
Habertürk TV’de Veyis Ateş’in “Büyük Sorular”ına konuk olan Mustafa Çalık, Türkiye’nin bugün ve geleceğine dair adeta düşlerini dile getirdi. Ak Parti MHP ittifakında, bütün sağı kapsayan birliğin Türkiye’nin 100 yılı kurtaracağını ve karşısında hiçbir gücün duramayacağını söyledi. Çalık, bu düşün Erdoğan-Bahçeli öncülüğünde gerçekleşebileceğini, bunu umduğunu anlattı. Müthiş bir metafor sunan büyük düşünür ve akademisyen Mustafa Çalık;
“Çare ne? Ak Partinin biraz daha millileşmesi, MHP’nin de biraz daha Müslümanlaşması (muhafazakârlaşması) lazım diye söylemiştim, 2011’de. Siyaseten 15 Temmuzdan sonra kuvveden fiile çıktı. Bir takım problemleri var, fikri temeli biraz zayıf. Ama ben burada Ak Parti ile MHP’nin siyaseten hareket birliği içine girmelerinden bir ittifak içine girmelerinden bugünü aşan, aktüaliteyi aşan bir şans görüyorum. Bunu Ak Parti ve MHP ile de sınırlı görmüyorum. Bunun içinde sağdaki diğer siyasi hareketlerin de olmasından muazzam şans görüyorum. Böyle deyince 2 partili sistem bazı arkadaşların moda haline getirdikleri, diline pelesenk ettikleri bişey var. Vay bunu Bush istiyordu, büyük Ortadoğu projesi falan diyorlar. Hayır bush meselesi falan değil.”
“Zihnimizi biraz geriye doğru gönderelim. Mesala farzı muhal Timur ile Yıldırım Beyazıt birbirlerini kıracaklarına ittifak etselerdi. İkisi de Türk mü? Evet, ikisi de Sünni mi evet. Bir kere fetret devri olmazdı. Çubuk ovasında binlerce insanın kanı döküleceğine ittifak etseler, Anadolu beyleri, Türkistan Timur Karadeniz’in güneyinden, Yıldırım bu taraftan birlikte Batı’ya yürüselerdi, oradan Endülüs ile buluşsalardı! Ne olurdu? Tarihin seyri değişirdi.
Pekala, bunu yaşamadık. Fatih ile Uzun Hasan ittifak edebilselerdi! Akkoyunlular ile Osmanlı İttifakı gerçekleşselerdi. Otlukbeli’nde 2 ordu karşı karşıya geldi. Türkmenler, Oğuzular birbirlerini kırdılar.
İslamilik ile milliyetçilik! Bunlar birbirinin içinde birbirinde, içinde mündemiç olan şeyler, Türkiye pratiğinde. Buna Şah İsmail ile Yavuz’u ekleyelim. Son Türk içi çatışma, İslam içi çatışma. Şah İsmail Sünni, ‘şeriatı garraya canımız kurban’ diyor. Bu ayrışma İsmail, Şiiliği bir siyasi doktrine haline getirdi. Sırf siyaseten bir hükümranlık avantajı elde etmek için. Yavuz, İsmail’e o canım bağlama ile, saz ile fıçı şarap gönderdi. Demek istiyor diki sen sarhoşsun, şarabı iç, bağlamanı çal. Saza karşı onun için Sünniler saza ellerini dokundurmadılar. İkrahla baktılar. Sağ olsun Alevi kardeşlerimiz sayesinde bağlama bugüne geldi. İsmail’de ona yaşmak gönderiyor, fistan gönderiyor. Cihangire. Olabilecek en hakaretamiz karşılama. Böyle değil de ittifak etselerdi. Hindistan’dan Avrupa’ya başka bir siyasi varlık oluşabilirdi.
Bugün Şimdi bu tarihi (sosyal demokratların ifadesiyle) perspektiften baktıklarını ummak isterim. Tayyip bey ile Devlet beyin. İnşallah böyledir. Ama böyle bir çaba görmüyoruz. İslamcılık ile milliyetçilik kendi içinde aritmetik bir toplam olmaması lazım. Ak Parti + MHP’nin. Sentez falan değil, bir terkip olması lazım. Aynı mayadan yapılmış farklı lezzetteki ekmeklerin, farklı lezzetleri getirecek hamurun bir karışması lazım. Hal hamur olmaları lazım. Eğer milli İslami bir ittifakın beraberliği, fikri gerekçeleri oluşursa. Bunun genel başkanının kim olacağı tali bir meseledir. Bu Türkiye’de yüzde 70 -75 bir çoğunluk getirir. Ve medeni bir iktidar muhalefet ilişkisini de sakınarak, çünkü muhalefeti yok etmek doğru bir şey değil. Muhalefete galebe çalmayı hedefleyebilirsiniz. Ama aşağılamayın, yok etmeyi düşünmeyin. Tenkiti bitirmeyin. Bizde ne zaman kritik düşünce gözden düştü, üreticilik bitti.
Yüzde 70’lik blok derken, muhalefeti yok edecek güç demiyorum. Ama bu derece siyaseten sağlam bir blok, kendi iç problemlerini çözmüş bir güç Türkiye’nin yüz yılını kurtarır. İnşallah Tayyip beyle, Devlet bey bunun farkındadır. İnşallah böyle bir şeyi istifdah ediyorlardır. Bunun önünde hiçbir güç duramaz. “
Ben bu rüyaya inanıyorum…
“Çare ne? Ak Partinin biraz daha millileşmesi, MHP’nin de biraz daha Müslümanlaşması (muhafazakârlaşması) lazım diye söylemiştim, 2011’de. Siyaseten 15 Temmuzdan sonra kuvveden fiile çıktı. Bir takım problemleri var, fikri temeli biraz zayıf. Ama ben burada Ak Parti ile MHP’nin siyaseten hareket birliği içine girmelerinden bir ittifak içine girmelerinden bugünü aşan, aktüaliteyi aşan bir şans görüyorum. Bunu Ak Parti ve MHP ile de sınırlı görmüyorum. Bunun içinde sağdaki diğer siyasi hareketlerin de olmasından muazzam şans görüyorum. Böyle deyince 2 partili sistem bazı arkadaşların moda haline getirdikleri, diline pelesenk ettikleri bişey var. Vay bunu Bush istiyordu, büyük Ortadoğu projesi falan diyorlar. Hayır bush meselesi falan değil.”
“Zihnimizi biraz geriye doğru gönderelim. Mesala farzı muhal Timur ile Yıldırım Beyazıt birbirlerini kıracaklarına ittifak etselerdi. İkisi de Türk mü? Evet, ikisi de Sünni mi evet. Bir kere fetret devri olmazdı. Çubuk ovasında binlerce insanın kanı döküleceğine ittifak etseler, Anadolu beyleri, Türkistan Timur Karadeniz’in güneyinden, Yıldırım bu taraftan birlikte Batı’ya yürüselerdi, oradan Endülüs ile buluşsalardı! Ne olurdu? Tarihin seyri değişirdi.
Pekala, bunu yaşamadık. Fatih ile Uzun Hasan ittifak edebilselerdi! Akkoyunlular ile Osmanlı İttifakı gerçekleşselerdi. Otlukbeli’nde 2 ordu karşı karşıya geldi. Türkmenler, Oğuzular birbirlerini kırdılar.
İslamilik ile milliyetçilik! Bunlar birbirinin içinde birbirinde, içinde mündemiç olan şeyler, Türkiye pratiğinde. Buna Şah İsmail ile Yavuz’u ekleyelim. Son Türk içi çatışma, İslam içi çatışma. Şah İsmail Sünni, ‘şeriatı garraya canımız kurban’ diyor. Bu ayrışma İsmail, Şiiliği bir siyasi doktrine haline getirdi. Sırf siyaseten bir hükümranlık avantajı elde etmek için. Yavuz, İsmail’e o canım bağlama ile, saz ile fıçı şarap gönderdi. Demek istiyor diki sen sarhoşsun, şarabı iç, bağlamanı çal. Saza karşı onun için Sünniler saza ellerini dokundurmadılar. İkrahla baktılar. Sağ olsun Alevi kardeşlerimiz sayesinde bağlama bugüne geldi. İsmail’de ona yaşmak gönderiyor, fistan gönderiyor. Cihangire. Olabilecek en hakaretamiz karşılama. Böyle değil de ittifak etselerdi. Hindistan’dan Avrupa’ya başka bir siyasi varlık oluşabilirdi.
Bugün Şimdi bu tarihi (sosyal demokratların ifadesiyle) perspektiften baktıklarını ummak isterim. Tayyip bey ile Devlet beyin. İnşallah böyledir. Ama böyle bir çaba görmüyoruz. İslamcılık ile milliyetçilik kendi içinde aritmetik bir toplam olmaması lazım. Ak Parti + MHP’nin. Sentez falan değil, bir terkip olması lazım. Aynı mayadan yapılmış farklı lezzetteki ekmeklerin, farklı lezzetleri getirecek hamurun bir karışması lazım. Hal hamur olmaları lazım. Eğer milli İslami bir ittifakın beraberliği, fikri gerekçeleri oluşursa. Bunun genel başkanının kim olacağı tali bir meseledir. Bu Türkiye’de yüzde 70 -75 bir çoğunluk getirir. Ve medeni bir iktidar muhalefet ilişkisini de sakınarak, çünkü muhalefeti yok etmek doğru bir şey değil. Muhalefete galebe çalmayı hedefleyebilirsiniz. Ama aşağılamayın, yok etmeyi düşünmeyin. Tenkiti bitirmeyin. Bizde ne zaman kritik düşünce gözden düştü, üreticilik bitti.
Yüzde 70’lik blok derken, muhalefeti yok edecek güç demiyorum. Ama bu derece siyaseten sağlam bir blok, kendi iç problemlerini çözmüş bir güç Türkiye’nin yüz yılını kurtarır. İnşallah Tayyip beyle, Devlet bey bunun farkındadır. İnşallah böyle bir şeyi istifdah ediyorlardır. Bunun önünde hiçbir güç duramaz. “
Ben bu rüyaya inanıyorum…