
Herkes zaten aynı şeyden bahsederken yinelemeye gerek var mı bilmiyorum ama ‘hayatın istisnasız her alanında radikal değişimler yaşanıyor’.
Diyeceksiniz ki ‘Kendimizi bildik bileli hep böyleydi’.
Doğru; ama bu kez hayatlarımız, şimdiye kadar hiç tanık olmadığımız bir ivmeyle değişiyor. Deyim yerindeyse ‘ışık hızıyla’…
Köylü-kentli, eğitimli-eğitimsiz de fark etmiyor bu defa.
Biz de bu topyekûn değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Sağlıktan ekonomiye, güvenlikten teknolojiye, tarımdan turizme, her konuda…
Eğitimle ilgili formlar, yaklaşımlar, kurallar ve uygulamalar da elbette bu değişen şeyler arasında. Hatta belki değişimin ve reformun en ciddi ataklarını eğitim alanında yaşıyoruz:
Okul kavramı, yüzyılın başlarında -henüz küresel salgın kavramı hayatlarımıza girmemişken- OECD-2001 raporunda öngörüldüğü biçimde ‘okul merkezinden çıkmış’ bir forma doğru evriliyor:
Okulsuz eğitim !..
★★
İnternet üzerinden hizmetiçi eğitimler, k12 bütünlüğünde çevrimiçi dersler, özellikle üniversitelerde tercih edilen online sınavlar, TV kursları, YouTube’daki mobil dersaneler, EBA, Teams, Zoom derken, dünyadaki toplam ağırlığı sadece birkaç gram olan bir virüsün neredeyse bir yıl içinde tümden dijitalleştirdiği bir dünya ile karşıyayız.
Ve tabii ‘Bu nasıl eğitim?’ diye sorguladığımız tuhaf bir düzenle…
Bu, neresinden bakarsanız bakın dünyanın %99’u için sürpriz bir durum. Kalan %1 içinse bu durum bazen komplo teorilerinde geçen bazen fütürist politika metinlerinde dile getirilen bazen de kehanet diyebileceğimiz anlatılarda dışa vurulan öngörülerdi ve yani en çok %1’imiz için aslında sürpriz değil.
★★
Peki eğitimde en radikal yenilik ne?
Ve bu bizi nereye sürüklüyor?
Bu iki soruya verilebilecek farklı farklı yanıtlar var. Görece öne çekilen ya da arkaya itilen durumlar, olgular, uygulamalar, yazılımlar, öneriler…
‘En radikal yenilik’, değerlendiren kişinin bakış açısına göre değişir tabii; fakat bir gazeteci ve aynı zamanda bir eğitimci olarak ben en çarpıcı yeniliğin şimdi değişen ya da şimdiden sonra değişmek zorunda kalacak olan ‘okul tanımıyla’ ilgili olduğunu düşünüyorum.
Tıpkı az önce sözünü ettiğim OECD raporunda 20 yıl önce vurgulandığı gibi…
Yeni nesil okullar, esnek müfredatlı veya spesifik (belli bir alana odaklanmış ve daha önceki zamanlarda özel meslek kazandırma kurslarında gördüğümüze benzer pratik kazanımlara yönelik) eğitim atölyeleri olarak çıkıyor karşımıza.
★★
Özellikle yeni çağın birincil enformasyon aracına dönüşen sosyal medyada, bu tür yeni nesil kurum oluşumlarının tanıtımlarını artık çokça görüyoruz:
Trabzon Öğretmen Akademisi ‘mizah ve yılmazlık eğitimi’ veriyor söz gelimi…
Ankara Düşünce Atölyesi, felsefi derinlik içerisinde tarihi, göç olgusunu, yeni politika ve uluslararası ilişkiler teorilerini yenileşim bağlamında işliyor…
Alternatif Öğretmen adlı kurum, oluşturduğu özgün modelli kurslarla öğrencilerine uzaktan öğretime uyarlanmış yabancı dil öğrenimi sunuyor…
Logo Terapi Value İstanbul, varoluşçu analiz ve logoterapi atölye çalışmalarında psikopatolojiye eğiliyor ve kursiyerlerine insan ilişkilerinin logoterapötik boyutuyla ilgili kazanımlar sunuyor…
Daha neler var!
Bunların bir kısmı çok yalın ve çok anlaşılır şeyler, bir kısmı da karmaşık, spesifik, sadece ilgili kimselerin çözebileceği içeriklere sahip.
Ve benim sadece dört örnekle anlatmaya çalıştığım yeni eğilim, sizin Instagram’da belki her gün onuyla, on beşiyle karşılaştığınız kurumlar çevresinde dönüyor.
Bu öncü kurumlar içinde çok köklü geleneklere yaslananlar olduğu gibi, kafalarda soru işaretleri oluşturanlar da var.
★★
Dolayısıyla yeni aşama şu:
Bu yeni alanda kaliteyi nasıl belirleyeceğiz?
İşte bu boyut, şimdilik biraz muğlak!
Zira her şey o kadar yeni ki ve her şey o kadar hızlı oluşuyor ki bu bağlamda yasal bir düzenleme veya bir kalite kriteryası da henüz oluşmuş değil. Küresel salgın öncesindeki yasal çerçeve, birkaç genelge-yönerge düzenlemesiyle revize edilmekte.
Elbette tümüyle yeni ve karmaşık bir durum için bu revizyonlar yeterli değil.
Böyleyken işin teknik boyutuna daha fazla girmeyeceğim; zaten benim bu yeni durumu ele almaktaki asıl amacım da sadece bir ayrıntıya büyüteç tutmak ve yineleyeceğim şu soruya kendi yanıtımı vermek:
Küresel salgın sürecinde eğitimde karşılaştığımız en radikal yenilik ne?
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım gibi; bana göre en radikal yenilik ‘esnek müfredatlı yeni nesil okulların ortaya çıkışı ya da çoğalıp eğitim sistemi içinde ağırlık kazanmaya başlaması...’
Adeta ‘okulsuz -alternatif- eğitime geçişin demosu’…
Çok spesifik, çok önemli ve çok farklı bağlamlar içerdiği için; daha önce öngörülemeyen bazı ayrıntıları kapsadığı ve yeni ufuklar açtığı için de bu oldukça karmaşık bir konu. Reformla, inovasyonla da kaosla da aynı anda ve aynı derecede ilişkili olabilecek bir konu.
Bunu sonra belki olumlu ve olumsuz taraflarıyla tekrar ve uzun uzadıya ele alırız. Değişimsel değeriyle, saklı ipuçlarıyla, linkleriyle, yasal boyutuyla, getirecekleriyle ve götürecekleriyle, iyi ya da kötü örnekleriyle birlikte…
Hatta OECD-2021 raporunun eleştirisi eşliğinde değerlendiririz belki…
Ama anlayışınıza sığınarak ‘Şimdilik bu kadar’ diyelim ve bunu da ‘tahlile muhtaç bir tespit’ olarak bir köşeye kaydedelim.
Diyeceksiniz ki ‘Kendimizi bildik bileli hep böyleydi’.
Doğru; ama bu kez hayatlarımız, şimdiye kadar hiç tanık olmadığımız bir ivmeyle değişiyor. Deyim yerindeyse ‘ışık hızıyla’…
Köylü-kentli, eğitimli-eğitimsiz de fark etmiyor bu defa.
Biz de bu topyekûn değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz.
Sağlıktan ekonomiye, güvenlikten teknolojiye, tarımdan turizme, her konuda…
Eğitimle ilgili formlar, yaklaşımlar, kurallar ve uygulamalar da elbette bu değişen şeyler arasında. Hatta belki değişimin ve reformun en ciddi ataklarını eğitim alanında yaşıyoruz:
Okul kavramı, yüzyılın başlarında -henüz küresel salgın kavramı hayatlarımıza girmemişken- OECD-2001 raporunda öngörüldüğü biçimde ‘okul merkezinden çıkmış’ bir forma doğru evriliyor:
Okulsuz eğitim !..
★★
İnternet üzerinden hizmetiçi eğitimler, k12 bütünlüğünde çevrimiçi dersler, özellikle üniversitelerde tercih edilen online sınavlar, TV kursları, YouTube’daki mobil dersaneler, EBA, Teams, Zoom derken, dünyadaki toplam ağırlığı sadece birkaç gram olan bir virüsün neredeyse bir yıl içinde tümden dijitalleştirdiği bir dünya ile karşıyayız.
Ve tabii ‘Bu nasıl eğitim?’ diye sorguladığımız tuhaf bir düzenle…
Bu, neresinden bakarsanız bakın dünyanın %99’u için sürpriz bir durum. Kalan %1 içinse bu durum bazen komplo teorilerinde geçen bazen fütürist politika metinlerinde dile getirilen bazen de kehanet diyebileceğimiz anlatılarda dışa vurulan öngörülerdi ve yani en çok %1’imiz için aslında sürpriz değil.
★★
Peki eğitimde en radikal yenilik ne?
Ve bu bizi nereye sürüklüyor?
Bu iki soruya verilebilecek farklı farklı yanıtlar var. Görece öne çekilen ya da arkaya itilen durumlar, olgular, uygulamalar, yazılımlar, öneriler…
‘En radikal yenilik’, değerlendiren kişinin bakış açısına göre değişir tabii; fakat bir gazeteci ve aynı zamanda bir eğitimci olarak ben en çarpıcı yeniliğin şimdi değişen ya da şimdiden sonra değişmek zorunda kalacak olan ‘okul tanımıyla’ ilgili olduğunu düşünüyorum.
Tıpkı az önce sözünü ettiğim OECD raporunda 20 yıl önce vurgulandığı gibi…
Yeni nesil okullar, esnek müfredatlı veya spesifik (belli bir alana odaklanmış ve daha önceki zamanlarda özel meslek kazandırma kurslarında gördüğümüze benzer pratik kazanımlara yönelik) eğitim atölyeleri olarak çıkıyor karşımıza.
★★
Özellikle yeni çağın birincil enformasyon aracına dönüşen sosyal medyada, bu tür yeni nesil kurum oluşumlarının tanıtımlarını artık çokça görüyoruz:
Trabzon Öğretmen Akademisi ‘mizah ve yılmazlık eğitimi’ veriyor söz gelimi…
Ankara Düşünce Atölyesi, felsefi derinlik içerisinde tarihi, göç olgusunu, yeni politika ve uluslararası ilişkiler teorilerini yenileşim bağlamında işliyor…
Alternatif Öğretmen adlı kurum, oluşturduğu özgün modelli kurslarla öğrencilerine uzaktan öğretime uyarlanmış yabancı dil öğrenimi sunuyor…
Logo Terapi Value İstanbul, varoluşçu analiz ve logoterapi atölye çalışmalarında psikopatolojiye eğiliyor ve kursiyerlerine insan ilişkilerinin logoterapötik boyutuyla ilgili kazanımlar sunuyor…
Daha neler var!
Bunların bir kısmı çok yalın ve çok anlaşılır şeyler, bir kısmı da karmaşık, spesifik, sadece ilgili kimselerin çözebileceği içeriklere sahip.
Ve benim sadece dört örnekle anlatmaya çalıştığım yeni eğilim, sizin Instagram’da belki her gün onuyla, on beşiyle karşılaştığınız kurumlar çevresinde dönüyor.
Bu öncü kurumlar içinde çok köklü geleneklere yaslananlar olduğu gibi, kafalarda soru işaretleri oluşturanlar da var.
★★
Dolayısıyla yeni aşama şu:
Bu yeni alanda kaliteyi nasıl belirleyeceğiz?
İşte bu boyut, şimdilik biraz muğlak!
Zira her şey o kadar yeni ki ve her şey o kadar hızlı oluşuyor ki bu bağlamda yasal bir düzenleme veya bir kalite kriteryası da henüz oluşmuş değil. Küresel salgın öncesindeki yasal çerçeve, birkaç genelge-yönerge düzenlemesiyle revize edilmekte.
Elbette tümüyle yeni ve karmaşık bir durum için bu revizyonlar yeterli değil.
Böyleyken işin teknik boyutuna daha fazla girmeyeceğim; zaten benim bu yeni durumu ele almaktaki asıl amacım da sadece bir ayrıntıya büyüteç tutmak ve yineleyeceğim şu soruya kendi yanıtımı vermek:
Küresel salgın sürecinde eğitimde karşılaştığımız en radikal yenilik ne?
Buraya kadar anlatmaya çalıştığım gibi; bana göre en radikal yenilik ‘esnek müfredatlı yeni nesil okulların ortaya çıkışı ya da çoğalıp eğitim sistemi içinde ağırlık kazanmaya başlaması...’
Adeta ‘okulsuz -alternatif- eğitime geçişin demosu’…
Çok spesifik, çok önemli ve çok farklı bağlamlar içerdiği için; daha önce öngörülemeyen bazı ayrıntıları kapsadığı ve yeni ufuklar açtığı için de bu oldukça karmaşık bir konu. Reformla, inovasyonla da kaosla da aynı anda ve aynı derecede ilişkili olabilecek bir konu.
Bunu sonra belki olumlu ve olumsuz taraflarıyla tekrar ve uzun uzadıya ele alırız. Değişimsel değeriyle, saklı ipuçlarıyla, linkleriyle, yasal boyutuyla, getirecekleriyle ve götürecekleriyle, iyi ya da kötü örnekleriyle birlikte…
Hatta OECD-2021 raporunun eleştirisi eşliğinde değerlendiririz belki…
Ama anlayışınıza sığınarak ‘Şimdilik bu kadar’ diyelim ve bunu da ‘tahlile muhtaç bir tespit’ olarak bir köşeye kaydedelim.