
Marangozluktan luthierliğe
Erzurum’da 11 yaşından bu yana bağlama yapımı ile uğraşan 43 yaşındaki Kenan Topal, küçük yaşlarda başlayan serüvenini şöyle anlatıyor: “Oğlum gibi bende babamdan görerek bu işe başladım. Babam ve üç abimde luthier yani müzik aletleri yapımcısı. Kısacası aile mesleği diyebiliriz. Enstrümanlarla tanışmak çok küçük yaşlara denk geliyor. Onlarla babamın atölyesinde büyüdüm diyebilirim. İlk ustam ve babam olan İbrahim Topal, Erzurum’un ilk bağlama yapan ustalarından. Asıl mesleği marangozlukmuş fakat o dönem şehirde bağlama yapan kimse olmadığı için tamir ve onarıma babama geliniyormuş. O da amatör olarak bağlama çaldığı için insanların sıkıntısını anlıyormuş. Yıllar önce babamla başlayan bu serüven böyle gelişmiş.”

İlk sazını 11 yaşında yapmış
Ağaçla ilk temasının kılıç kalkan yaparak başladığını ifade eden Topal, ilk bağlamasını 11 yaşında öğretmeninin çocuğuna yaptığını ifade ederek, “Kavak ağacından minik bir cura bağlama yapmıştım. O günden sonra elimden bağlama hiç düşmedi. Şimdilerde ise Erzurum’da çalgı yapımı olarak tek usta benim. Halk arasında bağlama ustası denilen bu işin dünya çapındaki ismi ise luthierlik. Ülkemizde de çok kıymetli luthierler var. Örneğin onlardan biri de Erkan Oğur. Zaman zaman kendisinden kopuz yapımında da yardım alırım” diye konuştu.

“Yavaş kurursa küflenir, hızlı kurursa çatlar”
Bir sazın yapım aşamalarını aktaran Topal bu sancılı süreci şöyle anlatıyor: “Öncelikle bir tekneye ihtiyacımız var. Tekneyi yapan ustalarımız farklı ve onların tek işi bir ağacı seçip sazın teknesini yapmak. Ardından o tekneleri kurutmaya alıyoruz. Tekneler yavaş kurursa küflenir, hızlı kurursa çatlar. Bu noktada çok dikkat gerektiren bir iş. Daha sonra ise kuruyan sazın kapağını takıyoruz. Kapağı da en az 6 ay ile 1 yıl arasında kurumuş olması gerekiyor. Sap bölümünde ise maun, akçaağaç, akgürgen gibi ağaçları kullanıyoruz. Sap bölümünün ise en az 2 yıl kurumuş olması, düz damarlı budaksız olması gerekiyor. Bu aşamalar tamamlandığında ise bir saz bir ay ile 40 gün arasında içerisinde elimizde oluyor.”
30 bin TL’den başlıyor
İyi bir sazın yapıldığı malzemeden çok ustasının becerisine bağlı olduğunu dile getiren Topal, “Genellikle oyma duttan iyi saz yapıldığı kanısı var fakat yaprak olup oymadan daha iyi olan sazlar var. Bu noktada iş onu yapan ustanın el becerisine bağlıdır. Önemli olan iyi bir ustanın elinden çıkması önemli. El yapımı bir bağlamanın fiyatı ise 30 bin TL’den başlıyor, özel tasarımlı bağlamalar ise 45 bin TL’ye kadar çıkabiliyor” dedi.

Aşık Reyhani’nin sazı da ondan
Pek çok önemli isme saz yaptıklarını dile getiren Topal, Erzurumlu Aşık Reyhani’nin sazlarının da mimarı. Özcan Türe, Erdal Erzincan, Hüseyin Turan gibi isimlerin sazlarına imza atan Topal, Reyhani ile tanışıklığının çocukluğuna denk düştüğünü ifade ederek, o günleri şöyle yad ediyor: “Babam İbrahim Topal, Erzurum Halk Ozanları Kültür Derneği başkanıydı. Yılda bir kez Türkiye’nin tüm aşıkların üç gün üç gece Erzurum’a gelirlerdi. Bende hepsinin ellerini öpüp, sohbetlerini dinleme şansı elde ettim. Aşık Reyhani başta olmak üzere, Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Sefil Selimi, Mustafa Ruhani ve daha birçok isim ile bir araya gelme şansım oldu. Hatta Erzurumlu Aşık Reyhaniye de saz yaptık. Babamın atölyesinden pek çok saz usta ismin elinde can buldu. Babam artık son dönemlerde işi ben ve abime bırakmıştı. Elimizden çıkan bir sazın Aşık Reyhani gibi bir ustanın ellerinde olması gurur verici”

100 yıllık saz
Atölyesindeki en eski sazın yaklaşık 100 yaşında olduğunu ifade eden Topal, Erzurumlu Aşık Ali Rahmani’nin, Aşık Davut Sulari’nin kullandığı bu sazı ise şöyle anlatıyor: “Elime geçen bu kıymetli sazı tamir edip baş köşeye astım. Çok değerli ustalardan sonra benim elimde olması mutluluk verici. Atölyemin baş köşesine astım. Hayatımızın her alanında saz olsun istiyorum. Ben babamdan böyle gördüm oğlum da şimdi bizlerin izinde yürüyor. Oğlumun müzikle iç içe olmasından dolayı çok memnunum. İlk bağlaması dedesinin yaptığı bir cura bağlamaydı. Sonrasında ise kendisine özel bir bağlama yaptım” diye konuştu.

Hem mektepli hem alaylı
Yıllar sonra üniversite sıralarına da dönen Topal, içinde ukde kalan eğitimi alarak hem mektepli hem de alaylı olma yolunda ilerliyor. 11 yaşında bir dersten aldığı zayıfla sınıfta kaldığını anlatan Topal, içinde yarım kalan hevesini tamamladığını şu sözlerle aktarıyor: “Çocukluğumdan beri bu benim içimde eksik bir taraftı. Yıllar sonra hocalarımın desteğiyle sınava girip Atatürk Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarını kazandım. Bölümüm bana hem nota solfej olsun hem de enstrüman olarak bana çok şey katıyor. İyi ki böyle bir yola çıkmışım”

Atalarının izinde
Doğduğu günden bu yana müzik ve saz ile iç içe olduğunu söyleyen 16 yaşındaki Bera Topal ise babasının izinden gidiyor. Küçük yaşlarda başlayan ilgisini ise şu sözlerle anlatıyor: “Doğduğum günden bu yana sürekli saz ile iç içeyim. Babamın dükkanına gide gele benim de ilgim oluşmaya başladı. Çocuklar dışarıda bisiklet binip, misket oynarken ben o yaşlarda talaş içerisindeydim. Daha mengene kadarken üzerine oturup zımpara yaptığım fotoğraflarım var. İlgim ve sevgim küçük yaşlarda başladı diyebilirim. Müzikle iç içe olmak beni huzurlu hissediyor. Erdal Erzincan’ın Gezici Bağlama Atölyesinde yer alan öğrencilerden biriyim. Değerli bir ustanın öğrencisi olmak ayrıcalıklı hissettiriyor. İlerleyen dönemlerde daha güzel şeyler yapmak istiyorum”
Şeyma TAHİR