31 Mart seçimlerine sayılı günler var. Türkiye seçimlere Cumhur İttifakı, yarım biçimde Millet İttifakı gözleniyor. Başka bir yazının konusu olsa da Cumhur İttifakı, Türkiye genelinde yeni bir yapıyı deniyor.
Seçim yarışı bütün sıcaklığıyla Cumhur ittifakı için devam ediyor. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli, siyaseti domine eden aktörler. Karşı kıyada ise dağınıklık, bölünme ve çekişme nedeniyle seçimlere odaklanılamadığı gerçeği görülüyor. Ak Parti, “Belediye işi gönül işi” sloganı ve orijinal reklam filmleriyle dikkat çekiyor. Ak Parti Lideri Erdoğan, her gün bir veya iki miting düzenliyor, tv kanallarına çıkıyor. Karşı yaka ise iç çekişmeleri ve aday belirlemedeki sıkıntılarıyla boğuşuyor.
Seçimlere 1 ay kala tahmin yapmak güç değil. Yabancı derecelendirme kuruluşları da Türkiye seçimlerinde önemli bir değişim beklemiyor.
Meseleye Erzurum penceresinden bakacak olursak, belediyeciliğin ne olduğu, olması gerektiği ve beklentiler üzerine fikir yürütmek, talep etmek önem arz ediyor. Erzurum, kentsel dönüşümü çok iyi anlayabilmiş akıldan uzak görünüyor. Şehir merkezinde yapılan dönüşümlere rağmen, dönüşüm yapılacak daha çok alan bulunuyor. Oysa Erzurum tarım arazilerine yönelik yapılaşma sürecini sürdürüyor.
Erzurum’u yeni yapılaşma alanlarına ihtiyacı bulunmuyor. Şehir merkezinde yapılacak dönüşüm 400 bin ve üzeri nüfusu tutabilecek alana sahip bulunuyor. Yeni alan arayışı şehir için ciddi bir tehlike arz ediyor. Bir yandan tarım alanları yok olurken, diğer yandan şehir merkezinin seyrekleşmesi, düzensizleşmesi ve kontrol edilemez yöne kayma tehlikesi bulunuyor.
Erzurum, tarım ve hayvancılık alanında ciddi sorunlara sahip. Köyler boşalıyor. Erzurum’un iklim ve tarım potansiyeli dikkate alınmalı. Belediyelerin bu alanda adımlar atması önem arz ediyor. Yine hayvancılıkta geçmiş yılların izi kalmayan Erzurum’un atacağı adımlar olmalıdır.
Bir diğer hayati mesele ise turizmdir. Turizm açısından Palandöken gibi bir markanın iyi değerlendirilmesi, kış turizminin sağlık ve kültür turizmiyle desteklenmesi gerekiyor. Bu noktada yerel yönetim faktörü devreye girmelidir.
Erzurum, akıl çemberleri kurarak belediyelere öncülük yapabilmelidir. Kültür turizminde tarihi hazinelerin gün yüzüne çıkarılması öncelik taşıyor. Bu bağlamda Büyükşehir Belediyesinin Erzurum Kalesi ve çevresi projesi ile Yakutiye Belediyesinin Üç Kümbetler projesi önemli.
Bu çalışmaların gerçekleştirilmesi yeterli mi? Elbette hayır, halkı, ticareti turizmle birleştirmek gerekiyor. Turizmin bu şehirde ticari bir karşılığa ulaşması sağlanmalıdır. Gönül belediyeciliği sloganını izlerken, neden Erzurum’un ilgili çevreleri bu talepler konusunda bir bagaj hazırlamaz, neden çözüm odaklı çalışmalar yapmaz, anlamak zor.
Erzurum kalkınacak ise her kesimin imecesiyle, ortaya koyacağı taleplerle olabilecektir. Belediyeleri zorlayacak, onlara gerekirse öncülük edebilecek çözümler sunmak Erzurum ve ilgili çevrelerin işi değil mi?
Erzurum adına hüküm sürenlerin, meslek kuruluşlarının, ilgili çevrelerin böyle bir kaygısı yok mu?
Seçim yarışı bütün sıcaklığıyla Cumhur ittifakı için devam ediyor. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli, siyaseti domine eden aktörler. Karşı kıyada ise dağınıklık, bölünme ve çekişme nedeniyle seçimlere odaklanılamadığı gerçeği görülüyor. Ak Parti, “Belediye işi gönül işi” sloganı ve orijinal reklam filmleriyle dikkat çekiyor. Ak Parti Lideri Erdoğan, her gün bir veya iki miting düzenliyor, tv kanallarına çıkıyor. Karşı yaka ise iç çekişmeleri ve aday belirlemedeki sıkıntılarıyla boğuşuyor.
Seçimlere 1 ay kala tahmin yapmak güç değil. Yabancı derecelendirme kuruluşları da Türkiye seçimlerinde önemli bir değişim beklemiyor.
Meseleye Erzurum penceresinden bakacak olursak, belediyeciliğin ne olduğu, olması gerektiği ve beklentiler üzerine fikir yürütmek, talep etmek önem arz ediyor. Erzurum, kentsel dönüşümü çok iyi anlayabilmiş akıldan uzak görünüyor. Şehir merkezinde yapılan dönüşümlere rağmen, dönüşüm yapılacak daha çok alan bulunuyor. Oysa Erzurum tarım arazilerine yönelik yapılaşma sürecini sürdürüyor.
Erzurum’u yeni yapılaşma alanlarına ihtiyacı bulunmuyor. Şehir merkezinde yapılacak dönüşüm 400 bin ve üzeri nüfusu tutabilecek alana sahip bulunuyor. Yeni alan arayışı şehir için ciddi bir tehlike arz ediyor. Bir yandan tarım alanları yok olurken, diğer yandan şehir merkezinin seyrekleşmesi, düzensizleşmesi ve kontrol edilemez yöne kayma tehlikesi bulunuyor.
Erzurum, tarım ve hayvancılık alanında ciddi sorunlara sahip. Köyler boşalıyor. Erzurum’un iklim ve tarım potansiyeli dikkate alınmalı. Belediyelerin bu alanda adımlar atması önem arz ediyor. Yine hayvancılıkta geçmiş yılların izi kalmayan Erzurum’un atacağı adımlar olmalıdır.
Bir diğer hayati mesele ise turizmdir. Turizm açısından Palandöken gibi bir markanın iyi değerlendirilmesi, kış turizminin sağlık ve kültür turizmiyle desteklenmesi gerekiyor. Bu noktada yerel yönetim faktörü devreye girmelidir.
Erzurum, akıl çemberleri kurarak belediyelere öncülük yapabilmelidir. Kültür turizminde tarihi hazinelerin gün yüzüne çıkarılması öncelik taşıyor. Bu bağlamda Büyükşehir Belediyesinin Erzurum Kalesi ve çevresi projesi ile Yakutiye Belediyesinin Üç Kümbetler projesi önemli.
Bu çalışmaların gerçekleştirilmesi yeterli mi? Elbette hayır, halkı, ticareti turizmle birleştirmek gerekiyor. Turizmin bu şehirde ticari bir karşılığa ulaşması sağlanmalıdır. Gönül belediyeciliği sloganını izlerken, neden Erzurum’un ilgili çevreleri bu talepler konusunda bir bagaj hazırlamaz, neden çözüm odaklı çalışmalar yapmaz, anlamak zor.
Erzurum kalkınacak ise her kesimin imecesiyle, ortaya koyacağı taleplerle olabilecektir. Belediyeleri zorlayacak, onlara gerekirse öncülük edebilecek çözümler sunmak Erzurum ve ilgili çevrelerin işi değil mi?
Erzurum adına hüküm sürenlerin, meslek kuruluşlarının, ilgili çevrelerin böyle bir kaygısı yok mu?