
Hayatı boyunca kedi ve böceklerden korkan Çocuk Diş Hekimi Doç. Dr. Münevver Kılıç, fobilerini yenmek için hipnoz tedavisi aldı. Yarım saatte tüm endişe ve kaygılarından kurtulan Kılıç, şimdilerde kendi hastalarına hipnoterapi uyguluyor. Kılıç’a en çok da diş hekimi korkusu yaşayan çocuklar başvuruyor.
Manolya BULUT-PUSULA

Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğretim görevlisi Pedodontist (Çocuk Diş Hekimi) Doç. Dr. Münevver Kılıç, hem tedavi alıp hem de uygulayanlardan. Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kuran Doç. Dr. Kenan Taştan’dan 2017 yılında hipnoterapi eğitimi alan Doç. Dr. Kılıç, kedi ve böcek fobisini de yendi. Tek seansla yarım saat içerisinde aynı odada bile bulunamadığı kediyi kucağına alan Kılıç, şimdilerde evinde Pamuk isimli kedisiyle birlikte yaşıyor.
Doç. Dr. Kılıç, “2017 yılına kadar kedi fobim ve yoğun böcek fobim vardı. Atatürk Üniversitesinde bakanlık onaylı hipnoterapi kursu açıldı. Bu kursta hipnoterapiye karşı yoğun önyargılarım varken hem fobimi çözdüm hem de önyargımı ortadan kaldırdım. Aynı zamanda da hipnoterapi sertifikam için bu kursu tamamlamış oldum. Yarım saatlik seansla yoğun şiddetle yaşadığım kedi ve böcek fobimden kurtuldum. Pikniğe bile gidemezdim. Üzerime kelebek konsa paltomu çıkarırdım. Kediye kesinlikle dokunamaz aynı ortamda bulunamazdım. Ama fobilerimi yendim” dedi.

Diş hekimi korkusunu yeniyorlar
Özellikle çocukların korkulu rüyası olan diş kliniği koltuğu da Kılıç’ın aldığı eğitim sayesinde konforlu bir alana dönüşüyor. Çocuk Diş Hekimi olan Kılıç, hipnoterapi yöntemi ile hastalarının korkularını yendiğini söyleyerek, “Aldığım eğitimle de dental fobiyi ortadan kaldırma konusunda bazı meziyetler kazandırdı. Nasıl kendi fobimi yendiysem kendim de hastalarımda uygulayarak çocuklar üzerinde beyaz önlük fobisi, iğne fobisi, bazı aletlerin kullanılmasında oluşan güçlükleri ortadan kaldırma, parmak emme, tırnak yeme gibi alanlarda çocuklara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hipnoterapi ile bunları çözdüğümüz hastalarımız var. Genelde çocuklar zaten hipnoza çok daha fazla yatkınlar. Çocukların hayal dünyası çok daha geniş. Eğer çocuk korkudan dolayı çarpıntısı varsa elimi göğsüne koyuyorum ve burada bir kuş varmış, o kuşun rengi ne gibi şeyler söylüyorum. Onların hayal dünyasında izin verdiği müddetçe o kalp çarpıntısını somut hale getiriyorum. Korkularını bazen burada resim çizdirerek somut hale getirmelerini istiyorum. Çocuk dünyasında kullanılabilecek metaforun sınırı yok” diye konuştu.

Hayal ve kelimelerin gücü
Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde hastalara hipnoterapi uygulayan Dr. Öğr. Üyesi İdeal Beraa Yılmaz Kartal, “Hipnoterapi hipnozu kullanan bir tedavi yöntemidir. Sözle, telkinle, imajinasyonla, hayal etme ve kelimelerin gücüyle kişinin telkin edilme terapisidir. Bilinçaltına verdiğimiz telkinlerle kişinin aslında onu etkileyen, fark etmediği durumlarını regüle ediyoruz. Tam anlamıyla yaptığımız budur. Kliniğimizde ağırlıklı olarak fobi tedavileri, uyku bozuklukları, obezite tedavisi, sigara bağımlılığı tedavisi uyguluyoruz. Fobinin şiddetine göre, öncelikle ilk değerlendirme mayalama dediğimiz bir seans yapıyoruz. 3 ila 10 seans arasında fobi tedavisini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında tek seansla da telkinle çözebildiğimiz fobiler de olabiliyor. Her hastanın kendi durumuna göre, aslında hasta bizi yönlendiriyor kaç seans olacağını, durumuna göre hareket ediyoruz. Ama temel hedefimiz en fazla 10 seans içinde hastamızı şifaya kavuşturmak” dedi.

Hipnozu ehli kişiler yapmalı
Hipnozun sertifikalı hekimlerce yapılması gerektiğini kaydeden Kartal, “Hipnoz suiistimale açık bir alan. Bunu sadece hekim arkadaşlar yapmıyor. Sağlık Bakanlığının yönetmelik çıkarmasından önce bunu birçok meslek grubundan farklı kişiler yapıyordu. Resmi değil illegal olarak yapıyorlardı. Türkiye'nin ilk hipnoterapi sertifikasını veren kişi de Doç. Dr. Kenan Taştan'dır. Sertifikalı hekimlerin bu terapiyi yapması gerekiyor. Hastalarımız ehli kişilere terapi olsunlar. Gelirken hastalarda kendimden geçerim, istemediğim şeyleri söylerim gibi tedirginlik oluyor. Ama hipnoz böyle bir şey değil. Aksine bilinç farkındalığının daha da arttığı bir süreç. Hasta tamamen kendinde oluyor. Karşısındaki telkinleri dinleyerek, istediği şeylere cevap vererek, yani bilinen bir uyku durumu olmamakta. Biz de onların telaş ve endişelerini gidererek tedavi uyguluyoruz” ifadelerini kullandı.

İlk ve tek Erzurum’da
Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruluşunda önemli rol oynayan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Kenan Taştan, aynı zamanda geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarında Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu Asil Üyesi. Polikliniğin Erzurum’da açılma sürecinden bahseden Taştan, şunları söyledi; “İlk polikliniği 2013te üniversiteye gelmemle açtık, Türkiye'de bakanlık onaylı açılan ilk hipnoterapi merkezi, Atatürk Üniversitesi’nde. Ondan sonraki süreçte de yüksek lisans ve doktora programı açıldı. Halen ilk ve tek olan hipnoz alanında yüksek lisans ve doktora programı Atatürk Üniversitesindedir. Doktor, diş hekimi, klinik psikolog olan arkadaşlarımız doktoraya müracaat edebilirler. Psikolog ve PDR mezunu olanlar da yüksek lisansa müracaat edebilirler. İşin eğitim kısmına bakıyoruz. Hasta bakmaya devam ediyoruz. Sadece Erzurum değil bölgeye de hizmet veriyoruz. Merkezimizde aktif olarak akupunktur hizmeti yapılmakta, aynı zamanda hacamat, hipnoterapi, ozon terapisi, apiterapi yapılmakta. Asistan arkadaşlarımız diğer eğitimleri de ilerleyen süreçte umarım alacaklar. İlerleyen süreçte geleneksel tamamlayıcı tıbbın tüm alanlarını uygulamayı düşünüyoruz. Ama şu andaki kadroyla da bölgeye hizmet veriyoruz.”
Manolya BULUT-PUSULA

Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğretim görevlisi Pedodontist (Çocuk Diş Hekimi) Doç. Dr. Münevver Kılıç, hem tedavi alıp hem de uygulayanlardan. Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kuran Doç. Dr. Kenan Taştan’dan 2017 yılında hipnoterapi eğitimi alan Doç. Dr. Kılıç, kedi ve böcek fobisini de yendi. Tek seansla yarım saat içerisinde aynı odada bile bulunamadığı kediyi kucağına alan Kılıç, şimdilerde evinde Pamuk isimli kedisiyle birlikte yaşıyor.
Doç. Dr. Kılıç, “2017 yılına kadar kedi fobim ve yoğun böcek fobim vardı. Atatürk Üniversitesinde bakanlık onaylı hipnoterapi kursu açıldı. Bu kursta hipnoterapiye karşı yoğun önyargılarım varken hem fobimi çözdüm hem de önyargımı ortadan kaldırdım. Aynı zamanda da hipnoterapi sertifikam için bu kursu tamamlamış oldum. Yarım saatlik seansla yoğun şiddetle yaşadığım kedi ve böcek fobimden kurtuldum. Pikniğe bile gidemezdim. Üzerime kelebek konsa paltomu çıkarırdım. Kediye kesinlikle dokunamaz aynı ortamda bulunamazdım. Ama fobilerimi yendim” dedi.

Diş hekimi korkusunu yeniyorlar
Özellikle çocukların korkulu rüyası olan diş kliniği koltuğu da Kılıç’ın aldığı eğitim sayesinde konforlu bir alana dönüşüyor. Çocuk Diş Hekimi olan Kılıç, hipnoterapi yöntemi ile hastalarının korkularını yendiğini söyleyerek, “Aldığım eğitimle de dental fobiyi ortadan kaldırma konusunda bazı meziyetler kazandırdı. Nasıl kendi fobimi yendiysem kendim de hastalarımda uygulayarak çocuklar üzerinde beyaz önlük fobisi, iğne fobisi, bazı aletlerin kullanılmasında oluşan güçlükleri ortadan kaldırma, parmak emme, tırnak yeme gibi alanlarda çocuklara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hipnoterapi ile bunları çözdüğümüz hastalarımız var. Genelde çocuklar zaten hipnoza çok daha fazla yatkınlar. Çocukların hayal dünyası çok daha geniş. Eğer çocuk korkudan dolayı çarpıntısı varsa elimi göğsüne koyuyorum ve burada bir kuş varmış, o kuşun rengi ne gibi şeyler söylüyorum. Onların hayal dünyasında izin verdiği müddetçe o kalp çarpıntısını somut hale getiriyorum. Korkularını bazen burada resim çizdirerek somut hale getirmelerini istiyorum. Çocuk dünyasında kullanılabilecek metaforun sınırı yok” diye konuştu.

Hayal ve kelimelerin gücü
Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde hastalara hipnoterapi uygulayan Dr. Öğr. Üyesi İdeal Beraa Yılmaz Kartal, “Hipnoterapi hipnozu kullanan bir tedavi yöntemidir. Sözle, telkinle, imajinasyonla, hayal etme ve kelimelerin gücüyle kişinin telkin edilme terapisidir. Bilinçaltına verdiğimiz telkinlerle kişinin aslında onu etkileyen, fark etmediği durumlarını regüle ediyoruz. Tam anlamıyla yaptığımız budur. Kliniğimizde ağırlıklı olarak fobi tedavileri, uyku bozuklukları, obezite tedavisi, sigara bağımlılığı tedavisi uyguluyoruz. Fobinin şiddetine göre, öncelikle ilk değerlendirme mayalama dediğimiz bir seans yapıyoruz. 3 ila 10 seans arasında fobi tedavisini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında tek seansla da telkinle çözebildiğimiz fobiler de olabiliyor. Her hastanın kendi durumuna göre, aslında hasta bizi yönlendiriyor kaç seans olacağını, durumuna göre hareket ediyoruz. Ama temel hedefimiz en fazla 10 seans içinde hastamızı şifaya kavuşturmak” dedi.

Hipnozu ehli kişiler yapmalı
Hipnozun sertifikalı hekimlerce yapılması gerektiğini kaydeden Kartal, “Hipnoz suiistimale açık bir alan. Bunu sadece hekim arkadaşlar yapmıyor. Sağlık Bakanlığının yönetmelik çıkarmasından önce bunu birçok meslek grubundan farklı kişiler yapıyordu. Resmi değil illegal olarak yapıyorlardı. Türkiye'nin ilk hipnoterapi sertifikasını veren kişi de Doç. Dr. Kenan Taştan'dır. Sertifikalı hekimlerin bu terapiyi yapması gerekiyor. Hastalarımız ehli kişilere terapi olsunlar. Gelirken hastalarda kendimden geçerim, istemediğim şeyleri söylerim gibi tedirginlik oluyor. Ama hipnoz böyle bir şey değil. Aksine bilinç farkındalığının daha da arttığı bir süreç. Hasta tamamen kendinde oluyor. Karşısındaki telkinleri dinleyerek, istediği şeylere cevap vererek, yani bilinen bir uyku durumu olmamakta. Biz de onların telaş ve endişelerini gidererek tedavi uyguluyoruz” ifadelerini kullandı.

İlk ve tek Erzurum’da
Akupunktur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruluşunda önemli rol oynayan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Kenan Taştan, aynı zamanda geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarında Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu Asil Üyesi. Polikliniğin Erzurum’da açılma sürecinden bahseden Taştan, şunları söyledi; “İlk polikliniği 2013te üniversiteye gelmemle açtık, Türkiye'de bakanlık onaylı açılan ilk hipnoterapi merkezi, Atatürk Üniversitesi’nde. Ondan sonraki süreçte de yüksek lisans ve doktora programı açıldı. Halen ilk ve tek olan hipnoz alanında yüksek lisans ve doktora programı Atatürk Üniversitesindedir. Doktor, diş hekimi, klinik psikolog olan arkadaşlarımız doktoraya müracaat edebilirler. Psikolog ve PDR mezunu olanlar da yüksek lisansa müracaat edebilirler. İşin eğitim kısmına bakıyoruz. Hasta bakmaya devam ediyoruz. Sadece Erzurum değil bölgeye de hizmet veriyoruz. Merkezimizde aktif olarak akupunktur hizmeti yapılmakta, aynı zamanda hacamat, hipnoterapi, ozon terapisi, apiterapi yapılmakta. Asistan arkadaşlarımız diğer eğitimleri de ilerleyen süreçte umarım alacaklar. İlerleyen süreçte geleneksel tamamlayıcı tıbbın tüm alanlarını uygulamayı düşünüyoruz. Ama şu andaki kadroyla da bölgeye hizmet veriyoruz.”
