Pusula Gazetesi’nin 15 Aralık 2018 tarihli sayısında “Binbir Hatim geleneği ya da ibadeti magazinleştirmek!” başlıklı bir yazı yazmış ve gereksiz bazı uygulamalara dikkat çekmiştik. Bu yılki 1001 hatim okuma geleneği, 40 bine yakın hatmin okunmasıyla sona erdi. Bu yazımızda ise bu konu üzerinde duracak ve bazı değerlendirmelerde bulunacağız.
1. Alvarlı Efe’nin tespitiyle Erzurum’un şehir ruhu şundan ibarettir:
“Erzurum kilidi mülk-i İslam’ın
Mevla'ya emanet olsun Erzurum
Erzurum derbend-i ehl-i İslam’ın
Mevla'ya emanet olsun Erzurum”
Erzurum; İslam mülkünün kilidi ve Erzurum İslam’ın kalesidir. 1001 Hatimler bu ruhun bir tezahürüdür.
2. Erzurum’da 1001 Hatim okunması geleneği, halkın gönüllü iştirakiyle gerçekleşen muhteşem dini bir faaliyettir.
3. Erzurum merkezi, ilçeler ve köylerinde 1001 Hatim okunmasının kış ayına denk getirilmesi harika bir zamanlamadır. Yazın okunmak istenseydi, herkes işinde gücünde olacağından, bu derece bir katalım mümkün olmayacaktı. Nitekim bir ara şehri yeterince tanımayan bir müftü efendi 1001 hatimlerin yazın okunması yönünde bir uygulama başlatmıştı ama fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
4. 1001 Hatimlerin Aralık 15-Ocak 15 günlerinde okunması yerleşmiş bir uygulamadır, bu tarihlerle kimse oynamamalıdır.
5. Erzurum ahalisi, kış aylarının kısa günlerinde ve uzun gecelerinde, başta Ayaspaşa Camii Şerifi olmak üzere, diğer camilerde ve evlerde Kuran okudular.
6. Camilerde beş vakitte bu hizmet verildi. Hafız efendiler mukabele şeklinde okudular, cemaat ise Kuran üzerinden dinledi. Kimi vatandaşımız ise, gerek evinde, gerek camide, cüz cüz okuyup kişisel hatmini gerçekleştirdi.
7. Kesin bir bilgidir ki, Türkiye’de Kuran’ın en çok okunduğu beldelerin başında Erzurum gelmektedir.
8. Erzurum yüz yıllardan beri 50’ye yakın medresesiyle dini ilimlerin öğrenildiği bir merkez olduğu gibi, sahih tasavvufi şahsiyetlerin de zuhur ettiği, irfanî hareketlerin de bir başşehri olmuştur. Bu iki mertebenin temeli şehrin Kuran’ı baş tacı etmesidir.
9. Erzurum’da Kuran okunması, dini ilimler tedrisi ve tasavvufi hareketlerin varlığı birbirinin mütemmim cüzleridir. Erzurum, tarihsel olarak bu yapıyı kurmuş ve koruyarak günümüze getirmiştir.
10. Dikkat edilmelidir ki bu ruh, ulemanın rehberliğinde mayalanan bir ahali ruhudur; resmiyetin icbarı olmadan, spontanedir; eşsizliği de buradadır.
11. Yine malumdur ki Erzurum, imam-hatip ve hafız efendi yetiştiren muhteşem bir şehirdir. Bugün Türkiye’nin her yanında Erzurumlu hafızlar ve imam-hatipler yetkin bir şekilde İslam’a ve insanımıza hizmet etmektedirler.
12. Erzurum ahalisi, bu manevi ruhla mücehhez yekta bir ahalidir. Kuran’ı daimi suretle terennüm eden Erzurum, Ramazan-ı Şerifi de hakkıyla ihya eden bir dağ aslanları yurdudur.
13. Ehl-i insaf nice zât ifade etmiştir ki, İslam âleminde Ramazan’ın en güzel bir şekilde ağırlandığı ve ramazanla şereflenen yerlerin ilk ikisi Mekke-Medine ise üçüncüsü Erzurum’dur.
14. Gelelim tehlikeye: 1) Siyaset erbabı şehrin bu manevi atmosferine nefer olarak iştirak etmeli, önde görünmekten zinhar imtina etmelidir. 2) 1001 Hatimlerin başlamasıyla ilgili Pir Ali Baba’nın kabir ziyareti müftü efendinin iştirakiyle sade olmalı, at üzerinde Kuran okumak gibi temsili hiçbir faaliyet işin içine sokulmamalıdır. (teatral sahneler, temsili ibadet olmaz!)
15. Önerilerimiz: 840 yaşındaki Erzurum Ulu Cami’de yapılan 1001 Hatim Dua Merasimine Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılması önemlidir; bu iştirak daimi olmalıdır. Duaya Cumhurbaşkanını, Hükümet üyelerini davet emekte, hatta muhalefet parti liderlerini çağırmakta bir mahsur olmamalıdır. Neticede herkes kalbinin meyvesini yemektedir! (İlke: Hayrı çoğaltın!)
16. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi her yıl, 1001 Hatimlerle eş zamanlı, bir Kuran teması etrafında, sempozyum düzenleyebilir; düzenlemelidir. Müftülük ve Büyükşehir Belediyesi de bu hizmeti yapabilir. Müşterek de yapılabilir. Her sempozyumun ardından bildiriler kitabı basılmalı ve camilerde sembolik bir fiyatla halka arz edilmelidir. (Dua merasimi günü de dağtılablir)
17. 1001 Hatimlerin dua merasimine, Türkiye’nin belli başlı âlimleri ve sahih tasavvuf erbabı da davet edilebilir. Erzurum’daki Kuran hizmetinin tanıtılması başka beldelerimizde de bir motivasyon sebebi olabilir. Allah, niyeti halis olanların işlerinden nice nice kapılar açar.
18. Erzurum’da bu muhteşem dini faaliyetlerin yanı sıra üzüntümüzü derinleştiren bir yara da var ki, maalesef onmuyor, hatta kanamaya devam ediyor. Nedir o yara?
19. Erzurum camilerinde ilmi-ihlası tam kürsü hatipleri azalmaktadır. Oysa insanımız okumaktan çok dinleyerek öğrenmeyi benimsemiştir. Erzurum ruhunun bu arka plan gittikçe ortadan kalkıyor. Bu hâl bir fetret dönemine girdiğimizin de kuvvetli bir nişanesi kabul edilmelidir. Bundan çıkış yolu, hafız yetiştirmeye verdiğimiz önem kadar, ilmiyle amil âlimler yetiştirmek ve kürsüleri onlara teslim etmektir. (İrşat için sadece akıl değil, akıl ve kalp vaazı gerekiyor! Mesela kendisi sigara içtiği halde cemaate Allah’tan korkun diyen bir vaazın sözünü kulak işitse de kalp kulağı işitmediğinden, sözün mürşitliği tahakkuk etmeyecektir.)
20. Camilerimizde her gün meal, tefsir ve fıkıh konularında dersler de okunmalı ve okutulmalıdır.
21. En nihayetinde Kuran okumaktan gaye Allah’ın emirlerini ve yasaklarını öğrenmek ve emrettiği gibi dosdoğru bir kul olmaktır.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un şu ikazı ile bitirelim:
“İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde?
Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına
Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne taze mezara okunmak, ne fal bakmak için…”
1. Alvarlı Efe’nin tespitiyle Erzurum’un şehir ruhu şundan ibarettir:
“Erzurum kilidi mülk-i İslam’ın
Mevla'ya emanet olsun Erzurum
Erzurum derbend-i ehl-i İslam’ın
Mevla'ya emanet olsun Erzurum”
Erzurum; İslam mülkünün kilidi ve Erzurum İslam’ın kalesidir. 1001 Hatimler bu ruhun bir tezahürüdür.
2. Erzurum’da 1001 Hatim okunması geleneği, halkın gönüllü iştirakiyle gerçekleşen muhteşem dini bir faaliyettir.
3. Erzurum merkezi, ilçeler ve köylerinde 1001 Hatim okunmasının kış ayına denk getirilmesi harika bir zamanlamadır. Yazın okunmak istenseydi, herkes işinde gücünde olacağından, bu derece bir katalım mümkün olmayacaktı. Nitekim bir ara şehri yeterince tanımayan bir müftü efendi 1001 hatimlerin yazın okunması yönünde bir uygulama başlatmıştı ama fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
4. 1001 Hatimlerin Aralık 15-Ocak 15 günlerinde okunması yerleşmiş bir uygulamadır, bu tarihlerle kimse oynamamalıdır.
5. Erzurum ahalisi, kış aylarının kısa günlerinde ve uzun gecelerinde, başta Ayaspaşa Camii Şerifi olmak üzere, diğer camilerde ve evlerde Kuran okudular.
6. Camilerde beş vakitte bu hizmet verildi. Hafız efendiler mukabele şeklinde okudular, cemaat ise Kuran üzerinden dinledi. Kimi vatandaşımız ise, gerek evinde, gerek camide, cüz cüz okuyup kişisel hatmini gerçekleştirdi.
7. Kesin bir bilgidir ki, Türkiye’de Kuran’ın en çok okunduğu beldelerin başında Erzurum gelmektedir.
8. Erzurum yüz yıllardan beri 50’ye yakın medresesiyle dini ilimlerin öğrenildiği bir merkez olduğu gibi, sahih tasavvufi şahsiyetlerin de zuhur ettiği, irfanî hareketlerin de bir başşehri olmuştur. Bu iki mertebenin temeli şehrin Kuran’ı baş tacı etmesidir.
9. Erzurum’da Kuran okunması, dini ilimler tedrisi ve tasavvufi hareketlerin varlığı birbirinin mütemmim cüzleridir. Erzurum, tarihsel olarak bu yapıyı kurmuş ve koruyarak günümüze getirmiştir.
10. Dikkat edilmelidir ki bu ruh, ulemanın rehberliğinde mayalanan bir ahali ruhudur; resmiyetin icbarı olmadan, spontanedir; eşsizliği de buradadır.
11. Yine malumdur ki Erzurum, imam-hatip ve hafız efendi yetiştiren muhteşem bir şehirdir. Bugün Türkiye’nin her yanında Erzurumlu hafızlar ve imam-hatipler yetkin bir şekilde İslam’a ve insanımıza hizmet etmektedirler.
12. Erzurum ahalisi, bu manevi ruhla mücehhez yekta bir ahalidir. Kuran’ı daimi suretle terennüm eden Erzurum, Ramazan-ı Şerifi de hakkıyla ihya eden bir dağ aslanları yurdudur.
13. Ehl-i insaf nice zât ifade etmiştir ki, İslam âleminde Ramazan’ın en güzel bir şekilde ağırlandığı ve ramazanla şereflenen yerlerin ilk ikisi Mekke-Medine ise üçüncüsü Erzurum’dur.
14. Gelelim tehlikeye: 1) Siyaset erbabı şehrin bu manevi atmosferine nefer olarak iştirak etmeli, önde görünmekten zinhar imtina etmelidir. 2) 1001 Hatimlerin başlamasıyla ilgili Pir Ali Baba’nın kabir ziyareti müftü efendinin iştirakiyle sade olmalı, at üzerinde Kuran okumak gibi temsili hiçbir faaliyet işin içine sokulmamalıdır. (teatral sahneler, temsili ibadet olmaz!)
15. Önerilerimiz: 840 yaşındaki Erzurum Ulu Cami’de yapılan 1001 Hatim Dua Merasimine Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılması önemlidir; bu iştirak daimi olmalıdır. Duaya Cumhurbaşkanını, Hükümet üyelerini davet emekte, hatta muhalefet parti liderlerini çağırmakta bir mahsur olmamalıdır. Neticede herkes kalbinin meyvesini yemektedir! (İlke: Hayrı çoğaltın!)
16. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi her yıl, 1001 Hatimlerle eş zamanlı, bir Kuran teması etrafında, sempozyum düzenleyebilir; düzenlemelidir. Müftülük ve Büyükşehir Belediyesi de bu hizmeti yapabilir. Müşterek de yapılabilir. Her sempozyumun ardından bildiriler kitabı basılmalı ve camilerde sembolik bir fiyatla halka arz edilmelidir. (Dua merasimi günü de dağtılablir)
17. 1001 Hatimlerin dua merasimine, Türkiye’nin belli başlı âlimleri ve sahih tasavvuf erbabı da davet edilebilir. Erzurum’daki Kuran hizmetinin tanıtılması başka beldelerimizde de bir motivasyon sebebi olabilir. Allah, niyeti halis olanların işlerinden nice nice kapılar açar.
18. Erzurum’da bu muhteşem dini faaliyetlerin yanı sıra üzüntümüzü derinleştiren bir yara da var ki, maalesef onmuyor, hatta kanamaya devam ediyor. Nedir o yara?
19. Erzurum camilerinde ilmi-ihlası tam kürsü hatipleri azalmaktadır. Oysa insanımız okumaktan çok dinleyerek öğrenmeyi benimsemiştir. Erzurum ruhunun bu arka plan gittikçe ortadan kalkıyor. Bu hâl bir fetret dönemine girdiğimizin de kuvvetli bir nişanesi kabul edilmelidir. Bundan çıkış yolu, hafız yetiştirmeye verdiğimiz önem kadar, ilmiyle amil âlimler yetiştirmek ve kürsüleri onlara teslim etmektir. (İrşat için sadece akıl değil, akıl ve kalp vaazı gerekiyor! Mesela kendisi sigara içtiği halde cemaate Allah’tan korkun diyen bir vaazın sözünü kulak işitse de kalp kulağı işitmediğinden, sözün mürşitliği tahakkuk etmeyecektir.)
20. Camilerimizde her gün meal, tefsir ve fıkıh konularında dersler de okunmalı ve okutulmalıdır.
21. En nihayetinde Kuran okumaktan gaye Allah’ın emirlerini ve yasaklarını öğrenmek ve emrettiği gibi dosdoğru bir kul olmaktır.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un şu ikazı ile bitirelim:
“İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;
Bir ibret aranmaz mı ayetlerde?
Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına
Ya açar bakarız nazm-ı celilin yaprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne taze mezara okunmak, ne fal bakmak için…”