
“…Allah ile birlikte başka bir ilah mı var?” (Neml 60)
“(Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah’tan başka bir ilahı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah’tan başka bir ilah mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
(Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah’tan başka bir ilah mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
(Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, yağmurun (rahmetinin) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah’tan başka bir ilah mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
Yaratmayı başlatan, sonra bir kere daha yaratacak olan kim? Size gökten ve yerden rızık veren kim? Allah başka bir ilah mı var! De ki, eğer doğru kimselerseniz delilinizi getirin.” (Neml 60, 61, 62, 63, 64)
Bu ayetler akıl sahiplerinin aklına ışık tutmaktadır. Gökleri, yeri ve içindekileri yaratan kudreti ve ilmi sonsuz bir ilahtır. Varlık başka hiçbir şeye isnat edilemez ve açıklanamaz. Varoluştaki ilahî yasalar o kadar muazzam işlemektedir ki, bu yasalar, bilip bilmediğimiz bütün mekânlardaki her bir atomu kütleye ve maşeri varoluş kütlesine bağlamaktadır. Mevsimler, yağmur geçişleri, güneşin ve gezegenlerin döngüsü.. bu müthiş düzen içinde her şey birbiriyle irtibatlı. Güneş, mükemmel olduğu gibi, elma çiçeği de mükemmeldir; göz mükemmel olduğu gibi kulak da mükemmeldir… İlmi ne kadar artarsa artsın insanlar yapmış, fakat bir şey yaratamamıştır. Yaratma sadece Allah’a aittir.
İnsan, tüm bunların, ‘ihtiyacı kadarını’ bilecek mahiyette yaratılmış bir varlıktır. Bakmak, görmek, düşünmek ve imanını kuvvetlendirerek Rabbine karşı kulluk görevini yapmak, insanı insan mertebesinde tutan yegâne metottur. Allah ile mümin kulları arasında kopmaz bir irtibat tesis edilmiştir. Mümin insan güneşin rastgele yanmadığını bildiği gibi, kendisinin de rastgele var olup yaşamadığını anlamış ve Rabbine teslim olmuştur. İyi günde kötü günde onun yöneldiği, korkularından emin olduğu, sahibi Allah’tır. Mümin kimse kulluğu ve duasıyla Allah ile daimi irtibat halindedir; sebep kanunlarını yaratanın Allah olduğunu anlamıştır, mesela doktora gider, fakat şifayı Allah’tan bilir ve bekler. İnsana yönelen ilahi merhamet, sevgi ve ilgi ta ana rahminde başlar ve bütün yaşam evreleri boyunca sürer.
Sonuç: Kuran’ın daha yüzlerce ayetinin yaptığı gibi Neml suresinin yukarıya aldığımız ayetleri kâinatın ve varlıkların ilahi bir ilim ve plan sonucu var olduklarını bize açıkça gösteriyor. Zerreden kürreye tesadüf yok nizam var. Nizamın sahibi ise Allahü Teâlâ’dır. Allah’ın nasıl bir ilah olduğu da yine kendi kelam-ı kadiminde anlatıldığı şekliyledir; O’nun eşi, benzeri, ortağı vb. yoktur.
“(Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah’tan başka bir ilahı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur.
(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah’tan başka bir ilah mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
(Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah’tan başka bir ilah mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
(Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, yağmurun (rahmetinin) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah’tan başka bir ilah mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
Yaratmayı başlatan, sonra bir kere daha yaratacak olan kim? Size gökten ve yerden rızık veren kim? Allah başka bir ilah mı var! De ki, eğer doğru kimselerseniz delilinizi getirin.” (Neml 60, 61, 62, 63, 64)
Bu ayetler akıl sahiplerinin aklına ışık tutmaktadır. Gökleri, yeri ve içindekileri yaratan kudreti ve ilmi sonsuz bir ilahtır. Varlık başka hiçbir şeye isnat edilemez ve açıklanamaz. Varoluştaki ilahî yasalar o kadar muazzam işlemektedir ki, bu yasalar, bilip bilmediğimiz bütün mekânlardaki her bir atomu kütleye ve maşeri varoluş kütlesine bağlamaktadır. Mevsimler, yağmur geçişleri, güneşin ve gezegenlerin döngüsü.. bu müthiş düzen içinde her şey birbiriyle irtibatlı. Güneş, mükemmel olduğu gibi, elma çiçeği de mükemmeldir; göz mükemmel olduğu gibi kulak da mükemmeldir… İlmi ne kadar artarsa artsın insanlar yapmış, fakat bir şey yaratamamıştır. Yaratma sadece Allah’a aittir.
İnsan, tüm bunların, ‘ihtiyacı kadarını’ bilecek mahiyette yaratılmış bir varlıktır. Bakmak, görmek, düşünmek ve imanını kuvvetlendirerek Rabbine karşı kulluk görevini yapmak, insanı insan mertebesinde tutan yegâne metottur. Allah ile mümin kulları arasında kopmaz bir irtibat tesis edilmiştir. Mümin insan güneşin rastgele yanmadığını bildiği gibi, kendisinin de rastgele var olup yaşamadığını anlamış ve Rabbine teslim olmuştur. İyi günde kötü günde onun yöneldiği, korkularından emin olduğu, sahibi Allah’tır. Mümin kimse kulluğu ve duasıyla Allah ile daimi irtibat halindedir; sebep kanunlarını yaratanın Allah olduğunu anlamıştır, mesela doktora gider, fakat şifayı Allah’tan bilir ve bekler. İnsana yönelen ilahi merhamet, sevgi ve ilgi ta ana rahminde başlar ve bütün yaşam evreleri boyunca sürer.
Sonuç: Kuran’ın daha yüzlerce ayetinin yaptığı gibi Neml suresinin yukarıya aldığımız ayetleri kâinatın ve varlıkların ilahi bir ilim ve plan sonucu var olduklarını bize açıkça gösteriyor. Zerreden kürreye tesadüf yok nizam var. Nizamın sahibi ise Allahü Teâlâ’dır. Allah’ın nasıl bir ilah olduğu da yine kendi kelam-ı kadiminde anlatıldığı şekliyledir; O’nun eşi, benzeri, ortağı vb. yoktur.