
Sevgili Okurlar,
Haziran sonundan beri görüşemedik, bilgi ve düşüncelerimizi birbirimizle paylaşamadık. Bu zaman diliminde Ülkemizde çok önemli iki olay yaşadık. Birisi Kur’an ve rahmet ayı plan Ramazanı idrak ettik. Cenab-ı Hak, hepimizi hayırlısıyla nice nice Ramazanlara ulaştırsın. İkincisi ise, milletimiz, ülkemiz, inancımız ve kültürümüzün geleceği açısından çok önemli bir konu olan cumhurbaşkanlığı seçimidir.
Sevgili Okurlarım, daha önce bu sütunda Ülkemizin bir yol ayırımında olduğunu, yapılacak üç seçimin sonunda bizzat halkımız tarafından Türkiye’nin yolunun, renginin ve deseninin tayin edileceğini ifade etmiştim. Dolayısıyla bundan sonra ülkemizde seçimlerin, sadece siyasal seçim olmayacağını; önemli bir işlevinin de bu olacağını belirtmiştim. Ak Parti’nin bu üç seçimi de alarak Yeni Türkiye’yi kuracağı tahminimi sizlerle paylaşmıştım. Bu üç önemli seçimlerin birincisi 30 Mart yerel Seçimleri idi. Ak Parti, onu büyük bir başarıyla almıştı. Çok önemli bir karşılaşmanın 10 Ağustos seçimlerinde yaşanacağı belli idi. Hamdolsun Milletimiz o aşamayı da büyük bir olgunluk ve ferasetle geçmeyi başardı. Üçüncü bir aşama var ki, bu aziz millet onu da rahatlıkla aşacaktır, İnşaallah. Artık o da belli olmuştur.
Milletimiz Yeni Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlerken, 10 Ağustos’un ardından ülkemizde yaşanan ve yaşanacak olay ve olgular vardır. Bugün biraz da bunu irdeleyelim.
Her şeyden önce şunu belirtelim ki, Ülkemiz Yeni Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlerken, bir yandan da kurum ve kuruluşların yenilenmeye başladığına da şahit olmaktayız.
Bütün yeniliğine, üretkenliğine ve güçlülüğüne rağmen yine de yenilenmeye başlayan kurumların başında Ak Parti’yi görmekteyiz. Ak Parti, üç dönem kuralıyla genel olarak yenilenmeye hazırlanırken, Liderini Köşk’e göndermesinden dolayı da Genel Başkanlık ve Başbakanlık düzeyinde önemli bir yeniliğe imza atacaktır. Önümüzdeki dönemde Ak Parti, Yeni Türkiye’yi kurarken, başkalaşmadan kendi içinde ciddi anlamda değişecek, yenileşecek ve gençleşecektir. Bu çerçevede tahminimi sizlerle paylaşmak istiyorum: Sevgili okurlar, Yeni dönemde Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan, çok değerli bir bilim adamı ve bu davanın yılmaz mücahidi olan Prof. Dr. Sayın Ahmet Davutoğlu olacaktır. Çünkü şu anda Sayın Erdoğan’ın fikir ve pratik dünyasının iz düşümü olarak Ak Parti’de O’nu görmekteyim. Şüphesiz başka arkadaşlar da vardır. Sayın Davutoğlu’nun, dünya çapında bir lider olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın desteği ile hem ülkemize, hem davamıza, hem de İslam Dünyasına büyük hizmetleri olacaktır. Bunu hep birlikte göreceğiz ve yaşayacağız. Onun yerine çok büyük bir ihtimal, değerli bir hemşehrimiz dış işleri bakanı olacaktır. Ancak Ak Parti’nin bütün bu aşamaları çok kolay ve huzurlu bir biçimde geçeceğine inanmaktayım. Biz de bu manada yenilenen Ak Parti’nin duacısı ve destekçisi olmalıyız. Allah işlerine kolaylıklar versin, yardımcıları olsun.
Yeni Türkiye yolunda asıl sorun, her zamanki gibi muhalefet partileri ve muhalefet örgütünde yaşanacaktır. Çünkü onlar, Halkımızı ve Ülkemizi okuma özürlü kurumlardır. Halkımızın ve Ülkemizin geldiği noktadan habersiz olarak hala eski Türkiye hayalleri peşinde koşmaktadırlar. Dolayısıyla onlar yenilenmeyecek, aksine birbirleriyle kavga edeceklerdir. Onlar için bütün sorun, niçin Erdoğan’ı yenemiyoruz, sorunudur. Onlar için Erdoğan’ı yenememek, bir sebepler zincirini oluştururken, onlar sebeplerle değil sonuçla meşguldürler. Aslında bu da başlı başına bir okuyamama ve bir izansızlık durumudur. Şimdi bakınız, eski Türkiye’nin bütün kötülüklerinin, ete kemiğe bürünmüş çirkin bir hali olan CHP, önümüzdeki günlerde kongre yapacak ve bu izansızlık içerisinde ben sen kavgasına tutuşacaklardır. Hâlbuki onların hangisi bu CHP’ye yönetici olursa olsun her zaman kaybedeceklerdir. Çünkü bu CHP, iflah olmaz, son kullanma tarihi çoktan geçmiş, yaşlı, çirkin akıldan yoksun bir vak’adır, onların hiçbirisi bu hilkat garibesinden çağdaş bir kurum çıkaramazlar.
MHP, daha önce de belirttiğimiz gibi, beceriksizliği, kişiliğinde mündemiç olan Sayın Bahçeli’nin elinde erim erim erimektedir. Bugünkü ölü hali de bu savımızın en büyük kanıtıdır. Parti büyük bir yenilgi almış, ancak hiç böyle bir şey olmamış gibi, sakin duruyor. ‘Bu niye böyle oldu’ diye soran da yok. Sizce bu sağlık işareti midir? MHP’liler bunu iyi düşünün.
Üç beş tane kaçkın ve çapsız gazetecinin elinde kalmış olan örgüt ise, zaten itildiği çirkin yolda yok olmağa mahkûm bir vak’a olarak günlerini saymaktadır. O’nun Ak Partiye insafsızca saldırması ise, filin sırtında dolaşan bir sinek olmaktan öteye geçemez.
Ancak sevgili okurlar, bizim için önemli bir cümle vardır: ‘Durmak yok yola devam’. Yeni Türkiye’ye, teori ve pratikte destek veren herkese selam olsun.