Aylardır şehirde ciddi bir mülteci krizi yaşanıyor. Tabiri caiz ise son aylarda ipini koparan İran sınırını geçip şehre geliyor. Bu öylesine bir insan seli ki uluslararası yollar, sokaklar kaçak göçmen kaynıyor.
Amerika’nın Afganistan’a girmesinden buyana en fazla mülteci göçü alıyoruz dersek hata yapmış olmayız. Zira Göç İdaresi’nin en son 2016 yılına kadar tespit ettiği verilerin kat be kat üstüne çıktık.
Hemen her gün onlarca insan sınırdan kaçak yollarla ülkeye giriyor. Bu insanlar buraya kadar nasıl geliyor? Sınırlarda hiç mi güvenlik yok? Hiç mi kimse bu insanları bir süzgeçten geçirmiyor?
Erzurum’da ki göçmen sayısı 10 bine ulaştı. Bir günde bine yakın göçmenin geldiği şehirde salgın hastalık korkusu baş gösterdi. Düşünün ki Afganların babası olarak bilenen ERVAK Başkanı Erdal Güzel bile bu gidişe isyan ederek, “Sınırlarımız yolgeçen hanına döndü, acil bir çözüm lazım” dedi.
İran üzerinden akın akın Erzurum’a gelen mülteciler ifadelerinde, “İran’da huzur bulamadık. Çalıştık paramızı alamadık. Mültecilere iyi davranıyorlar diye Türkiye’ye geldik” diyorlar.
Elbette vatansız kalana yardım edelim, elbette kucak açalım. Bu bizim hem İslami hem de insani görevimiz. Şanlı tarihimizde atalarımız her zaman mazlumun yanında olmuş, düşenin elinden tutmuş. Ancak bu kadar kontrolsüz mülteci akını bizim dengemizi de güvenliğimizi de tehdit eder.
Şu an en büyük korku ise bir salgın hastalığın baş göstermesi. Zira Aşkale’de yapılan Geri Gönderme Merkezi doldu taştı. Çocuk Esirgeme Yurtlarında yer kalmadı. Hastaneler de de durum aynı. Sınırda hala yüzbinlerce mülteci bir şekilde kapağı Türkiye’ye atmanın peşinde.
Şehirde güvenlik güçlerinin şu ara tek işi bu kaçak göçmenlerle uğraşmak. Koca bir kent şaşkın durumda, şehri yönetenler ise sessiz.
Felaket tellallığı olarak algılamayın ancak durum gerçekten vahim. Pusula Gazetesi olarak aylardır bu konuyu yazıp çiziyoruz. Buna rağmen ne gözle görünür bir tedbir ne de mültecilerin sayısında bir azalma var.
Zaten bir Göç İdaresi var, evlere şenlik. Derman için bilgi istesen, “görmedik, duymadık, bilmiyoruz” diyorlar. Sizin göreviniz sadece bu insanlara evrak düzenleyip sevk işlemi yapmak mı? Bu insanlar nasıl bu kadar başıboş şehirde hareket ediyorlar, yarın olası bir olayda sorumlu kim olacak?
Göç İdaresi mi, güvenlik birimleri mi, bunlarla bir şekilde karşı karşıya gelecek olan halka mı, yoksa bu şehri yönetenler mi?
Bu insanlar aç, parasız, yorgun, psikolojileri alt üst durumda. Bunların bu kadar korumasız yollarda otostop yapması normal bir durum mu? Şehrin her noktasına girip çıkmaları ne derece doğru?
Şehirlerarası otobüs terminalinin durumu içler açısı, onlarca göçmen var ama güvenlik hak getire. Erzurum hiç olmadığı kadar tehlikeye açık durumda, acil önlem alınması lazım. Yarın çok geç olabilir.
Amerika’nın Afganistan’a girmesinden buyana en fazla mülteci göçü alıyoruz dersek hata yapmış olmayız. Zira Göç İdaresi’nin en son 2016 yılına kadar tespit ettiği verilerin kat be kat üstüne çıktık.
Hemen her gün onlarca insan sınırdan kaçak yollarla ülkeye giriyor. Bu insanlar buraya kadar nasıl geliyor? Sınırlarda hiç mi güvenlik yok? Hiç mi kimse bu insanları bir süzgeçten geçirmiyor?
Erzurum’da ki göçmen sayısı 10 bine ulaştı. Bir günde bine yakın göçmenin geldiği şehirde salgın hastalık korkusu baş gösterdi. Düşünün ki Afganların babası olarak bilenen ERVAK Başkanı Erdal Güzel bile bu gidişe isyan ederek, “Sınırlarımız yolgeçen hanına döndü, acil bir çözüm lazım” dedi.
İran üzerinden akın akın Erzurum’a gelen mülteciler ifadelerinde, “İran’da huzur bulamadık. Çalıştık paramızı alamadık. Mültecilere iyi davranıyorlar diye Türkiye’ye geldik” diyorlar.
Elbette vatansız kalana yardım edelim, elbette kucak açalım. Bu bizim hem İslami hem de insani görevimiz. Şanlı tarihimizde atalarımız her zaman mazlumun yanında olmuş, düşenin elinden tutmuş. Ancak bu kadar kontrolsüz mülteci akını bizim dengemizi de güvenliğimizi de tehdit eder.
Şu an en büyük korku ise bir salgın hastalığın baş göstermesi. Zira Aşkale’de yapılan Geri Gönderme Merkezi doldu taştı. Çocuk Esirgeme Yurtlarında yer kalmadı. Hastaneler de de durum aynı. Sınırda hala yüzbinlerce mülteci bir şekilde kapağı Türkiye’ye atmanın peşinde.
Şehirde güvenlik güçlerinin şu ara tek işi bu kaçak göçmenlerle uğraşmak. Koca bir kent şaşkın durumda, şehri yönetenler ise sessiz.
Felaket tellallığı olarak algılamayın ancak durum gerçekten vahim. Pusula Gazetesi olarak aylardır bu konuyu yazıp çiziyoruz. Buna rağmen ne gözle görünür bir tedbir ne de mültecilerin sayısında bir azalma var.
Zaten bir Göç İdaresi var, evlere şenlik. Derman için bilgi istesen, “görmedik, duymadık, bilmiyoruz” diyorlar. Sizin göreviniz sadece bu insanlara evrak düzenleyip sevk işlemi yapmak mı? Bu insanlar nasıl bu kadar başıboş şehirde hareket ediyorlar, yarın olası bir olayda sorumlu kim olacak?
Göç İdaresi mi, güvenlik birimleri mi, bunlarla bir şekilde karşı karşıya gelecek olan halka mı, yoksa bu şehri yönetenler mi?
Bu insanlar aç, parasız, yorgun, psikolojileri alt üst durumda. Bunların bu kadar korumasız yollarda otostop yapması normal bir durum mu? Şehrin her noktasına girip çıkmaları ne derece doğru?
Şehirlerarası otobüs terminalinin durumu içler açısı, onlarca göçmen var ama güvenlik hak getire. Erzurum hiç olmadığı kadar tehlikeye açık durumda, acil önlem alınması lazım. Yarın çok geç olabilir.