
Erzurum'da bir kreş, çocuklara üretim bilincini aşılamak için 'Çocuk Köyü' projesi kapsamında 20 dönüm araziyi tarlaya dönüştürdü. Kendi ürettikleri meyve ve sebzeyi tüketmenin keyfini çıkaran çocuklar, gün boyu tarlada vakit geçiriyor.
Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’un Palandöken ilçesine bağlı Yıldızkent semtinde eğitim veren kreş, sıradışı bir eğitim yöntemi geliştirdi. Kendilerine ait 20 dönüm atıl araziyi tarlaya dönüştüren kreş yetkilileri, çocuklarla birlikte meyve ve sebze üretiyor.
Kendileri üretip kendileri tüketiyorlar
Belirli gün ve saatlerde öğretmenleriyle birlikte tarlada vakit geçiren minikler, başta buğday olmak üzere patates, kabak, biber, bezelye, fasulye, salata, domates gibi ürünlerin hasadını yapıyorlar. Tarladan hasat edilen ürünler ise kreşin yemeklerinde kullanılıyor. Tarladan toplanan buğday ise öğütülerek ekmek yapımında kullanılıyor. Minikler, hem topraktan uzak kalmıyor hem de organik ürünleri tüketmenin tadını çıkarıyor. Öte yandan arazide kurulan Survivor parkurunda adrenalin dolu dakikalar geçiren kreş öğrencileri, günlük fiziksel egzersizlerini de burada yapıyor.

Hedef sağlıklı beslenme
Kreş Müdiresi Gül Özçelik amaçlarının üreten toplum bilincini çocuklara aşılamak olduğunu söyleyerek, “0-6 yaş grubu çocukların çok önemli bir dönemi, bu dönemde çocuklar hayat becerilerini yaparak, yaşayarak öğreniyorlar. Sağlıklı beslenmelerini hedefliyoruz. Okulumuzun 20 dönümlük bir arazisi üzerine çocukların ekim alaları ve survivor parkurlarını inşa ettik. Burada çocuklar ekerek, ekilen fidelerin büyümesine tanıklık ederek, sebzelerin nasıl yetiştiğine şahit oluyorlar. Buradaki sebze ve meyveler toplanarak çocuklarımızın okulumuzdaki menülerinde yer alıyor. Bahar ayında fideler dikilmeye başlıyor çocuklarla birlikte, tohumun önce fideye, sonra çiçeğe dönüşümünü birlikte gözlemliyoruz. En son aşama olan sebzenin dönüşümünü çocuklar görüyorlar ve topluyorlar buna biz hasat diyoruz. Hasatla birlikte de emeklerimizin sonucunu almış oluyoruz. Burada üretilen sebzeler arasında kabak, biber, patates, bezelye, fasulye, salata, domates, meyve olarak da mevsimine göre çilek, vişne, iğde, elma yer alıyor. Çocukların hiçbiri sebzenin tarladaki halini bilmiyorlar, büyük marketlerden alıyorlar ve nasıl oluştuğunu görmüyorlar. Ama kendilerinin toplaması, onlar için yetiştirmesi çok önemli bir zevk. Kendilerine ait bir şey, bunu hemen koparıp taze taze yemek hakikaten hoşlarına gidiyor. Arazinin yan tarafında bir buğday tarlamız var. Tarlamızdaki öğütülen buğdaylar un haline dönüşüyor, kurumda hem pastalarda kullanılıyor, hem de zaman zaman, haftanın 2-3 günü çocuklar çocuk köyüne geliyor, çocuk köyünde de tandırda ekmek yapılarak onların taze, organik ekmek yemesine vesile oluyoruz" dedi.

Manolya BULUT-PUSULA
Erzurum’un Palandöken ilçesine bağlı Yıldızkent semtinde eğitim veren kreş, sıradışı bir eğitim yöntemi geliştirdi. Kendilerine ait 20 dönüm atıl araziyi tarlaya dönüştüren kreş yetkilileri, çocuklarla birlikte meyve ve sebze üretiyor.
Kendileri üretip kendileri tüketiyorlar
Belirli gün ve saatlerde öğretmenleriyle birlikte tarlada vakit geçiren minikler, başta buğday olmak üzere patates, kabak, biber, bezelye, fasulye, salata, domates gibi ürünlerin hasadını yapıyorlar. Tarladan hasat edilen ürünler ise kreşin yemeklerinde kullanılıyor. Tarladan toplanan buğday ise öğütülerek ekmek yapımında kullanılıyor. Minikler, hem topraktan uzak kalmıyor hem de organik ürünleri tüketmenin tadını çıkarıyor. Öte yandan arazide kurulan Survivor parkurunda adrenalin dolu dakikalar geçiren kreş öğrencileri, günlük fiziksel egzersizlerini de burada yapıyor.

Hedef sağlıklı beslenme
Kreş Müdiresi Gül Özçelik amaçlarının üreten toplum bilincini çocuklara aşılamak olduğunu söyleyerek, “0-6 yaş grubu çocukların çok önemli bir dönemi, bu dönemde çocuklar hayat becerilerini yaparak, yaşayarak öğreniyorlar. Sağlıklı beslenmelerini hedefliyoruz. Okulumuzun 20 dönümlük bir arazisi üzerine çocukların ekim alaları ve survivor parkurlarını inşa ettik. Burada çocuklar ekerek, ekilen fidelerin büyümesine tanıklık ederek, sebzelerin nasıl yetiştiğine şahit oluyorlar. Buradaki sebze ve meyveler toplanarak çocuklarımızın okulumuzdaki menülerinde yer alıyor. Bahar ayında fideler dikilmeye başlıyor çocuklarla birlikte, tohumun önce fideye, sonra çiçeğe dönüşümünü birlikte gözlemliyoruz. En son aşama olan sebzenin dönüşümünü çocuklar görüyorlar ve topluyorlar buna biz hasat diyoruz. Hasatla birlikte de emeklerimizin sonucunu almış oluyoruz. Burada üretilen sebzeler arasında kabak, biber, patates, bezelye, fasulye, salata, domates, meyve olarak da mevsimine göre çilek, vişne, iğde, elma yer alıyor. Çocukların hiçbiri sebzenin tarladaki halini bilmiyorlar, büyük marketlerden alıyorlar ve nasıl oluştuğunu görmüyorlar. Ama kendilerinin toplaması, onlar için yetiştirmesi çok önemli bir zevk. Kendilerine ait bir şey, bunu hemen koparıp taze taze yemek hakikaten hoşlarına gidiyor. Arazinin yan tarafında bir buğday tarlamız var. Tarlamızdaki öğütülen buğdaylar un haline dönüşüyor, kurumda hem pastalarda kullanılıyor, hem de zaman zaman, haftanın 2-3 günü çocuklar çocuk köyüne geliyor, çocuk köyünde de tandırda ekmek yapılarak onların taze, organik ekmek yemesine vesile oluyoruz" dedi.
