Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), nüfus verilerini açıkladı. Verilere göre ülke nüfusu bir önceki yıla göre 995 bin 654 kişi artarak, 80 milyon 810 bin 525 kişi oldu. Türkiye adına sevindik ancak Erzurum için üzüldük…
Ne yazık ki kaybetmeye devam ettiğimiz bir kez daha rakamlarla ortaya çıktı. TÜİK verilerine göre 2016 yılında 762 bin 21 olan Erzurum nüfusu, geçtiğimiz yıl 1545 kişi azalarak 760 bin 476’ya gerilemiş.
Doğu Anadolu’da Ardahan, Ağrı, Kars ve Muş’ta Erzurum ile aynı kaderi paylaşmış. Van’da ise ciddi bir nüfus artışı olmuş. Üstelik Van’da 2011 yılında yaşanan depremin ardından nüfusun yarısından fazlası göç etmek durumunda kalmıştı. Son açıklanan rakamlardan anlıyoruz ki Vanlılar geri dönmekte kalmamış yanlarında çok kişiyi de geriye göçe zorlamış.
Nüfus artışında Hakkâri ve Erzincan bölgede lider konumda, Büyükşehir olan Erzurum, Hakkâri kadar olamamış. Doğu’nun Paris’i diye yutturulan şehir, mevcut nüfusunu bile koruyamayarak erimiş.
Rakamlar ortada, nereden bakarsanız bakın her yıl bu şehirden 2 bine yakın insan göç ediyor. Elbette bu zorunlu göçün geçerli nedenleri var. Bu sebepler hepimizin dilinde, aynı nakaratları söyleyip duruyoruz. Ama gelin görün ki bu göçü durdurmak için elimizde hiçbir eylem planı bile yok.
Göçün ana çatısını işsizlik oluştursa da bu kentin ekonomisini ayakta tutmaya çalışan iş dünyası da zorda.
Artan vergi yükü, pazar darlığı, iklimsel koşullar vs. Sorunlar çözülmediği gibi var olanlar da elimizden tek tek kayıp gidiyor.
İçimizden kaç kişi acaba TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığını tartışabilir. Acaba hangi idareci, siyasi itiraz edebilir.
Kalifiye sorunu
İŞKUR işsizlik oranlarını açıklarken, “Aslında çok işsiz var ama bir o kadar da iş olanağı var, Erzurum’un sorunu kalifiye işçi” açıklaması geldi aklıma.
İyide bunun kabahati sadece kendini geliştirmeyen işsiz kardeşimde mi? Açılan sayısız meslek edindirme kursları yanlış planlanmış ise orada meslek öğrenen genç aynı alanda kendine iş bulamamışsa bunun suçu sadece vatandaş da mı?
Erzurum’da sayısız Kız Meslek Lisesi var. Bu liselerde öğrenciler birçok branşta eğitim görüyor. En azından bir kaçınız yılsonu sergilerine denk gelmişsinizdir, diktikleri kıyafetleri defilelerle sunarlar. Bu sektörü tercih eden kaç öğrenci tekstil alanında iş bulabilmiştir? Eğer üniversite kazanıp öğretmen olamadılarsa geçmiş olsun, işsizler ordusuna katıldılar demektir. Çünkü şehirde tekstil yok.
Ne iş olsa yaparım kategorisinin bu kadar yükselmesinin sebeplerinden biri de budur. Yani dünden bugüne bir değişme yok. Dünde göçüyorduk bugün de göçüyoruz böyle giderse göçmeye devam edeceğiz.
Artık Hakkâri bile bizden daha cazip geliyorsa bize kırk tane daha Cazibe Merkezleri Programı yapsanız boş. Hoş o konuda da ağzımıza bir parmak bal çalındı ya neyse…
Durum, ahval, gidişat iyi değil vesselam. Giden gitmiş kalan sağlar şimdilik bizimdir. Erzurum’ un yeni sloganı şudur; Rakım 2000 göç 2000.
Ne yazık ki kaybetmeye devam ettiğimiz bir kez daha rakamlarla ortaya çıktı. TÜİK verilerine göre 2016 yılında 762 bin 21 olan Erzurum nüfusu, geçtiğimiz yıl 1545 kişi azalarak 760 bin 476’ya gerilemiş.
Doğu Anadolu’da Ardahan, Ağrı, Kars ve Muş’ta Erzurum ile aynı kaderi paylaşmış. Van’da ise ciddi bir nüfus artışı olmuş. Üstelik Van’da 2011 yılında yaşanan depremin ardından nüfusun yarısından fazlası göç etmek durumunda kalmıştı. Son açıklanan rakamlardan anlıyoruz ki Vanlılar geri dönmekte kalmamış yanlarında çok kişiyi de geriye göçe zorlamış.
Nüfus artışında Hakkâri ve Erzincan bölgede lider konumda, Büyükşehir olan Erzurum, Hakkâri kadar olamamış. Doğu’nun Paris’i diye yutturulan şehir, mevcut nüfusunu bile koruyamayarak erimiş.
Rakamlar ortada, nereden bakarsanız bakın her yıl bu şehirden 2 bine yakın insan göç ediyor. Elbette bu zorunlu göçün geçerli nedenleri var. Bu sebepler hepimizin dilinde, aynı nakaratları söyleyip duruyoruz. Ama gelin görün ki bu göçü durdurmak için elimizde hiçbir eylem planı bile yok.
Göçün ana çatısını işsizlik oluştursa da bu kentin ekonomisini ayakta tutmaya çalışan iş dünyası da zorda.
Artan vergi yükü, pazar darlığı, iklimsel koşullar vs. Sorunlar çözülmediği gibi var olanlar da elimizden tek tek kayıp gidiyor.
İçimizden kaç kişi acaba TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığını tartışabilir. Acaba hangi idareci, siyasi itiraz edebilir.
Kalifiye sorunu
İŞKUR işsizlik oranlarını açıklarken, “Aslında çok işsiz var ama bir o kadar da iş olanağı var, Erzurum’un sorunu kalifiye işçi” açıklaması geldi aklıma.
İyide bunun kabahati sadece kendini geliştirmeyen işsiz kardeşimde mi? Açılan sayısız meslek edindirme kursları yanlış planlanmış ise orada meslek öğrenen genç aynı alanda kendine iş bulamamışsa bunun suçu sadece vatandaş da mı?
Erzurum’da sayısız Kız Meslek Lisesi var. Bu liselerde öğrenciler birçok branşta eğitim görüyor. En azından bir kaçınız yılsonu sergilerine denk gelmişsinizdir, diktikleri kıyafetleri defilelerle sunarlar. Bu sektörü tercih eden kaç öğrenci tekstil alanında iş bulabilmiştir? Eğer üniversite kazanıp öğretmen olamadılarsa geçmiş olsun, işsizler ordusuna katıldılar demektir. Çünkü şehirde tekstil yok.
Ne iş olsa yaparım kategorisinin bu kadar yükselmesinin sebeplerinden biri de budur. Yani dünden bugüne bir değişme yok. Dünde göçüyorduk bugün de göçüyoruz böyle giderse göçmeye devam edeceğiz.
Artık Hakkâri bile bizden daha cazip geliyorsa bize kırk tane daha Cazibe Merkezleri Programı yapsanız boş. Hoş o konuda da ağzımıza bir parmak bal çalındı ya neyse…
Durum, ahval, gidişat iyi değil vesselam. Giden gitmiş kalan sağlar şimdilik bizimdir. Erzurum’ un yeni sloganı şudur; Rakım 2000 göç 2000.