Türkiye’de hiç bir seçim sıradan olmadı.
Her seçim ilgi çekti ve iddialı çekişmelere sahne oldu.
Önümüzdeki seçiminde diğerlerinden bir farkı olmayacak.
Hatta daha da çetin olacak diyeceğim ama o vakit başka seçim yazılarıyla aynı cümleleri kullanmış olmaktan korkuyorum.
Velhasıl bu ülkenin bütün seçimleri ciddidir ve ciddiye alınmayı hakkeder.
Elbette belediye başkanı seçtiğimizin farkındayız ancak oy pusulasının bir de arka tarafı var.
Niyet okuyuculuğu gibi bir şeyden bahsetmiyorum.
Açıkça bildiğimiz ancak işimize gelmediğinde sukut ettiğimiz bir gerçeğin gün yüzüne çıkmasına çalışıyorum.
Yerel seçimlerde esasen oylar adaya gitmelidir. Görünür doğru budur.
Ancak bizim ülkemizde yerel, genel tüm oylar siyasete, ideolojiye ve lidere gider.
Elbette adaylarında bu meselede bir önemi vardır.
Ya da daha doğru ifade etmek gerekirse adayların bir yere kadar önemi vardır.
Yapılan ittifaklardan da anlaşılacağı üzere bu seçim bir genel seçim havasına şimdiden büründürülmüştür.
Herkesin gözü, kulağı sandıklardan gelecek mesaja odaklanmıştır.
İktidar partisi MHP ile birlikte alması beklenen oyu biraz aşağıya düşürdüğü an, hem Cumhurbaşkanlığı sistemi hem de iktidarın desteği konusunda engellenemez bir tartışmanın da başlama anı olacaktır.
Bu seçim yerel seçimdir… sadece belediyelerdeki iktidarı ilgilendirir demeye çalışsanız da sizi dinleyecek bir kişi bile bulamazsınız.
Bunun böyle olduğunu bilen herkesin sandığa belediye başkanını seçmekten çok partisini korumaya yönelik reflekslerle oy kullanacağını da düşünmemek ancak saflık olabilir.
Öte yandan şehirlerimizin de pek çok ihtiyacı olduğu muhakkak. Onları ikinci plana atmak çocuklarımızın ve geleceğimizin konforunu bozacak neticelere sebep olacağı da ortadadır.
O zaman ikisini birlikte yürütmekten başka seçeneğimiz yok.
İşte tam da buna Türkiye tipi seçim sistemi diyoruz.
İyi yollarda yürümek/araç kullanmak…
Şehrimizin altyapısını sağlamlaştırıp, hastalıklardan korunmak…
Musluğumuzdan akan suyu içmek…
Ulaşımı modern ve ucuz elde etmek…
Çocuklarımızın geleceğini teminat altına alacak sağlam ve modern okul binaları inşa etmek…
Tiyatro, sinema, kitap ve sosyal hayatı ilgilendiren konularda nitelikli tercihlere sahip olmak…
Ve yaşanılır bir şehirde yaşamak en doğal hakkımız.
Bunları sandığa oylarımızı kullanmak için gitmeden önce elbette isteyeceğiz.
Bu kısım seçimin yerel tarafını oluşturacak.
Ancak bütün bunlardan öte ilk önceliğimiz vatanımızın birlik ve beraberliğini, üniter yapısını korumaya and içmiş adaylar olacak.
Zira vatan sizin ve özgür değilse; yol, su, Elektirik beş kuruş etmez!
Ve hiç unutmamak gerekir ki, vatandaş olabilmek için vatan gerekir.
Her seçim ilgi çekti ve iddialı çekişmelere sahne oldu.
Önümüzdeki seçiminde diğerlerinden bir farkı olmayacak.
Hatta daha da çetin olacak diyeceğim ama o vakit başka seçim yazılarıyla aynı cümleleri kullanmış olmaktan korkuyorum.
Velhasıl bu ülkenin bütün seçimleri ciddidir ve ciddiye alınmayı hakkeder.
Elbette belediye başkanı seçtiğimizin farkındayız ancak oy pusulasının bir de arka tarafı var.
Niyet okuyuculuğu gibi bir şeyden bahsetmiyorum.
Açıkça bildiğimiz ancak işimize gelmediğinde sukut ettiğimiz bir gerçeğin gün yüzüne çıkmasına çalışıyorum.
Yerel seçimlerde esasen oylar adaya gitmelidir. Görünür doğru budur.
Ancak bizim ülkemizde yerel, genel tüm oylar siyasete, ideolojiye ve lidere gider.
Elbette adaylarında bu meselede bir önemi vardır.
Ya da daha doğru ifade etmek gerekirse adayların bir yere kadar önemi vardır.
Yapılan ittifaklardan da anlaşılacağı üzere bu seçim bir genel seçim havasına şimdiden büründürülmüştür.
Herkesin gözü, kulağı sandıklardan gelecek mesaja odaklanmıştır.
İktidar partisi MHP ile birlikte alması beklenen oyu biraz aşağıya düşürdüğü an, hem Cumhurbaşkanlığı sistemi hem de iktidarın desteği konusunda engellenemez bir tartışmanın da başlama anı olacaktır.
Bu seçim yerel seçimdir… sadece belediyelerdeki iktidarı ilgilendirir demeye çalışsanız da sizi dinleyecek bir kişi bile bulamazsınız.
Bunun böyle olduğunu bilen herkesin sandığa belediye başkanını seçmekten çok partisini korumaya yönelik reflekslerle oy kullanacağını da düşünmemek ancak saflık olabilir.
Öte yandan şehirlerimizin de pek çok ihtiyacı olduğu muhakkak. Onları ikinci plana atmak çocuklarımızın ve geleceğimizin konforunu bozacak neticelere sebep olacağı da ortadadır.
O zaman ikisini birlikte yürütmekten başka seçeneğimiz yok.
İşte tam da buna Türkiye tipi seçim sistemi diyoruz.
İyi yollarda yürümek/araç kullanmak…
Şehrimizin altyapısını sağlamlaştırıp, hastalıklardan korunmak…
Musluğumuzdan akan suyu içmek…
Ulaşımı modern ve ucuz elde etmek…
Çocuklarımızın geleceğini teminat altına alacak sağlam ve modern okul binaları inşa etmek…
Tiyatro, sinema, kitap ve sosyal hayatı ilgilendiren konularda nitelikli tercihlere sahip olmak…
Ve yaşanılır bir şehirde yaşamak en doğal hakkımız.
Bunları sandığa oylarımızı kullanmak için gitmeden önce elbette isteyeceğiz.
Bu kısım seçimin yerel tarafını oluşturacak.
Ancak bütün bunlardan öte ilk önceliğimiz vatanımızın birlik ve beraberliğini, üniter yapısını korumaya and içmiş adaylar olacak.
Zira vatan sizin ve özgür değilse; yol, su, Elektirik beş kuruş etmez!
Ve hiç unutmamak gerekir ki, vatandaş olabilmek için vatan gerekir.