
Bu kâinatta karşılıksız yiyip içiyor, gezip tozuyorsun!
Bedeni yaratan bedene ruh ve akıl vermiştir, bedene göz takan göze ışık, bedene kulak takan kulağa ses, bedene mide takan mideye gıda yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Çünkü O, El-Vehhâb’tır.
Allahü Teâlâ’nın Esmâ-i Hüsna’sından biri de El-Vehhâb’tır. Manası; ihsanı, bağışlaması çok olan, demektir. Rabbimizin bir mahlûku yoktur ki, baştan sona nimetlere gark olmuş olmasın. Hatta şöyle diyebiliriz: Tüm varlık, Rabbimizin, karşılıksız verdiği nimet deryasına, hücrelerinden kütlelerine dek, batmıştır. Bedeni yaratan bedene ruh ve akıl vermiştir, bedene göz takan göze ışık, bedene kulak takan kulağa ses, bedene mide takan mideye gıda yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Çünkü O, El-Vehhâb’tır.
İnsan bedenine göz takan göze ışık, kulak veren kulağa ses, mide veren mideye gıda vs. yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Göz ışık için güneşe abone olmaya mecbur olsaydı acaba halimiz nice olurdu! Ruhumuz, bedenimiz, aklımız… Hangisine bir para ödedik de aldık? Peki, ruhumuza, bedenimize, aklımıza gerçekten bir bedel olabilir miydi? Bilim, teknik bu derece gelişti; eğer imkân olsaydı, yaşlanan insanlar, piyasadan yeni bedenler alabilseydi; mesela gözlüksüz yeni bir çift göz, saç dolu kafa, pırıl pırıl dişler, atletik bir vücut… Sonra yeni hatıralar için yeni bir ruh da satın alınabilseydi! Evet, iyi olurdu; fakat biliyoruz ki, bunun imkânı yok. Bedenleri, ruhları yaratan ve bedavadan bir kâinatla birlikte canlılara veren ancak Rabb-i Kerimimizdir. Onun hazinesinin, Onun ilminin, Onun kudretinin, Onun şefkat ve merhametinin bir eseri olarak hayat memat sahibiyiz.
Allahü Teâlâ; bizim kim olduğumuzu, bu dünyada ne için bulunduğumuzu, niçin yaşadığımızı ve niçin öldüğümüzü, öldükten sonra bize ne olacağı gibi surlarımıza da, peygamberler ve kitaplar göndererek, cevaplar vermiştir ki bu da El-Vehhâb’ın, bize bir kılavuzluğu, bir yol göstermesidir; yoksa biz hidayet yolunu nasıl bulabilirdik! Varoluşumuzla ilgili bütün sorular ve cevapları Aziz ve Vehhâb olan Rabbimizin tükenmez hazinelerinden, maddî ve manevî olarak, bize ücretsiz verilmektedir.
İyi düşünürsek görürüz ki, ‘benim’ dediğimiz hiçbir şeyimiz yoktur; hepsi El-Vehhâb olan Allah’a aittir. Biz baştan sona ihtiyaç, O Yüce Zât ise ihtiyacımızı giderendir. O halde, varlığımız ve varlığımızın dayandığı nimetlerin sahibi El-Vehhâb’a kulluk bizim biricik görevimizdir. İhsanlarına karşı bizden istenen emir ve yasaklarına uymak, ömrümüzü bu minval üzere tamamlayıp ahret hayatına intikal etmektir. Bunu başardığımızda Rabbimizin ihsanlarına karşı şükrümüzü de ödeyebilmiş oluruz.
Ey insan! Daha önce yoktun, var oldun; işte bu, Vehhâb isminin sendeki aşikâr bir tecellisidir. Madem baştan sona El-Vehhâb boyasıyla boyanmışsın, o boya ile neşv ü nema bulmuşsun, o halde Rabin nasıl sana karşılıksız veriyorsa, sen de insanlara karşılıksız olarak, maddi ve manevi yardımda bulun. Gerçekten sana ait bir şeyin olmadığını anla; sahip olduğun imkânları Rabbin bir ikramı bil ve o imkânlarla da yine Rabbin rızasını kazanmaya bak.
El-Vehhab: Bi ismi yedi kez kim okursa gönlü ve canı gani olur, her taraftan Hakk ona mal verir.
Eğer işrak namazında yedi kez Vehhab dersen Hak maksudunu hasıl eder ve seni muhtaçlıktan korur.
Bedeni yaratan bedene ruh ve akıl vermiştir, bedene göz takan göze ışık, bedene kulak takan kulağa ses, bedene mide takan mideye gıda yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Çünkü O, El-Vehhâb’tır.
Allahü Teâlâ’nın Esmâ-i Hüsna’sından biri de El-Vehhâb’tır. Manası; ihsanı, bağışlaması çok olan, demektir. Rabbimizin bir mahlûku yoktur ki, baştan sona nimetlere gark olmuş olmasın. Hatta şöyle diyebiliriz: Tüm varlık, Rabbimizin, karşılıksız verdiği nimet deryasına, hücrelerinden kütlelerine dek, batmıştır. Bedeni yaratan bedene ruh ve akıl vermiştir, bedene göz takan göze ışık, bedene kulak takan kulağa ses, bedene mide takan mideye gıda yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Çünkü O, El-Vehhâb’tır.
İnsan bedenine göz takan göze ışık, kulak veren kulağa ses, mide veren mideye gıda vs. yaratmıştır. Parayı icat eden insandır; Allah’ın bütün nimetleri ücretsizdir. Göz ışık için güneşe abone olmaya mecbur olsaydı acaba halimiz nice olurdu! Ruhumuz, bedenimiz, aklımız… Hangisine bir para ödedik de aldık? Peki, ruhumuza, bedenimize, aklımıza gerçekten bir bedel olabilir miydi? Bilim, teknik bu derece gelişti; eğer imkân olsaydı, yaşlanan insanlar, piyasadan yeni bedenler alabilseydi; mesela gözlüksüz yeni bir çift göz, saç dolu kafa, pırıl pırıl dişler, atletik bir vücut… Sonra yeni hatıralar için yeni bir ruh da satın alınabilseydi! Evet, iyi olurdu; fakat biliyoruz ki, bunun imkânı yok. Bedenleri, ruhları yaratan ve bedavadan bir kâinatla birlikte canlılara veren ancak Rabb-i Kerimimizdir. Onun hazinesinin, Onun ilminin, Onun kudretinin, Onun şefkat ve merhametinin bir eseri olarak hayat memat sahibiyiz.
Allahü Teâlâ; bizim kim olduğumuzu, bu dünyada ne için bulunduğumuzu, niçin yaşadığımızı ve niçin öldüğümüzü, öldükten sonra bize ne olacağı gibi surlarımıza da, peygamberler ve kitaplar göndererek, cevaplar vermiştir ki bu da El-Vehhâb’ın, bize bir kılavuzluğu, bir yol göstermesidir; yoksa biz hidayet yolunu nasıl bulabilirdik! Varoluşumuzla ilgili bütün sorular ve cevapları Aziz ve Vehhâb olan Rabbimizin tükenmez hazinelerinden, maddî ve manevî olarak, bize ücretsiz verilmektedir.
İyi düşünürsek görürüz ki, ‘benim’ dediğimiz hiçbir şeyimiz yoktur; hepsi El-Vehhâb olan Allah’a aittir. Biz baştan sona ihtiyaç, O Yüce Zât ise ihtiyacımızı giderendir. O halde, varlığımız ve varlığımızın dayandığı nimetlerin sahibi El-Vehhâb’a kulluk bizim biricik görevimizdir. İhsanlarına karşı bizden istenen emir ve yasaklarına uymak, ömrümüzü bu minval üzere tamamlayıp ahret hayatına intikal etmektir. Bunu başardığımızda Rabbimizin ihsanlarına karşı şükrümüzü de ödeyebilmiş oluruz.
Ey insan! Daha önce yoktun, var oldun; işte bu, Vehhâb isminin sendeki aşikâr bir tecellisidir. Madem baştan sona El-Vehhâb boyasıyla boyanmışsın, o boya ile neşv ü nema bulmuşsun, o halde Rabin nasıl sana karşılıksız veriyorsa, sen de insanlara karşılıksız olarak, maddi ve manevi yardımda bulun. Gerçekten sana ait bir şeyin olmadığını anla; sahip olduğun imkânları Rabbin bir ikramı bil ve o imkânlarla da yine Rabbin rızasını kazanmaya bak.
El-Vehhab: Bi ismi yedi kez kim okursa gönlü ve canı gani olur, her taraftan Hakk ona mal verir.
Eğer işrak namazında yedi kez Vehhab dersen Hak maksudunu hasıl eder ve seni muhtaçlıktan korur.