
Kent merkezine 30 kilometre mesafedeki Garibin Tepe'de 2022'de definecilerin kaçak kazı yaptığı belirlenen alanda Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle kazı ve koruma çalışmaları başlatıldı.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında yapılan çalışmalarda, Urartuların en iyi korunmuş duvar resimlerinin bulunduğu tünel şeklindeki yapı grubu tespit edildi.
Kazı sırasında açılan küçük girişten girilen yerin 6-7 metre altında koridorlarla birbirine bağlanmış birçok odadan oluşan büyük anıtsal yapı grubunda yaklaşık 3 bin yıllık olduğu değerlendirilen duvar resimlerinin korunması için önlemler alındı. Yapı grubunun tavanı, bir buçuk metre genişliğinde ve bir metre yüksekliğinde labirent şeklindeki duvarlarda bulunan üç sıra şeklindeki tanrısal, insan ve hayvan figürlerinin korunması için demir sütunlarla sağlamlaştırıldı.
Özel kıyafetlerle girilen, nem ölçerlerle nemi kontrol altında tutulan yapı grubunun su almaması için tepenin üzerine çadır kurulması için de proje hazırlandı.
İl jandarma Komutanlığına bağlı ekiplerin nöbet tuttuğu alan, güvenlik kameralarıyla da sürekli gözleniyor.
"Amacımız insanlığın kültürel mirası olarak sergilemek"
Prof. Dr. Işıklı, duvar resimlerini korumak için tünelde demir sütunlarla sağlamlaştırma çalışmaları yaptıklarını söyledi.
Tünel ve içindeki duvar resimlerini koruma altına aldıklarını belirten Işıklı, şunları kaydetti: "Urartu coğrafyasında çok az korunmuş duvar resimleriyle karşı karşıyayız. Duvar resimleri, malzeme hem kerpiç olduğu için hem de organik boyalarla yapıldığı için son derece dayanıksız. Bunları ortaya çıkarmak, korumak oldukça güç. Ülkemizde en iyi örnekleri daha önce Erzincan Altıntepe'de ele geçti. Bunlardan bir kısmı 1950'li yıllardaki kazılarla korunarak müzelere kaldırıldı. Bunun dışında Ermenistan'da Arin Berd'de bazı duvar resimleri var ama bunların Urartu sonrası olduğu da biliniyor. Bu nedenle gerçek Urartu olarak en iyi korunmuş örnekleri hem Van'da hem de Erzincan'da olmak üzere ülkemizde yer alıyor."
Bölgedeki arkeolojik kazılarda ilk kez duvar resimleriyle karşılaşıldığını ifade eden Işıklı, "Amacımız duvar resimlerini en kısa zamanda koruma altına alıp, ortaya çıkarıp insanlığın kültürel mirası olarak sergilemek. Bu kapsamda da burada büyük bir çadır projesi hayata geçiriliyor. Bu projeden sonra gerekli koruma imkanlarının sağlanmasıyla yavaş yavaş kazılara başlayacağız. Bütün bu alan gün ışığına çıkarılacak." dedi.
"Büyük anıtsal bir mimarinin bizi beklediğini tahmin ediyoruz"
Çok hassas ve özel bir veri grubuyla karşı karşıya olduklarını dile getiren Işıklı, şöyle devam etti:
"Duvar resimleri tünelde her yerde karşımıza çıkıyor. Çok az örneği var. İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarından koruma uzmanları bizimle çalışıyor. Her sene burada nem ölçümleri, bakteriyel ortamları, temizliğini yaparak duvar resimlerinin durumunu raporluyor. Her şeyin kontrol altında tutulduğu bu süreçte kazının nasıl yapılacağı yönünde fikir ürettik. Kazı için buranın havayla temasını kesmek gerekiyor. Acil müdahale için alt yapıyı oluşturmak gerekiyor. İlk aşamada bin metrekarelik çadır inşasına başlanıyor. Bir ayda tamamlanacak. Sonra yukarıdan açmayla bu alanı açığa çıkaracağız. Burada çok az sayıda gördüğümüz duvar resimlerinden büyük anıtsal bir mimarinin bizi beklediğini tahmin ediyoruz çünkü benzer boya resimlerini Altıntepe örneğini dikkate alırsak belki de burada bir tören salonu, krali mekanın bir kısmını görüyoruz. Burayı kazdığımızda bütün mekanın her tarafının duvar resimleriyle bezeli olduğunu hayal ederek ne kadar müthiş bir keşifle karşı karşıya olduğumuzu düşünebilirsiniz."
AA
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında yapılan çalışmalarda, Urartuların en iyi korunmuş duvar resimlerinin bulunduğu tünel şeklindeki yapı grubu tespit edildi.
Kazı sırasında açılan küçük girişten girilen yerin 6-7 metre altında koridorlarla birbirine bağlanmış birçok odadan oluşan büyük anıtsal yapı grubunda yaklaşık 3 bin yıllık olduğu değerlendirilen duvar resimlerinin korunması için önlemler alındı. Yapı grubunun tavanı, bir buçuk metre genişliğinde ve bir metre yüksekliğinde labirent şeklindeki duvarlarda bulunan üç sıra şeklindeki tanrısal, insan ve hayvan figürlerinin korunması için demir sütunlarla sağlamlaştırıldı.
Özel kıyafetlerle girilen, nem ölçerlerle nemi kontrol altında tutulan yapı grubunun su almaması için tepenin üzerine çadır kurulması için de proje hazırlandı.
İl jandarma Komutanlığına bağlı ekiplerin nöbet tuttuğu alan, güvenlik kameralarıyla da sürekli gözleniyor.
"Amacımız insanlığın kültürel mirası olarak sergilemek"
Prof. Dr. Işıklı, duvar resimlerini korumak için tünelde demir sütunlarla sağlamlaştırma çalışmaları yaptıklarını söyledi.
Tünel ve içindeki duvar resimlerini koruma altına aldıklarını belirten Işıklı, şunları kaydetti: "Urartu coğrafyasında çok az korunmuş duvar resimleriyle karşı karşıyayız. Duvar resimleri, malzeme hem kerpiç olduğu için hem de organik boyalarla yapıldığı için son derece dayanıksız. Bunları ortaya çıkarmak, korumak oldukça güç. Ülkemizde en iyi örnekleri daha önce Erzincan Altıntepe'de ele geçti. Bunlardan bir kısmı 1950'li yıllardaki kazılarla korunarak müzelere kaldırıldı. Bunun dışında Ermenistan'da Arin Berd'de bazı duvar resimleri var ama bunların Urartu sonrası olduğu da biliniyor. Bu nedenle gerçek Urartu olarak en iyi korunmuş örnekleri hem Van'da hem de Erzincan'da olmak üzere ülkemizde yer alıyor."
Bölgedeki arkeolojik kazılarda ilk kez duvar resimleriyle karşılaşıldığını ifade eden Işıklı, "Amacımız duvar resimlerini en kısa zamanda koruma altına alıp, ortaya çıkarıp insanlığın kültürel mirası olarak sergilemek. Bu kapsamda da burada büyük bir çadır projesi hayata geçiriliyor. Bu projeden sonra gerekli koruma imkanlarının sağlanmasıyla yavaş yavaş kazılara başlayacağız. Bütün bu alan gün ışığına çıkarılacak." dedi.
"Büyük anıtsal bir mimarinin bizi beklediğini tahmin ediyoruz"
Çok hassas ve özel bir veri grubuyla karşı karşıya olduklarını dile getiren Işıklı, şöyle devam etti:
"Duvar resimleri tünelde her yerde karşımıza çıkıyor. Çok az örneği var. İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Bölge Laboratuvarından koruma uzmanları bizimle çalışıyor. Her sene burada nem ölçümleri, bakteriyel ortamları, temizliğini yaparak duvar resimlerinin durumunu raporluyor. Her şeyin kontrol altında tutulduğu bu süreçte kazının nasıl yapılacağı yönünde fikir ürettik. Kazı için buranın havayla temasını kesmek gerekiyor. Acil müdahale için alt yapıyı oluşturmak gerekiyor. İlk aşamada bin metrekarelik çadır inşasına başlanıyor. Bir ayda tamamlanacak. Sonra yukarıdan açmayla bu alanı açığa çıkaracağız. Burada çok az sayıda gördüğümüz duvar resimlerinden büyük anıtsal bir mimarinin bizi beklediğini tahmin ediyoruz çünkü benzer boya resimlerini Altıntepe örneğini dikkate alırsak belki de burada bir tören salonu, krali mekanın bir kısmını görüyoruz. Burayı kazdığımızda bütün mekanın her tarafının duvar resimleriyle bezeli olduğunu hayal ederek ne kadar müthiş bir keşifle karşı karşıya olduğumuzu düşünebilirsiniz."
AA