Bir Çerçi, 1980 yıllarında köyleri dolaşarak ürünlerini veresiye vermekte ve güz (hasılat) döneminde de önceden dağıtmış olduğu malların karşılığı olarak halktan üzüm, pekmez, elma, yumurta vs. almaktadır. Eylül ayında Maraş bölgesindeki köylere daha önceden dağıtmış olduğu mallarının karşılığını almaya giden Çerçi’nin önünü kesen askerler ona köye gidemeyeceğini söylerler, o da sebebini sorduğunda, ihtilal olduğunu ve evine gitmesi gerektiğini ifade ederler. İhtilalin ne olduğunu bile bilmeyen Çerçi ise köylülerin borçlarını ödememek için kendisine oyun oynadığını düşünmektedir. Bu yüzden askerlere sesini yükselterek kaçın yoldan, ben ihtilal mihtilal anlamam, ben köylülerden paramı alacağım der. Ertesi gün gazeteler:
İhtilale tek başına karşı duran insan diye Çerçi’yi manşete taşırlar.
Türkiye’de darbeler göz göre gelmiş, halkımız darbelere gereken tepkiyi göstermemiştir. 15 Temmuz 2016’da yapılan darbe girişimi bu alanda bir milat olmuş, halkımız darbecilere büyük tepki göstererek iki yüz elliden fazla can vermiş, binlerce gazi ile iradelerine pranga vurulmasına engel olmuştur.
Türkiye’nin hafızasında başarısız darbe girişimi olmadığı için şu anda FETÖ ile mücadele eden hukukçuların darbeye teşebbüs edenlere karşı ne ölçüde caza verebileceklerine dair bakabilecekleri emsal kararlar bulunmamakta, bu da onların adaleti tecelli ettirme noktasında sıkıntıya düşmelerine neden olmaktadır.
Türkiye’nin hafızasında darbe girişiminde bulunan ya da onlara destekleyen kişilerin çocuklarına nasıl davranılacağına, onların çocuklarını topluma kazandırma noktasında ne gibi işlemlerin yapılacağına dair herhangi bir bilgi de yoktur. FETÖ’cü olmakla hüküm giymiş kişilerin ailelerinin birçoğu bu ülkeye nefret beslemektedir. Bu kişilerin gelecekte bu ülkeye nasıl bir sorun çıkaracağı da ayrı bir muammadır.
Hain FETÖ, kendisini destekleyen bayanlara, hapse girmelerine engel olur diye hamile kalmalarını tavsiye etmiş, bu süreçte birçok zanlı hamile kalmıştır. Hapiste büyüyen ya da hapisteki anne babasını göremeyen çocukların bu ülkenin geleceğinin inşasında nasıl bir rol oynayacakları konusunda da bir kanaatimiz bulunmamaktadır. Bu süreçten mağdur olan çocukların bu ülkeye kazandırılması, iktidar partisinin şahsında görünmesine rağmen nihayetinde bu ülkeye duyulan öfkenin en aza indirilmesi, ortaya çıkan olumsuz tablonun düzeltilmesi için yoğun çabaların harcanması gerekmektedir.
Türkiye’de bir daha darbe olmaması, insanların demokrasiye, ülkeye karşı sorumluluğunu daha çok hissetmesi, bağımsızlığın kıymeti bilenmesi için 15 Temmuz süreci her yıl etkinliklerle anlatılmalı, insanımızda milli kimlik oluşturma çabaları hız kazanmalıdır.
Hangi şart ve ortam olursa olsun bizim darbelerden almamız gereken onlarca dersin yanında en önemli çıkarımın adalet olması gerektiği, kimi ne ile suçlarsak suçlayalım adaletten zerre kadar taviz vermemeyi ve adaletin bu ülkenin en önemli dinamiklerinden birisinin olması gerektiğini unutmamalıyız.
Geleceğin Türkiye’sini inşasında bu durumlar önemli sorunlar oluşturabilir. Eğer darbeden çok iyi dersler çıkarabilirsek bu badireyi ülkemizin geleceği adına bir şansa dönüştürme imkânımız oluşur. Aksi takdirde birkaç yıl sonra başka bir hain grubun kalkışımı ile karşılaşmamız kaçınılmaz olur.
İhtilale tek başına karşı duran insan diye Çerçi’yi manşete taşırlar.
Türkiye’de darbeler göz göre gelmiş, halkımız darbelere gereken tepkiyi göstermemiştir. 15 Temmuz 2016’da yapılan darbe girişimi bu alanda bir milat olmuş, halkımız darbecilere büyük tepki göstererek iki yüz elliden fazla can vermiş, binlerce gazi ile iradelerine pranga vurulmasına engel olmuştur.
Türkiye’nin hafızasında başarısız darbe girişimi olmadığı için şu anda FETÖ ile mücadele eden hukukçuların darbeye teşebbüs edenlere karşı ne ölçüde caza verebileceklerine dair bakabilecekleri emsal kararlar bulunmamakta, bu da onların adaleti tecelli ettirme noktasında sıkıntıya düşmelerine neden olmaktadır.
Türkiye’nin hafızasında darbe girişiminde bulunan ya da onlara destekleyen kişilerin çocuklarına nasıl davranılacağına, onların çocuklarını topluma kazandırma noktasında ne gibi işlemlerin yapılacağına dair herhangi bir bilgi de yoktur. FETÖ’cü olmakla hüküm giymiş kişilerin ailelerinin birçoğu bu ülkeye nefret beslemektedir. Bu kişilerin gelecekte bu ülkeye nasıl bir sorun çıkaracağı da ayrı bir muammadır.
Hain FETÖ, kendisini destekleyen bayanlara, hapse girmelerine engel olur diye hamile kalmalarını tavsiye etmiş, bu süreçte birçok zanlı hamile kalmıştır. Hapiste büyüyen ya da hapisteki anne babasını göremeyen çocukların bu ülkenin geleceğinin inşasında nasıl bir rol oynayacakları konusunda da bir kanaatimiz bulunmamaktadır. Bu süreçten mağdur olan çocukların bu ülkeye kazandırılması, iktidar partisinin şahsında görünmesine rağmen nihayetinde bu ülkeye duyulan öfkenin en aza indirilmesi, ortaya çıkan olumsuz tablonun düzeltilmesi için yoğun çabaların harcanması gerekmektedir.
Türkiye’de bir daha darbe olmaması, insanların demokrasiye, ülkeye karşı sorumluluğunu daha çok hissetmesi, bağımsızlığın kıymeti bilenmesi için 15 Temmuz süreci her yıl etkinliklerle anlatılmalı, insanımızda milli kimlik oluşturma çabaları hız kazanmalıdır.
Hangi şart ve ortam olursa olsun bizim darbelerden almamız gereken onlarca dersin yanında en önemli çıkarımın adalet olması gerektiği, kimi ne ile suçlarsak suçlayalım adaletten zerre kadar taviz vermemeyi ve adaletin bu ülkenin en önemli dinamiklerinden birisinin olması gerektiğini unutmamalıyız.
Geleceğin Türkiye’sini inşasında bu durumlar önemli sorunlar oluşturabilir. Eğer darbeden çok iyi dersler çıkarabilirsek bu badireyi ülkemizin geleceği adına bir şansa dönüştürme imkânımız oluşur. Aksi takdirde birkaç yıl sonra başka bir hain grubun kalkışımı ile karşılaşmamız kaçınılmaz olur.