
Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık, ''Bugün Türkiye'de güçlü bir ordu olmasa, Ermenistan hazır, Rusya hazır, Yunanistan hazır. Suriye bile Hatay'dan vazgeçmiş değil. Dört taraftan çevrilmiş durumdayız, eğer güçlü bir ordumuz olmazsa, Türkiye ertesi gün parçalanır. Güçlü ordu Türkiye için hayati bir zarurettir.'' Prof. Halil İnalcık (Tarihçilerin Kutbu, Söyleşi: Emine Çaykara, İş Kültür, s. 204.)
Türkiye, Gazi Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktığında küllerinden yeniden doğacağını kim bilebilirdi ki? Evet, bugün çoğunluğun bildiğinin aksine Batı karşısında 300 yıllık geri çekilmenin durdurulması hiçte kolay değildi! Bütün bir Anadolu, silahını eline alarak düşmana karşı vuruşmak için cepheye koşmadı. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Meclisi kurarken, hızla düzenli orduya geçtiler. Bu sayede Yunanlılar önce durduruldu, ardından denize döküldüler.
Altın Oranı yakaladık mı?
Altın Oranın tarih boyunca altın kesit, İlahi oran, olduğunu, altın oran yaklaşımı ile her şeyin estetik açıdan mükemmel olacağına inanılır. Altın Oranın siyasette, kültürde, ekonomide ve askeri açıdan mükemmeliyeti ifade ettiğini belirtelim.
Türkiye, altın oranı yakaladı mı sorusuna bazı kesimler itiraz edeceklerdir. Öyle ya 1 doların 1.5-2 lira olduğu 10 yıl öncesinin Türkiye’sine bakanlar ‘ne konuşuyorsun diyeceklerdir. O Türkiye’nin üretim çarklarını tamamen kapattığını, ithal cennetine döndüğümüzü çoğumuz unutmuş olabiliriz.
Öyleyse soralım, üretimsiz bir ülke olabilir mi? Bakın o günleri özleyenlere Mustafa Kemal Atatürk neyi hatırlatıyor; “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK
‘Damat’ ifadesiyle aşağılanmak istenen, hatta siyasi manivelaya dönüştüren dillere hatırlatalım; Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, bugün doğalgaz keşfini gerçekleştiren, sismik araştırma ve bulmayı sağlayan gemileri Türkiye’ye kazandıran isimdir. Böylesine ön görülüdür. Enerji Bakanlığı döneminde yaptıkları çok kıymetlidir. Doğal gazın bulunması bunun ilk örneği. Yerine gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Albayrak’ı aratmayacak kıymette bir isim.
Peki ya Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sessiz çalışan, temiz yüzlü ve müthiş doğru işler gerçekleştiriyor. Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı daha mı az kıymetliler.
Hayır..
Hepsi kendi alanlarında müthiş doğru işler yapıyorlar.
Belki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na özel pencere açmak gerekiyor. Temelsiz eleştirilere rağmen Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, Libya, Yunanistan ile adalar sorunu noktasında müthiş bir diplomasi yürütüyor. Yalnız onlar mı? Balkanlarda, Kafkaslar iyi bir diplomasinin işlediği alanlar. Mısır, BAE ve Suud, Suriye ile ilişki demekten öte bir şey sunamayanların, bu ülkelerin Türkiye’nin adımlarını ittiklerini asla söylemezler. Mısır, kaybına rağmen bizimle MEB imzalamazken, Yunanistan ile saçma sapan ve bize karşı bir antlaşmayı ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun telefonuyla imzalayı veriyor.
Türkiye, Gazi Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktığında küllerinden yeniden doğacağını kim bilebilirdi ki? Evet, bugün çoğunluğun bildiğinin aksine Batı karşısında 300 yıllık geri çekilmenin durdurulması hiçte kolay değildi! Bütün bir Anadolu, silahını eline alarak düşmana karşı vuruşmak için cepheye koşmadı. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Meclisi kurarken, hızla düzenli orduya geçtiler. Bu sayede Yunanlılar önce durduruldu, ardından denize döküldüler.
Altın Oranı yakaladık mı?
Altın Oranın tarih boyunca altın kesit, İlahi oran, olduğunu, altın oran yaklaşımı ile her şeyin estetik açıdan mükemmel olacağına inanılır. Altın Oranın siyasette, kültürde, ekonomide ve askeri açıdan mükemmeliyeti ifade ettiğini belirtelim.
Türkiye, altın oranı yakaladı mı sorusuna bazı kesimler itiraz edeceklerdir. Öyle ya 1 doların 1.5-2 lira olduğu 10 yıl öncesinin Türkiye’sine bakanlar ‘ne konuşuyorsun diyeceklerdir. O Türkiye’nin üretim çarklarını tamamen kapattığını, ithal cennetine döndüğümüzü çoğumuz unutmuş olabiliriz.
Öyleyse soralım, üretimsiz bir ülke olabilir mi? Bakın o günleri özleyenlere Mustafa Kemal Atatürk neyi hatırlatıyor; “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK
‘Damat’ ifadesiyle aşağılanmak istenen, hatta siyasi manivelaya dönüştüren dillere hatırlatalım; Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, bugün doğalgaz keşfini gerçekleştiren, sismik araştırma ve bulmayı sağlayan gemileri Türkiye’ye kazandıran isimdir. Böylesine ön görülüdür. Enerji Bakanlığı döneminde yaptıkları çok kıymetlidir. Doğal gazın bulunması bunun ilk örneği. Yerine gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Albayrak’ı aratmayacak kıymette bir isim.
Peki ya Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sessiz çalışan, temiz yüzlü ve müthiş doğru işler gerçekleştiriyor. Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı daha mı az kıymetliler.
Hayır..
Hepsi kendi alanlarında müthiş doğru işler yapıyorlar.
Belki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na özel pencere açmak gerekiyor. Temelsiz eleştirilere rağmen Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, Libya, Yunanistan ile adalar sorunu noktasında müthiş bir diplomasi yürütüyor. Yalnız onlar mı? Balkanlarda, Kafkaslar iyi bir diplomasinin işlediği alanlar. Mısır, BAE ve Suud, Suriye ile ilişki demekten öte bir şey sunamayanların, bu ülkelerin Türkiye’nin adımlarını ittiklerini asla söylemezler. Mısır, kaybına rağmen bizimle MEB imzalamazken, Yunanistan ile saçma sapan ve bize karşı bir antlaşmayı ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun telefonuyla imzalayı veriyor.