
Ya Bârî
Varlık Allah’ın kudretinin hayranlık uyandıran tezahürlerdir.
Ey İnsan! Kendine bak ve düşün; Hâlık, Bâri ve Musavvir sıfatlarına sen de muhatapsın. Allahü Teâlâ, sadece sana ilim ve icat hakkı vermiş; düşünürsün ve düşündüğüne hariçte bir suret ve vücut kazandırırsın…
Rabbimizin bir ismi de El-Bârî‘dir. El-Bârî isminin sözlük manası şöyledir: Daha önce olmayan varlığı örneksiz ve mükemmel bir surette yaratıp, ölçülü-biçili ve bir düzen içinde devam ettiren… Allah Teâlâ, eşyayı bir takdiri olarak yaratması itibariyle Hâlık’tır; onları yokluktan varlığa çıkarmasıyla da Bârî’dir.
Hücreden kütleye varıncaya dek, fizik, kimya, biyoloji, tıp vs. bilim dallarının da şehadetiyle, daha önce bir benzeri olmadan ortaya çıkan ve bir kısmını müşahede edebildiğimiz bu varlığın hilkati muhteşemdir; her varlığın fiziki ve sosyal çevresi ve kâinatla olan ilişkisi şaşkınlık ve hayret vericidir. Varlıktaki türler, suretler ve haller Allah’ın kudretinin hayranlık uyandıran tezahürlerdir.
Haşr suresi yirmi dördüncü âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard ve huvel azîzul hakîm./ O Allah ki; hâlık’dır (Yaratan), Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir , Hakîm’dir .”
Rabbimizin, Hâlık, Bâri ve Musavvir isimleri, hücreden çekirdeğe, nutfeden mudğaya; çekirdekten bitkiye ve ağaca; nutfeden insana ve hayvana dönüşen varlığın sırrını bize açık etmektedir. Âlem bu isimlerin tecellisiyle âlem sıfatını kazanmakta ve böylece Yaratıcının varlığını, ilmini, kudretini, takdirini bize tanıtmaktadır.
Allah (cc), öyle bir İlâhtır ki; Hâlık, Bâri ve Musavvir isimlerinin tecellilerini araştıranlar onun aynı türler arasında bile birbirinin tıpkısı iki varlık yaratmadığını göreceklerdir. Her varlık orijinaldir, biriciktir, her varlık sahip olduğu farklılıklarla bir kimlik elde eder. Bu hâl gösteriyor ki her varlık sahip olduğu imtiyazla lütfü ilahiye gark olmuştur.
Ey İnsan! Kendine bak ve düşün; Hâlık, Bâri ve Musavvir sıfatlarına sen de muhatapsın. Allahü Teâlâ, sadece sana ilim ve icat hakkı vermiş; düşünürsün ve düşündüğüne hariçte bir suret ve vücut kazandırırsın. Çoraptan uçağa, otomobilden uyduya varıncaya dek, âlemi dolduran ve senin bir eserin olan şu teknoloji ve sair eşya, Hâlık, Bâri ve Musavvir sıfatları sende olmasa, nasıl mümkün olacaktı? Sendeki hâlık, Bâri ve Musavvir sıfatları gör ki şu âlemde ne acayiplikler meydana getirdi. Madem El-Bari’den esintiler taşıyorsun, öyle ise, her işini güzelce ve faydalı bir şekilde yap. Dikkat buyur: Diğer mübarek isimlerinin yanı sıra, El-Hâlık, El-Bâri ve El-Musavvir isimleri nasıl ilm-i ilâhîyi âlem olarak zuhura getirdi ve âlem nasıl sadece hayırsa, işte senin çapında esintilerini taşıdığın bu mübarek isimlerle sen de bugünkü medeniyete vücut verdin. Fakat hey hat, ‘eyne’s serâ mine’s süreyyâ/ yer nerede, süreyya yıldızı nerede!’ Şu kadarını anla ki Rabbim gül yarattı sen atom bombası icat ettin. Mümin olmak, Rabbe ait olmak demektir; müminler gül cinsindendir, senden zuhur edecek haller gül karakterine sahip olmalıdır; diken senin işin değil!
Kişi her gün yedi yüz kez el-Bârî ismini zikretse, Rıdvan cenneti onun gözüne hoş bir bahçe olarak gözükür.
El-BârÎ: Her kim temiz olarak yüz kez okur ve yetmiş bir de ilave ederse kabre vardığında onun canı yalnız olmaz; Hakk ona bir ark adaş verir, orada korku ve keder içinde kalmaz.