
14 Şubat 2021 insanlık tarihi adına yeryüzüne bir kez daha kara bir lekenin düştüğü tarih olmuştur. 2015 ve 2016 yılları arasında terör örgütü PKK tarafından yurdun çeşitli yerlerinden kaçırılan 13 vatandaşımız Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde hunharca şehit edilmiştir. Sivil, asker, polis ve MİT görevlisi olan bu vatan evlatları uzun süre rehine tutulduktan sonra insanlığını yitirmiş eli kanlı terör örgütü üyeleri tarafından hayattan kahpe kurşunların hedefine maruz kalıp tamamen koparılmışlardır. Rehin alındıkları günden şehadet şerbetlerini içtikleri güne kadar neler yaşadılar? Hangi işkencelere maruz kaldılar? Nerelerde rehin kaldılar? Kimler tarafından sorguya çekildiler ve neden uzun süre rehin tutulup daha sonra 14 Şubat 2021 günü şehit edildiler soruları ise şimdilik cevapsız kalmaktadır. O gün 14 Şubat yani sevgililer günüydü ve biz inanıyoruz ki onlarda en çok sevdikleri vatan uğruna yüce sevdiklerine o gün kavuşmuşlardı. Her biri geride gözü yaşı analar, babalar ve evlatlar bırakıp makamların en yücesi yükseldiler. Dünyadan tat alamadılar belki ama mükâfatları büyük olacaktır inşallah. Zira müjdeyi biliyoruz ki Hz. Peygamber son nefeslerini verdiklerinde onların başucunda idi. Kim ki vatan ve din yolunda mücadele ederken şehit düşmüşse onların son nefeslerinde başucunda ben olacağım diyen yüce peygamberdir.
Üzüntümüz dünya denilen şu üç günlük âlemde onların hikâyelerin yarım kalmasıdır. Kimi evlilik hayallerini nişanlık evresinde, kimi evladının okul çağına gelmesini anne karnında, kimi ana ve babasını doyasıya öpüp koklamadan ve veda edemeden bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Hiçbiri bu hikâyenin böyle biteceğini bilmedi, bilemedi. Tam 6 yıl rehin kaldılar, unutuldular ve sadece ateşin düştüğü hanelerde konu oldular. Belki bir televizyonda haberde, belki bir gazete de yer aldılar, belki de bunların hiçbirine dahi giremediler. Yalnız kaldılar, acı çektiler, sevdiklerine özlem duyup, doğan güne, batan güneşe çoğu zaman hasret kaldılar. Affedin bizi ey şehitlerimiz siz orada o zulmü yaşarken, biz burada günümüzü gün ettik. Hani yıllardır bizi bizden alan, saatlerimizi çalan, yalanı, dedikoduyu, aldatmayı, aldatılmayı meşru sayan, dine ve kutsi değerlere yer vermeyen, etik değerleri ayaklar altına alan sözüm ona dizilerin şatafatlı yaşamlarına özendik durduk. Tüm sosyal medya hesaplarından sıradan, anlamsız, çoğu zaman etik değerlerini hiçe sayan paylaşımlar yaptık, kahkaha atarak güldük, eğlendik, yedik, içtik ama sizin ne çektiğinizi hiç düşünmedik. Ha bu arada şehit düştüğünüz gün tüm platformlarda sizi paylaştık, hatta durum bile yaptık. Nutuklar attık, vatan bölünmez dedik, boy boy fotoğraflar, resimler yayınladık, üzgünlüğümüzü belirttik. Bütün bu etkinlikleri yaparken diğer taraftan yine dizilerimizi izledik, kadın programlarını ve etik değerlerini ayaklar altına alan sözüm ona konuk olan kişileri izlemeyi de ihmal etmedik. Kısaca kendimizi kandırdık, anlık yas tutuyor gibi gösterdik kendimizi, daha sonra kaldığımız yerden hayatımıza devam ettik. Sizin acınız sadece yine ateşin düştüğü hanede kaldı, tıpkı diğerleri gibi. Hâlbuki sizler, bizler için canlarınızı ortaya koydunuz, vatan için toprağın bağrına düştünüz. Neden böyle olduk ve neden bu kadar duyarsızlaştık ve insani değerlerimizi kaybettik. Birinin bize bunu anlatması lazım değil midir? Toplumda ortaya çıkan maddiyata ve benmerkezciliğe dayalı anlayışın sorumlusu kimdir? Biz ne zaman bu duruma düştük? Allah aşkına biz bu değiliz desin artık biri, kendimize gelelim, bir ve beraber olalım. Kutsiyetimize el uzatanlara karşı ortak tepki verelim. Çocuklarımızı ve kendimizi sosyal ağlarla örülmüş yapay âlemden alalım. Yarınlarımız için mücadele edenlere ve bedel ödeyenlere karşı ancak bu şekilde vefa göstermiş oluruz. Yoksa günden güne eriyor ve biz biz olmaktan uzaklaşıyoruz. Elimizde yol gösterici kaynak kitap Kur’an varken, rehberimiz ise Hz. Peygamber iken biz bu fırsatı kaçırmamalıyız. Anadolu’nun Türk yurdu edinilmesinde önemli kavşak noktası sayılan 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden bugüne kadar vatan, bayrak, ezan ve İslam adına hayatını ortaya koymuş ve şehit düşmüş kahramanlarımıza rahmet diliyor ve bu acıların bir daha yaşanmamasını yüce Mevla’mdan niyaz ederim. İnsanlık âlemi sizi unutsa da tarih hiçbir zaman ortaya koyduğunuz mücadeleyi asla unutmayacaktır. Bundan hiç zaman şüpheniz olmasın. Yattığınız yer her daim vatan toprağı olarak kalmıştır ve kalacaktır.
Üzüntümüz dünya denilen şu üç günlük âlemde onların hikâyelerin yarım kalmasıdır. Kimi evlilik hayallerini nişanlık evresinde, kimi evladının okul çağına gelmesini anne karnında, kimi ana ve babasını doyasıya öpüp koklamadan ve veda edemeden bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Hiçbiri bu hikâyenin böyle biteceğini bilmedi, bilemedi. Tam 6 yıl rehin kaldılar, unutuldular ve sadece ateşin düştüğü hanelerde konu oldular. Belki bir televizyonda haberde, belki bir gazete de yer aldılar, belki de bunların hiçbirine dahi giremediler. Yalnız kaldılar, acı çektiler, sevdiklerine özlem duyup, doğan güne, batan güneşe çoğu zaman hasret kaldılar. Affedin bizi ey şehitlerimiz siz orada o zulmü yaşarken, biz burada günümüzü gün ettik. Hani yıllardır bizi bizden alan, saatlerimizi çalan, yalanı, dedikoduyu, aldatmayı, aldatılmayı meşru sayan, dine ve kutsi değerlere yer vermeyen, etik değerleri ayaklar altına alan sözüm ona dizilerin şatafatlı yaşamlarına özendik durduk. Tüm sosyal medya hesaplarından sıradan, anlamsız, çoğu zaman etik değerlerini hiçe sayan paylaşımlar yaptık, kahkaha atarak güldük, eğlendik, yedik, içtik ama sizin ne çektiğinizi hiç düşünmedik. Ha bu arada şehit düştüğünüz gün tüm platformlarda sizi paylaştık, hatta durum bile yaptık. Nutuklar attık, vatan bölünmez dedik, boy boy fotoğraflar, resimler yayınladık, üzgünlüğümüzü belirttik. Bütün bu etkinlikleri yaparken diğer taraftan yine dizilerimizi izledik, kadın programlarını ve etik değerlerini ayaklar altına alan sözüm ona konuk olan kişileri izlemeyi de ihmal etmedik. Kısaca kendimizi kandırdık, anlık yas tutuyor gibi gösterdik kendimizi, daha sonra kaldığımız yerden hayatımıza devam ettik. Sizin acınız sadece yine ateşin düştüğü hanede kaldı, tıpkı diğerleri gibi. Hâlbuki sizler, bizler için canlarınızı ortaya koydunuz, vatan için toprağın bağrına düştünüz. Neden böyle olduk ve neden bu kadar duyarsızlaştık ve insani değerlerimizi kaybettik. Birinin bize bunu anlatması lazım değil midir? Toplumda ortaya çıkan maddiyata ve benmerkezciliğe dayalı anlayışın sorumlusu kimdir? Biz ne zaman bu duruma düştük? Allah aşkına biz bu değiliz desin artık biri, kendimize gelelim, bir ve beraber olalım. Kutsiyetimize el uzatanlara karşı ortak tepki verelim. Çocuklarımızı ve kendimizi sosyal ağlarla örülmüş yapay âlemden alalım. Yarınlarımız için mücadele edenlere ve bedel ödeyenlere karşı ancak bu şekilde vefa göstermiş oluruz. Yoksa günden güne eriyor ve biz biz olmaktan uzaklaşıyoruz. Elimizde yol gösterici kaynak kitap Kur’an varken, rehberimiz ise Hz. Peygamber iken biz bu fırsatı kaçırmamalıyız. Anadolu’nun Türk yurdu edinilmesinde önemli kavşak noktası sayılan 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden bugüne kadar vatan, bayrak, ezan ve İslam adına hayatını ortaya koymuş ve şehit düşmüş kahramanlarımıza rahmet diliyor ve bu acıların bir daha yaşanmamasını yüce Mevla’mdan niyaz ederim. İnsanlık âlemi sizi unutsa da tarih hiçbir zaman ortaya koyduğunuz mücadeleyi asla unutmayacaktır. Bundan hiç zaman şüpheniz olmasın. Yattığınız yer her daim vatan toprağı olarak kalmıştır ve kalacaktır.