Ülke genelinde gerek genel ve gerekse yerel seçimlerde kararsızlar hep gündemi teşkil etmiştir. Hatta zaman zaman yapılan kamuoyu araştırmaları sonuçlarında da bu kararsız seçmenlere vurgu yapılarak bir oran gösterilir. Kararsız seçmen olgusu diğer seçimlerde olduğu gibi hafta sonu yapılacak olan yerel seçimde de gündemi teşkil ediyor. Peki, hemen hemen herkesin bir şekilde siyasileştiği bir dönemde gerçekten söylendiği gibi kararsız seçmen hala var mı ve oranı iddia edildiği gibi fazla mı? Sanırım bu konuda en iyi tespiti sosyologlar verir. Ama her daim öngörüsüne güvendiğim Erzurum Barosu eski Başkanlarından Avukat Faruk Terzioğlu, bu konuda bambaşka bir şey söylüyor. Ona göre kararsız seçmen oranları hiçbir zaman yüksek değil ve kararını vermeyen seçmenden çok kararını açıklamaktan korkan seçmen gördüğünü belirtiyor. PUSULA Gazetesi’nin de okuyucularına ücretsiz olarak dağıtılan Fırfırik Dergisi’nin yarın çıkacak köşesinde de bu konuya vurgu yapan ‘’Farfaruk abi’’ Faruk Terzioğlu, açık açık, ‘’Kararsız seçmen yok, korkak seçmen var. Oyunun rengini açıklamayan seçmen var’’ diyor. O’na göre en azından söylendiği oranda bir kararsız seçmen yok. Şu veya bu sebeplerden dolayı oyunu belli etmeyen seçmen var. Katılırsınız, katılmazsınız. Ama o öyle düşünüyor ve bu onun on kararı!
---
Hamza Hamzaoğlu’nu kim getirdiyse çok zekiymiş, çok!
Bir defa sezona takımı süper lige çıkartan Mehmet Altıparmak ile başlanılması doğru oğlu doğruydu. Kimse yalandan kalkıp hataydı falan demesin, çünkü başka türlüsü yanlış olurdu. Sonrasında Mehmet Özdilek ile anlaşılması da iyi niyetle yapılmış bir anlaşmaydı. Ama o da olmadı ve onunla da bir süre sonra vedalaşıldı. Acıtsa da bazen gitmek gerekir ve o sebeple Özdilek’in de ayrılığı doğru olmasa dahi en azından yanlış değildi. Daha sonra, hem de kritik bir viraja dönüldüğünde elbette ki bu takımın başına bir teknik adam gerekliydi. Hoş ne kadar duygusal davransak da ne Zafer Demir ne de Adem Çağlayan ile filan bu işler yürümeyebilirdi. En azından bu isimler ile yola devam çok riskliydi. Kaldı ki sadece Zafer Demir ve Adem Çağlayan özelinde değil, herhangi düşük kalibrede isimli bir teknik adam da risk anlamını taşırdı.
***
Nihayetinde artık kalan haftalar hayat-memat meselesiydi. Herhangi bir teknik adam ile korkulan olursa, takım küme düşerse bunun sancısı büyük olurdu. İşin ucunda can korkusu olduğu için de kimden çıktıysa o isim, onu takımın başına getirerek akılcı bir iş yapıldı. Evet. Hamza Hamzaoğlu böylesi kritik bir dönemde el sıkışılacak en isabetli isimdi. En azından G.Saray’da şampiyonluk yaşamış, toplumla barışık, sakin ve de saygınlığı ile tanınan Hamza Hamzaoğlu ismi en azından olası her türlü akıbet karşısında doğru oğlu doğru bir isim oldu. O açıdan ben Hamza Hamzaoğlu’nu kim düşündü ve takımın başına getirdiyse onu bir kere daha kutluyorum. Çok zeki, hem de çok zeki olmalı. Bir taş ile iki kuş vurulması böyle bir ey olsa gerek! Dileğim, o Hamza Hamzaoğlu’nun takımı ligde tutarak en azından Mehmet Altıparmak gibi efsane bir hoca olarak hafızalarımızda yeralmasıdır.
---
Mahmut Uçar’lar karıştı!
Tanıdığım iki Mahmut Uçar vardı. Biri Sağlık Müdürü Mahmut Uçar, diğeri eczacı Mahmut Uçar. Zaman zaman her görüşmemizde bu isim benzerliği konusunu her iki Mahmut Uçar’a da açmış, kendilerinden bayağı bir serzeniş duymuştum. Her iki Mahmut Uçar da isim benzerliğinden dolayı ilginç anlar yaşadıklarını söylüyor, zaman zaman tatlı hadiseler ile karşılaştıkları gibi tatsız olaylarla da muhatap olduklarından yakınıyorlardı. Bu iki Mahmut Uçar, kadere bak ki bu defa siyasi platformda karşı karşıya geldiler. Sağlık Müdürü Mahmut Uçar AK Parti’den Yakutiye Belediye Başkan adayı olurken, eczacı Mahmut Uçar’ın eşi eczacı Canan Uçar da İYİ Parti’den Palandöken Belediye Başkan adayı oldu. Siyasete girmeden önce isim benzerliğinden dolayı sıklıkla birbirlerini yadeden Mahmut Uçar’lar aynı karmaşayı şimdi de oy için çıktıkları sahada yaşıyorlar. İsim benzerlikleri dolayısıyla farklı iki partiden de ilginç şeyler duyuyoruz. Galiba en çok sıklıkla duyduğumuz da ‘’Yakutiye’nin Belediye Bakan adayı Mahmut Uçar AK Parti’den, eşi Canan Uçar da İYİ Parti’den Palandöken adayı’’ yakıştırması. Görünen o ki her iki Mahmut Uçar’ın da ayrı ayrı partilerden ama ayrı insanlar olmasına rağmen çok hikaye daha duymaya devam edeceğiz.
--
Daha bir derste meyveler alınmaya başlandı!
Yayın hayatına son vereli yıllar olan mahalli Hürsöz Gazetesi’nin sahibi rahmetli Ahmet Polat’ın kızı E. Behiye Polat Kütük, Sabancı İlköğretim Okulu’nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyor. Okuma Kültürü dersinde 5/A sınıfı öğrencilerine farkındalık oluşturup karikatür konulu bir ders vermem için davette bulununca hiç üşenmedim, koşa koşa gittim. Her biri gözlerinden zeka fışkıran öğrenciler ile dolu dolu bir saatlik karikatür dersi yaptık. Onlara, içlerinde resim veya karikatüre meraklı olanların ille de çizmeleri gerektiğini söyledim, ders boyunca da temel karikatür çiziminden dilim döndüğünce bir şeyler anlattım İnanılmaz zevk aldım onlarla bu ders esnasında. Belli, hepsi de karikatüre ilgili ve çizme peşinde! Nihayetinde o karikatür dersinin de meyvelerini daha ilk haftada almaya baladım. Hem meraklı hem de çizme konusunda yetenekli çocukların çizimleri gelmeye başladı bana. Çok fena kapmışlar, onu farkettim. Bir defa gözlem yetenekleri üst düzeyde, önce onu keşfettim. İnşallah yakın bir gelecekte Erzurum’da beni bu yolda yalnız bırakmayan başka çizerler çıkacak ve ben inanılmaz mutlu olacağım. Yanda o ders sonrası karikatür çiziktiren iki minik öğrencinin çizimlerini sunuyorum.
---
Birlikte çok güzelsiniz!
Teyo tiplemesi ile sadece Erzurum’da değil, Türkiye’de nam salan Cumhur Seval kadar onun kardeşi Ercan Seval de tepeden tırnağa bir yetenek. Belki Cumhur Seval kadar tanınırlığı yok ama o da tiyatro konusunda ağabeyinden aşağı değil. 40 yılı aşkın bir süredir işlerinden arta kalan zamanlarda tiyatronun tozunu da yutan Cumhur ve Ercan Seval kardeşler, sadece ayrı ayrı değil, birlikte de oynarken çok güzel oluyorlar! Bugüne kadar sayısız oyunda beraber oynayan Cumhur ve Ercan Seval kardeşler, sahneye çok yakışıyorlar. En son ‘Gaynana’ oyununda izlediğimiz Seval kardeşler, hele de oyun komediyle seyirciyi gülmekten kırıp geçiriyorlar. Ağabey Cumhur Seval, kardeşi ile aynı sahnede oynamanın çok avantajlı bir şey olduğunu belirtirken, ‘’Bir defa Ercan çok ciddi bir oyuncu. İşine kendini tam verir. Her rolün de üstesinden gelir ve hissederek oynar. Böylesine kıymetli bir oyuncu ile aynı sahnede olmak ve hem de kardeş olmak, inanılmaz mutluluk verici bir olay’’ diyor. Ercan Seval da ağabeyi Cumhur Seval ile aynı sahnede olmanın çoğu zaman evde beraber olmaktan farkı olmadığını belirterek, ‘’Özellikle sahnede oyuncular birbirilerinin özelliklerini çok iyi bilirse o oyunda daha çok başarılı olurlar. Hele de bu oyuncular kardeşse bu ancak müthiş ötesi bir şeydir. Birlikte daha güzel oluyoruz’’ şeklide konuşuyor. Her ikisi de ayrı kamu kurumlarından emekli olan tiyatrocu Seval kardeşler, önümüzdeki günlerde yeniden aynı oyunda yeralmak için yine elele veriyor, hayranlarına itinayla duyurulur..
--
Bulutlar lojmanı boşalttı!
Başlığa bakıldığında, ‘’Şimdi bu da haber mi?’’ diyenleri duyar, görür gibiyim. Ama, son yılarda belediye başkanı veya başka bir görevde olan kişinin görev süresi bitiği halde ikamet ettiği lojmanları boşaltmaması, en azından bunları bize alıştırması, Bulutlar’ın veya bir başkasının kendisine tahsis edilen konuttan taşındığını haber niteliğine sokuyor işte! Bu haber biraz da, görev süresi sona erdiği halde görev yaptığı kurumun konut veya benzeri hizmetlerinden yararlanmayı devam ettiren, hiçbir şey yokmuş gibi devam edenlere gelsin..
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Aynadaki görüntünü beğenmiyorsan; aynayı değil kendini değiştir. (İran atasözü)
DUVARIN DİLİ : Korktuğum ol, başıma gel!
---
Hamza Hamzaoğlu’nu kim getirdiyse çok zekiymiş, çok!
Bir defa sezona takımı süper lige çıkartan Mehmet Altıparmak ile başlanılması doğru oğlu doğruydu. Kimse yalandan kalkıp hataydı falan demesin, çünkü başka türlüsü yanlış olurdu. Sonrasında Mehmet Özdilek ile anlaşılması da iyi niyetle yapılmış bir anlaşmaydı. Ama o da olmadı ve onunla da bir süre sonra vedalaşıldı. Acıtsa da bazen gitmek gerekir ve o sebeple Özdilek’in de ayrılığı doğru olmasa dahi en azından yanlış değildi. Daha sonra, hem de kritik bir viraja dönüldüğünde elbette ki bu takımın başına bir teknik adam gerekliydi. Hoş ne kadar duygusal davransak da ne Zafer Demir ne de Adem Çağlayan ile filan bu işler yürümeyebilirdi. En azından bu isimler ile yola devam çok riskliydi. Kaldı ki sadece Zafer Demir ve Adem Çağlayan özelinde değil, herhangi düşük kalibrede isimli bir teknik adam da risk anlamını taşırdı.
***
Nihayetinde artık kalan haftalar hayat-memat meselesiydi. Herhangi bir teknik adam ile korkulan olursa, takım küme düşerse bunun sancısı büyük olurdu. İşin ucunda can korkusu olduğu için de kimden çıktıysa o isim, onu takımın başına getirerek akılcı bir iş yapıldı. Evet. Hamza Hamzaoğlu böylesi kritik bir dönemde el sıkışılacak en isabetli isimdi. En azından G.Saray’da şampiyonluk yaşamış, toplumla barışık, sakin ve de saygınlığı ile tanınan Hamza Hamzaoğlu ismi en azından olası her türlü akıbet karşısında doğru oğlu doğru bir isim oldu. O açıdan ben Hamza Hamzaoğlu’nu kim düşündü ve takımın başına getirdiyse onu bir kere daha kutluyorum. Çok zeki, hem de çok zeki olmalı. Bir taş ile iki kuş vurulması böyle bir ey olsa gerek! Dileğim, o Hamza Hamzaoğlu’nun takımı ligde tutarak en azından Mehmet Altıparmak gibi efsane bir hoca olarak hafızalarımızda yeralmasıdır.
---
Mahmut Uçar’lar karıştı!
Tanıdığım iki Mahmut Uçar vardı. Biri Sağlık Müdürü Mahmut Uçar, diğeri eczacı Mahmut Uçar. Zaman zaman her görüşmemizde bu isim benzerliği konusunu her iki Mahmut Uçar’a da açmış, kendilerinden bayağı bir serzeniş duymuştum. Her iki Mahmut Uçar da isim benzerliğinden dolayı ilginç anlar yaşadıklarını söylüyor, zaman zaman tatlı hadiseler ile karşılaştıkları gibi tatsız olaylarla da muhatap olduklarından yakınıyorlardı. Bu iki Mahmut Uçar, kadere bak ki bu defa siyasi platformda karşı karşıya geldiler. Sağlık Müdürü Mahmut Uçar AK Parti’den Yakutiye Belediye Başkan adayı olurken, eczacı Mahmut Uçar’ın eşi eczacı Canan Uçar da İYİ Parti’den Palandöken Belediye Başkan adayı oldu. Siyasete girmeden önce isim benzerliğinden dolayı sıklıkla birbirlerini yadeden Mahmut Uçar’lar aynı karmaşayı şimdi de oy için çıktıkları sahada yaşıyorlar. İsim benzerlikleri dolayısıyla farklı iki partiden de ilginç şeyler duyuyoruz. Galiba en çok sıklıkla duyduğumuz da ‘’Yakutiye’nin Belediye Bakan adayı Mahmut Uçar AK Parti’den, eşi Canan Uçar da İYİ Parti’den Palandöken adayı’’ yakıştırması. Görünen o ki her iki Mahmut Uçar’ın da ayrı ayrı partilerden ama ayrı insanlar olmasına rağmen çok hikaye daha duymaya devam edeceğiz.
--
Daha bir derste meyveler alınmaya başlandı!
Yayın hayatına son vereli yıllar olan mahalli Hürsöz Gazetesi’nin sahibi rahmetli Ahmet Polat’ın kızı E. Behiye Polat Kütük, Sabancı İlköğretim Okulu’nda Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyor. Okuma Kültürü dersinde 5/A sınıfı öğrencilerine farkındalık oluşturup karikatür konulu bir ders vermem için davette bulununca hiç üşenmedim, koşa koşa gittim. Her biri gözlerinden zeka fışkıran öğrenciler ile dolu dolu bir saatlik karikatür dersi yaptık. Onlara, içlerinde resim veya karikatüre meraklı olanların ille de çizmeleri gerektiğini söyledim, ders boyunca da temel karikatür çiziminden dilim döndüğünce bir şeyler anlattım İnanılmaz zevk aldım onlarla bu ders esnasında. Belli, hepsi de karikatüre ilgili ve çizme peşinde! Nihayetinde o karikatür dersinin de meyvelerini daha ilk haftada almaya baladım. Hem meraklı hem de çizme konusunda yetenekli çocukların çizimleri gelmeye başladı bana. Çok fena kapmışlar, onu farkettim. Bir defa gözlem yetenekleri üst düzeyde, önce onu keşfettim. İnşallah yakın bir gelecekte Erzurum’da beni bu yolda yalnız bırakmayan başka çizerler çıkacak ve ben inanılmaz mutlu olacağım. Yanda o ders sonrası karikatür çiziktiren iki minik öğrencinin çizimlerini sunuyorum.
---
Birlikte çok güzelsiniz!
Teyo tiplemesi ile sadece Erzurum’da değil, Türkiye’de nam salan Cumhur Seval kadar onun kardeşi Ercan Seval de tepeden tırnağa bir yetenek. Belki Cumhur Seval kadar tanınırlığı yok ama o da tiyatro konusunda ağabeyinden aşağı değil. 40 yılı aşkın bir süredir işlerinden arta kalan zamanlarda tiyatronun tozunu da yutan Cumhur ve Ercan Seval kardeşler, sadece ayrı ayrı değil, birlikte de oynarken çok güzel oluyorlar! Bugüne kadar sayısız oyunda beraber oynayan Cumhur ve Ercan Seval kardeşler, sahneye çok yakışıyorlar. En son ‘Gaynana’ oyununda izlediğimiz Seval kardeşler, hele de oyun komediyle seyirciyi gülmekten kırıp geçiriyorlar. Ağabey Cumhur Seval, kardeşi ile aynı sahnede oynamanın çok avantajlı bir şey olduğunu belirtirken, ‘’Bir defa Ercan çok ciddi bir oyuncu. İşine kendini tam verir. Her rolün de üstesinden gelir ve hissederek oynar. Böylesine kıymetli bir oyuncu ile aynı sahnede olmak ve hem de kardeş olmak, inanılmaz mutluluk verici bir olay’’ diyor. Ercan Seval da ağabeyi Cumhur Seval ile aynı sahnede olmanın çoğu zaman evde beraber olmaktan farkı olmadığını belirterek, ‘’Özellikle sahnede oyuncular birbirilerinin özelliklerini çok iyi bilirse o oyunda daha çok başarılı olurlar. Hele de bu oyuncular kardeşse bu ancak müthiş ötesi bir şeydir. Birlikte daha güzel oluyoruz’’ şeklide konuşuyor. Her ikisi de ayrı kamu kurumlarından emekli olan tiyatrocu Seval kardeşler, önümüzdeki günlerde yeniden aynı oyunda yeralmak için yine elele veriyor, hayranlarına itinayla duyurulur..
--
Bulutlar lojmanı boşalttı!
Başlığa bakıldığında, ‘’Şimdi bu da haber mi?’’ diyenleri duyar, görür gibiyim. Ama, son yılarda belediye başkanı veya başka bir görevde olan kişinin görev süresi bitiği halde ikamet ettiği lojmanları boşaltmaması, en azından bunları bize alıştırması, Bulutlar’ın veya bir başkasının kendisine tahsis edilen konuttan taşındığını haber niteliğine sokuyor işte! Bu haber biraz da, görev süresi sona erdiği halde görev yaptığı kurumun konut veya benzeri hizmetlerinden yararlanmayı devam ettiren, hiçbir şey yokmuş gibi devam edenlere gelsin..
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Aynadaki görüntünü beğenmiyorsan; aynayı değil kendini değiştir. (İran atasözü)
DUVARIN DİLİ : Korktuğum ol, başıma gel!