
Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Ok, haftalık diyaliz süresi böbreğin çalışma süresine ne kadar yaklaşırsa, hastanın ömrü de ona paralel uzadığını söyledi. Ok, Kanada’da yapılan bir araştırmada evde gece uyurken diyaliz yapan bir grup hasta ile merkezde haftada 3 kere 4 saat diyaliz yapan hastanın hayatta kalma sürelerini karşılaştırıyorlar. Sonuç olarak merkezde diyaliz olan hastalara oranla evde diyaliz olan hastaların ölüm riski daha az. Diyaliz süresi uzadıkça ölüm riski yarıya düşüyor” dedi.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Fresenius Medical Care Türkiye organizasyonuyla ‘Evde Diyaliz Tedavileri Toplantısı’ Erzurum’da gerçekleşti. Diyalizin uygulama biçimleri olan periton diyalizi ve hemodiyalizin yanı sıra Evde Hemodiyaliz tedavisine dair sunum yapan Ege Üniversitesi Öğretim ÜyesiProf. Dr. Ercan Ok, Diyaliz süresi uzadıkça ölüm riskinin yarıya yarıya düştüğünü söyledi. Ok, “Gece evde uzun süreli yapılan diyalizlerin faydası var. Uzun süreli yapılan diyalizlerde kan basıncı kontrolü daha iyi oluyor. Kalp kası kalınlaşması geriliyor. Damar setliği daha az oluyor” diye konuştu.
Evde diyaliz yapmakla merkezde diyaliz yapmanın hastaya ekonomik açıdan hiçbir yükü olmadığını dile getiren Ok, “Hastayı tek ilgilendiren maliyet elektrik ve su tüketiminde artış olabilir. Bunun dışındaki saydığımız diğer masraflar SGK tarafından ödeniyor” şeklinde konuştu.
Evde tedavisi daha ucuz
Ev 2010 yılından beri resmen Ev Hemodiyaliz yaptıklarını dile getiren Ok, “Evde Hemodiyaliz dünyada var olan bir şeydi, ama Türkiye’de yoktu Haftada 3 kere 4 saat merkezde yaptığımız diyalizle hayat kalitesi ne yazık ki oldukça düşük. Hastaların çalışma olasılıkları bakımından evde diyaliz yapan hastaların oranı diğerlerine göre daha yüksek. Kanada ‘ yapılan bir analize göre haftada 3 kere 4 saat hastanede yapılan hemodiyalizin en pahalı tedavi. Periton diyalizle evde yapılan hemodiyaliz tedavisi daha ucuz. Dünya diyaliz hastalarının tansiyon oranının yüksek olduğunu için bu hastalara daha fazla diyaliz yapılması gerek. Hastaların yarısının fosfor oranı da yüksek. Fosfor oranı yükseldikçe ölüm riski de buna paralel artıyor. Bundan dolayı diyalizi haftada 3 kere değil de 6 kere yapabiliriz. Ya da seans sayısını 4’ten 8’e çıkarabiliriz” dedi.
Hastaların ölüm riski daha az
Haftalık diyaliz süresini böbreğin çalışma süresine ne kadar yaklaştırılırsa, hastanın ömrünün ona paralel olarak uzadığına dikkat çekti. Ok,“Kanada’da yapılan bir araştırmada evde gece uyurken diyaliz yapan bir grup hasta ile merkezde haftada 3 kere 4 saat diyaliz yapan hastanın hayatta kalma sürelerini karşılaştırıyorlar. Sonuç olarak merkezde diyaliz olan hastalara oranla evde diyaliz olan hastaların ölüm riski daha az. Diyaliz süresi uzadıkça ölüm riski yarıya düşüyor. Yine Kanada’da yapılan bir çalışmada evde gece uyurken diyaliz yapan hastalar, kadavra vericiden böbrek nakli olan hastalar ve canlı vericiden böbrek nakli olan hastalar inceleniyor. Bu üç grup karşılaştırıldığında canlı vericiden nakil olan hastaların hayat süresinin en uzun olduğunu Kadavradan nakil olanların buna göre biraz düşük olduğu, evde gece uyurken diyaliz yapan hastaların sağ kalımının kadavradan nakil olan hastalara benzer olduğu belirleniyor. Yani evde uzun bir süre diyaliz yapmakla kadavradan böbrek nakli yapan biriyle aynı yaşam süresi elde etmek mümkün oluyor.Gece evde uzun süreli yapılan diyalizlerin faydası var. Uzun süreli yapılan diyalizlerde kan basıncı kontrolü daha iyi oluyor. Kalp kası kalınlaşması geriliyor. Damar setliği daha az oluyor. Uyku sırasında solunum durması bariz olarak azalıyor. Kansızlık az oluyor. Fosfor düzeyi az oluyor” ifade etti.
Evde diyalizi hangi hastalar yapabilir?
Hastanın eğitim düzeyinin evde diyaliz yapmasıyla hiçbir ilgisi olmadığını belirten Ok, konuşmasına şöyle devam etti: “ Ne kadar sürede öğrendikleri önemli. Öncelikle hastanın bu işi yapmayı istemesi lazım. Bunun içinde doktorların bunu hastaya anlatması lazım. Evde diyalizde hastanın kendi damarına giriş yapabilmesi lazım. Evde başka biride hastaya yardımcı olabilir. Bizim programımızda evde diyaliz olanların yaşı 13 ila 70 arasında değişiyor.13 yaşında kendi diyaliz yapan hastamızda var, 75 yaşında kendi diyalizini yapan bir bayan hastamızda var. Hastalar genelde damara girmekten korkuyorlar. Diyaliz makinesi da biraz karışık olabilir. Bunlar rahatlıkla aşılabilir. Bir hasta evde diyaliz yapmak isterse 2 ay eğitim alması gerekir. Bu sürede hasta bütün süreçleri öğrenebiliyor. Hastanın eğitimi devam ediyorken evinde elektrik ve su sisteminde birtakım düzenlemeler yapılıyor. Makine su sistemi hastanın evine konuluyor. Evde ilk diyalizler yapılmaya başlıyor ve buna hemşireler refakat ediyor. Hastanın evde yapabileceğinde emin olduktan sonra hasta kendisi devam ediyor. Sorun olursa doktor, hemşire ve teknisyene ulaşılabiliyor.”
Masraflar SGK tarafından ödeniyor
Evde diyaliz olan hastalarda kamu özel fark etmez makineyi, su sitemin elektrik sistemini hepsini merkez kurduğunu bildirdi. Ok, “Hastanı3 aylık kontrolleri yapılıyor. SGK evde olan diyaliz seansına ne kadar ödüyorsa merkezde olana da o kadar ödüyor. Devlet açısından bir şey fark etmiyor. Hasta hiçbir şeklide para ödemiyor. Eve cihazın kurulmasından tutun su ve elektrik sistemi atıkların temizlenmesi hepsi bunlar hangi merkezin hastasıysa onların parasından karşılanıyor. Hastayı tek ilgilendiren maliyet elektrik ve su tüketiminde artış olabilir. Bunun dışındaki saydığımız diğer masraflar SGK tarafından ödeniyor” diye konuştu.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Fresenius Medical Care Türkiye organizasyonuyla ‘Evde Diyaliz Tedavileri Toplantısı’ Erzurum’da gerçekleşti. Diyalizin uygulama biçimleri olan periton diyalizi ve hemodiyalizin yanı sıra Evde Hemodiyaliz tedavisine dair sunum yapan Ege Üniversitesi Öğretim ÜyesiProf. Dr. Ercan Ok, Diyaliz süresi uzadıkça ölüm riskinin yarıya yarıya düştüğünü söyledi. Ok, “Gece evde uzun süreli yapılan diyalizlerin faydası var. Uzun süreli yapılan diyalizlerde kan basıncı kontrolü daha iyi oluyor. Kalp kası kalınlaşması geriliyor. Damar setliği daha az oluyor” diye konuştu.
Evde diyaliz yapmakla merkezde diyaliz yapmanın hastaya ekonomik açıdan hiçbir yükü olmadığını dile getiren Ok, “Hastayı tek ilgilendiren maliyet elektrik ve su tüketiminde artış olabilir. Bunun dışındaki saydığımız diğer masraflar SGK tarafından ödeniyor” şeklinde konuştu.
Evde tedavisi daha ucuz
Ev 2010 yılından beri resmen Ev Hemodiyaliz yaptıklarını dile getiren Ok, “Evde Hemodiyaliz dünyada var olan bir şeydi, ama Türkiye’de yoktu Haftada 3 kere 4 saat merkezde yaptığımız diyalizle hayat kalitesi ne yazık ki oldukça düşük. Hastaların çalışma olasılıkları bakımından evde diyaliz yapan hastaların oranı diğerlerine göre daha yüksek. Kanada ‘ yapılan bir analize göre haftada 3 kere 4 saat hastanede yapılan hemodiyalizin en pahalı tedavi. Periton diyalizle evde yapılan hemodiyaliz tedavisi daha ucuz. Dünya diyaliz hastalarının tansiyon oranının yüksek olduğunu için bu hastalara daha fazla diyaliz yapılması gerek. Hastaların yarısının fosfor oranı da yüksek. Fosfor oranı yükseldikçe ölüm riski de buna paralel artıyor. Bundan dolayı diyalizi haftada 3 kere değil de 6 kere yapabiliriz. Ya da seans sayısını 4’ten 8’e çıkarabiliriz” dedi.
Hastaların ölüm riski daha az
Haftalık diyaliz süresini böbreğin çalışma süresine ne kadar yaklaştırılırsa, hastanın ömrünün ona paralel olarak uzadığına dikkat çekti. Ok,“Kanada’da yapılan bir araştırmada evde gece uyurken diyaliz yapan bir grup hasta ile merkezde haftada 3 kere 4 saat diyaliz yapan hastanın hayatta kalma sürelerini karşılaştırıyorlar. Sonuç olarak merkezde diyaliz olan hastalara oranla evde diyaliz olan hastaların ölüm riski daha az. Diyaliz süresi uzadıkça ölüm riski yarıya düşüyor. Yine Kanada’da yapılan bir çalışmada evde gece uyurken diyaliz yapan hastalar, kadavra vericiden böbrek nakli olan hastalar ve canlı vericiden böbrek nakli olan hastalar inceleniyor. Bu üç grup karşılaştırıldığında canlı vericiden nakil olan hastaların hayat süresinin en uzun olduğunu Kadavradan nakil olanların buna göre biraz düşük olduğu, evde gece uyurken diyaliz yapan hastaların sağ kalımının kadavradan nakil olan hastalara benzer olduğu belirleniyor. Yani evde uzun bir süre diyaliz yapmakla kadavradan böbrek nakli yapan biriyle aynı yaşam süresi elde etmek mümkün oluyor.Gece evde uzun süreli yapılan diyalizlerin faydası var. Uzun süreli yapılan diyalizlerde kan basıncı kontrolü daha iyi oluyor. Kalp kası kalınlaşması geriliyor. Damar setliği daha az oluyor. Uyku sırasında solunum durması bariz olarak azalıyor. Kansızlık az oluyor. Fosfor düzeyi az oluyor” ifade etti.
Evde diyalizi hangi hastalar yapabilir?
Hastanın eğitim düzeyinin evde diyaliz yapmasıyla hiçbir ilgisi olmadığını belirten Ok, konuşmasına şöyle devam etti: “ Ne kadar sürede öğrendikleri önemli. Öncelikle hastanın bu işi yapmayı istemesi lazım. Bunun içinde doktorların bunu hastaya anlatması lazım. Evde diyalizde hastanın kendi damarına giriş yapabilmesi lazım. Evde başka biride hastaya yardımcı olabilir. Bizim programımızda evde diyaliz olanların yaşı 13 ila 70 arasında değişiyor.13 yaşında kendi diyaliz yapan hastamızda var, 75 yaşında kendi diyalizini yapan bir bayan hastamızda var. Hastalar genelde damara girmekten korkuyorlar. Diyaliz makinesi da biraz karışık olabilir. Bunlar rahatlıkla aşılabilir. Bir hasta evde diyaliz yapmak isterse 2 ay eğitim alması gerekir. Bu sürede hasta bütün süreçleri öğrenebiliyor. Hastanın eğitimi devam ediyorken evinde elektrik ve su sisteminde birtakım düzenlemeler yapılıyor. Makine su sistemi hastanın evine konuluyor. Evde ilk diyalizler yapılmaya başlıyor ve buna hemşireler refakat ediyor. Hastanın evde yapabileceğinde emin olduktan sonra hasta kendisi devam ediyor. Sorun olursa doktor, hemşire ve teknisyene ulaşılabiliyor.”
Masraflar SGK tarafından ödeniyor
Evde diyaliz olan hastalarda kamu özel fark etmez makineyi, su sitemin elektrik sistemini hepsini merkez kurduğunu bildirdi. Ok, “Hastanı3 aylık kontrolleri yapılıyor. SGK evde olan diyaliz seansına ne kadar ödüyorsa merkezde olana da o kadar ödüyor. Devlet açısından bir şey fark etmiyor. Hasta hiçbir şeklide para ödemiyor. Eve cihazın kurulmasından tutun su ve elektrik sistemi atıkların temizlenmesi hepsi bunlar hangi merkezin hastasıysa onların parasından karşılanıyor. Hastayı tek ilgilendiren maliyet elektrik ve su tüketiminde artış olabilir. Bunun dışındaki saydığımız diğer masraflar SGK tarafından ödeniyor” diye konuştu.