
Türkiye uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullanmış ve sınırlarının güvenliğinin sağlamak amacıyla Zeytin dalı operasyonunu gerçekleştirmiştir. 2011 yılından beri süre gelen Suriye iç savaşı en çok Türkiye’yi etkilemiş, milyonlarca mülteci sınırdan ülkemize giriş yapmıştır. Sınırımızda PKK-PYD-YPG gibi terör örgütleri dış devletlerinden yardımı ile farklı hayallere kapılmıştır. Sınırdan atılan bombalar, askeri ve polis üslerine yapılan saldırılar, başta ABD olmak üzere bazı Avrupa devletlerin bölgeye yönelik açık destekleri Türkiye’nin sahada etkin yer almasının gerektirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği teskere yetkisi ile Türk Silahlı Kuvvetler 2018 yılının ilk günlerinde AFRİN’E yönelik Zeytin Dalı hareketini başlatmıştır. Türkiye bölgeye kardeşliği, huzur ve barışa götürmek için girmiştir. Avrupalı Devletler gibi istila ve işgal düşünceli değil hem kendi güvenliğini sağlamak hem de bölge ile kardeşliği tesis etmek için gereken adımı atmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerin bölgede başarılı hamleleri ile köşeye sıkışan terör örgütleri kara propagandaya başlamış diğer taraftan ise de sivilleri kalkan olarak kullanmıştır. Kimyasal silahların kullanıldığı, sivillerin öldürüldüğü haberleri yalan çıkmış, ülkemizin birliğine ve dirliğine yönelik hain emeller besleyenlerin medya ayağı ile yapmış oldukları kara propaganda ellerinde patlayan bombaya dönmüştür. İnşallah asırlarca önce bölgeye huzuru, barış, sevgi ve muhabbet tohumlarını ekenlerin torunları aynı duyguları orada bırakarak sağ salim vatanlarına geri dönecektir. AFRİN yolunda Mehmetçiğimize ikram edilen bir bardak çay, bir lokma ekmek veya bir tutum çiçek aslında yıllardır hor görülmüş, ezilmiş, dışlanmış insanların merhamete, huzura, barışa ve sevgiye kavuşacaklarının şükran hissinin dışa yansımadır. Ata, dede ve yakınlarından dinledikleri ve onların görmeye ulaşamadıkları insanların coğrafyalarına ayak basmalarının sevincidir bu ikram edilenler. Çocukların yüzlerinde ki gülümsemeler, gençlerdeki hayata yeniden tutunma azmi ve yaşlıların dillerinde ki dualar hepsi Türkiye’nin haklılığını ve samimiyetini ortaya koyan en önemli delillerdir. Türk, istilaya değil kardeşliği kurmaya, işgale değil orayı yeniden tesis etmeye gelir, görevini yapar ve gönülleri fethederek, iz bırakarak, marş söyleyerek, iman ve inançla, görevini yapmanın verdiği mutlulukla geri döner. Yoksa 100 yılı yakın bir zamandır terk ettiği topraklara her ne sebep dâhilinde olsun o topraklara geri döndüğünde teveccüh görmez, arkadan hançerlenirdi. Osmanlı Torunları destan yazarken AFRİN de hain eller kazdıkları çukurlarda yok olmaya mahkûm olacaktır. Rabbim Türk Silahlı Kuvvetlerimize güç ve kuvvet versin. Ayaklarını taşa değdirmesin. Her daim onların başarılı olması için dualarımız onlarla olacaktır. Bölgede oynanan oyunu biliyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti var oldukça bu oyunlar elbette ki bozulacaktır. Buna olan inancımız dünden daha fazladır. İçeride ve dışarıda elde ettiğimiz başarılar bunun somut delilleridir.