
Müftü fetvası
24 Mart 1949 tarihinde cenaze namazı kılınmadan, işçi arkadaşlarının yanına, Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’ne hak etmediği şekilde defnedildi. Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak şanlı zaferler kazanmış bir savaş kahramanı, Azerbaycan Türklerini, Rus-Ermeni zulmünden kurtaran Bakü Fatihi”, Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah üreticisi, savunma sanayinin kurucusu, ömrünü memleketine adamış bu Türk evladına bir cenaze namazı bile çok görülmüştü. Yıllarca Edirnekapı’daki mezarına da gereken değer gösterilmedi, yeri bile unutuldu.
Ancak 2016 yılında, yazar Atilla Onat tarafından mezar tespit edildi, onarıldı Ve vefatından tam 67 yıl sonra cenazesi arkadaşlarıyla birlikte yattığı şehitlikte, bir avuç halk tarafından kılındı. Tarihimizin en büyük yenilgilerinden birine uğrayarak çıktığımız Birinci Dünya Savaşı'ndaki birkaç zaferimizden birinin kumandanı olan Nuri Paşa'yı merak ettiğiniz takdirde sadece birkaç satırlık bilgi bulabilirsiniz, o kadar...
Azerbaycan'da kahraman olarak kabul edilen Paşa'dan bizdeki ansiklopedilerde bile pek bahsedilmez ve adına sadece bazı ihtisas kitaplarında rastlanır, o kadar...
Türkiye’de son derece ilginç geçen bu yıllarda, uçak sanayinin ardından savunma sanayimiz de toprağa gömülmüş oldu. Nuri Killigil Silah ve Mühimmat Fabrikası üretimine devam etseydi bugün savunma sanayimiz hangi seviyelerde olacaktı. Bunu tahayyül etmeliyiz.
Nuri Demirbağ uçak sanayinde destek görse veya önü kesilmeseydi ekonomimiz şu anda ne durumda olurdu diye düşünmeden edemiyoruz. İşte sebebini ve sorumlularını 72 seneden buyana bir türlü ortaya çıkaramadığımız, üstelik artık unuttuğumuz "bizim" 11 Eylül'ümüzün hikâyesi...
Modelini bizzat çizip imal ettiği tabancaya kendi adını vermişti SÜTLÜCE'deki kömür deposunu seri üretim yapabilen bir silâh ve mühimmat fabrikası haline getiren Nuri Paşa, fabrikasında kendi adını verdiği ve patenti kendisine ait olan tabancalar da imal etmişti.
9 milimetre çapında ve "Nuri Paşa Tabancası" diye bilinen silâhın modeli, Paşa tarafından bizzat çizilmişti. Nuri Paşa'nın ağabeyi Enver Paşa'nın torunu olan Osman Mayatepek tabancanın hiç kullanılmamış bir örneğini yedek şarjörleri, mermileri ve namluyu temizlemeye yarayan harbisi ile bundan birkaç sene önce 'İstanbul'daki Askerî Müze'ye bağışladı.
Silâh, şimdi müzede sergileniyor. (Silah bugün Harbiye Askeri Müzesi’nde sergilenmekte, yolunuz düşerse orada görebilirsiniz.) Hayatı silahlarla geçmiş, gerçek bir silahşor olan Nuri Paşa’nın; askerlik hayatında silahları yalnızca kullanmakla kalmadığını, üzerinde kafa yorarak sürekli gelişme ve yenilik arayışında olduğunu, kısa süre içerisinde ortaya koyduğu başarılı eserlerden anlayabiliyoruz.
Killigil Tabancası’na baktığımızda; silahın kabza kapağındaki incelik, şarjör tünelinin altındaki detay, üst kapağın zarafeti hemen dikkati çekiyor ve bu harika tasarım, onun ne kadar titiz, işini iyi yapan bir silah tasarımcısı olduğunu bize gösteriyor. MISIR prenseslerinden İffet Hasan ile evli olan Nuri Paşa, çocuksuzdu.
24 Mart 1949 tarihinde cenaze namazı kılınmadan, işçi arkadaşlarının yanına, Nuri Killigil Fabrikası Şehitliği’ne hak etmediği şekilde defnedildi. Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak şanlı zaferler kazanmış bir savaş kahramanı, Azerbaycan Türklerini, Rus-Ermeni zulmünden kurtaran Bakü Fatihi”, Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah üreticisi, savunma sanayinin kurucusu, ömrünü memleketine adamış bu Türk evladına bir cenaze namazı bile çok görülmüştü. Yıllarca Edirnekapı’daki mezarına da gereken değer gösterilmedi, yeri bile unutuldu.
Ancak 2016 yılında, yazar Atilla Onat tarafından mezar tespit edildi, onarıldı Ve vefatından tam 67 yıl sonra cenazesi arkadaşlarıyla birlikte yattığı şehitlikte, bir avuç halk tarafından kılındı. Tarihimizin en büyük yenilgilerinden birine uğrayarak çıktığımız Birinci Dünya Savaşı'ndaki birkaç zaferimizden birinin kumandanı olan Nuri Paşa'yı merak ettiğiniz takdirde sadece birkaç satırlık bilgi bulabilirsiniz, o kadar...
Azerbaycan'da kahraman olarak kabul edilen Paşa'dan bizdeki ansiklopedilerde bile pek bahsedilmez ve adına sadece bazı ihtisas kitaplarında rastlanır, o kadar...
Türkiye’de son derece ilginç geçen bu yıllarda, uçak sanayinin ardından savunma sanayimiz de toprağa gömülmüş oldu. Nuri Killigil Silah ve Mühimmat Fabrikası üretimine devam etseydi bugün savunma sanayimiz hangi seviyelerde olacaktı. Bunu tahayyül etmeliyiz.
Nuri Demirbağ uçak sanayinde destek görse veya önü kesilmeseydi ekonomimiz şu anda ne durumda olurdu diye düşünmeden edemiyoruz. İşte sebebini ve sorumlularını 72 seneden buyana bir türlü ortaya çıkaramadığımız, üstelik artık unuttuğumuz "bizim" 11 Eylül'ümüzün hikâyesi...
Modelini bizzat çizip imal ettiği tabancaya kendi adını vermişti SÜTLÜCE'deki kömür deposunu seri üretim yapabilen bir silâh ve mühimmat fabrikası haline getiren Nuri Paşa, fabrikasında kendi adını verdiği ve patenti kendisine ait olan tabancalar da imal etmişti.
9 milimetre çapında ve "Nuri Paşa Tabancası" diye bilinen silâhın modeli, Paşa tarafından bizzat çizilmişti. Nuri Paşa'nın ağabeyi Enver Paşa'nın torunu olan Osman Mayatepek tabancanın hiç kullanılmamış bir örneğini yedek şarjörleri, mermileri ve namluyu temizlemeye yarayan harbisi ile bundan birkaç sene önce 'İstanbul'daki Askerî Müze'ye bağışladı.
Silâh, şimdi müzede sergileniyor. (Silah bugün Harbiye Askeri Müzesi’nde sergilenmekte, yolunuz düşerse orada görebilirsiniz.) Hayatı silahlarla geçmiş, gerçek bir silahşor olan Nuri Paşa’nın; askerlik hayatında silahları yalnızca kullanmakla kalmadığını, üzerinde kafa yorarak sürekli gelişme ve yenilik arayışında olduğunu, kısa süre içerisinde ortaya koyduğu başarılı eserlerden anlayabiliyoruz.
Killigil Tabancası’na baktığımızda; silahın kabza kapağındaki incelik, şarjör tünelinin altındaki detay, üst kapağın zarafeti hemen dikkati çekiyor ve bu harika tasarım, onun ne kadar titiz, işini iyi yapan bir silah tasarımcısı olduğunu bize gösteriyor. MISIR prenseslerinden İffet Hasan ile evli olan Nuri Paşa, çocuksuzdu.