3 yılda 3 şampiyonluk elde eden Büyükşehir Belediye Erzurumspor’da isim değişikliği isteyenler anlaşılan daha çok bekleyecekler. Zira Büyükşehir Belediye Erzurumspor’un As Başkanı Zafer Aynalı ile dün yaptığım, görüşmede son noktayı koydu ve ‘’Bu takım son 3 sezonda hangi isimle profesyonel futbol liglerinde mücadele ediyorsa süper ligde de aynı isimle devam edecek. Bu bizim yönetim olarak son kararımızdır’’ dedi. Geçen hafta başında da BB Erzurumspor’un önemli ismi Ünsal Kıraç’ın da o yönde bir açıklaması olmuştu zaten.
***
Bugün süper ligde mücadele edecek olmasına rağmen bazı kesimler var, o belediye isminden fevkalede rahatsız. Doğrusu rahatsız olanların sayısı da öyle az filan da değil. Yakından tanıdığım kişiler var. BB Erzurumspor’a, geçmişte Erzurumspor’a muhabbet duyduğu kadar kellesini kessen duymuyorlar. Sırf Erzurumspor adını taşımıyor, bir belediye takımı diye çoğu Erzurumlunun BB Erzurumspor’un maçlarına da gitmediği herkes tarafından bilinen bir gerçek. Şehirde hemen hemen herkesin illa ki o sebeplerden dolayı maça dahi gitmeyen, statla ve takımla ilişkisini kesen eski Erzurumsporlu var. Beklentilerin altında kombine bilet satışları zaten bunu ortaya koyuyor. Elbette ki başında bir Belediye filan olmasa sadece Erzurumspor olan bir takım karşısında elbette ki yediden yetmişe herkes mutlu olurdu. Çatlak ses hiç çıkmazdı illa ki. Ama. Aması var işte..
***
Bir yerde daha Erzurum’u liglerde temsil eden bir takım yokken eski başkan Ahmet Küçükler’in girişimleri ile kurulan BB Erzurumspor kulübü, kısa zamanda adını Fener ve G.Saray’ın da içinde yeraldığı süper lige yazdırmayı başardı. Bunu o belediye yaptı. Binbir sıkıntı ile o takımı oralardan alıp buralara getiren bir yönetimden de bugün artık öyle bir talepte bulunmak çok da mantıklı gelmiyor. En azından belediye yönetimi bu konuda bir tavır koymuşsa daha bu işi kaldırıp- indirmenin anlam yok. Nihayetinde o takımın bugünki konumu da taktir ederseniz onların sayesinde. Kaldı ki mevzuat da buna cevaz veriyor. İddiaların aksine Belediye olarak da süper ligde bir takım mücadele edebiliyor. Bir sıkıntı yok. Futbol Federasyonu’nca no problem! O açıdan artık hepimiz başında Büyükşehir Belediyesi olan bu takıma alışsak iyi olacak.
---
Yerlerinde olsam kaçırmam, tutarım!
Teknik ve idari yönetim ne düşünüyor bilmem ama yakın tarihte ben bu Halil İbrahim Tuna gibi yetenekli bir oyuncuyu görmedim, bu gidişle göremem de. Bir önceki yıl Erzurum’un kadrosunda yeralan, geçtiğimiz sezon da kiralık olarak Kastamonu’da oynayan Halil İbrahim Tuna ile anlaşılıp, anlaşılmayacağı henüz net değil. Erzurum’un tapulu oyuncusu olan ‘Halil İbo’, doğrusu oynadığı zaman ben de tat bırakmıştı. Bende mi sadece, seyircilerde de. Bizde mahfuz bildik sorunlarından arınmış, kafası iyi bir Halil İbrahim ise eğer yönetim hiç düşünmesin, bu genç oyuncuyu bir yere göndermesin, tutsun. Onu biraz da banka gibi görüyorum, ne eder eder ilerisinde Erzurumspor’a para kazandırır!
--
Tarkan geldi, hoş geldi!
Çocukken ve dahi gençliğe adım atmaya hazırlandığımız ergenlik dönemlerimizde çıkmasını her hafta dört gözle beklediğimiz resimli çizgi romanlardan birisiyi Tarkan! Karaoğlan filan da vardı ama ne yalan söyleyeyim, ben o zamanlar en çok Tarkan hastasıydım! Ünlü çizer Sezgin Burak’ın kaleme aldığı daha sonra sinemada Kartal Tibet’in başrol oynadığı Tarkan, bir zamanların fenomen olmuş bir kahramanıydı. 1978 yılında Sezgin Burak rahmetli olunca Tarkan da tarihe karıştı. O çizgi romanı okuyan bizlerde izler bıraka Tarkan’ın bugüne kadar yayınlanan eserleri, Sezgin Burak’ın oğlu Tan Burak tarafından kurulan ALTAR MEDYA aracılığıyla yeniden yayına sokuldu. Her bir macerası 5 liradan satışa çıkan Tarkan’ın serileri Kitapsarayı’na geldi ve ilk müşterilerinden biri de ben oldum. Beni yeniden o eski günlere götürdü. Bizlerde yeri başkaydı o çizgi kahramanın. Yeniden eski sayılarını okumaya başladım, nasıl mutlu oldum anlatamam. Hele hele Milano’ya giden yol ve Maryo’nun kuşları, sanki dün okumuşum gibi geldi bana! Bu arada Tarkan’ın eski sayılarını getirten Kitapsarayı’nın ortaklarından Atalay kardeşlerin Adnan’ı bana bir de Tarkan’ın serüvenini anlatan bir kitap verdi, sevincim ikiye katlandı. Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak’ın eşi Türkay Sezgin yazmış kitabı. Tarkan ve Sezgin Burak ile ilgili herşey var burada. Burak’ın o günkü gazete ve dergilerde çıkan diğer yayınları da dahil. Kitapta Tarkan’ın Erzurumla ilgili bir ilişkisi var, onu da sizinle paylaşayım istiyorum. Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak’ın eşi Türkan hanım Atatürk Üniversitesi’nde görev almış. Türkay Burak hanım Sezgin Burak’la da Erzurum’da görevliyken tanışmış ve evlenmiş. Evlilik kararı alınınca ve Sezgin Burak da İstanbul’da olunca, Türkan hanım da Atatürk Üniversitesi’ndan ayrılmak zorunda kalmış. Çizgi roman severlere şiddetle o eski günleri yaşaması için şiddetle bu Tarkan erilerini salıklıyorum.
--
Nasıl olmuşsa Tanpınar’ı atlamışız!
İsmail Bingöl’ün kaleme aldığı Türkülerde Yaşayan Şehir Erzurum kitabını okuyorum. Baştan sona Erzurum konan kitapta sıklıkla Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 5 Şehir kitabından alıntı var. Ben doğarken ölmüş olan Tanpınar’ın aralarında Erzurum’un da olduğu 5 şehiri anlattığı kitabından önemli cümleleri kendi kitabına aktaran İsmail ağabeyi okuyunca ‘’Yahu bu Ahmet Hamdi Tanpınar ne kadar bizden biriymiş. Ne güzel Erzurum’u anlatıyor, nesillere aktarıyor’’ dedim kendi kendime. Erzurum’un yanısra İstanbul, Konya, Bursa ve Ankara’yı ele aldığı ünlü 5 şehir kitabına karşılık biz Erzurum olarak o Tanpınar’a ne yapmışsız? Sanırım sadece Büyükşehir’in bir Bilgi Evi’ne ismini vermemizin dışında koca bir hiç! Oysa bugün onun hocası Yahya Kemal gibi onun isimi de Erzurum’da bir ilköğretim okuluna verilebilirdi. Milli Eğitim eski Müdürü Fevzi Budak’a sordum. ‘’Hiç aklınıza bir eğitim kurumuna Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ismini vermek gelmedi mi? Hem de bir Tanpınar’ı tanıyan ve de okumuş biri olarak’’ diye. ‘’Ahh’’ çekti. ‘’Benim eksikliğim. Ya fırsat bulamamış, ya da unutmuşum. Mutlaka benim zamanımda onun ismini de bir okula vermeliymişim. ’’ dedi, son derece samimi olarak. Kaldı ki Reyhani başta olmak üzere Erzurum’da iz bırakan Kara Fatma, Nuretttin Topçu, fahri Zındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Hüseyin Avni Ulaş, Evliya çelebi ve Nafiz bey gibi bir çok isim eğer bugün okullara verilmişse bu biraz da o Fevzi beyin sayesindedir. Her neyse. Artık şimdi kimdir bilmiyorum ama mevcut Maarif Müdürü mesajı almıştır herhalde!
--
Görünen o ki yerli fakir kalmamış!
Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin iftar çadırı geleneği güzel bir gelenek. Fakr-u zaruret içerisindeki yoksullara bu mübarek ayda verilen bu hizmete laf söyleyenin dili tutulur. Mesela bu çadırlardan biri de Narmanlı’daki iftar çadırı. En az 500 kişiye iftar hizmeti verilen bu çadır, özellikle iftar saatinde ana baba gün oluyor. Ancak, geçtiğimiz gün merak yüzünden çadıra gittim, doğru dürüst bir tane yerli vatandaş göremedim. Gördüklerimin tamamına yakını Suriyelilerdi. Erzurum’da ne kadar Suriyeli var, burada anlamak mümkün. Daha önceki yıllara göre bu sene o çadırın müdavimleri özellikle Suriyeliler ve Afganlılar olmuş. Anlamadığım yerlilerden fakir kalmadı da mı hep bu çadırı özellikle Suriyeliler doldurmuş? Fesatlık yapmak için demiyorum, gerçekten merak ettiğinden soruyorum. Eğer yeri halktan fakir kalmamışsa bu aslında biraz da sevindirici durum olsa gerek. Büyükşehir'in bu iftar çadırı organizasyonuna bakan arkadaşlar bu konuda beni aydınlatır ve merakımı giderirse çok memnun olacağım.
--
Bayramda tiyatroya ne dersiniz?
Bayramda tiyatroya ne dersiniz? Bu soruyu aslında ben size soruyorum ama dün Bilal sordu bana. Başarılı çalışmalarıyla son yıllarda Erzurum’da adını duyuran ve bir fenomen haline gelen Bilal. Bilal Tavlak! Nisanda İbrahim Erkal Kültür Merkezi’nde ‘Eyvah sevirem’ oyununu sahneleyen Bilal, Oktay, Şerif ve ekibi, aynı oyunu bir de bu bayram sahnelemeyi düşünüyor ve sağolsunlar telefon açıp benim fikrimi sordular. Doğrusu bayramda tiyatro pek alışık olunan bir şey değil, geçmişte çok örnekleri yok ama işin içinde Bilal varsa olur zannederim. Bu düşüncemi aynen Bilal’in kendisine de ilettim. Sizce nasıl bir şey olur? Ben bir kere daha izlemeye gider miyim, giderim herhalde. Bayramın ikinci ve üçüncü günü aynı salonda aynı oyun gider herhalde!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Bir yazar kendini yazmaz. Ama kendinden başka da bir şey yazmaz! (Anonim)
***
Bugün süper ligde mücadele edecek olmasına rağmen bazı kesimler var, o belediye isminden fevkalede rahatsız. Doğrusu rahatsız olanların sayısı da öyle az filan da değil. Yakından tanıdığım kişiler var. BB Erzurumspor’a, geçmişte Erzurumspor’a muhabbet duyduğu kadar kellesini kessen duymuyorlar. Sırf Erzurumspor adını taşımıyor, bir belediye takımı diye çoğu Erzurumlunun BB Erzurumspor’un maçlarına da gitmediği herkes tarafından bilinen bir gerçek. Şehirde hemen hemen herkesin illa ki o sebeplerden dolayı maça dahi gitmeyen, statla ve takımla ilişkisini kesen eski Erzurumsporlu var. Beklentilerin altında kombine bilet satışları zaten bunu ortaya koyuyor. Elbette ki başında bir Belediye filan olmasa sadece Erzurumspor olan bir takım karşısında elbette ki yediden yetmişe herkes mutlu olurdu. Çatlak ses hiç çıkmazdı illa ki. Ama. Aması var işte..
***
Bir yerde daha Erzurum’u liglerde temsil eden bir takım yokken eski başkan Ahmet Küçükler’in girişimleri ile kurulan BB Erzurumspor kulübü, kısa zamanda adını Fener ve G.Saray’ın da içinde yeraldığı süper lige yazdırmayı başardı. Bunu o belediye yaptı. Binbir sıkıntı ile o takımı oralardan alıp buralara getiren bir yönetimden de bugün artık öyle bir talepte bulunmak çok da mantıklı gelmiyor. En azından belediye yönetimi bu konuda bir tavır koymuşsa daha bu işi kaldırıp- indirmenin anlam yok. Nihayetinde o takımın bugünki konumu da taktir ederseniz onların sayesinde. Kaldı ki mevzuat da buna cevaz veriyor. İddiaların aksine Belediye olarak da süper ligde bir takım mücadele edebiliyor. Bir sıkıntı yok. Futbol Federasyonu’nca no problem! O açıdan artık hepimiz başında Büyükşehir Belediyesi olan bu takıma alışsak iyi olacak.
---
Yerlerinde olsam kaçırmam, tutarım!
Teknik ve idari yönetim ne düşünüyor bilmem ama yakın tarihte ben bu Halil İbrahim Tuna gibi yetenekli bir oyuncuyu görmedim, bu gidişle göremem de. Bir önceki yıl Erzurum’un kadrosunda yeralan, geçtiğimiz sezon da kiralık olarak Kastamonu’da oynayan Halil İbrahim Tuna ile anlaşılıp, anlaşılmayacağı henüz net değil. Erzurum’un tapulu oyuncusu olan ‘Halil İbo’, doğrusu oynadığı zaman ben de tat bırakmıştı. Bende mi sadece, seyircilerde de. Bizde mahfuz bildik sorunlarından arınmış, kafası iyi bir Halil İbrahim ise eğer yönetim hiç düşünmesin, bu genç oyuncuyu bir yere göndermesin, tutsun. Onu biraz da banka gibi görüyorum, ne eder eder ilerisinde Erzurumspor’a para kazandırır!
--
Tarkan geldi, hoş geldi!
Çocukken ve dahi gençliğe adım atmaya hazırlandığımız ergenlik dönemlerimizde çıkmasını her hafta dört gözle beklediğimiz resimli çizgi romanlardan birisiyi Tarkan! Karaoğlan filan da vardı ama ne yalan söyleyeyim, ben o zamanlar en çok Tarkan hastasıydım! Ünlü çizer Sezgin Burak’ın kaleme aldığı daha sonra sinemada Kartal Tibet’in başrol oynadığı Tarkan, bir zamanların fenomen olmuş bir kahramanıydı. 1978 yılında Sezgin Burak rahmetli olunca Tarkan da tarihe karıştı. O çizgi romanı okuyan bizlerde izler bıraka Tarkan’ın bugüne kadar yayınlanan eserleri, Sezgin Burak’ın oğlu Tan Burak tarafından kurulan ALTAR MEDYA aracılığıyla yeniden yayına sokuldu. Her bir macerası 5 liradan satışa çıkan Tarkan’ın serileri Kitapsarayı’na geldi ve ilk müşterilerinden biri de ben oldum. Beni yeniden o eski günlere götürdü. Bizlerde yeri başkaydı o çizgi kahramanın. Yeniden eski sayılarını okumaya başladım, nasıl mutlu oldum anlatamam. Hele hele Milano’ya giden yol ve Maryo’nun kuşları, sanki dün okumuşum gibi geldi bana! Bu arada Tarkan’ın eski sayılarını getirten Kitapsarayı’nın ortaklarından Atalay kardeşlerin Adnan’ı bana bir de Tarkan’ın serüvenini anlatan bir kitap verdi, sevincim ikiye katlandı. Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak’ın eşi Türkay Sezgin yazmış kitabı. Tarkan ve Sezgin Burak ile ilgili herşey var burada. Burak’ın o günkü gazete ve dergilerde çıkan diğer yayınları da dahil. Kitapta Tarkan’ın Erzurumla ilgili bir ilişkisi var, onu da sizinle paylaşayım istiyorum. Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak’ın eşi Türkan hanım Atatürk Üniversitesi’nde görev almış. Türkay Burak hanım Sezgin Burak’la da Erzurum’da görevliyken tanışmış ve evlenmiş. Evlilik kararı alınınca ve Sezgin Burak da İstanbul’da olunca, Türkan hanım da Atatürk Üniversitesi’ndan ayrılmak zorunda kalmış. Çizgi roman severlere şiddetle o eski günleri yaşaması için şiddetle bu Tarkan erilerini salıklıyorum.
--
Nasıl olmuşsa Tanpınar’ı atlamışız!
İsmail Bingöl’ün kaleme aldığı Türkülerde Yaşayan Şehir Erzurum kitabını okuyorum. Baştan sona Erzurum konan kitapta sıklıkla Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 5 Şehir kitabından alıntı var. Ben doğarken ölmüş olan Tanpınar’ın aralarında Erzurum’un da olduğu 5 şehiri anlattığı kitabından önemli cümleleri kendi kitabına aktaran İsmail ağabeyi okuyunca ‘’Yahu bu Ahmet Hamdi Tanpınar ne kadar bizden biriymiş. Ne güzel Erzurum’u anlatıyor, nesillere aktarıyor’’ dedim kendi kendime. Erzurum’un yanısra İstanbul, Konya, Bursa ve Ankara’yı ele aldığı ünlü 5 şehir kitabına karşılık biz Erzurum olarak o Tanpınar’a ne yapmışsız? Sanırım sadece Büyükşehir’in bir Bilgi Evi’ne ismini vermemizin dışında koca bir hiç! Oysa bugün onun hocası Yahya Kemal gibi onun isimi de Erzurum’da bir ilköğretim okuluna verilebilirdi. Milli Eğitim eski Müdürü Fevzi Budak’a sordum. ‘’Hiç aklınıza bir eğitim kurumuna Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ismini vermek gelmedi mi? Hem de bir Tanpınar’ı tanıyan ve de okumuş biri olarak’’ diye. ‘’Ahh’’ çekti. ‘’Benim eksikliğim. Ya fırsat bulamamış, ya da unutmuşum. Mutlaka benim zamanımda onun ismini de bir okula vermeliymişim. ’’ dedi, son derece samimi olarak. Kaldı ki Reyhani başta olmak üzere Erzurum’da iz bırakan Kara Fatma, Nuretttin Topçu, fahri Zındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Hüseyin Avni Ulaş, Evliya çelebi ve Nafiz bey gibi bir çok isim eğer bugün okullara verilmişse bu biraz da o Fevzi beyin sayesindedir. Her neyse. Artık şimdi kimdir bilmiyorum ama mevcut Maarif Müdürü mesajı almıştır herhalde!
--
Görünen o ki yerli fakir kalmamış!
Özellikle Büyükşehir Belediyesi’nin iftar çadırı geleneği güzel bir gelenek. Fakr-u zaruret içerisindeki yoksullara bu mübarek ayda verilen bu hizmete laf söyleyenin dili tutulur. Mesela bu çadırlardan biri de Narmanlı’daki iftar çadırı. En az 500 kişiye iftar hizmeti verilen bu çadır, özellikle iftar saatinde ana baba gün oluyor. Ancak, geçtiğimiz gün merak yüzünden çadıra gittim, doğru dürüst bir tane yerli vatandaş göremedim. Gördüklerimin tamamına yakını Suriyelilerdi. Erzurum’da ne kadar Suriyeli var, burada anlamak mümkün. Daha önceki yıllara göre bu sene o çadırın müdavimleri özellikle Suriyeliler ve Afganlılar olmuş. Anlamadığım yerlilerden fakir kalmadı da mı hep bu çadırı özellikle Suriyeliler doldurmuş? Fesatlık yapmak için demiyorum, gerçekten merak ettiğinden soruyorum. Eğer yeri halktan fakir kalmamışsa bu aslında biraz da sevindirici durum olsa gerek. Büyükşehir'in bu iftar çadırı organizasyonuna bakan arkadaşlar bu konuda beni aydınlatır ve merakımı giderirse çok memnun olacağım.
--
Bayramda tiyatroya ne dersiniz?
Bayramda tiyatroya ne dersiniz? Bu soruyu aslında ben size soruyorum ama dün Bilal sordu bana. Başarılı çalışmalarıyla son yıllarda Erzurum’da adını duyuran ve bir fenomen haline gelen Bilal. Bilal Tavlak! Nisanda İbrahim Erkal Kültür Merkezi’nde ‘Eyvah sevirem’ oyununu sahneleyen Bilal, Oktay, Şerif ve ekibi, aynı oyunu bir de bu bayram sahnelemeyi düşünüyor ve sağolsunlar telefon açıp benim fikrimi sordular. Doğrusu bayramda tiyatro pek alışık olunan bir şey değil, geçmişte çok örnekleri yok ama işin içinde Bilal varsa olur zannederim. Bu düşüncemi aynen Bilal’in kendisine de ilettim. Sizce nasıl bir şey olur? Ben bir kere daha izlemeye gider miyim, giderim herhalde. Bayramın ikinci ve üçüncü günü aynı salonda aynı oyun gider herhalde!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Bir yazar kendini yazmaz. Ama kendinden başka da bir şey yazmaz! (Anonim)