
Asgari ücrete yüzde 50.4 oranında zam yapıldı. Beklentilerin çok üzerinde gerçekleştirilen bu zam, çalışanları biraz olsun rahatlatacaktır. Fiyat artışlarını tetikleyen unsurlara önlem alınmaz ise bu rahatlamanın çok uzun sürmeyeceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Ayrıca önümüzdeki yıl başından itibaren asgari ücretliden alınan gelir vergisi ile damga vergisi kaldırıldı. Bu vergilerin kaldırılması işverenin üzerinde ki maliyet yükünü hafifleterek işçi çıkarmaların önündeki bahaneye engel olacaktır. Burada altının çizilmesi gereken önemli konu asgari ücretin altında maaş verebilecek işverenlere karşı önlem alınmasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı gibi gelir ve damga vergilerinin kaldırılması ile işverenlerin ödedikleri vergilerin 450 lirası alınmayacak. Yani 4 bin 250 lira gibi yüksek oranda gelen zammın 450 lirası iş verenlere yük olmayacak. Bu nedenle asgari ücret altında maaş veren işverenler, Alo 170, Cimer ve SGK’ya şikayet edilmelidir. Şikayet ederken müşteri temsilcisinden veya SGK yetkililerinden kişisel bilgilerin gizlenmesi istenebilir. Bu nedenle çalışanlar haklarını korkmadan aramalıdırlar.
Asgari ücretin açıklanmasının ardından memurlar ve emekliler "bizde yüzde 50 zam istiyoruz" diye seslerini yükseltmeye başladılar. Memurlar zam isteyebilirler, bu en doğal hakları. Ancak rencide edici ifadelerle asgari ücretlilerle kendilerini kıyaslayarak talep etmelerinin ahlaki bir yaklaşım olmadığını belirtmek isterim! Asgari ücretle çalışmaya mecbur bırakılan milyonlarca (torpilsiz) mühendis, öğretmen, bankacılık, bilgisayar, iktisat v.b. mezunları var. Ve bu vasıflarla çalışan asgari ücretlilerin maaşları ile aralarında uçurum olmasını talep eden memurlar, başkalarının hakları üzerinden kendi haklarını arama gayreti içerisindeler! Fark ettiniz mi, 1700 lira aylık alan emeklinin 6 bin lira maaş alan memur kadar sesi çıkmıyor. Asıl seslerinin çıkması gereken kesim emeklilerdir. Çünkü 1700 lira maaş ne insan onuruna nede günün şartlarına yakışan bir maaş olmadığı gibi yüzde 50 zam yapılacaksa bu önce emeklilerin hakkıdır.
Tek Suçlu Stokçular mı?
Son günlerde fahiş oranda artan zamlardan dolayı stokçuluk yapanlara karşı kanun teklifi Meclis’te kabul edildi. Teklifte stokçuluk yapanlara 100 bin ila 2 milyon lira arasında ceza öngörülüyor.
Öncelikle stokçuluk yapmak zaten anayasada suç teşkil ediyor. Mecliste kabul edilen teklif, stokçuluk yapanların cezalarının artırılması yönünde. Şu konuyu belirtmekte fayda var. Evet, ülkemizde stokçuluk yapan perakendeciler, üreticiler, bayiler var. Ancak zamları sadece stokçulara bağlamak ve tek suçlu gibi göstermek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. A'dan Z'ye tarımsal emtia fiyatları artmışken, bir çuval un 360 liraya satılıyorken, zam yapmaya mecbur kalan fırıncıları stokçulukla mı suçlayacağız? Bakıyorum bazılarına 24 saat veya bir hafta alışverişlerimizi büyük oranda azaltarak fahiş zam yapanlara karşı tepkimizi koyalım diyorlar. Elektrik, doğalgaz akaryakıta da aynı oranlarda zamlar geldi! Eksi 15 derecede Erzurum halkına doğalgaz yakmayın dememiz mi gerekiyor? Veya öğrencisini okula gönderen veliye servis kullanmayın diyebilir miyiz? Geçen hafta cuma günü 13,80 lira olan Dolar dün itibariyle 16,50 liraya yükseldi. Dolar'da bir hafta içinde 3 liraya yakın artış olmuş, hala bir kaç tane stokçu üzerinden suçlu arama telaşı hakim. Kısaca enflasyonun en önemli nedeni kur artışlarıdır ve stokçular şu an ki enflasyonun yüzde 10'unu dahi etkilemiyor. Ekonomide ki kötü gidişatı dış güçlere bağlamanın yanlış olduğunu, liyakatli kadroların pasivize edildiğini, TL'ye güvenin kalmadığını belirttiğimde beni acımasızca eleştirenler, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin aynı söylemleri karşısında sus pus oldular!
Yerli üretimi ve istihdamı artırarak ihracata yönelik geliştirilen model her ülkenin uygulamak istediği stratejidir. Ancak cari açığı kapattığımız son üç yıl içerisinde yurt içi arzı dengelemeden ihracata ağırlık verilmesi stokçulardan önce gelen problem olduğunu görmek gerekir. Uygulama üç beş ay içerisinde değil de daha uzun vadeye yayılarak gerçekleştirilebilirdi. Mesela yüksek enflasyonist risk görüldüğü halde faiz indirimine devam edilmeyebilirdi. Yani faiz indirimi art arda değil de uygun görüldüğünde sabit bırakılarak aylara veya yıllara yayılabilirdi. Perşembe günü Merkez Bankası politika faizini 1 puan indirerek Yüzde 15'ten, 14'e düşürdü. Politika faizinin 1 puan indirileceği açık ortadayken ve gerek kredi gerekse yastık altında ki birikimler dövize yatırılmışken hiç olmazsa indirimden önce ters köşeye yatırıcı hamleler yapılabilirdi. Ama yapılmadı. İşte asıl stokçular, tüm yatırımını dövize bağlayanlardır.
Her platformda söylediğim gibi Türkiye çok büyük bir ülke. Ve bu sorunların aşılması zor değil. Sadece ülkenin her kurumunu alanında uzman kişilere teslim ederek uygulayacakları politikalara müdahale edilmemesi gerekiyor. İşte o zaman altı ay içerisinde ekonominin taşlarının yerine oturduğunu görebiliriz. Yoksa bu kadrolar ve uygulama ile bırakın altı ay içerisinde ekonomiyi düzeltmeyi altı yıl geçse dahi düzelmeyecektir.
Asgari ücretin açıklanmasının ardından memurlar ve emekliler "bizde yüzde 50 zam istiyoruz" diye seslerini yükseltmeye başladılar. Memurlar zam isteyebilirler, bu en doğal hakları. Ancak rencide edici ifadelerle asgari ücretlilerle kendilerini kıyaslayarak talep etmelerinin ahlaki bir yaklaşım olmadığını belirtmek isterim! Asgari ücretle çalışmaya mecbur bırakılan milyonlarca (torpilsiz) mühendis, öğretmen, bankacılık, bilgisayar, iktisat v.b. mezunları var. Ve bu vasıflarla çalışan asgari ücretlilerin maaşları ile aralarında uçurum olmasını talep eden memurlar, başkalarının hakları üzerinden kendi haklarını arama gayreti içerisindeler! Fark ettiniz mi, 1700 lira aylık alan emeklinin 6 bin lira maaş alan memur kadar sesi çıkmıyor. Asıl seslerinin çıkması gereken kesim emeklilerdir. Çünkü 1700 lira maaş ne insan onuruna nede günün şartlarına yakışan bir maaş olmadığı gibi yüzde 50 zam yapılacaksa bu önce emeklilerin hakkıdır.
Tek Suçlu Stokçular mı?
Son günlerde fahiş oranda artan zamlardan dolayı stokçuluk yapanlara karşı kanun teklifi Meclis’te kabul edildi. Teklifte stokçuluk yapanlara 100 bin ila 2 milyon lira arasında ceza öngörülüyor.
Öncelikle stokçuluk yapmak zaten anayasada suç teşkil ediyor. Mecliste kabul edilen teklif, stokçuluk yapanların cezalarının artırılması yönünde. Şu konuyu belirtmekte fayda var. Evet, ülkemizde stokçuluk yapan perakendeciler, üreticiler, bayiler var. Ancak zamları sadece stokçulara bağlamak ve tek suçlu gibi göstermek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. A'dan Z'ye tarımsal emtia fiyatları artmışken, bir çuval un 360 liraya satılıyorken, zam yapmaya mecbur kalan fırıncıları stokçulukla mı suçlayacağız? Bakıyorum bazılarına 24 saat veya bir hafta alışverişlerimizi büyük oranda azaltarak fahiş zam yapanlara karşı tepkimizi koyalım diyorlar. Elektrik, doğalgaz akaryakıta da aynı oranlarda zamlar geldi! Eksi 15 derecede Erzurum halkına doğalgaz yakmayın dememiz mi gerekiyor? Veya öğrencisini okula gönderen veliye servis kullanmayın diyebilir miyiz? Geçen hafta cuma günü 13,80 lira olan Dolar dün itibariyle 16,50 liraya yükseldi. Dolar'da bir hafta içinde 3 liraya yakın artış olmuş, hala bir kaç tane stokçu üzerinden suçlu arama telaşı hakim. Kısaca enflasyonun en önemli nedeni kur artışlarıdır ve stokçular şu an ki enflasyonun yüzde 10'unu dahi etkilemiyor. Ekonomide ki kötü gidişatı dış güçlere bağlamanın yanlış olduğunu, liyakatli kadroların pasivize edildiğini, TL'ye güvenin kalmadığını belirttiğimde beni acımasızca eleştirenler, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin aynı söylemleri karşısında sus pus oldular!
Yerli üretimi ve istihdamı artırarak ihracata yönelik geliştirilen model her ülkenin uygulamak istediği stratejidir. Ancak cari açığı kapattığımız son üç yıl içerisinde yurt içi arzı dengelemeden ihracata ağırlık verilmesi stokçulardan önce gelen problem olduğunu görmek gerekir. Uygulama üç beş ay içerisinde değil de daha uzun vadeye yayılarak gerçekleştirilebilirdi. Mesela yüksek enflasyonist risk görüldüğü halde faiz indirimine devam edilmeyebilirdi. Yani faiz indirimi art arda değil de uygun görüldüğünde sabit bırakılarak aylara veya yıllara yayılabilirdi. Perşembe günü Merkez Bankası politika faizini 1 puan indirerek Yüzde 15'ten, 14'e düşürdü. Politika faizinin 1 puan indirileceği açık ortadayken ve gerek kredi gerekse yastık altında ki birikimler dövize yatırılmışken hiç olmazsa indirimden önce ters köşeye yatırıcı hamleler yapılabilirdi. Ama yapılmadı. İşte asıl stokçular, tüm yatırımını dövize bağlayanlardır.
Her platformda söylediğim gibi Türkiye çok büyük bir ülke. Ve bu sorunların aşılması zor değil. Sadece ülkenin her kurumunu alanında uzman kişilere teslim ederek uygulayacakları politikalara müdahale edilmemesi gerekiyor. İşte o zaman altı ay içerisinde ekonominin taşlarının yerine oturduğunu görebiliriz. Yoksa bu kadrolar ve uygulama ile bırakın altı ay içerisinde ekonomiyi düzeltmeyi altı yıl geçse dahi düzelmeyecektir.