler önüne seriyor.
Ne kadar zamandır Erzurum’dasınız?
Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2010 yılında Erzurum’a geldim. Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda çok keyifle çalışıyorum. Erzurum’da da keyifliyim. Sevdiğim işi yaptığım için belki de olumlu bakıyorum.
Sizin bu sezondaki ilk oyununuz ‘Ayrılık’, bize biraz oyundan bahseder misiniz?
Evet, benim sezondaki ilk oyunum. Aslında sezona başka bir oyunla başlayacaktım ama o oyunda arkadaşımın talihsiz bir sakatlığı olunca yeni bir oyuna başladım, ‘Ayrılık’. Behiç Ak’ın yazdığı iki kişilik bir oyun. Ayrılmış bir çiftin bir yıl aradan sonra yeniden buluşmaları konu ediliyor. Oyunumuzu Sabri Özmener yönetiyor. Sabri Özmener ile Ankara’dan tanışırım çok severim. Rol arkadaşım Cengiz Toraman benim burada 6 yıldır çalıştığım ve çalışmak istediğim bir arkadaşım. Proje böyle olunca, oyun da şeker gibi bir oyun oluyor.
Bir kadın olarak niçin tiyatro?
Aslında tam da kadın işidir. Ben polis çocuğu olduğum için benim kafamdaki erkek ya da baba modeli üniformalı ya da daha resmi işlerle uğraşan modeller. Neden tiyatro? O, beni seçti ben onu değil.
Nerelisiniz?
Ben memleketsizim. Babam Adıyamanlı, annem Karslı, ben İstanbul’da doğdum. Orada burada büyüdüm. Yani, yanlış anlamayın annem-babam başımdaydı. Ama memur çocuğu olduğum için hep gezdik.
Başka bir alanla ilgileniyor musunuz?
Ben İngilizce öğretmenliği okudum. 2 yıl kadrolu öğretmenlik yaptım istifa ettim. Şimdi arada bir çeviri yapıyorum.
Tiyatro seyircisini nasıl buluyorsunuz, önerileriniz var mı?
Seyirciye değil de benim önerim kendimize. Çünkü biz seyirciye neyi verirsek onu alıyor. Ben Erzurum seyircisini çok seviyorum.
İyi oyunu ya da kötü oyunu nasıl ayırt edebiliriz?
Oyundan çıktıktan sonra ne hissettiğinize bağlı.
Hikaye ile ilişkili mi oyunun iyi ya da kötü olması?
O sadece hikaye ile ilgili değil. Oyundaki hikayenin size gerçek, sahici gelmesi önemli. Yani bir komedi oyunu size keyifli gelebilir ama kötü oynanabilir. O biraz tiyatronun büyüsü ile ilgilidir. Gerçekçilik önemli.
Erzurum muhafazakar bir şehir, bir kadın oyuncu olarak sıkıntı yaşadınız mı?
Oyun sürecinde yaşamadım. Halkla ilgili sıkıntı da yaşamadım. Ama sadece beni biraz zor durumda bırakan, hatta küstüren bir olay var ki o da bana ev vermemişlerdi. Bekar bir bayan olarak ev kiralayamamıştım. Bu sebeple ev aldım. Aslında benim için iyi bir şeye neden oldu yatırım yaptım. Bu duruma iyi açıdan bakıyor olmam biraz da benim olumlu bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Tabi herkesi yargılamıyorum, ama denk geldiğim ev sahipleri bana ev vermemişlerdi.
Siz nasıl bir izleyicisiniz?
Ben çok iyi bir izleyiciyim. Ben oyuna ön yargısız gidiyorum. Keyifli çıktıysam benim için oyun iyidir. Keyifsiz çıktıysam boşver derim. Eleştirel yaklaştığım da oluyor, ama gizli eleştirilerim var.
Keyif aldığınız bir tür var mı?
Çok iyi yapıldığı sürece her türü severim. Ama çok iyi yapılmalı.
Karakter tercihiniz var mı?
Aslında sizinle hiç alakalı olmayan bir karakteri oynamak zorlaması açısından iyi bir şey. Ama bence yakın olan karakterler daha kolay ve keyifli.
Bir oyunu tekrar tekrar oynamak nasıl bir şey?
Aslında bu oyuncuyla değil seyirciyle ilgili bir şey. Çünkü her gün yeni bir seyirci geliyor. Aslında siz aynı oyunu sekseninci kez de oynasanız ilk defa oynuyorsunuz. Çünkü o seyirci o oyunu ilk kez seyrediyor. Zaten seyirciden çok iyi enerji alıyorsunuz. Doğal olarak o enerji karşısında yeter artık bu sekseninci demiyorsunuz. Her yeni bir seyirci yeni bir heyecan, yeni bir oyun bizim için.