
2016 yılında başladı proje. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necati Muz tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı desteğiyle başlatılan proje kapsamında doğada, ziraatten uzak Şarköy Uçmakdere mevkisinde 200 kovanda arı yetiştirilmeye başlandı.
Projenin başlangıç hikayesi böyle. Sabah Gazetesinin haberine göre Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde Türk Arı Gen Çalışmalarının yapıldığı alanda onlarca arı kovanının tahrip edilmesi sonucu 4 milyon arının katledilmesi ve üstün arı ırklarının çalınması ile ilgili soruşturma genişletildi. Arı ırkı hırsızlığı için özel ekip kuruldu. Şarköy Kaymakamı Hakan Kılınçkaya SABAH'a konuşarak, "Bu çok önemli bir olay. Arı ırkı çok önemli. Bu projeye kim göz dikti. Projenin rakipleri mi yoksa uluslarası boyutu var mı. Tüm bunlar için özel teknik ekip kuruldu. Kılı kırk yaracağız suçlu ya da suçluları en kısa sürede yakalayacağız" dedi. Projenin başındaki isim olan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necati Muz da "Çalınan bal yada kovan yok. Tamamen genetik ve bilgi içerikli proje hırsızlığı" dedi.
Birileri, Türkiye’nin en önemli projeleri arasında gösterilen çalışmayı bir gecede yok etti. Projenin başındaki isim Prof. Dr. Mustafa Necati Muz, çalışmalara yeniden başlayacaklarını söylüyor. Uğranılan zaman kaybı, elde edilen veriler ile üretilen tıbbi ürünlerin çalındığı acı bir gerçek.
Böylesine büyük bir projeye başlamak gerçekten önemli. Fakat projenin korunması, yapılan işin ciddiyetinin yeteri kadar önemsenmediği görülüyor. Proje içerisinde birbirinden önemli çalışmalar var. Arılarda görülen hastalıkların tespiti ve hastalıklara dayanıklı türlerin geliştirilmesi kadar arılardan elde edilen kanser dahil birçok hastalığı önleyecek, yani koruma sağlayacak, tıp alanında çığır açacak çalışmalar var.
Siz, insanların karşılaştığı kanser ve benzeri ağır hastalıkları ortadan kaldıracak tedavilerin geliştirildiğini düşünün. Birde bunların Türkiye’de üretilip dünyaya sunulduğunu hayal edin. Dünyanın en büyük ilaç şirketleri dahi böyle bir projeden nefret ederler. Yani böyle bir projenin Türkiye’de olması, tıpta çığır açan gelişmelerin Türk insanı eliyle yapılıyor olmasının ekonomik, sosyal ve siyasi atmosferi nasıl değiştireceğini düşünün.
Böyle bir şeyin düşüncesi dahi Küresel Şirketleri, ilaç devlerini deliye döndürmez mi?
Virüsleri dünyaya salan, ardından ilaçlarıyla dünyanın kanını emen güçler, böyle bir proje hakkında ne düşünürler!
Türk Arı Gen Projesi’nin sabotaja uğratılması beklenir mi?
Böyle bir projenin sabotaja uğraması kesinlikle hesaplanmalıdır.
Ancak projeyi yürüten ekip, üniversite böyle bir ihtimali hesaba katmamışlar.
Yetmez, projeye katkı veren Tarım Bakanlığı ’da belli ki endişe etmemiş.
Ancak birileri projenin son deminde, bir bekçinin dahi olmadığı proje alanındaki 4 milyon arıyı telef etmiş, ilaç çalışması için üretilen numuneleri çalıp ortadan kaybolmuşlar!
Beyler, Türk vatanının her şeyini korumak fert fert her birimizin asli görevidir.
Bu olayı aydınlatmak, suçluların yakalanması ve çaldıklarının ele geçirilmesi şarttır beyler…
Projenin başlangıç hikayesi böyle. Sabah Gazetesinin haberine göre Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde Türk Arı Gen Çalışmalarının yapıldığı alanda onlarca arı kovanının tahrip edilmesi sonucu 4 milyon arının katledilmesi ve üstün arı ırklarının çalınması ile ilgili soruşturma genişletildi. Arı ırkı hırsızlığı için özel ekip kuruldu. Şarköy Kaymakamı Hakan Kılınçkaya SABAH'a konuşarak, "Bu çok önemli bir olay. Arı ırkı çok önemli. Bu projeye kim göz dikti. Projenin rakipleri mi yoksa uluslarası boyutu var mı. Tüm bunlar için özel teknik ekip kuruldu. Kılı kırk yaracağız suçlu ya da suçluları en kısa sürede yakalayacağız" dedi. Projenin başındaki isim olan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necati Muz da "Çalınan bal yada kovan yok. Tamamen genetik ve bilgi içerikli proje hırsızlığı" dedi.
Birileri, Türkiye’nin en önemli projeleri arasında gösterilen çalışmayı bir gecede yok etti. Projenin başındaki isim Prof. Dr. Mustafa Necati Muz, çalışmalara yeniden başlayacaklarını söylüyor. Uğranılan zaman kaybı, elde edilen veriler ile üretilen tıbbi ürünlerin çalındığı acı bir gerçek.
Böylesine büyük bir projeye başlamak gerçekten önemli. Fakat projenin korunması, yapılan işin ciddiyetinin yeteri kadar önemsenmediği görülüyor. Proje içerisinde birbirinden önemli çalışmalar var. Arılarda görülen hastalıkların tespiti ve hastalıklara dayanıklı türlerin geliştirilmesi kadar arılardan elde edilen kanser dahil birçok hastalığı önleyecek, yani koruma sağlayacak, tıp alanında çığır açacak çalışmalar var.
Siz, insanların karşılaştığı kanser ve benzeri ağır hastalıkları ortadan kaldıracak tedavilerin geliştirildiğini düşünün. Birde bunların Türkiye’de üretilip dünyaya sunulduğunu hayal edin. Dünyanın en büyük ilaç şirketleri dahi böyle bir projeden nefret ederler. Yani böyle bir projenin Türkiye’de olması, tıpta çığır açan gelişmelerin Türk insanı eliyle yapılıyor olmasının ekonomik, sosyal ve siyasi atmosferi nasıl değiştireceğini düşünün.
Böyle bir şeyin düşüncesi dahi Küresel Şirketleri, ilaç devlerini deliye döndürmez mi?
Virüsleri dünyaya salan, ardından ilaçlarıyla dünyanın kanını emen güçler, böyle bir proje hakkında ne düşünürler!
Türk Arı Gen Projesi’nin sabotaja uğratılması beklenir mi?
Böyle bir projenin sabotaja uğraması kesinlikle hesaplanmalıdır.
Ancak projeyi yürüten ekip, üniversite böyle bir ihtimali hesaba katmamışlar.
Yetmez, projeye katkı veren Tarım Bakanlığı ’da belli ki endişe etmemiş.
Ancak birileri projenin son deminde, bir bekçinin dahi olmadığı proje alanındaki 4 milyon arıyı telef etmiş, ilaç çalışması için üretilen numuneleri çalıp ortadan kaybolmuşlar!
Beyler, Türk vatanının her şeyini korumak fert fert her birimizin asli görevidir.
Bu olayı aydınlatmak, suçluların yakalanması ve çaldıklarının ele geçirilmesi şarttır beyler…