
Adalet Bakanlığı'nın taslak belgesinde yer alan; tüketici davaları uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesi hem tüketicilerin hemde tüketici örgütlerinin tasvip etmediği bir durumdur. Ülkemiz korona virüsü salgını ile mücadele ederken ve insanlar can derdine düşmüşken Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmasını dava şartı olarak getiren kanun teklifinde ki aceleci tavırı anlamakta güçlük çekiyoruz. Şu an esnaf ve işçiler kan ağlıyorken, milletvekillerinin vereceği pek çok önerge varken, arabulucu lobisini memnun etme çabaları tarihe not olarak düşülecektir.
Arabulucuya neden karşıyız?
İş hukuku uyuşmazlıklarında getirilen zorunlu arabuluculukla, tüketici uyuşmazlıklarını karıştırmamak gerekiyor. İş hukukunda işçiler mahkemeye dava açarak belirli bir ücret, bilirkişi ücreti gibi ek masraflarla karşı karşıya kalıyorlar. Bunun yanında avukat tutmadan dava takibi yapılmasının çok güç olduğundan dolayı iş hukukunda arabuculuğa gerek duyulmuştur. Ancak tüketici davaları harç ve rüsumdan muaf olduğundan dolayı tüketiciye yük olacak ek masraf yoktur. Bu nedenle arabulucu sisteminin getirilmesiyle ortaya çıkacak ek masraflar tüketicinin hak aramasının önünde engel oluşturacaktır.
Tüketici uyuşmazlıklarında arabulucu şartı getirilirse tüketici avukatsız kendi katılacaktır. Ancak firma avukat aracılığı ile katılacağı için kediye ciğer teslim edileceğinden tüketici mağdur olacak ve süreç uzayacaktır.
Tüketici işleminde güçsüz olan tüketici tarafı korunması anayasal bir hak ve şarttır. Anayasamızın 172. maddesi gereği, “devlet tüketiciyi korumak ve koruyucu tedbirleri almak zorundadır.” Bu bir tavsiye değil, anayasal görevdir”. Zorunlu arabuluculuk uygulamasıyla tüketici sorununda süre tüketici aleyhine uzayacağından tüketicinin hak arama eğilimine zarar verecektir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunun işlevine gölge düşürecek ve kanun ile tüketiciye tanınmış hakların arabuluculuk masasında pazarlık konusu yapılacak olmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle tüketici uyuşmazlıklardan kaynaklı arabuluculuk sistemi uygulama çalışmaları gündemden kaldırılmalıdır. Çünkü bu uygulama tüketicilerin menfaatine değildir.
Arabulucuya neden karşıyız?
İş hukuku uyuşmazlıklarında getirilen zorunlu arabuluculukla, tüketici uyuşmazlıklarını karıştırmamak gerekiyor. İş hukukunda işçiler mahkemeye dava açarak belirli bir ücret, bilirkişi ücreti gibi ek masraflarla karşı karşıya kalıyorlar. Bunun yanında avukat tutmadan dava takibi yapılmasının çok güç olduğundan dolayı iş hukukunda arabuculuğa gerek duyulmuştur. Ancak tüketici davaları harç ve rüsumdan muaf olduğundan dolayı tüketiciye yük olacak ek masraf yoktur. Bu nedenle arabulucu sisteminin getirilmesiyle ortaya çıkacak ek masraflar tüketicinin hak aramasının önünde engel oluşturacaktır.
Tüketici uyuşmazlıklarında arabulucu şartı getirilirse tüketici avukatsız kendi katılacaktır. Ancak firma avukat aracılığı ile katılacağı için kediye ciğer teslim edileceğinden tüketici mağdur olacak ve süreç uzayacaktır.
Tüketici işleminde güçsüz olan tüketici tarafı korunması anayasal bir hak ve şarttır. Anayasamızın 172. maddesi gereği, “devlet tüketiciyi korumak ve koruyucu tedbirleri almak zorundadır.” Bu bir tavsiye değil, anayasal görevdir”. Zorunlu arabuluculuk uygulamasıyla tüketici sorununda süre tüketici aleyhine uzayacağından tüketicinin hak arama eğilimine zarar verecektir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanunun işlevine gölge düşürecek ve kanun ile tüketiciye tanınmış hakların arabuluculuk masasında pazarlık konusu yapılacak olmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle tüketici uyuşmazlıklardan kaynaklı arabuluculuk sistemi uygulama çalışmaları gündemden kaldırılmalıdır. Çünkü bu uygulama tüketicilerin menfaatine değildir.