Türkiye siyasi tarihi, dahası siyaset çöplüğü irili ufaklı yüzlerce partiyle doludur. Sabah erken kalkanın parti kurduğu, her klik, aykırı düşüncenin parti ile temsil edilme arzusu veya birkaç insanın egosuyla oluşan parti kirliliği demokrasi adına hiç birşey ifade etmemektedir. Türkiye'de, Atatürk, İnönü dönemi şartları gereği dışarıda tutulursa, anlı şanlı demokrasi tarihimize kazınan birkaç parti iktidarı vardır.
Demokrat Parti iktidarı darbeyle devrilince uzun bir süre 7 ay, 1 yıl, 1,5 yılı bulan iktidarlar dönemi başlamıştır. Bir yılda üç iktidar başarısı da bizim demokrasimizin zaferidir. Elitler, seçkinciler için bu değişim çıkarları gereği olsa da ülke adına kaybolan yıllar tanımı yakışmaktadır. 1980 ihtilaline giden süreçte 300'ün üzerinde oturumda Cumhurbaşkanı seçemeyen meclisde demokrasi tarihine altın harflerle yazılacaktır!
1980 sonrası istikrar Turgut Özal iktidarıyla yakalansa da kural değişmeyecek, çarpık demokrasinin zaferi, kısa ömürlü iktidarlar gelip gidecektir. Tayyin Erdoğan'ın liderliğindeki Ak Parti, bu bağlamda ezberleri bozabilmiştir. 2000 dolar olan kişi başı milli gelirin, 16 yıla yayılan istikrar döneminde 12 bin dolara çıkması, aslında ülke ve millet için neyin daha doğru olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.
24 Hizaran seçimleri, eski özlemleri, parçalanmaları, fillerin tepinmesini hatırlatıyor insana. Bu karmaşa veya kaosa sürükleme senaryosuna milletin bir kesimi de katılmış görünüyor. Neymiş efendim demokrasi adına, milletvekillerini tutup başka bir partiye postalayabilecekmişsiniz. Bir parti seçmeni başka siyasi aktörler için gidip imza veriyorlar! Neymiş, efendim demokrasimiz ayıplı mı kalsınmış!
Milletin bu tava gelmesi oldukça üzüntü verici değil mi? Hangi parti seçmeni olursanız olun, ama ülke 81 milyonun ve siz geleceği oynuyorsunuz, bilmem farkındamısınız?
Temel Karamollaoğlu veya Doğu Perinçek aday olunca ülkenin demokrasisi mi taçlanacak? Yüzde 1'in altında oy oranı olan parti meclise girince köylünün veya işçinin gelirimi artacak. İrili ufaklı birkaç parti temsilcisi mecliste arzı endam edince enflasyon düşüp, dolar aşağı mı yollanacak?
Herkes demokrasi oyunu oynuyor. Oynuyor oynamasına da kimin oynattığını halk görmüyor veya göremiyor. Çünkü ortalığı ne kadar toz duman edebilirlerse halkın ufku görme şansı o kadar azalacak.
Ey millet, bu oyunları yalnızca sen bozabilirsin! Mesele ne demokrasidir, ne de daha iyi yaşam şartlarının gelmesidir. Mesele, Türkiye'nin sıkıştırılmasıdır. Nerede mi? Başta içeride, ardından Suriye'de, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Türkistan'da kıstırılmasıdır.
Mesele, demokrasi hikayesinde olsaydı, iktidardakiler Batıyla ittifak yapar, senin ve çocuğunun geleceğini düşünmeden iktidarlığına devam ederdi? Onun için iyi düşün?
Mesele demokrasi değil, mesele kaosa giden yola imza döşemektir.
Demokrat Parti iktidarı darbeyle devrilince uzun bir süre 7 ay, 1 yıl, 1,5 yılı bulan iktidarlar dönemi başlamıştır. Bir yılda üç iktidar başarısı da bizim demokrasimizin zaferidir. Elitler, seçkinciler için bu değişim çıkarları gereği olsa da ülke adına kaybolan yıllar tanımı yakışmaktadır. 1980 ihtilaline giden süreçte 300'ün üzerinde oturumda Cumhurbaşkanı seçemeyen meclisde demokrasi tarihine altın harflerle yazılacaktır!
1980 sonrası istikrar Turgut Özal iktidarıyla yakalansa da kural değişmeyecek, çarpık demokrasinin zaferi, kısa ömürlü iktidarlar gelip gidecektir. Tayyin Erdoğan'ın liderliğindeki Ak Parti, bu bağlamda ezberleri bozabilmiştir. 2000 dolar olan kişi başı milli gelirin, 16 yıla yayılan istikrar döneminde 12 bin dolara çıkması, aslında ülke ve millet için neyin daha doğru olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.
24 Hizaran seçimleri, eski özlemleri, parçalanmaları, fillerin tepinmesini hatırlatıyor insana. Bu karmaşa veya kaosa sürükleme senaryosuna milletin bir kesimi de katılmış görünüyor. Neymiş efendim demokrasi adına, milletvekillerini tutup başka bir partiye postalayabilecekmişsiniz. Bir parti seçmeni başka siyasi aktörler için gidip imza veriyorlar! Neymiş, efendim demokrasimiz ayıplı mı kalsınmış!
Milletin bu tava gelmesi oldukça üzüntü verici değil mi? Hangi parti seçmeni olursanız olun, ama ülke 81 milyonun ve siz geleceği oynuyorsunuz, bilmem farkındamısınız?
Temel Karamollaoğlu veya Doğu Perinçek aday olunca ülkenin demokrasisi mi taçlanacak? Yüzde 1'in altında oy oranı olan parti meclise girince köylünün veya işçinin gelirimi artacak. İrili ufaklı birkaç parti temsilcisi mecliste arzı endam edince enflasyon düşüp, dolar aşağı mı yollanacak?
Herkes demokrasi oyunu oynuyor. Oynuyor oynamasına da kimin oynattığını halk görmüyor veya göremiyor. Çünkü ortalığı ne kadar toz duman edebilirlerse halkın ufku görme şansı o kadar azalacak.
Ey millet, bu oyunları yalnızca sen bozabilirsin! Mesele ne demokrasidir, ne de daha iyi yaşam şartlarının gelmesidir. Mesele, Türkiye'nin sıkıştırılmasıdır. Nerede mi? Başta içeride, ardından Suriye'de, Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Türkistan'da kıstırılmasıdır.
Mesele, demokrasi hikayesinde olsaydı, iktidardakiler Batıyla ittifak yapar, senin ve çocuğunun geleceğini düşünmeden iktidarlığına devam ederdi? Onun için iyi düşün?
Mesele demokrasi değil, mesele kaosa giden yola imza döşemektir.