17 yıl önce Erzurum’a gelen Azerbaycanlı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hagıgat Muharremova, öğrencileri için yıllardır ailesinden uzakta yaşıyor.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümün Piyano ve Arp Sanat Dalı Birimi’nde öğretim üyeliği yapan Azerbaycan uyruklu Hagıgat Muharremova, Erzurum’da piyanoyla ilk defa tanışan öğrencilerine bu enstrümanı sevdirdiğini söyledi.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde 17 yıldır görev yapan Azerbaycanlı Prof. Dr. Hagıgat Muharremova Erzurum’u klasik müzik ve piyanoyla tanıştıran tek kişi. 6 yaşında müzikle haşır neşir olamaya başlayan Muharremova, Bakü’de ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra Azerbaycan Devlet Konservatuarı’nda eğitimine devam etti. Ardından St. Petersburg Leningrad Konservatuarında doktorasını tamamladıktan sonra 1997-1998 yıllarında Pakistan’da çalıştı. Sonra Azerbaycan Devlet Konservatuarı’na geri döndü. Azerbaycan’dayken Belçika’ya gitmek istedi. Ancak Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla birlikte ekonomik açıdan ülkesi kötü durumda olduğu için Belçika’ya gidemedi. Hagıgat Muharemmova, Erzurum’a geldikten sonra para biriktirip Belçika’ya gitmeyi düşünür ancak Erzurum’u ve öğrencileri çok sevdi, onlardan kopamadı. Soğuğa ve ailesinden uzakta başka bir ülkede olması onu yıldırmadı. Klasik müzik ve piyanoyu öğrencilerine ve Erzurum halkına sevdirdi. Muharemmova, öğrencilerinin piyanoyla geç tanışması ve ellerindeki esnekliği kaybetmesinden dolayı piyanoyu öğrenmedeki zorlu süreçten sıkılmadan onları en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etti.
Hagıgat Muharremova ile Erzurum’daki 17 yıllık serüvenini konuştuk, sorularımızı içtenlikle cevapladı. Röportajımızda Öğretmenler Günü’nde, öğretmen olmanın inceliklerini bulacağınızı umuyoruz.
Erzurum’a geliş hikâyeniz nasıl?
Aslında buraya gelmeyi düşünmüyordum. 1997- 1998 yıllarında Pakistan’da çalıştım. Oradan Belçika Devlet Konservatuarın’ da çalışmak için izin aldım. Bakü’ye döndüğümde eski rektör yardımcısı odama geldi dedi ki, ‘Türkiye’den hocalar gelmiş. Türkiye’de çalışmak ister misin? Ben de hangi şehirde olduğunu sordum. Dedi ki Erzurum’dan.’ Bildiğiniz gibi Puşkin’in Erzurum seyahat namesi var. Dedim ki Puşkin Erzurum’a gitmişse ben neden gitmeyeyim. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Sevim Sağsöz geldi odaya. Piyanoyu çaldım beni beğendi. O zaman Belçika’ya gitmek için izin aldım ama, Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla bizim ekonomi sarsıldı. Ülkenin vaziyeti hiç iyi değildi. Tabii benim de. Belçika’ya gitmek için de para lazımdı. Dedim ki gideyim Erzurum’da bir yıl çalışıp para kazanayım ondan sonra Belçika’ya giderim. Geldikten sonra çok memnun kaldım yaklaşık 17 sendir buradayım.
Erzurum’dan gitmeyi hiç düşündünüz mü?
Bazen insanlar bana soruyor neden Erzurum’da kapanıp kaldın? Biz Azeriler çok gezmeyi sevmeyiz. Hem burada şartlar da iyi her şey rahat. Kalacak yerim var daha ne olsun. Erzurum’a çok alıştım. Başka bir yere gittiğim zaman hemen buraya dönmek istiyorum. Erzurum’u seviyorum. Kendi işimi burada rahatlıkla yapabiliyorum. Diktiğim ağaçların meyve verdiğini görüyorum. Bu çok güzel bir şey. Bakü’de de bunu yapabilirdim ancak. Erzurum gibi merkezden uzak bir yerde, klasik müzik ve klasik müziğin en önemli enstrümanını piyanoyu öğretmek, aynı zamanda sevdirmek çok güzel bir duygu. Öğrencilerimin verdiği konserlerle, bizim verdiğimiz konserlerle Erzurum’a klasik müziğini sevdirdik.
Erzurum’da klasik müzik eğitimi vermenin zorlukları neler?
Herkes bana soruyor kimi yetiştirdin diye. Şimdi şöyle bir durum var, Erzurum merkezden uzak bir yer. Burada Piyanoyu ilk defa gören öğrencilerime ilk defa sevdirmek ve piyanoyu hissettirtirdim. Sadece öğrencilerime de değil bu şehir dek herkese sevdirdim. 2007’de ilk Erzurum Piyano Günleri benim teklifimle oldu. Yabancı hocalar yönetici olamadığından ben projeyi yönetemedim. 2010’da 2’inci Piyano Günlerini, 2012 ‘de ise Erzurum’da ilk Klasik Müzik Festivali düzenledim. Ve birçok müzisyeni buraya davet ettim. Bu projeleri teklif ettim ve sağ olsun Rektörlük ve Dekanlığımızın yardımıyla bunları gerçekleştirdik. Elimden geldiğince öğrencilerime ve Erzurum’a piyanoyu ve klasik müziği sevdirmeye çalıştım.
İyi neticeler aldınız mı?
Biz müzikle ilgilenmeye 5 yaşından itibaren başlıyorduk. Konservatuarda öğrenciyken de gece gündüz çalışırdık, seviyemizi yükseltmek için. Burada ki öğrenciler 17, 20, 22 yaşından başlıyor ve elleri esnekliğini yitiriyor. Ancak bunlara rağmen iyi neticeler aldığımız da oldu. Ben buraya ilk geldiğim yıl dedim ki buraya bir müzik okulu açın. Öğrencileri üniversite öncesi hazırlayalım bize geldikleri zaman alt yapısı olsun. Maalesef teklifimi değerlendirmediler.
Öğrencilerinizden kendini bu alanda geliştiren oldu mu?
Bir tane öğrencim vardı Mustafa Şen adında. Çok yetenekliydi ancak buraya Araştırma Görevlisi olarak alamadık. Yabancı dil sınavını veremiyor diye. Şimdi öğrenciler yetenekli olsa da dile takılıp kalıyorlar. Bu öğrencim Antalya’da Piyonu Günleri Festivalinde 2’inci oldu. Erzurum’da ki Piyano Günlerin de 1’inci oldu. Yunus Köse diye bir öğrencim vardı. 3 sene çalışıp solo konseri verdi. Tabii böyle yetenekli öğrencilerim vardı. Doktora yapıp Ankara Üniversitesinde çalışan öğrencim de var.
Malum yarın öğretmenler günü öğrencileriniz sizi bugünde hatırlıyor mu?
Her zaman öğrencilerimle diyalogum iyi oldu. Onları hep sevdim. Zaten onlar benim Erzurum’da kalma sebebim Öğretmenler gününde unutmazlar beni. Ararlar sorarlar. Banim için hediyenin bir önemi yok hatırlanmak, sevmek, sevilmek her şeyden önemli. Zaten eğitimci olmak da bunu gerektirir.
Ailenizden uzakta yaşamak zor olmuyor mu, onları neden buraya getirmediniz?
Onları buraya getiremezdim, hepsinin kendi işi var Bakü’de. Arada ben gidiyorum, bazen onlar geliyor buraya. Tabii burası soğuk olduğu için fazla gelmiyorlar. Yazın geliyorlar.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümün Piyano ve Arp Sanat Dalı Birimi’nde öğretim üyeliği yapan Azerbaycan uyruklu Hagıgat Muharremova, Erzurum’da piyanoyla ilk defa tanışan öğrencilerine bu enstrümanı sevdirdiğini söyledi.
Mutluhan ÇAMUR/ERZURUM
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümünde 17 yıldır görev yapan Azerbaycanlı Prof. Dr. Hagıgat Muharremova Erzurum’u klasik müzik ve piyanoyla tanıştıran tek kişi. 6 yaşında müzikle haşır neşir olamaya başlayan Muharremova, Bakü’de ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra Azerbaycan Devlet Konservatuarı’nda eğitimine devam etti. Ardından St. Petersburg Leningrad Konservatuarında doktorasını tamamladıktan sonra 1997-1998 yıllarında Pakistan’da çalıştı. Sonra Azerbaycan Devlet Konservatuarı’na geri döndü. Azerbaycan’dayken Belçika’ya gitmek istedi. Ancak Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla birlikte ekonomik açıdan ülkesi kötü durumda olduğu için Belçika’ya gidemedi. Hagıgat Muharemmova, Erzurum’a geldikten sonra para biriktirip Belçika’ya gitmeyi düşünür ancak Erzurum’u ve öğrencileri çok sevdi, onlardan kopamadı. Soğuğa ve ailesinden uzakta başka bir ülkede olması onu yıldırmadı. Klasik müzik ve piyanoyu öğrencilerine ve Erzurum halkına sevdirdi. Muharemmova, öğrencilerinin piyanoyla geç tanışması ve ellerindeki esnekliği kaybetmesinden dolayı piyanoyu öğrenmedeki zorlu süreçten sıkılmadan onları en iyi şekilde yetiştirmeye gayret etti.
Hagıgat Muharremova ile Erzurum’daki 17 yıllık serüvenini konuştuk, sorularımızı içtenlikle cevapladı. Röportajımızda Öğretmenler Günü’nde, öğretmen olmanın inceliklerini bulacağınızı umuyoruz.
Erzurum’a geliş hikâyeniz nasıl?
Aslında buraya gelmeyi düşünmüyordum. 1997- 1998 yıllarında Pakistan’da çalıştım. Oradan Belçika Devlet Konservatuarın’ da çalışmak için izin aldım. Bakü’ye döndüğümde eski rektör yardımcısı odama geldi dedi ki, ‘Türkiye’den hocalar gelmiş. Türkiye’de çalışmak ister misin? Ben de hangi şehirde olduğunu sordum. Dedi ki Erzurum’dan.’ Bildiğiniz gibi Puşkin’in Erzurum seyahat namesi var. Dedim ki Puşkin Erzurum’a gitmişse ben neden gitmeyeyim. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Sevim Sağsöz geldi odaya. Piyanoyu çaldım beni beğendi. O zaman Belçika’ya gitmek için izin aldım ama, Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla bizim ekonomi sarsıldı. Ülkenin vaziyeti hiç iyi değildi. Tabii benim de. Belçika’ya gitmek için de para lazımdı. Dedim ki gideyim Erzurum’da bir yıl çalışıp para kazanayım ondan sonra Belçika’ya giderim. Geldikten sonra çok memnun kaldım yaklaşık 17 sendir buradayım.
Erzurum’dan gitmeyi hiç düşündünüz mü?
Bazen insanlar bana soruyor neden Erzurum’da kapanıp kaldın? Biz Azeriler çok gezmeyi sevmeyiz. Hem burada şartlar da iyi her şey rahat. Kalacak yerim var daha ne olsun. Erzurum’a çok alıştım. Başka bir yere gittiğim zaman hemen buraya dönmek istiyorum. Erzurum’u seviyorum. Kendi işimi burada rahatlıkla yapabiliyorum. Diktiğim ağaçların meyve verdiğini görüyorum. Bu çok güzel bir şey. Bakü’de de bunu yapabilirdim ancak. Erzurum gibi merkezden uzak bir yerde, klasik müzik ve klasik müziğin en önemli enstrümanını piyanoyu öğretmek, aynı zamanda sevdirmek çok güzel bir duygu. Öğrencilerimin verdiği konserlerle, bizim verdiğimiz konserlerle Erzurum’a klasik müziğini sevdirdik.
Erzurum’da klasik müzik eğitimi vermenin zorlukları neler?
Herkes bana soruyor kimi yetiştirdin diye. Şimdi şöyle bir durum var, Erzurum merkezden uzak bir yer. Burada Piyanoyu ilk defa gören öğrencilerime ilk defa sevdirmek ve piyanoyu hissettirtirdim. Sadece öğrencilerime de değil bu şehir dek herkese sevdirdim. 2007’de ilk Erzurum Piyano Günleri benim teklifimle oldu. Yabancı hocalar yönetici olamadığından ben projeyi yönetemedim. 2010’da 2’inci Piyano Günlerini, 2012 ‘de ise Erzurum’da ilk Klasik Müzik Festivali düzenledim. Ve birçok müzisyeni buraya davet ettim. Bu projeleri teklif ettim ve sağ olsun Rektörlük ve Dekanlığımızın yardımıyla bunları gerçekleştirdik. Elimden geldiğince öğrencilerime ve Erzurum’a piyanoyu ve klasik müziği sevdirmeye çalıştım.
İyi neticeler aldınız mı?
Biz müzikle ilgilenmeye 5 yaşından itibaren başlıyorduk. Konservatuarda öğrenciyken de gece gündüz çalışırdık, seviyemizi yükseltmek için. Burada ki öğrenciler 17, 20, 22 yaşından başlıyor ve elleri esnekliğini yitiriyor. Ancak bunlara rağmen iyi neticeler aldığımız da oldu. Ben buraya ilk geldiğim yıl dedim ki buraya bir müzik okulu açın. Öğrencileri üniversite öncesi hazırlayalım bize geldikleri zaman alt yapısı olsun. Maalesef teklifimi değerlendirmediler.
Öğrencilerinizden kendini bu alanda geliştiren oldu mu?
Bir tane öğrencim vardı Mustafa Şen adında. Çok yetenekliydi ancak buraya Araştırma Görevlisi olarak alamadık. Yabancı dil sınavını veremiyor diye. Şimdi öğrenciler yetenekli olsa da dile takılıp kalıyorlar. Bu öğrencim Antalya’da Piyonu Günleri Festivalinde 2’inci oldu. Erzurum’da ki Piyano Günlerin de 1’inci oldu. Yunus Köse diye bir öğrencim vardı. 3 sene çalışıp solo konseri verdi. Tabii böyle yetenekli öğrencilerim vardı. Doktora yapıp Ankara Üniversitesinde çalışan öğrencim de var.
Malum yarın öğretmenler günü öğrencileriniz sizi bugünde hatırlıyor mu?
Her zaman öğrencilerimle diyalogum iyi oldu. Onları hep sevdim. Zaten onlar benim Erzurum’da kalma sebebim Öğretmenler gününde unutmazlar beni. Ararlar sorarlar. Banim için hediyenin bir önemi yok hatırlanmak, sevmek, sevilmek her şeyden önemli. Zaten eğitimci olmak da bunu gerektirir.
Ailenizden uzakta yaşamak zor olmuyor mu, onları neden buraya getirmediniz?
Onları buraya getiremezdim, hepsinin kendi işi var Bakü’de. Arada ben gidiyorum, bazen onlar geliyor buraya. Tabii burası soğuk olduğu için fazla gelmiyorlar. Yazın geliyorlar.