Aziz Nesin’e katılmıyorum; kimse aptal değildir; çocukların, gençlerin, yetişkinlerin ruhlarını ‘Araf’ta bırakarak, sonra da onların dalgalı denizdeki rotasız savrulmalarına bakıp bunu aptallık olarak yorumlamak bilinçli bir aptallıktır!
Yeni aptallık parametresi; ‘deizm!’ Nedir deizm? Pasif bir tanrı var, din diye bir şey yok!..
İddia şu ki, Türkiye’de gençler arasında ‘deizm’ artıyormuş? İşbu rivayet yeni çıktı, daha önce yok idi!
Daha önce ne vardı peki? Osmanlı’nın son döneminde ‘herkesin bir kısmı’ Osmanlıcı olmuştu; ‘herkesin bir kısmı’ Batıcı, ‘herkesin bir kısmı’ da Türkçü olmuştu. Tabi bunların, ‘Arapçılık, Arnavutçuluk, Kürtçülük, Yunancılık, Bulgarcılık, Rumculuk, Ermenicilik gibi daha nice ‘cilik-cülük’ gibi aptallık sürümleri vardı.
Gün geçti, yeni günler geldi; yeni günlerle yeni hezeyanlar ve aptallık türleri zuhur ettirildi. Eğitim, kültür ve ekonomik hayata, hükümet eliyle, bilimcilik-akılcılık (pozitivistçilik) fikri sokuldu; geleneksel kültür ve inanç baskılandı, ilkokuldan üniversiteye, eğitim pozitivist oldu.
Biraz geriye gidelim… Şehirler, cazibe merkeziydi artık ve kırsaldaki nüfus şehirlerde toplanmaya başlamıştı. Köylüler, şehirleşirken, sağlam bir paradigmaya sahip değillerdi; her göçmen, göçtüğü yerde, titrek elin tuttuğu bardaktaki su gibi, çalkalanıyordu. Anne çarşaflı, kız mini etekli, oğlan küpeliydi... Daha önceden kentlileşenler ise, her bakımdan Avrupalılaşmıştı!
Gençlik, şehirlerde, dünyadaki siyasi çalkantıların da bir gereği olarak, fikir kılıklı yeni aptallık dalgalarında dalgalanıyordu: Komünizm, Sosyalizm ve karşıt söylem olarak Milliyetçilik ve İslamcılık…
Ne var ki, günler ilerleyip yeni günler, yeni olaylar ve imkânlarla gelince, bu, siyasi ve sosyal dalgalar da, yüklendikleri kıyılarda eriyip gittiler. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde ne kominizim aptallığı kaldı ne de sosyalizm! Komünistler, aptallıktan vaz geçip Batı’daki inançdaşları gibi, kiliseye rücu ettiler.
Dünyadaki fikir hareketlerini ve son zamanların modası ‘deizm’i güncelleyen, kontrol ve sevk eden İsrail’e bağlı küresel Yahudi zekâsıysa, kendi çoluk çocuklarıyla, alınlarını Ağlama Duvarı’na yapıştırıp saatlerce Tevrat ve Zebur okumaya devam ediyorlar!
Aptallaştırılanlar ve bilinçli İslam düşmanları ise, İslam’ın, Türkiye’deki uyanışı karşısında iyice paniklemiş gözüküyor. Gazete köşelerinde ve sosyal medyada Müslüman gençlerin deist olduğu yalanını bilinçli olarak çoğaltan bu çevreler. Müslümanlar arasında o eski aptallıklar; komünizm, sosyalizm ya da ırkçılık hapları, artık işe yaramıyor; şimdilerde deizm hapı yutturalım diye uğraşıyorlar.
Bu hapı da önceki aptallık hapları gibi yutan Müslüman çocukları yok mu, var elbet.
Aileler ve eğitim sistemi tarafından samimi bir dini eğitim verilmez de nesillerin ruhu arafta bırakılmaya devam edilirse, fıtraten arayış içinde olan insanlara, önceki cik-caklar ve izim’lerin devamı olan deizm gibi aptalca tercihler, bir kurtuluş ya da cevap gibi gelebilir.
Sonra da aptal gencin biri karşına geçip sorar:
‘Sen de deist misin, Hacı amca!’
“Hayır, yeğenim; ben, komünist değilim!”
Yeni aptallık parametresi; ‘deizm!’ Nedir deizm? Pasif bir tanrı var, din diye bir şey yok!..
İddia şu ki, Türkiye’de gençler arasında ‘deizm’ artıyormuş? İşbu rivayet yeni çıktı, daha önce yok idi!
Daha önce ne vardı peki? Osmanlı’nın son döneminde ‘herkesin bir kısmı’ Osmanlıcı olmuştu; ‘herkesin bir kısmı’ Batıcı, ‘herkesin bir kısmı’ da Türkçü olmuştu. Tabi bunların, ‘Arapçılık, Arnavutçuluk, Kürtçülük, Yunancılık, Bulgarcılık, Rumculuk, Ermenicilik gibi daha nice ‘cilik-cülük’ gibi aptallık sürümleri vardı.
Gün geçti, yeni günler geldi; yeni günlerle yeni hezeyanlar ve aptallık türleri zuhur ettirildi. Eğitim, kültür ve ekonomik hayata, hükümet eliyle, bilimcilik-akılcılık (pozitivistçilik) fikri sokuldu; geleneksel kültür ve inanç baskılandı, ilkokuldan üniversiteye, eğitim pozitivist oldu.
Biraz geriye gidelim… Şehirler, cazibe merkeziydi artık ve kırsaldaki nüfus şehirlerde toplanmaya başlamıştı. Köylüler, şehirleşirken, sağlam bir paradigmaya sahip değillerdi; her göçmen, göçtüğü yerde, titrek elin tuttuğu bardaktaki su gibi, çalkalanıyordu. Anne çarşaflı, kız mini etekli, oğlan küpeliydi... Daha önceden kentlileşenler ise, her bakımdan Avrupalılaşmıştı!
Gençlik, şehirlerde, dünyadaki siyasi çalkantıların da bir gereği olarak, fikir kılıklı yeni aptallık dalgalarında dalgalanıyordu: Komünizm, Sosyalizm ve karşıt söylem olarak Milliyetçilik ve İslamcılık…
Ne var ki, günler ilerleyip yeni günler, yeni olaylar ve imkânlarla gelince, bu, siyasi ve sosyal dalgalar da, yüklendikleri kıyılarda eriyip gittiler. Eski Sovyet cumhuriyetlerinde ne kominizim aptallığı kaldı ne de sosyalizm! Komünistler, aptallıktan vaz geçip Batı’daki inançdaşları gibi, kiliseye rücu ettiler.
Dünyadaki fikir hareketlerini ve son zamanların modası ‘deizm’i güncelleyen, kontrol ve sevk eden İsrail’e bağlı küresel Yahudi zekâsıysa, kendi çoluk çocuklarıyla, alınlarını Ağlama Duvarı’na yapıştırıp saatlerce Tevrat ve Zebur okumaya devam ediyorlar!
Aptallaştırılanlar ve bilinçli İslam düşmanları ise, İslam’ın, Türkiye’deki uyanışı karşısında iyice paniklemiş gözüküyor. Gazete köşelerinde ve sosyal medyada Müslüman gençlerin deist olduğu yalanını bilinçli olarak çoğaltan bu çevreler. Müslümanlar arasında o eski aptallıklar; komünizm, sosyalizm ya da ırkçılık hapları, artık işe yaramıyor; şimdilerde deizm hapı yutturalım diye uğraşıyorlar.
Bu hapı da önceki aptallık hapları gibi yutan Müslüman çocukları yok mu, var elbet.
Aileler ve eğitim sistemi tarafından samimi bir dini eğitim verilmez de nesillerin ruhu arafta bırakılmaya devam edilirse, fıtraten arayış içinde olan insanlara, önceki cik-caklar ve izim’lerin devamı olan deizm gibi aptalca tercihler, bir kurtuluş ya da cevap gibi gelebilir.
Sonra da aptal gencin biri karşına geçip sorar:
‘Sen de deist misin, Hacı amca!’
“Hayır, yeğenim; ben, komünist değilim!”