
Kalmadı verecek, şehit yok artık
Toprak kan içmiyor, çünkü tok artık
Bugünü yazmasın, tarihi yakın…
Nuri Tahir
Bu topraklarda onur ve şerefimizle yaşamanın bedelini her gün şehitler vererek ödemeye devam ediyoruz. Düşman Kurtuluş Savaşı’ndaki hainliğinden daha fazla bilenmiş durumda. Sağdan soldan devşirerek Cumhurbaşkanlığı yaverliğine getirdiği kişiler, Erdoğan’ın nefes alışını bile an be an onlara sunarak, Türk düşmanlığını iyice körüklettiler. Bu ihanet fitilinin ateşlenmesiyle her gün vatandaşımızın, askerimizin kanı akıtılmaktadır. Neredeyse toprak kan kusma seviyesine gelmiş durumdadır.
Eskiden gündüzleri bir mayın patlamasından, terörist bir saldırıdan korkuyorken, şimdi Ankara’da bir darbenin, gecenin karanlık bir köşesinden ülkenin geleceğini yok edecek çok büyük bir patlamanın haberini duyma korkusu ile uyanarak televizyonu açar olduk.
Önceleri hayallerimizi ülkenin parlak geleceği süslerken, şimdi Batılının hain düşmanlığının intikamını alma kini ile yoğrulmaktayız.
Şimdiye kadar hep Batılı yazdı, Doğulu okudu, Batılı emretti Doğulu yaptı, Batılı yedi, Doğulu baktı, Batılı güldü, Doğulu ağladı, Batılı çaldı, Doğulu oynadı. Bu süreç daha ne kadar devam edecek bilemiyoruz.
Düğünlerde, pazarlarda hep bizim çocuklarımız mı ölmeye devam edecek? Amerikalının İngiliz’in çocuklarını trafik ışıklarında dilenirken görmek bize nasip olmayacak mı?
Batılı, kendini güçlü kılmanın, yüzyıl sonra yeryüzü hâkimiyetini elinde bulundurmanın gereği olarak düşünemeyen, üretemeyen, tek başına karar veremeyen küçük insanların kurmuş olduğu devletlerin varlığı ile Ortadoğu’ya hâkimiyetini devam ettirmek istemekte, bu yüzden her gün yeni bir hainliği ortaya koymaktadır.
Bu olayların vitrininde Amerika, kabininde ise her devirde olduğu gibi İngiltere ve İsrail bulunmaktadır. Deaş şimdiye kadar İngiltere’de, İsrail’de bir su tabancısı bile patlatmadı.
Onlar yazmış oldukları bu senaryoda Türkiye’yi figüranlaştırma peşindeler. Bu yüzden FETÖ, DEAŞ, PKK zaman zaman artan sıklıkla rollerini oynamaktadırlar.
Onlar kendi çocuklarını kuş sütü ile beslerken, Arap, Kürt, Türk çocuklarının birbirini öldürmesine zemin oluşturma peşindeler.
Bu topraklarda yaşamanın birinci şartı acıya duyarlı olmaktan geçmektedir. Bu gidişle saldırıların son bulacağı çok uzak bir ihtimaldir. Çünkü onlar bizim çocuklarımızı bize düşman etmektedirler. FETO Türk’ü; PKK Kürt’ü, DEAŞ herkesi öldürmektedir. Bu şartlar altında Batılının insani kaybı olmadığı için oynanan bu oyundan büyük bir zevk almaktadır.
Bu ülkede yaşayan herkesin çok geç olmadan bu gerçeği görmesi gerekir.
Ali Canip Yöntem’in isyan ettiği gibi, Her zulmü, kahrı boğmaya bir parça kan yeter/ Ey şark uyan, yeter yeter artık, uyan, yeter!