
Hani pişmanlıklar için “ahhh” veya “keşke” diye başlarız söze, dünden gelen yanlışımız ise yangın uçağı projelerimiz. Neden Türkiye’nin yangın söndürme uçağı yok diye sorarken bazı şeyleri bilmek ve üzerine fikir yürütmek gerekiyor.
Aybüke Can ile devam edelim;
TAİ, Kanadalıların tadil ettiği ve Güney Fransa’da yangın söndürmede kullanılan benzer uçağı getirterek, Akıncı (Mürted) Üssü’nde gösteri düzenledi. Hükümet yetkililerinin de izlediği bu gösteri sonrası olumluluk raporu düzenlenerek gerekli makamlara iletildi.
Hükümette ilgi var, destek yok
O dönem iktidarda Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Türkiye Partisi (DTP) koalisyonunun oluşturduğu 55. hükümet vardı.
Orman Bakanı olan Anavatan Partili Ersin Taranoğlu göreve gelir gelmez bir Kanada firmasıyla anlaşma yaparak, üç aylık bir süre için dünyada sadece yangın söndürmek için kullanılan tek uçak diye bilinen CL-215 tipi iki adet uçak kiraladı. Halen THK elinde bulunup kullanılmadığı için âtıl duruma düşen uçak modeliydi bu. Yangın riskinin büyük olduğu Temmuz-Eylül ayları arasında daha etkin mücadele için kiralanan uçaklar, Antalya Düzlerçamı Mevkii’nde çıkan yangında arızalı olduğu için kullanılamadı.
Bunun üzerine gözler TUSAŞ’ın projesine çevrildi. TUSAŞ’ın Taranoğlu’na sunduğu raporda, Deniz Kuvvetleri envanterinde bulunan ve motorlarındaki bazı eksiklikler nedeniyle 1993’te uçuşları durdurulan 15 adet S-2E tipi deniz karakol uçağının ufak değişiklerle 4,3 ton kapasiteli itfaiye uçaklarına dönüştürülebileceği yazıyordu. Revizyon için 2,5-3 milyon dolar gerekeceği, oysa üç aylığına kiralanan uçaklara 2 milyon 775 bin dolar ödendiğine dikkat çekildi. Hesap ortadaydı, ancak Orman Bakanlığı projeye destek vermedi.
Orman Genel Müdürlüğü’nün dışarıdan uçak kiralama tercihinden vazgeçmemesi nedeni ile proje rafa kaldırıldı. TUSAŞ pes etmiyor ama… Gerçekleşmeyen bu projenin amacı orman yangın söndürmede dışa bağımlılığın kaldırılmasıydı.
Yılın 12 ayı kullanıma hazır olacak yangın söndürme uçaklarımız olacaktı. Uçaklar İstanbul, İzmir ve Antalya’daki üç filo merkezinde konuşlanacaktı. Bu uçakların en önemli özelliklerinden olan, su ile birlikte yangın geciktirici olarak sulandırılmış kimyasal gübre kullanılabilmesi nedeniyle yeni bitki örtüsü oluşumuna da katkı sağlanacaktı. TUSAŞ, Orman Bakanlığı talip olmasa da başta TEMA olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarından finansman desteği ile 1 adet prototip uçağı yaptı.
“TEMA” ismi verilen bu uçak o dönem Antalya ve TÜPRAŞ yangınlarında başarı ile kullanıldı. Buna rağmen Orman Bakanlığı projeye ilgi göstermedi. Kaynak bulunamadığından proje iptal edildi. Küllenen projeye 2001 yılında ABD talip oldu.
O döneme kadar yüzüne bakılmayan uçaklar kıymete bindi. 7 uçakla bir yangın söndürme filosu oluşturulması için Başbakanlığa başvuruldu. Artık hükümette Bülent Ecevit başbakanlığında DSP, ANAP ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) koalisyonu vardı.
Uçaklar hurda olarak satıldı Geliştirilen tek prototip 2003’de Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ABD’ne satıldı.
Aybüke Can ile devam edelim;
TAİ, Kanadalıların tadil ettiği ve Güney Fransa’da yangın söndürmede kullanılan benzer uçağı getirterek, Akıncı (Mürted) Üssü’nde gösteri düzenledi. Hükümet yetkililerinin de izlediği bu gösteri sonrası olumluluk raporu düzenlenerek gerekli makamlara iletildi.
Hükümette ilgi var, destek yok
O dönem iktidarda Mesut Yılmaz’ın başbakanlığında Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Türkiye Partisi (DTP) koalisyonunun oluşturduğu 55. hükümet vardı.
Orman Bakanı olan Anavatan Partili Ersin Taranoğlu göreve gelir gelmez bir Kanada firmasıyla anlaşma yaparak, üç aylık bir süre için dünyada sadece yangın söndürmek için kullanılan tek uçak diye bilinen CL-215 tipi iki adet uçak kiraladı. Halen THK elinde bulunup kullanılmadığı için âtıl duruma düşen uçak modeliydi bu. Yangın riskinin büyük olduğu Temmuz-Eylül ayları arasında daha etkin mücadele için kiralanan uçaklar, Antalya Düzlerçamı Mevkii’nde çıkan yangında arızalı olduğu için kullanılamadı.
Bunun üzerine gözler TUSAŞ’ın projesine çevrildi. TUSAŞ’ın Taranoğlu’na sunduğu raporda, Deniz Kuvvetleri envanterinde bulunan ve motorlarındaki bazı eksiklikler nedeniyle 1993’te uçuşları durdurulan 15 adet S-2E tipi deniz karakol uçağının ufak değişiklerle 4,3 ton kapasiteli itfaiye uçaklarına dönüştürülebileceği yazıyordu. Revizyon için 2,5-3 milyon dolar gerekeceği, oysa üç aylığına kiralanan uçaklara 2 milyon 775 bin dolar ödendiğine dikkat çekildi. Hesap ortadaydı, ancak Orman Bakanlığı projeye destek vermedi.
Orman Genel Müdürlüğü’nün dışarıdan uçak kiralama tercihinden vazgeçmemesi nedeni ile proje rafa kaldırıldı. TUSAŞ pes etmiyor ama… Gerçekleşmeyen bu projenin amacı orman yangın söndürmede dışa bağımlılığın kaldırılmasıydı.
Yılın 12 ayı kullanıma hazır olacak yangın söndürme uçaklarımız olacaktı. Uçaklar İstanbul, İzmir ve Antalya’daki üç filo merkezinde konuşlanacaktı. Bu uçakların en önemli özelliklerinden olan, su ile birlikte yangın geciktirici olarak sulandırılmış kimyasal gübre kullanılabilmesi nedeniyle yeni bitki örtüsü oluşumuna da katkı sağlanacaktı. TUSAŞ, Orman Bakanlığı talip olmasa da başta TEMA olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarından finansman desteği ile 1 adet prototip uçağı yaptı.
“TEMA” ismi verilen bu uçak o dönem Antalya ve TÜPRAŞ yangınlarında başarı ile kullanıldı. Buna rağmen Orman Bakanlığı projeye ilgi göstermedi. Kaynak bulunamadığından proje iptal edildi. Küllenen projeye 2001 yılında ABD talip oldu.
O döneme kadar yüzüne bakılmayan uçaklar kıymete bindi. 7 uçakla bir yangın söndürme filosu oluşturulması için Başbakanlığa başvuruldu. Artık hükümette Bülent Ecevit başbakanlığında DSP, ANAP ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) koalisyonu vardı.
Uçaklar hurda olarak satıldı Geliştirilen tek prototip 2003’de Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ABD’ne satıldı.