
Tek katı öpüp başımıza koyacağız artık!
Şükür ki ikinci katı çıkılmıyor!
Özellikle kentsel dönüşüm çalışmaları ile örnek ve marka şehirlerden biri olarak kabul edilmeye başlayan Erzurum’da kale ve saat kulesinin etrafının açılması kuşkusuz çok kıymetli bir şey. Taa 1940’larda ki Belediye meclisinin tutanaklarında da teklif ve talep önerilerinin yer aldığını okuduğumuz, öğrendiğimiz kentsel dönüşüme uğrayan bu tarihi alanın açılmasına sanmam ki birileri dudak büksün, ileri geri konuşsun. ‘’Korunan tarih, dönüşen şehir’’ sloganı yerinde bir slogan ve yazar burada özneyi iyi yakalamış. Şehre gelen yerli ve yabancı turistleri ilgisinden belli, yapılanın ne denli kıymetli olduğu. Ancak. Evet işte onca güzelliğin arasında illa ki bir çirkinlik göreceğiz, iş işten geçmiş olsa dahi ben de iyi niyetle o çirkinliğe dikkat çekmek istedim. Geçtiğimiz günlerde yine bu köşede bahsetmiştim. ‘’ Bu ne lahana, bu ne perhiz?’’ başlığını attığımı hatırlıyorum. Tamamen ticari kazanç mantığıyla hareket edilerek bu güzel dönüşümün tam da önünde bina yapılıyor diye!

Cumhuriyet Caddesinden geçerken saat kulesini kapatacak şekilde hem de yol üzerinde yapılan bu bina inşaat, dönüşüme de fevkalade ters gibi duruyordu. Bu konuda sadece rahatsız olan ben değildim, çoğu kişi de aynı görüşteydi. Böyle bir ticari binanın o alanda yapılması doğru değildi. Öğrendiğim kadarıyla Büyükşehir Belediyesi burayı gelir amacıyla yaptırıyormuş, en az 6 işyeri çıkartacak, bu yerleri ihaleyle özel şahıslara kiraya verecekmiş. Onca para harcayan belediyenin elbette ticareti de düşünmesi normal. Bu bir yerde kabul edilebilir, doğal bir şey. Ama keşke bu işyerleri daha arka alanlarda yapsaydılar diye düşünüyorum. Ne var ki burada yapılan ve bugün-yarın ihaleye çıkacak işyerlerinin olduğu binanın üzerine ikinci katın düşünüldüğünü, bundan vazgeçildiğini de öğrendiğimde ne yalan söyleyeyim, sevinmedim de değil! Yeni haber bu. Bu yapının 2 katlı olmasını artık düşünmek bile istemem, buna da şükür demekten başka yapacak bir şeyimiz de yok galiba. Bu benim son kararımdır!
Turizm için püf noktalarından biri..
Yastık deyip geçmeyin!
‘’Turizmin gelişmesi ancak yetişmiş, eğitimli turizm çalışanları ile olur. Ne kadar çok eğitimli eleman, o kadar turizm geliri’’ diyor Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim görevlisi Dr.Erkan Denk. Geçtiğimiz günlerde Erzurum’da yapılan ve otel işletmecileri ile çalışanlar ve öğrencilerinin katıldığı Turizmde insan kaynaklarının önemi konulu toplantı ile ilgili bir değerlendirme yapan Dr.Erkan Denk, bu tür toplantılar ile turizm bilincinin gelişmesine katkı sağlandığını söyledi. Ülkenin ihtiyaç duyduğu turizm gelirlerine ulaşması ve mevcut turizm potansiyelinin gelişmesi için özellikle turistik tesislerde çalışan personelin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Dr.Denk, ‘’Sadece resepsiyon çalışanlarının değil, aslına bakarsanız kat görevlilerinin de mutlaka Turizm Okulu mezunlarından oluşması gerekir. Oda temizliği ve oda düzenlemesi sıradan bir şey değil. Turizmde önemli bir detay. Yastığın bile ne şekilde konulacağı da önemli bir şeydir. Yastığın yönü bile turizmi olumlu ya da olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Sıradan yatağın üzerine yerleştirilen bir yastık müşteriyi kesin etkiler’’ diye konuştu.

Alıştık mı, alıştık!
Öncelikle başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere MNG ve diğer emeği geçenleri tebrik ediyorum. Çok kıymetli bir etkinlik olduğu konusunda en küçük bir rahatsızlığım yok, olamaz da. Geçen yıl da yapılmıştı aynı Kitap Fuarı. Bu yıl da 4 ile 13 Kasım tarihleri arası aynı fuar açıldı. Önceki gün gezdiğim kitap fuarı ile ilk intibam, ‘aynı renk’ yazar sayısının çok, fiyatların yine pahalı ve ve yine kitap satın alanının az olması. Ama bir şey daha var ki o çok ilginç, geçen yıla oranla fiyatları sorulduğunda şaşırılmaması, artık fiyatların normal bulunması. Ben şahsen almak istediğim kitapların fiyatlarını öğrendiğimde geçen yıl olduğu gibi şaşırmadım. Daha geçen yıl belirlenen bizim de bayağı bir pahalı olarak gördüğümüz rakamları bu defa olgunlukla karşılamamız sanıyorum zamlara alışmak üzere olduğumuzu da gözler önüne seriyordu!

Gizemli limuzinin sahibi ortaya çıktı..
Elin limuzininin derdi bizi aldı!
Geçtiğimiz hafta güreş şampiyonasını izlemek üzere Uzundere’ye giderken Tortum’un çıkışında, Aksukapı girişinde, deli düzün ortasında rastlamıştık o beyaz limuzine. Hayatımda ilk defa çıplak gözle bir limuzin görüyordum. Ben gibi beraberimde ki Zafer Ergüney ve Ayhan Buzlak ağabeyler de ilk defa görüyor olmalıydılar. Aracımızı durdurmuş, uzun uzun bakmış, incelemiştik. Kime ait olduğunu merak ediyorduk. Issız bir bölge olduğu için de kimseye soramamıştık. Gizemli bu limuzini bu köşede yayınladıktan hemen sonra aradı beni Dursun Murat Aydın. Uzun yıllardır Oltu’da gazetecilik yapan, benim de yakından tanıdığım Dursun Murat Aydın imiş meğerse sahibi. Şaşırmadım desem yalan olur. Böyle bir araç ile ne işi olur Dursun Murat’ın? Daha şimdiden sahibinden çok bizi almış o limuzinin derdi. 9 metre uzunluğunda, 5 bin kapasiteye sahip motoru olan ve 2002 model bu limuzin ile ilgili merak ettiklerimi sordum, daha hal, hatır sormadan! Anlattı o da uzun uzun, o gizemli limuzininden. Bir de sözünü aldım, beni Oltu’ya geldiğimde gezdirecek! Arka tarafta ki 2 oda bir salon keyfini ben de yaşayacağım için şimdiden heyecanlanıyorum.

Yurt dışına özel izinle getirilebilen, ülkemizde satışı yapılmayan limuzin aracı bir şekilde bir süre önce satın almış Dursun Murat. Hiç çekinmemiş, ustası, parçası var mı, yok mu diye. ‘Yeryüzünde bunun üstüne hem sürerken hem de yolculuk yaparken zevk alacağın bir araba yoktur’’ diyor. Bir şekilde arıza çıkarttığında illa ki Oltu’da ki motor ustalarının yaptığından, yapabildiğinden söz eden Dursun Murat, aracın otomotik vites olduğunu söyleyince şaşkınlığım bir kere arttı. Benzin ile çalışıyormuş, biraz fazla yakıyormuş ama limuzin olduğu için buna katlandığını söyleyen Dursun Murat, ‘’Eğer Oltu’dan Erzurum’a gidiyorsam ve de dönüyorsam, bir de küçük bir şehir turu yapıyorsam tam 2 bin liraya mal oluyor’’ da diyor. Bazı günler özel istekler halinde arkadaşlarının hatırını kırmayıp, aracı gelin aracı da yaptığını söyleyen Dursun Murat’ın Allah yardımcısı olsun diyor, kazasız belasız günler diliyorum, başka da bir şey demiyorum.

Küre kafeler şehire indi!
İlk önce EJDER AŞ’nin Palandöken’de kurduğu küre kafelerden artık şehir merkezinde de olacak. Kayseri’de üretilen, kış güneşi fanusu adı verilen 2 milimetrelik solit polikarbondan oluşan, kırılmaya ve sararmaya karşı dayanıklı ve de garantili iki küre kafe ile müşteriler artık dış alanda da oturup, çay-kahve zevkini yaşayabilecekler. MNG AVM’de faaliyet gösteren Yemen Kahvesi’nde yapımı gerçekleşen kış güneşi fanusları 4 metre çapında 12 metre karelik alanda hizmet verecek. Kış güneşi fanuslarının bayiliğini de alan işletmeci Ahmet Gölleroğlu, bu sayede kış şehri Erzurum’da her türlü hava şartlarında da müşterilerin dış alanlarda oturabileceğini, kışı hem de dış mekanda doyasıya yaşayacaklarını söyledi..

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Uğraşarak düzeltemediğinden vazgeçerek kurtulursun! (Frida Kahlo)
DUVARIN DİLİ : Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacaksa!
Şükür ki ikinci katı çıkılmıyor!
Özellikle kentsel dönüşüm çalışmaları ile örnek ve marka şehirlerden biri olarak kabul edilmeye başlayan Erzurum’da kale ve saat kulesinin etrafının açılması kuşkusuz çok kıymetli bir şey. Taa 1940’larda ki Belediye meclisinin tutanaklarında da teklif ve talep önerilerinin yer aldığını okuduğumuz, öğrendiğimiz kentsel dönüşüme uğrayan bu tarihi alanın açılmasına sanmam ki birileri dudak büksün, ileri geri konuşsun. ‘’Korunan tarih, dönüşen şehir’’ sloganı yerinde bir slogan ve yazar burada özneyi iyi yakalamış. Şehre gelen yerli ve yabancı turistleri ilgisinden belli, yapılanın ne denli kıymetli olduğu. Ancak. Evet işte onca güzelliğin arasında illa ki bir çirkinlik göreceğiz, iş işten geçmiş olsa dahi ben de iyi niyetle o çirkinliğe dikkat çekmek istedim. Geçtiğimiz günlerde yine bu köşede bahsetmiştim. ‘’ Bu ne lahana, bu ne perhiz?’’ başlığını attığımı hatırlıyorum. Tamamen ticari kazanç mantığıyla hareket edilerek bu güzel dönüşümün tam da önünde bina yapılıyor diye!

Cumhuriyet Caddesinden geçerken saat kulesini kapatacak şekilde hem de yol üzerinde yapılan bu bina inşaat, dönüşüme de fevkalade ters gibi duruyordu. Bu konuda sadece rahatsız olan ben değildim, çoğu kişi de aynı görüşteydi. Böyle bir ticari binanın o alanda yapılması doğru değildi. Öğrendiğim kadarıyla Büyükşehir Belediyesi burayı gelir amacıyla yaptırıyormuş, en az 6 işyeri çıkartacak, bu yerleri ihaleyle özel şahıslara kiraya verecekmiş. Onca para harcayan belediyenin elbette ticareti de düşünmesi normal. Bu bir yerde kabul edilebilir, doğal bir şey. Ama keşke bu işyerleri daha arka alanlarda yapsaydılar diye düşünüyorum. Ne var ki burada yapılan ve bugün-yarın ihaleye çıkacak işyerlerinin olduğu binanın üzerine ikinci katın düşünüldüğünü, bundan vazgeçildiğini de öğrendiğimde ne yalan söyleyeyim, sevinmedim de değil! Yeni haber bu. Bu yapının 2 katlı olmasını artık düşünmek bile istemem, buna da şükür demekten başka yapacak bir şeyimiz de yok galiba. Bu benim son kararımdır!
Turizm için püf noktalarından biri..
Yastık deyip geçmeyin!
‘’Turizmin gelişmesi ancak yetişmiş, eğitimli turizm çalışanları ile olur. Ne kadar çok eğitimli eleman, o kadar turizm geliri’’ diyor Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim görevlisi Dr.Erkan Denk. Geçtiğimiz günlerde Erzurum’da yapılan ve otel işletmecileri ile çalışanlar ve öğrencilerinin katıldığı Turizmde insan kaynaklarının önemi konulu toplantı ile ilgili bir değerlendirme yapan Dr.Erkan Denk, bu tür toplantılar ile turizm bilincinin gelişmesine katkı sağlandığını söyledi. Ülkenin ihtiyaç duyduğu turizm gelirlerine ulaşması ve mevcut turizm potansiyelinin gelişmesi için özellikle turistik tesislerde çalışan personelin büyük önem taşıdığına vurgu yapan Dr.Denk, ‘’Sadece resepsiyon çalışanlarının değil, aslına bakarsanız kat görevlilerinin de mutlaka Turizm Okulu mezunlarından oluşması gerekir. Oda temizliği ve oda düzenlemesi sıradan bir şey değil. Turizmde önemli bir detay. Yastığın bile ne şekilde konulacağı da önemli bir şeydir. Yastığın yönü bile turizmi olumlu ya da olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Sıradan yatağın üzerine yerleştirilen bir yastık müşteriyi kesin etkiler’’ diye konuştu.

Alıştık mı, alıştık!
Öncelikle başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere MNG ve diğer emeği geçenleri tebrik ediyorum. Çok kıymetli bir etkinlik olduğu konusunda en küçük bir rahatsızlığım yok, olamaz da. Geçen yıl da yapılmıştı aynı Kitap Fuarı. Bu yıl da 4 ile 13 Kasım tarihleri arası aynı fuar açıldı. Önceki gün gezdiğim kitap fuarı ile ilk intibam, ‘aynı renk’ yazar sayısının çok, fiyatların yine pahalı ve ve yine kitap satın alanının az olması. Ama bir şey daha var ki o çok ilginç, geçen yıla oranla fiyatları sorulduğunda şaşırılmaması, artık fiyatların normal bulunması. Ben şahsen almak istediğim kitapların fiyatlarını öğrendiğimde geçen yıl olduğu gibi şaşırmadım. Daha geçen yıl belirlenen bizim de bayağı bir pahalı olarak gördüğümüz rakamları bu defa olgunlukla karşılamamız sanıyorum zamlara alışmak üzere olduğumuzu da gözler önüne seriyordu!

Gizemli limuzinin sahibi ortaya çıktı..
Elin limuzininin derdi bizi aldı!
Geçtiğimiz hafta güreş şampiyonasını izlemek üzere Uzundere’ye giderken Tortum’un çıkışında, Aksukapı girişinde, deli düzün ortasında rastlamıştık o beyaz limuzine. Hayatımda ilk defa çıplak gözle bir limuzin görüyordum. Ben gibi beraberimde ki Zafer Ergüney ve Ayhan Buzlak ağabeyler de ilk defa görüyor olmalıydılar. Aracımızı durdurmuş, uzun uzun bakmış, incelemiştik. Kime ait olduğunu merak ediyorduk. Issız bir bölge olduğu için de kimseye soramamıştık. Gizemli bu limuzini bu köşede yayınladıktan hemen sonra aradı beni Dursun Murat Aydın. Uzun yıllardır Oltu’da gazetecilik yapan, benim de yakından tanıdığım Dursun Murat Aydın imiş meğerse sahibi. Şaşırmadım desem yalan olur. Böyle bir araç ile ne işi olur Dursun Murat’ın? Daha şimdiden sahibinden çok bizi almış o limuzinin derdi. 9 metre uzunluğunda, 5 bin kapasiteye sahip motoru olan ve 2002 model bu limuzin ile ilgili merak ettiklerimi sordum, daha hal, hatır sormadan! Anlattı o da uzun uzun, o gizemli limuzininden. Bir de sözünü aldım, beni Oltu’ya geldiğimde gezdirecek! Arka tarafta ki 2 oda bir salon keyfini ben de yaşayacağım için şimdiden heyecanlanıyorum.

Yurt dışına özel izinle getirilebilen, ülkemizde satışı yapılmayan limuzin aracı bir şekilde bir süre önce satın almış Dursun Murat. Hiç çekinmemiş, ustası, parçası var mı, yok mu diye. ‘Yeryüzünde bunun üstüne hem sürerken hem de yolculuk yaparken zevk alacağın bir araba yoktur’’ diyor. Bir şekilde arıza çıkarttığında illa ki Oltu’da ki motor ustalarının yaptığından, yapabildiğinden söz eden Dursun Murat, aracın otomotik vites olduğunu söyleyince şaşkınlığım bir kere arttı. Benzin ile çalışıyormuş, biraz fazla yakıyormuş ama limuzin olduğu için buna katlandığını söyleyen Dursun Murat, ‘’Eğer Oltu’dan Erzurum’a gidiyorsam ve de dönüyorsam, bir de küçük bir şehir turu yapıyorsam tam 2 bin liraya mal oluyor’’ da diyor. Bazı günler özel istekler halinde arkadaşlarının hatırını kırmayıp, aracı gelin aracı da yaptığını söyleyen Dursun Murat’ın Allah yardımcısı olsun diyor, kazasız belasız günler diliyorum, başka da bir şey demiyorum.

Küre kafeler şehire indi!
İlk önce EJDER AŞ’nin Palandöken’de kurduğu küre kafelerden artık şehir merkezinde de olacak. Kayseri’de üretilen, kış güneşi fanusu adı verilen 2 milimetrelik solit polikarbondan oluşan, kırılmaya ve sararmaya karşı dayanıklı ve de garantili iki küre kafe ile müşteriler artık dış alanda da oturup, çay-kahve zevkini yaşayabilecekler. MNG AVM’de faaliyet gösteren Yemen Kahvesi’nde yapımı gerçekleşen kış güneşi fanusları 4 metre çapında 12 metre karelik alanda hizmet verecek. Kış güneşi fanuslarının bayiliğini de alan işletmeci Ahmet Gölleroğlu, bu sayede kış şehri Erzurum’da her türlü hava şartlarında da müşterilerin dış alanlarda oturabileceğini, kışı hem de dış mekanda doyasıya yaşayacaklarını söyledi..

TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Uğraşarak düzeltemediğinden vazgeçerek kurtulursun! (Frida Kahlo)
DUVARIN DİLİ : Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacaksa!