Erzurum’daki sanayi kuruluşlarından biri Erzurum Şeker Fabrikası’dır ve özelleştirilecek 25 şeker fabrikası arasında ismi geçmektedir.
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında çok büyük şeker sıkıntısı çeken Türkiye, ulusal nitelikte şeker sanayiini kurma girişimlerini 1925 yılında başlattı. Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal şeker fabrikaları açıldı. İçlerinde Erzurum Şeker Fabrikası’nın da bulunduğu on bir şeker fabrikası 1953 yılında kuruldu. Refah hükümeti zamanında da, doğu illerinde bazı şeker fabrikaları ihdas edildi.
30 Eylül 1956 yılında işletmeye açılan Erzurum Şeker Fabrikası, Erzurum kalkınmasının dinamiklerinden biri olarak hizmet eti; Erzurum’un ekonomik, sosyal, kültürel ve daha pek çok açıdan canlı bir şehir görünümü kazanmasında rol oynadı. Erzurum Şeker Fabrikası’ndaki başarı Aşkale Çimento Fabrikası’na ve daha sonra kurulacak sanayi tesislerine referans oldu ve örneklik teşkil etti.
Şimdi, Erzurum Şeker Fabrikası’nın da satılacağı söyleniyor. Çok zaman önce birçok ünitesi zaten kapatılan fabrika, bir alıcısı çıkmazsa, sanırım toptan kapatılacaktır. ‘Yüzük kaşı’ gibi değerli arazisinde artık bir toplu konut projesi daha yapılır.
Türkiye’deki şeker fabrikaları şeker pancarından şeker üretiyor. Bu şekerin ne kadar kaliteli bir şeker olduğunu herkes bilir. Şimdiyse kontrol ve denetim sorunlarını birlikte taşıyan, adeta merdiven altı yerlerde şeker üretimi yapılıyor. Yaygın market zincirlerinin raflarında nerdeyse her renk, tat, koku ve yoğunlukta kesme şekerler satılıyor! Belli ki, özel sektörün ürettiği şekerde bir üretim standardı yoktur. Şeker pancarı, bu firmaların üretim bandında zaten yer almıyor. Enzimlerle tatlandırılmış nişasta bazlı şekerler her yanı ele geçirmiş durumdadır. Nişasta bazlı şekerin zararlarıyla ilgili hükümetin yayınladığı raporlar da var! Peki, nasıl oluyor da, bir halk hükümeti, halkın aleyhine kararlar alabiliyor?
Erzurum Şeker Fabrikası, Erzurum’un etkili sanayi kuruluşlarından biri olarak, binlerce insana iş-aş kapısı oldu; insanlar, bu fabrikada çalışarak, şeker üretiminde kalifiye eleman vasfı kazandı. En büyük sermaye beşeri sermayedir, o da yetişmiş insan gücü demektir. Kapanan her milli tesisle birlikte beşeri sermaye de kayboluyor.
Şeker fabrikaları, et-süt kurumları, Türk çiftçisinin ayakta kalmasını sağlayan en önemli iki kurumdur. Bunlar, bir bir ortadan kalktıkça piyasadaki sütün de etin de vasıf değişti. Zaten lop et ve süt tozu dâhil, Türk halkına yedirilmeyen yabancı menşeli bir gıda kalmadı.
Sonuç olarak şunu anlatmaya çalışıyoruz ki, her şeyi özelleştirmeye mecbur değiliz. Şeker fabrikaları Türkiye’nin stratejik fabrikaları arasındadır. Türkiye’de, pancar ekimiyle geçinen 110 bin aile var. Şeker pancarı bir sanayi ürünü. Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu’daki şeker fabrikaları, çiftçi gelirini artıran ve hayvancılığın geliştiren bir özelliğe sahip. Bu gidişle stratejik bir ürün olan pancar da yok olacak gözüküyor. Köylünün geçim kaynakları elinden alındığında, arpa, buğday ekmekle ayakta kalamayan çiftçi şehirlere göç etmeye devam edecek.
Erzurum’a sanayi kuruluşu getirmeye çalışan siyasetçilerin öncelikle şehirdeki mevcut sanayi tesislerine sahip çıkması ve bu tesislerin modern hale gelmesine gayret göstermesi daha rasyonel bir çaba olmaz mı?
Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında çok büyük şeker sıkıntısı çeken Türkiye, ulusal nitelikte şeker sanayiini kurma girişimlerini 1925 yılında başlattı. Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal şeker fabrikaları açıldı. İçlerinde Erzurum Şeker Fabrikası’nın da bulunduğu on bir şeker fabrikası 1953 yılında kuruldu. Refah hükümeti zamanında da, doğu illerinde bazı şeker fabrikaları ihdas edildi.
30 Eylül 1956 yılında işletmeye açılan Erzurum Şeker Fabrikası, Erzurum kalkınmasının dinamiklerinden biri olarak hizmet eti; Erzurum’un ekonomik, sosyal, kültürel ve daha pek çok açıdan canlı bir şehir görünümü kazanmasında rol oynadı. Erzurum Şeker Fabrikası’ndaki başarı Aşkale Çimento Fabrikası’na ve daha sonra kurulacak sanayi tesislerine referans oldu ve örneklik teşkil etti.
Şimdi, Erzurum Şeker Fabrikası’nın da satılacağı söyleniyor. Çok zaman önce birçok ünitesi zaten kapatılan fabrika, bir alıcısı çıkmazsa, sanırım toptan kapatılacaktır. ‘Yüzük kaşı’ gibi değerli arazisinde artık bir toplu konut projesi daha yapılır.
Türkiye’deki şeker fabrikaları şeker pancarından şeker üretiyor. Bu şekerin ne kadar kaliteli bir şeker olduğunu herkes bilir. Şimdiyse kontrol ve denetim sorunlarını birlikte taşıyan, adeta merdiven altı yerlerde şeker üretimi yapılıyor. Yaygın market zincirlerinin raflarında nerdeyse her renk, tat, koku ve yoğunlukta kesme şekerler satılıyor! Belli ki, özel sektörün ürettiği şekerde bir üretim standardı yoktur. Şeker pancarı, bu firmaların üretim bandında zaten yer almıyor. Enzimlerle tatlandırılmış nişasta bazlı şekerler her yanı ele geçirmiş durumdadır. Nişasta bazlı şekerin zararlarıyla ilgili hükümetin yayınladığı raporlar da var! Peki, nasıl oluyor da, bir halk hükümeti, halkın aleyhine kararlar alabiliyor?
Erzurum Şeker Fabrikası, Erzurum’un etkili sanayi kuruluşlarından biri olarak, binlerce insana iş-aş kapısı oldu; insanlar, bu fabrikada çalışarak, şeker üretiminde kalifiye eleman vasfı kazandı. En büyük sermaye beşeri sermayedir, o da yetişmiş insan gücü demektir. Kapanan her milli tesisle birlikte beşeri sermaye de kayboluyor.
Şeker fabrikaları, et-süt kurumları, Türk çiftçisinin ayakta kalmasını sağlayan en önemli iki kurumdur. Bunlar, bir bir ortadan kalktıkça piyasadaki sütün de etin de vasıf değişti. Zaten lop et ve süt tozu dâhil, Türk halkına yedirilmeyen yabancı menşeli bir gıda kalmadı.
Sonuç olarak şunu anlatmaya çalışıyoruz ki, her şeyi özelleştirmeye mecbur değiliz. Şeker fabrikaları Türkiye’nin stratejik fabrikaları arasındadır. Türkiye’de, pancar ekimiyle geçinen 110 bin aile var. Şeker pancarı bir sanayi ürünü. Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu’daki şeker fabrikaları, çiftçi gelirini artıran ve hayvancılığın geliştiren bir özelliğe sahip. Bu gidişle stratejik bir ürün olan pancar da yok olacak gözüküyor. Köylünün geçim kaynakları elinden alındığında, arpa, buğday ekmekle ayakta kalamayan çiftçi şehirlere göç etmeye devam edecek.
Erzurum’a sanayi kuruluşu getirmeye çalışan siyasetçilerin öncelikle şehirdeki mevcut sanayi tesislerine sahip çıkması ve bu tesislerin modern hale gelmesine gayret göstermesi daha rasyonel bir çaba olmaz mı?