
Allah teâla yüce varlığını tanıtmak üzere kâinat denilen bu mülkleri yaratıp içlerini insan, melek, hayvan ve bitki gibi mahlûklarla doldurdu.
Mülklerindeki her bir varlığı ve onların her bir işini sebep ve nesep ilkelerine bağladı.
Dünyada her ne var, hepsinin bir temeli, bir aslı, bir nesli var.
Varoluşu dört temele dayandırdı; bu temeller toprak, su, ateş ve havadır. Ayrı gibi gözükseler de hepsi bir bütündür ve bir sistemdir. Bunlar, varoluşun kritik kaynaklarıdır ve kıyamete kadar varlığın temel sütunları olarak kalacaklardır.
Bilimsel tasnife göre de dünyanın dört küresi; hidrosfer (su), atmosfer (hava), litosfer (yüzey-toprak) ve biyosfer (canlılar âlemi), hayatın bütüncül bir temelidir.
Su, dağlardan, vadilerden, ormanlardan akan en önemli tabii kaynaklardan biridir.
Su ve toprak ovadır, bağ ve bahçedir, bal ve yağdır!
Toprak su içmese üzerindeki canlı hayat sona erer; insan, hayvan ve bitkinin besin, oksijen ve ısı varlığı hep toprağa bağlıdır.
Güneşten ısı ve ışık alırız, yer katmanları ateş ırmaklarını, lav denizlerini barındırır.
Atmosfer havamızı emniyette tutar. Hava nefestir, rüzgârdır, taşıyıcı, süpürücü ve temizleyicidir…
Her biri kendi işindedir, fakat gördükleri iş birdir, iradi bir varlık olarak insan hariç, kâinatta ‘tevhidi hayat’ etmemiş tek bir varlık yoktur.
Allah, bizi en üstün bir varlık olarak yarattı; toprağı, suyu, ateşi ve havayı insanın emrine verdi; güneşten buluta, buluttan toprağa her varlık insana hizmet etmektedir.
Vücudumuz topraktan bir ev; içindeki ısı ateş; soluklarımız hava; damarlarımızda, hücrelerimizde gezen su…
Toprak, aynı zamanda üzerinde saltanat sürdüğümüz tahtımız.
Allah’ın yaratması benzersiz ve hayret verici…
Gözün var görüyorsun; O, topraktan, sudan, ateşten ve havadan güzel yüzler, endamlar, sesler, renkler, lezzetler yaratmaktadır.
Allah, her şeyi biz insanlar için var etti, ‘insana hizmet edin!’ diye emir aldıklarından her bir varlık insana itaat etmektedir.
İnsanı ise, Rabbini bilsin ve kulluk yapsın diye, akıllı, iradeli, bilgili ve özgür yaratıldı.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 56)
Tevhidi hayat edip Allah’a kulluk yapmayıp da hizmetkârlarına kulluk edenlere yazıklar olsun.
Mülklerindeki her bir varlığı ve onların her bir işini sebep ve nesep ilkelerine bağladı.
Dünyada her ne var, hepsinin bir temeli, bir aslı, bir nesli var.
Varoluşu dört temele dayandırdı; bu temeller toprak, su, ateş ve havadır. Ayrı gibi gözükseler de hepsi bir bütündür ve bir sistemdir. Bunlar, varoluşun kritik kaynaklarıdır ve kıyamete kadar varlığın temel sütunları olarak kalacaklardır.
Bilimsel tasnife göre de dünyanın dört küresi; hidrosfer (su), atmosfer (hava), litosfer (yüzey-toprak) ve biyosfer (canlılar âlemi), hayatın bütüncül bir temelidir.
Su, dağlardan, vadilerden, ormanlardan akan en önemli tabii kaynaklardan biridir.
Su ve toprak ovadır, bağ ve bahçedir, bal ve yağdır!
Toprak su içmese üzerindeki canlı hayat sona erer; insan, hayvan ve bitkinin besin, oksijen ve ısı varlığı hep toprağa bağlıdır.
Güneşten ısı ve ışık alırız, yer katmanları ateş ırmaklarını, lav denizlerini barındırır.
Atmosfer havamızı emniyette tutar. Hava nefestir, rüzgârdır, taşıyıcı, süpürücü ve temizleyicidir…
Her biri kendi işindedir, fakat gördükleri iş birdir, iradi bir varlık olarak insan hariç, kâinatta ‘tevhidi hayat’ etmemiş tek bir varlık yoktur.
Allah, bizi en üstün bir varlık olarak yarattı; toprağı, suyu, ateşi ve havayı insanın emrine verdi; güneşten buluta, buluttan toprağa her varlık insana hizmet etmektedir.
Vücudumuz topraktan bir ev; içindeki ısı ateş; soluklarımız hava; damarlarımızda, hücrelerimizde gezen su…
Toprak, aynı zamanda üzerinde saltanat sürdüğümüz tahtımız.
Allah’ın yaratması benzersiz ve hayret verici…
Gözün var görüyorsun; O, topraktan, sudan, ateşten ve havadan güzel yüzler, endamlar, sesler, renkler, lezzetler yaratmaktadır.
Allah, her şeyi biz insanlar için var etti, ‘insana hizmet edin!’ diye emir aldıklarından her bir varlık insana itaat etmektedir.
İnsanı ise, Rabbini bilsin ve kulluk yapsın diye, akıllı, iradeli, bilgili ve özgür yaratıldı.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 56)
Tevhidi hayat edip Allah’a kulluk yapmayıp da hizmetkârlarına kulluk edenlere yazıklar olsun.