
Ey İnsan! Gerçek akıl sahibi Kuran’ı işitip işittiğiyle amel eden kimsedir. İşitip amel eden Kuran insanı, yeryüzünün Halife’sidir.
Rabbimizin es Semî ismine, işitmek ve işittiğinin gereğini yerine getirmek anlamı verilmiştir. Kuran’da kırk beş kez zikredilmiştir:
“…Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz işiten ve bilensin.” (Bakara 127);
“…Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz duayı hakkıyla işitensin.” (Ali Imran 37);
“…Allah da buyurdu ki: Korkmayın, çünkü Ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.” (Taha 45-46);
“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmalarınızı işitir. Çünkü Allah işiten ve bilendir.” (Mücadele 1);
“… şüphesiz Allah işitendir ve yakındır.” (Sebe 50);
“…Muhakkak ki Allah, hakkıyla gören, hakkıyla işitendir.” (Hac 61);
“Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncü mutlaka O’dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncı mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Mücadele 7)
Allah, hidayete erelim diye bize Kuran indirmiştir. Kuranla değil de nefsimize uyarak yaşarsak hayvan mertebesine inmiş oluruz. Bir adam bir ineğin yanında yirmi dört saat ‘namaz kıl’ ayetini okusu o inek o çağrıyı işitip anlamayacaktır. İşte bazı insanların Kuran’a yaklaşımı da bu şekildedir. Kuran’a değer vermeyip onun hidayet çağrısına kulak asmayanlar nefisleriyle baş başa kalırlar.
Allah’ın kelamı olan Kuran’ı okuyup yahut dinleyip gereğini yapmamız gerekir ki dualarımız kabul edilsin. Kuran’ı işittiği halde ‘işitmemiş gibi’ yapanlar, adam yerine konulup değer verilmesini nasıl beklerler? Adam; Allah’ı işitip iman ve itaat edene denir. İşte o zaman kişinin “Ya Rab! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al” diye dua etmesi yakışık alır. İşittiği halde lakayt davranan, günahtan vaz geçmeyen, kulluk görevlerini yapmayan birinin duasına icabet edilmeyecektir.
Bugün Kuran çokça okunuyor; radyolarda, TV’lerde gün boyu Kuran okunan kanallar bile mevut. Ancak bu okumalar İslam toplumunun ıslahında bir rol üstlenebiliyor mu? Kuran okuması Müslümanların hayatını değiştirmiyorsa, işitilen ancak itaat edilmeyen bir dinin mensubu olmaktan ne elde edilebilir? En fecisi de işitildiği halde Kuran’a itaat edilmeden yaşanılmasının kişileri huzursuz etmemesidir. Düşünmeli ki, Kuran’a itaatsizlik sadece kâfirleri huzursuz etmez!
Ey İnsan! Gerçek akıl sahibi Kuran’ı işitip işittiğiyle amel eden kimsedir. İşitip amel eden Kuran insanı, yeryüzünün Halife’sidir. Söz ve eylemleriyle Allah’a ve Resulüne muhalefet eden kimseler ise artık Allah’ın yeryüzündeki ‘Halifeleri’ değildir.
Perşembe günleri namazları müteakip es-Semį ismiyle beş yüz kez zikir ve dua edildiğinde kişinin hasret ve gamının gideceği ve muradına erebileceği ifade edilmiştir.
Rabbimizin es Semî ismine, işitmek ve işittiğinin gereğini yerine getirmek anlamı verilmiştir. Kuran’da kırk beş kez zikredilmiştir:
“…Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz işiten ve bilensin.” (Bakara 127);
“…Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz duayı hakkıyla işitensin.” (Ali Imran 37);
“…Allah da buyurdu ki: Korkmayın, çünkü Ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.” (Taha 45-46);
“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmalarınızı işitir. Çünkü Allah işiten ve bilendir.” (Mücadele 1);
“… şüphesiz Allah işitendir ve yakındır.” (Sebe 50);
“…Muhakkak ki Allah, hakkıyla gören, hakkıyla işitendir.” (Hac 61);
“Göklerde ve yerde olanları Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncü mutlaka O’dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncı mutlaka O’dur. Bunlardan az veya çok olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (Mücadele 7)
Allah, hidayete erelim diye bize Kuran indirmiştir. Kuranla değil de nefsimize uyarak yaşarsak hayvan mertebesine inmiş oluruz. Bir adam bir ineğin yanında yirmi dört saat ‘namaz kıl’ ayetini okusu o inek o çağrıyı işitip anlamayacaktır. İşte bazı insanların Kuran’a yaklaşımı da bu şekildedir. Kuran’a değer vermeyip onun hidayet çağrısına kulak asmayanlar nefisleriyle baş başa kalırlar.
Allah’ın kelamı olan Kuran’ı okuyup yahut dinleyip gereğini yapmamız gerekir ki dualarımız kabul edilsin. Kuran’ı işittiği halde ‘işitmemiş gibi’ yapanlar, adam yerine konulup değer verilmesini nasıl beklerler? Adam; Allah’ı işitip iman ve itaat edene denir. İşte o zaman kişinin “Ya Rab! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al” diye dua etmesi yakışık alır. İşittiği halde lakayt davranan, günahtan vaz geçmeyen, kulluk görevlerini yapmayan birinin duasına icabet edilmeyecektir.
Bugün Kuran çokça okunuyor; radyolarda, TV’lerde gün boyu Kuran okunan kanallar bile mevut. Ancak bu okumalar İslam toplumunun ıslahında bir rol üstlenebiliyor mu? Kuran okuması Müslümanların hayatını değiştirmiyorsa, işitilen ancak itaat edilmeyen bir dinin mensubu olmaktan ne elde edilebilir? En fecisi de işitildiği halde Kuran’a itaat edilmeden yaşanılmasının kişileri huzursuz etmemesidir. Düşünmeli ki, Kuran’a itaatsizlik sadece kâfirleri huzursuz etmez!
Ey İnsan! Gerçek akıl sahibi Kuran’ı işitip işittiğiyle amel eden kimsedir. İşitip amel eden Kuran insanı, yeryüzünün Halife’sidir. Söz ve eylemleriyle Allah’a ve Resulüne muhalefet eden kimseler ise artık Allah’ın yeryüzündeki ‘Halifeleri’ değildir.
Perşembe günleri namazları müteakip es-Semį ismiyle beş yüz kez zikir ve dua edildiğinde kişinin hasret ve gamının gideceği ve muradına erebileceği ifade edilmiştir.