
Ermeniler’in masum, savunmasız sivillere saldırıları sürüyor…
Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti Gence’ye ikinci kez ve Nahcivan’a balistik füzelerle saldırı yaptılar, aralarında çocukların da bulunduğu birçok insan şehit oldu…
Ermeniler, ısrarla ‘ateşkes’ istiyor ve ateşkesi ilk bozan da yine onlar oluyor…
Saldırılar karşısında BM kınama tarzında bir açıklama yaptı ama kimin umurunda ?!..
1966’DA TOPRAK TALEBİNDE BULUNMUŞLAR
Biraz geriye gidersek Ermeniler’in Karabağ’ı işgal düşünceleri Sovyetler zamanından başlıyor…
1966 yılında toprak talebinde bulunan Ermeniler’e Azerbaycan’ın Milli şairi Bahtiyar Vahapzâde demiş ki;
Hardan senin oldu bizim Karabağ?
Adı sahibine demir mi aşkar?
Hoşlukla vermeyiz toprağı ancak
Kanla mühürleyip zorla alırlar…
……
Yaklaşık 30 yıl önce Azerbaycanlı kardeşlerimizi hazırlıksız bir anda bastıran Ermeniler, Karabağ topraklarını hakikaten ‘kanla mühürleyip, zorla almışlar’ ve 30 yıl boyunca ellerinde tutmuşlar…
Günlerce Karabağ’dan şehit haberleri gelmiş ve yaşayanlar; Azebaycan’ın sanatıyla, kültürüyle, tarihiyle ünlü bu bölgesinden göçe zorlanmışlar…
‘Kaçkın’ adı verilen ve sayıları 1 milyonun üstündeki bu insanlar bu gün tren istasyonlarında, vagonlarda, ülkenin değişik kentlerinde sokaklarda ve kamplarda insani şartlardan uzak bir şekilde yaşam mücadelesi vermekteler…
Bahtiyar Vahapzâde bu insanlar için;
‘Başının üstünde öz tavanı yok.
Yavanlık bir yana, heç yavanı yok.
Bu güne, sabaha bir gümanı yok.
Ay özünden uzak didergin.’ diyor…
(didergin; yurdundan, yuvasından uzak düşen)
*
Uluslararası güçler bir çözüm bulur diye Azerbaycan halkı acılarını yüreklerine gömüp, 30 yıl bir umutla bekledi. Sonunda Ermeniler yandaşlarından aldıkları güçle saldırınca, Azerbaycan Ordusu sert bir şekilde karşılık veriyor ve işgâl altındaki toprakları bir bir geri alıyor. Cepheden kaçan Ermeniler, çareyi cephe gerisindeki sivillere saldırmakta buldu. Son olarak ikinci kez Gence’ye ve Özerk Bölge Nahcicvan’a saldırdılar…
Bütün bunlar olurken sessizliğini korumağa çalışan önce Rusya, sonra ABD, sessizliğini bozdu ve Ermenilerden yana taraf koydu…
Onlar da Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu, Ermenistan’ın kendilerinden ve diasporadan güç alarak işgâlci politika güttüğünü biliyorlar.
Kaldı ki bu güne kadar BM Güvenlik Konseyi’nin bu doğrultuda aldığı 4 kararı da görmezden gelmişler…
Şu ana kadar saldırılara tek ve cılız ses BM’den geldi ve sivillere saldırı kınandı…
*
Karabağ, dil, sanat, kültür ve tarih yönünden Azerbaycan için öylesine önemli ki Azerbaycanlı şair Memmed İsmailov, Karabağ’ın güzel şehri ve onu dünyaya bağlayan Laçın için ve onun zamirinde Karabağ için ne demiş…
‘Laçın’ım, Laçın’ım kesilen elim,
Düşman pençesinde yetim güzelim.
Yol mu var, yanına ne yandan gelim ?!..
Laçın’ım, Laçın’ım, yaralı kuşum,
Kimin var, halini kimden soruşum ?!..’
*
Türkiye, kardeşinin yanında her şekilde durmağa devam ediyor…
Görünen o ki, Azerbaycan Ordusu, Yandaşların ve Ermeniler’in bütün çabasına karşın harekatını sürdürecek ve işgâli sona erdirecek…
Yüreğinize kuvvet…
Azerbaycan’ın ikinci büyük kenti Gence’ye ikinci kez ve Nahcivan’a balistik füzelerle saldırı yaptılar, aralarında çocukların da bulunduğu birçok insan şehit oldu…
Ermeniler, ısrarla ‘ateşkes’ istiyor ve ateşkesi ilk bozan da yine onlar oluyor…
Saldırılar karşısında BM kınama tarzında bir açıklama yaptı ama kimin umurunda ?!..
1966’DA TOPRAK TALEBİNDE BULUNMUŞLAR
Biraz geriye gidersek Ermeniler’in Karabağ’ı işgal düşünceleri Sovyetler zamanından başlıyor…
1966 yılında toprak talebinde bulunan Ermeniler’e Azerbaycan’ın Milli şairi Bahtiyar Vahapzâde demiş ki;
Hardan senin oldu bizim Karabağ?
Adı sahibine demir mi aşkar?
Hoşlukla vermeyiz toprağı ancak
Kanla mühürleyip zorla alırlar…
……
Yaklaşık 30 yıl önce Azerbaycanlı kardeşlerimizi hazırlıksız bir anda bastıran Ermeniler, Karabağ topraklarını hakikaten ‘kanla mühürleyip, zorla almışlar’ ve 30 yıl boyunca ellerinde tutmuşlar…
Günlerce Karabağ’dan şehit haberleri gelmiş ve yaşayanlar; Azebaycan’ın sanatıyla, kültürüyle, tarihiyle ünlü bu bölgesinden göçe zorlanmışlar…
‘Kaçkın’ adı verilen ve sayıları 1 milyonun üstündeki bu insanlar bu gün tren istasyonlarında, vagonlarda, ülkenin değişik kentlerinde sokaklarda ve kamplarda insani şartlardan uzak bir şekilde yaşam mücadelesi vermekteler…
Bahtiyar Vahapzâde bu insanlar için;
‘Başının üstünde öz tavanı yok.
Yavanlık bir yana, heç yavanı yok.
Bu güne, sabaha bir gümanı yok.
Ay özünden uzak didergin.’ diyor…
(didergin; yurdundan, yuvasından uzak düşen)
*
Uluslararası güçler bir çözüm bulur diye Azerbaycan halkı acılarını yüreklerine gömüp, 30 yıl bir umutla bekledi. Sonunda Ermeniler yandaşlarından aldıkları güçle saldırınca, Azerbaycan Ordusu sert bir şekilde karşılık veriyor ve işgâl altındaki toprakları bir bir geri alıyor. Cepheden kaçan Ermeniler, çareyi cephe gerisindeki sivillere saldırmakta buldu. Son olarak ikinci kez Gence’ye ve Özerk Bölge Nahcicvan’a saldırdılar…
Bütün bunlar olurken sessizliğini korumağa çalışan önce Rusya, sonra ABD, sessizliğini bozdu ve Ermenilerden yana taraf koydu…
Onlar da Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu, Ermenistan’ın kendilerinden ve diasporadan güç alarak işgâlci politika güttüğünü biliyorlar.
Kaldı ki bu güne kadar BM Güvenlik Konseyi’nin bu doğrultuda aldığı 4 kararı da görmezden gelmişler…
Şu ana kadar saldırılara tek ve cılız ses BM’den geldi ve sivillere saldırı kınandı…
*
Karabağ, dil, sanat, kültür ve tarih yönünden Azerbaycan için öylesine önemli ki Azerbaycanlı şair Memmed İsmailov, Karabağ’ın güzel şehri ve onu dünyaya bağlayan Laçın için ve onun zamirinde Karabağ için ne demiş…
‘Laçın’ım, Laçın’ım kesilen elim,
Düşman pençesinde yetim güzelim.
Yol mu var, yanına ne yandan gelim ?!..
Laçın’ım, Laçın’ım, yaralı kuşum,
Kimin var, halini kimden soruşum ?!..’
*
Türkiye, kardeşinin yanında her şekilde durmağa devam ediyor…
Görünen o ki, Azerbaycan Ordusu, Yandaşların ve Ermeniler’in bütün çabasına karşın harekatını sürdürecek ve işgâli sona erdirecek…
Yüreğinize kuvvet…