
İklim değişikliği ve artan olumsuz etkileri Erzurum’da düzenlenen ‘Türkiye’nin Zirvesi’nde İklim Değişikliği Çalıştayı’nda konuşuldu. Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği çalıştayda yanlış arazi kullanımı gündeme geldi.
MANOLYA BULUT-PUSULA
İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadele etmek için Erzurum Büyükşehir Belediyesi de harekete geçti. İklim Değişikliği Eylem Planı ve Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlamak için düğmeye basan Erzurum Büyükşehir Belediyesi, ‘Türkiye’nin Zirvesi’nde İklim Değişikliği Çalıştayı’ düzenlendi.
Çalıştayda konuşan Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Murat Altundağ, yanlış arazi kullanımının etkilerini gündeme getirdi. Altundağ, “İklim değişikliği sadece sıcaklıkların artışı demek değildir. Bu kapsamda çözüm önerilerinin en önemli unsuru olan yanlış arazi kullanımının önlenmesi teması ile konuşmamı yapacağım. İklim değişikliğine neden olan etmenler durdurulsa da atmosfer içinde bulunan sera gazı konsantrasyonunun ve bozulan iklimin eski haline dönmesi mümkün olmayacaktır. Hatta gelecekte yaşanan iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri artarak devam etmektedir. Bu nedenle şehirlerin bina alt yapı, ekonomi, sosyal sistemler, eko sistemler bununla ilgili iklim değişikliğine karşı dirençlerini artırması gerekmektedir. Şehirlerin iklim değişikliklerine karşı dirençlerini artırması doğrultusunda değişen iklim koşullarının yarattığı tehdit ve fırsatların her biri için şehir için doğru tanımlanması bu kapsamdadır. Şehri risk teşkil edecek bazı durum analizleri ortaya koyuldu. Sera gazı emisyonları, kentsel arazi kullanımları, doğal sistemler, ekoloji ve iklim, yaşam kalitesi ve sağlık, su kaynakları tüketimi, bina alt yapı sistemleri, tarım ve sanayi karşımıza çıkmaktadır” dedi.

Yanlış arazi kullanımının doğal yaşamın tahribatı, doğal kaynakların kaybı, iklim değişikliği ve doğal afetlere neden olduğunu kaydeden Altundağ, “Arazi yönetim ve doğru arazi kullanımı kapsamında karbon emisyonuyla olan ilişkisine de değinmek isterim. Nüfus artışı ile insan faaliyetleri artıyor, bu da arazi faaliyetini gerektiriyor. Arazi ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan arazi kullanımı ise doğal kaynakların tahribatı, yoğun yapılaşmanın da artmasına neden oluyor. Yanlış arazi kullanımı kapsamında da enerji verimliliği, iklim değişikliği bunlarla ilgili sonuçlar çıkarıyor. Artan sera gazı salınımı, arazi örtüsünün değişikliği, iklim değişikliği, gıda bozulması, bitki ve hayvanların yok olması, çeşitliliğin azalması da karşımıza çıkıyor. Yanlış arazi kullanımıyla ilgili de doğal yaşamın tahribatı, doğal kaynakların kaybı, iklim değişikliği, doğal afetler, gıda bozulması gibi unsurlar da karşımıza çıkıyor. Yeni bir arazi kullanımı anlayışı ve paradigmasına ihtiyaç vardır. Bir ülkenin arazi yönetiminin kurulabilmesi, sürdürülebilmesi, başarılı şekilde işletilebilmesi arazi yönetim paradigması ile olur. Bununla birlikte doğru arazi kullanımı kapsamında kazanımlarımız yaşanılabilir ve sürdürülebilir çevre, yüksek yaşam standardı, doğru ekonomik kalkınma olarak bertaraf edilebilir” diye konuştu.
Kaçınılmaz son
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ise, son 200 yılda, insanın doğayla barışıklığının sona erdiğini belirterek, tek taraflı, misâk tanımayan, sınır gözetmeyen, gözü dönmüş, yıkıcı bir savaşın geldiğini ifade etti. Sekmen, şunları kaydetti: “ İnsanın milyonlarca yıl süren organik doğa anlayışı; yerini mekanik, insan eliyle üretilmiş, bencil bir doğa düşüncesine terk etti. Geldiğimiz nokta ve geleceğimiz tahmin edilen noktanın kaçınılmaz bir son olduğu ortada. Bu kadar hızla devam edersek sonumuzun beklenenden çok daha yakın olduğunu artık biliyor ve sanırım bugün tüm dünya buna yürekten inanıyor. Ne idi bu felakete sebebiyet veren. Kısaca Karbondioksit diyebilir miyiz? Ya da biraz daha genişletecek olursak insani faaliyetlerden kaynaklı sera gazları diyebilir miyiz? Bir örtü gibi atmosferi sarmaya devam ediyor ve biz sanki çok üşüyormuşuz gibi sürekli atmosferdeki battaniyemizi kalınlaştırıyoruz. Yani ne kadar kalınlaştırırsak o kadar çabuk yok olacağımızı unutuyoruz.”

Eylem planı hazırlanıyor
Belediye çalışmaları kapsamında atılacak adımlara hız verdiklerini belirten Sekmen, “Hem Belediyem adına hem de ülkem adına büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim ki, atmamız gereken adımları biliyor ve bu adımları kararlılıkla atacağımızdan emin olunmasını istiyorum. Biz “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” çalışmalarımıza hız verdik. Önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı tamamlayacağız. Yine Belediye olarak, AB Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne imza atma kararlılığımızı bu Taraflar Konferansı’ndan sonra Belediye Meclisimizde karara bağlayıp taraf olacağız. Yaşadığımız coğrafya için iklim tehlikelerine karşı mücadelede kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Ankara Üniversitesi Kimya Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ali Sınağ, sunumunu gerçekleştirdi. Çalıştay paydaşların katılımı ile devam etti.
MANOLYA BULUT-PUSULA
İklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle mücadele etmek için Erzurum Büyükşehir Belediyesi de harekete geçti. İklim Değişikliği Eylem Planı ve Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlamak için düğmeye basan Erzurum Büyükşehir Belediyesi, ‘Türkiye’nin Zirvesi’nde İklim Değişikliği Çalıştayı’ düzenlendi.
Çalıştayda konuşan Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Murat Altundağ, yanlış arazi kullanımının etkilerini gündeme getirdi. Altundağ, “İklim değişikliği sadece sıcaklıkların artışı demek değildir. Bu kapsamda çözüm önerilerinin en önemli unsuru olan yanlış arazi kullanımının önlenmesi teması ile konuşmamı yapacağım. İklim değişikliğine neden olan etmenler durdurulsa da atmosfer içinde bulunan sera gazı konsantrasyonunun ve bozulan iklimin eski haline dönmesi mümkün olmayacaktır. Hatta gelecekte yaşanan iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri artarak devam etmektedir. Bu nedenle şehirlerin bina alt yapı, ekonomi, sosyal sistemler, eko sistemler bununla ilgili iklim değişikliğine karşı dirençlerini artırması gerekmektedir. Şehirlerin iklim değişikliklerine karşı dirençlerini artırması doğrultusunda değişen iklim koşullarının yarattığı tehdit ve fırsatların her biri için şehir için doğru tanımlanması bu kapsamdadır. Şehri risk teşkil edecek bazı durum analizleri ortaya koyuldu. Sera gazı emisyonları, kentsel arazi kullanımları, doğal sistemler, ekoloji ve iklim, yaşam kalitesi ve sağlık, su kaynakları tüketimi, bina alt yapı sistemleri, tarım ve sanayi karşımıza çıkmaktadır” dedi.

Yanlış arazi kullanımının doğal yaşamın tahribatı, doğal kaynakların kaybı, iklim değişikliği ve doğal afetlere neden olduğunu kaydeden Altundağ, “Arazi yönetim ve doğru arazi kullanımı kapsamında karbon emisyonuyla olan ilişkisine de değinmek isterim. Nüfus artışı ile insan faaliyetleri artıyor, bu da arazi faaliyetini gerektiriyor. Arazi ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan arazi kullanımı ise doğal kaynakların tahribatı, yoğun yapılaşmanın da artmasına neden oluyor. Yanlış arazi kullanımı kapsamında da enerji verimliliği, iklim değişikliği bunlarla ilgili sonuçlar çıkarıyor. Artan sera gazı salınımı, arazi örtüsünün değişikliği, iklim değişikliği, gıda bozulması, bitki ve hayvanların yok olması, çeşitliliğin azalması da karşımıza çıkıyor. Yanlış arazi kullanımıyla ilgili de doğal yaşamın tahribatı, doğal kaynakların kaybı, iklim değişikliği, doğal afetler, gıda bozulması gibi unsurlar da karşımıza çıkıyor. Yeni bir arazi kullanımı anlayışı ve paradigmasına ihtiyaç vardır. Bir ülkenin arazi yönetiminin kurulabilmesi, sürdürülebilmesi, başarılı şekilde işletilebilmesi arazi yönetim paradigması ile olur. Bununla birlikte doğru arazi kullanımı kapsamında kazanımlarımız yaşanılabilir ve sürdürülebilir çevre, yüksek yaşam standardı, doğru ekonomik kalkınma olarak bertaraf edilebilir” diye konuştu.
Kaçınılmaz son
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ise, son 200 yılda, insanın doğayla barışıklığının sona erdiğini belirterek, tek taraflı, misâk tanımayan, sınır gözetmeyen, gözü dönmüş, yıkıcı bir savaşın geldiğini ifade etti. Sekmen, şunları kaydetti: “ İnsanın milyonlarca yıl süren organik doğa anlayışı; yerini mekanik, insan eliyle üretilmiş, bencil bir doğa düşüncesine terk etti. Geldiğimiz nokta ve geleceğimiz tahmin edilen noktanın kaçınılmaz bir son olduğu ortada. Bu kadar hızla devam edersek sonumuzun beklenenden çok daha yakın olduğunu artık biliyor ve sanırım bugün tüm dünya buna yürekten inanıyor. Ne idi bu felakete sebebiyet veren. Kısaca Karbondioksit diyebilir miyiz? Ya da biraz daha genişletecek olursak insani faaliyetlerden kaynaklı sera gazları diyebilir miyiz? Bir örtü gibi atmosferi sarmaya devam ediyor ve biz sanki çok üşüyormuşuz gibi sürekli atmosferdeki battaniyemizi kalınlaştırıyoruz. Yani ne kadar kalınlaştırırsak o kadar çabuk yok olacağımızı unutuyoruz.”

Eylem planı hazırlanıyor
Belediye çalışmaları kapsamında atılacak adımlara hız verdiklerini belirten Sekmen, “Hem Belediyem adına hem de ülkem adına büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim ki, atmamız gereken adımları biliyor ve bu adımları kararlılıkla atacağımızdan emin olunmasını istiyorum. Biz “Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı” çalışmalarımıza hız verdik. Önümüzdeki süreçte çalışmalarımızı tamamlayacağız. Yine Belediye olarak, AB Belediye Başkanları Sözleşmesi’ne imza atma kararlılığımızı bu Taraflar Konferansı’ndan sonra Belediye Meclisimizde karara bağlayıp taraf olacağız. Yaşadığımız coğrafya için iklim tehlikelerine karşı mücadelede kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Ankara Üniversitesi Kimya Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ali Sınağ, sunumunu gerçekleştirdi. Çalıştay paydaşların katılımı ile devam etti.