
Temmuz 2020'de Karabağ işgal bölgesi dışında Tovuz çevresinde yaşanan çatışmalar bölgedeki tansiyonu artırdı. Türkiye Azerbaycan ile ortak tatbikatlar gerçekleştirdi. 27 Eylül itibariyle ise Azerbaycan ordusu işgal bölgesini özgürleştirmeye başladı.
27 Eylül - 9 Kasım arasında Azerbaycan Ordusu:
5 şehir, 4 kasaba Toplam 295 yerleşim yerini Ermeni işgalinden kurtardı.
Son stratejik zafer ise bölgenin kalbi Şuşa'da elde edildi. 3 kez ilan edilen ateşkesi Ermeni tarafı bozdu.
Mağlup halk sendromundan kurtuldu
Ermenistan tarafında bunlar yaşanırken yıllardır ''Mağlup Halk'' sendromu Azerbaycan'ın üzerinden kalktı ve Azerbaycan Ordusu ‘’Galip Ordu’’ olarak tarihe geçti. Bütün bunlar Misnk gurubunun baskılarına rağmen yapıldı.
Tabi her manada bu savaşta Türkiye, Azerbaycan'a ciddi katkı verdi. Bu çok nettir ki Türkiye’nin desteği olmasaydı Azerbaycan Ordusu bu kadar hızlı ilerleyemezdi, hem insani anlamda ciddi kayıp verirdi, savaşın uzaması ile de ekonomik açıdan zora girerdi.
İkinci Perde Azerbaycan Ordusu Hankentine, Hocalıya bir nefes kadar yaklaşıp Karabağ'ın tamamının kurtarmaya ramak kalmışken Moskova devriye girerek Ermenistan güçlerini deyim yerindeyse ‘’ipten aldı’’ ve bir anlaşma metini imzalandı.
Bu Metine göre Hankenti, Hocalı, Ağdere ve Hocavente Rus barış gücü konuşlanıyor ve Orada Kalan Ermeniler için de Laçın Koridorundan Ermenistan'a yol açılıyor.
Zaten Azerbaycan Ordusunun Şuşa şehrinin alınmasından sonra defakto olarak kuşatmaya alıp kontrol ettiği Laçın, Ağdam ve Kelbecer'den Ermenistan güçleri çekiliyor ve 1 Aralığa kadar ''savaşsız'' olarak bu bölgeler Azerbaycan’a teslim ediliyor.
Söz konusu anlaşma metinine göre Ermeniler ve Rus barış gücünün olduğu bölgelere (Hankenti, Hocalı, Ağdere, Hocavent) Bağımsızlık, özerklik, öz yönetim gibi statüler verilmiyor ama ileride hangi tartışmaların ve taleplerin ileri sürüleceği konusu da iyi takip edilmesi gerekiyor.
Ermenistan güçlerinin tekrar faaliyete geçip silahlanma sürecine girip girmediğini, demografik yapıyı değiştirme girişiminin olup olmadığını vb. meseleleri denetlemek için TSK’nın da bölgede konuşlanması faktörünü ilk günlerde belirsizliğini korudu. Aliyev’in açıklamasına karşın Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Polat Bülbülov, Türkiye’nin yer almayacağını açıkladı.
Polat Bülbülov, açıklamasının ardından görevden alındı. Rusya'dan Ankara'ya bir heyet gelerek TSK’nın Karabağ’da ne şekilde faaliyet yürüteceği netleştirildi. Rusya’dan aksi açıklamalar yapılsa da Türkiye’nin bölgede yer alması nihayi olarak gerçekleştirildi. TBMM’de de asker gönderilmesine dair teskere, Ak Parti, CHP, MHP ve İYİ Partinin oy birliğiyle kabul edildi.
Özellikle Anlaşma metininde; Laçın Koridorunun kimin denetleyeceği, örneğin o koridordan geçen Ermenistan güçlerinin ne taşıdığını veya Karabağ’da yaşayan Azerbaycan vatandaşlarının başka bir bölgeye geçerken Rusya tarafından denetlenip denetlenmeyeceği de net değildir. Yani açıklığa ihtiyaç vardır.
27 Eylül - 9 Kasım arasında Azerbaycan Ordusu:
5 şehir, 4 kasaba Toplam 295 yerleşim yerini Ermeni işgalinden kurtardı.
Son stratejik zafer ise bölgenin kalbi Şuşa'da elde edildi. 3 kez ilan edilen ateşkesi Ermeni tarafı bozdu.
Mağlup halk sendromundan kurtuldu
Ermenistan tarafında bunlar yaşanırken yıllardır ''Mağlup Halk'' sendromu Azerbaycan'ın üzerinden kalktı ve Azerbaycan Ordusu ‘’Galip Ordu’’ olarak tarihe geçti. Bütün bunlar Misnk gurubunun baskılarına rağmen yapıldı.
Tabi her manada bu savaşta Türkiye, Azerbaycan'a ciddi katkı verdi. Bu çok nettir ki Türkiye’nin desteği olmasaydı Azerbaycan Ordusu bu kadar hızlı ilerleyemezdi, hem insani anlamda ciddi kayıp verirdi, savaşın uzaması ile de ekonomik açıdan zora girerdi.
İkinci Perde Azerbaycan Ordusu Hankentine, Hocalıya bir nefes kadar yaklaşıp Karabağ'ın tamamının kurtarmaya ramak kalmışken Moskova devriye girerek Ermenistan güçlerini deyim yerindeyse ‘’ipten aldı’’ ve bir anlaşma metini imzalandı.
Bu Metine göre Hankenti, Hocalı, Ağdere ve Hocavente Rus barış gücü konuşlanıyor ve Orada Kalan Ermeniler için de Laçın Koridorundan Ermenistan'a yol açılıyor.
Zaten Azerbaycan Ordusunun Şuşa şehrinin alınmasından sonra defakto olarak kuşatmaya alıp kontrol ettiği Laçın, Ağdam ve Kelbecer'den Ermenistan güçleri çekiliyor ve 1 Aralığa kadar ''savaşsız'' olarak bu bölgeler Azerbaycan’a teslim ediliyor.
Söz konusu anlaşma metinine göre Ermeniler ve Rus barış gücünün olduğu bölgelere (Hankenti, Hocalı, Ağdere, Hocavent) Bağımsızlık, özerklik, öz yönetim gibi statüler verilmiyor ama ileride hangi tartışmaların ve taleplerin ileri sürüleceği konusu da iyi takip edilmesi gerekiyor.
Ermenistan güçlerinin tekrar faaliyete geçip silahlanma sürecine girip girmediğini, demografik yapıyı değiştirme girişiminin olup olmadığını vb. meseleleri denetlemek için TSK’nın da bölgede konuşlanması faktörünü ilk günlerde belirsizliğini korudu. Aliyev’in açıklamasına karşın Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Polat Bülbülov, Türkiye’nin yer almayacağını açıkladı.
Polat Bülbülov, açıklamasının ardından görevden alındı. Rusya'dan Ankara'ya bir heyet gelerek TSK’nın Karabağ’da ne şekilde faaliyet yürüteceği netleştirildi. Rusya’dan aksi açıklamalar yapılsa da Türkiye’nin bölgede yer alması nihayi olarak gerçekleştirildi. TBMM’de de asker gönderilmesine dair teskere, Ak Parti, CHP, MHP ve İYİ Partinin oy birliğiyle kabul edildi.
Özellikle Anlaşma metininde; Laçın Koridorunun kimin denetleyeceği, örneğin o koridordan geçen Ermenistan güçlerinin ne taşıdığını veya Karabağ’da yaşayan Azerbaycan vatandaşlarının başka bir bölgeye geçerken Rusya tarafından denetlenip denetlenmeyeceği de net değildir. Yani açıklığa ihtiyaç vardır.